Rusya, son 20 yılın en ölümcül saldırısının şokunu yaşıyor.
Crocus City Hall katliamı, birçok soru işaretini de beraberinde getirdi.
Komplo teorileri havada uçuşurken, DAEŞ saldırıyı üstlenen bir açıklama yaptı. Bu açıklama ilk başta pek tatmin edici bulunmadı. Çünkü örgütün açıklamasında kullandığı yazı fontu ve şablonun eski olduğundan, saldırıyı gerçekleştiren üyelerinin yüzünü kapatarak paylaşmasının örgütün tarzı olmadığına kadar çok sayıda iddia öne sürüldü.
Örgüt daha sonra yeni bir açıklama yaparak, bu sefer saldırganların kendi çektiği videoyu yayınladı.
Ellerinde silahlarla binaya girerken kendilerini filme alan kamuflajlı saldırganlar, insanları acımasızca vurdukları anları kaydetmişti. Üstelik videoda, birinin diğerine, sivilleri işaret ederek, “Öldür, acıma” diye seslendiği duyuldu. Bu esnada herhangi bir İslami motivasyon sloganı atmamaları ve “kendilerini patlatmamaları” kafaları karıştırsa da saldırının çok rahat bir şekilde DAEŞ tarzı olduğu söylenebilir. Çünkü ne yazık ki, örneklerini Türkiye ve Avrupa’da birçok kez gördük.
Ancak saldırıya dair en çok dikkat çeken kısım, Rus yetkililer tarafından paylaşılan sorgu videosunda, saldırganlardan birinin bu işi para için yaptığını söylemesiydi. Peki kimin parası?
MOSKOVA’NIN UKRAYNA-BATI İTTİFAKINA ÖFKESİ ARTTI
Bu itiraf, kaçınılmaz olarak ilk başından itibaren Ukrayna’nın saldırıda parmağı olduğunu düşünen Rusya için peşini bırakılamayacak bir detay oldu.
Saldırıyla birlikte Ukrayna-Batı ittifakına karşı Rusya’nın öfkesi arttı.
Devlet Başkanı Putin ve Rus yetkililer, 144 kişinin hayatını kaybettiği katliamdan, Ukrayna ve Batı'nın sorumlu olduğu iddialarını saldırıdan sonra hızlıca dile getirmişti. Bu resmi söylemler, Rus devlet basınında bir propaganda aracı haline dönüştü.
Öte yandan soruşturma komitesinin, saldırıya karıştığı düşünülen kişilerin, Ukraynalı milliyetçilerle bağlantılı olduğuna dair kanıtlar olduğunu öne sürdüğü açıklaması, Rus basınının gündeminin tepesinde yer aldı.
RUSYA BASINI ANTİPROPAGANDAYI GÜÇLENDİRDİ
Bağımsız Rus basını, saldırıya ilişkin Putin yönetimini eleştiren haberlere yer verse de devlet medyasının odak noktası Ukrayna-Batı ittifakı oldu.
Moskova hükümetine ait Argumenti i Fakti dergisi, 27 Mart’taki haberinde şu ifadelere yer verdi: "Crocus terör saldırılarının mimarını ve bunu kimin organize ettiğini biliyoruz. Cehennemde yansınlar. DAEŞ hakkındaki tüm bunlar saçmalık." Haberde, Ukrayna lideri Volodimir Zelenski, ABD Başkanı Joe Biden ve İngiltere Başbakanı Rishi Sunak'ın fotoğrafları kullanıldı.
Devlet ajansı TASS da soruşturma komitesinin şu açıklamasını yayınladı: "Müfettişler, terör saldırısının faillerinin aldığı büyük miktarda para ve kripto para biriminin Ukrayna'ya kadar uzandığına dair bilgileri doğruladı; fonlar suçun hazırlanmasında kullanıldı."
Sputnik’te ise Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) Direktörü Alexander Bortnikov’un açıklaması yer aldı. Haberde Bortnikov’un “Batı istihbaratı ve Ukrayna'nın Rus toplumunda panik yaratmak için Crocus City Hall terör saldırısına ihtiyaç duyduğu" iddiasına yer verildi.
“İNTİHAR KEMERİ TAKMADILAR”
RT ise bunun basit bir DAEŞ eylemi olmadığına, saldırının arkasında Ukrayna’nın olduğuna ilişkin bir analiz yayınladı. Yazıda, o gün sahne alacak olan The Picnic grubunun, vatansever duruşu ve Ukrayna'daki Rus askerlerinin ihtiyaçları için bağışta bulunmasıyla tanındığı ayrıntısına yer verildi.
“Teröristlerin hiçbirinin Crocus Belediye Binası'nda insanları vurduktan ve binayı ateşe verdikten sonra olay yerine gelen özel kuvvetlere saldırmadıkları, bunun yerine bir arabaya binerek Moskova'dan kaçtıklarını” yazan RT, “Suçlarını işledikten sonra ölmeye hazır olan DAEŞ üyelerinin karakteristik bir detayı olan intihar kemeri de takmadılar” diye ekledi.
"UKRAYNA 2015’TEN BERİ RADİKAL İSLAMCILARI DEVŞİRİYOR”
DAEŞ için alışılmadık bir başka ayrıntının da saldırı gerçekleştirenlere vaat edilen para ödülü olduğuna dikkat çekildi.
RT, en önemli ayrıntı olarak ise saldırganların gözaltına alındığı yeri işaret etti. Saldırganların, M-3 Ukrayna federal otoyolunda yakalandıkları belirtilen analizde, bu yolun, eskiden Rusya ve Ukrayna'yı birbirine bağlayan ancak 2014'te iki ülke arasındaki ilişkilerin bozulmasının ardından ve özellikle de Rusya'nın 2022'de “askeri operasyona” başlamasından sonra uluslararası önemini büyük ölçüde yitiren bir güzergâh olduğu kaydedildi.
Saldırganların Belarus'a giden A240 rotasına dönüşü geçtikten sonra gözaltına alındığını aktaran RT, şunu ekledi: “O anda teröristlerin gidebilecekleri tek bir yer olduğu anlaşıldı: Ukrayna.”
RT’nin analizinin devamında şu ifadeler yer aldı: “Ukrayna Güvenlik Servisi'nin 2015 yılından bu yana Rusya topraklarında sabotaj ve terör saldırıları vb. gerçekleştirmek amacıyla radikal İslamcıları devşirmeye çalıştığı bilinmektedir. Ukrayna istihbarat servisleri Suriye'deki teröristler arasında da aktifti. Bu işbirliğine özellikle Ukrayna Savunma Bakanlığı İstihbarat Ana Müdürlüğü tarafından kontrol edilen Uluslararası Lejyon'da görev yapan Çeçen terörist Rustam Azhiev'in Ukrayna'ya gelişi damgasını vurdu.”
“BATILI MUHALİFLER KORKU VE KAFA KARIŞIKLIĞI YARATIYOR”
RIA Novosti, Soruşturma Komitesi’nin açıklamasını yayınladı. Haberde komitenin, "Crocus'taki terör saldırısı davasının sanıkları, sorguları sırasında, saldırıdan sonra ödül için Kiev'e gittiklerini söylediler. Koordinatörün talimatı üzerine, teröristler suçu işledikten sonra bir arabayla Rusya-Ukrayna sınırına doğru gittiler ve daha sonra sınırı geçerek kendilerine vaat edilen ödülü almak üzere Kiev'e vardılar" açıklaması yer aldı.
RIA Novosti’deki başka bir analizde ise Batılı muhaliflerin Rusya’da korku ve kafa karışıklığı yarattığı belirtilerek, “Dikkatimizi sadece Ukrayna ve Batı'dan uzaklaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda kasıtlı olarak durumu tersine çeviriyorlar: Bakın Ruslar, yetkilileriniz Rusya'ya yönelik asıl tehdidin Ukrayna ve Batı'dan geldiğini söylerken, kendi evinizde Doğu'dan gelen göçmenler, sizi öldürmek isteyen Müslümanlar yaşıyor. İşte yeni müttefikiniz, Batı'ya karşı yakınlaştığınız Küresel Güney, sömürgecilik karşıtı Doğu sizi gömecek!” değerlendirmesine yer verildi.
GÜVENLİK BİRİMLERİNİN BECERİKSİZLİĞİ
Bağımsız The Moscow Times ise muhalefetin tepkilerini yansıttı.
Haberde, Rusya muhalefetinin Moskova'daki konser salonu saldırısının ardından Vladimir Putin'in güvenlik vaadini yerine getirmemesini eleştirerek, ülkenin istihbarat kurumlarının gerçek tehditler yerine Kremlin muhaliflerini avlamaya odaklandığı belirtildi.
The Mosow Times, cezaevinde hayatını kaybeden muahlif lider Aleksey Navalni'nin Yolsuzlukla Mücadele Vakfı'nın eski başkanı Ivan Zhdanov’un şu açıklamasını aktardı: "Çarpıcı olan güvenlik birimlerimizin feci beceriksizliğidir."
Haberde ayrıca “Eski bir Sovyet casusu olan ve bir dönem FSB güvenlik teşkilatının başında bulunan Putin için istihbarat başarısızlığı suçlamaları can yakıcı olabilir. Putin, 1999 yılının son gününde, Çeçenistan'daki savaşın ortasında isyancılar saldırılar düzenlerken Rusya'ya güvenlik vaat ederek iktidara geldi” ifadeleri kullanıldı.
UKRAYNA BASINI: ŞEYTANLAŞTIRMA KAMPANYASININ SON BÖLÜMÜ
Ukrayna basını da okları Kiev yönetiminden uzaklaştırmak için büyük bir çabaya girişti.
Ukrinform, Savaş Araştırmaları Enstitüsü’nün (ISW) yorumunu aktardı. Haberde, Rus yetkililerin, “Ukrayna'nın saldırıya karıştığı iddiasıyla ilgili yaptıkları açıklamalarla, Rusya'nın uzun vadede Ukrayna'yı tamamen işgal etmesini meşrulaştırmaya çalıştığı” ifadesi kullanıldı.
Kyiv Independent ise “güvenlik konusuna bu denli odaklanan ve toplumun militarizasyonunu giderek arttıran bir ülke için böylesine ölümcül bir olayın önlenememesi Moskova'nın kolluk kuvvetleri açısından çarpıcı bir başarısızlık” olduğu belirtildi. Haberde şöyle denildi: “Saldırıya verilen gecikmeli yanıtla ilgili ortaya çıkan soruların ötesinde, ABD'nin Rusya'yı yaklaşan bir terör saldırısı konusunda alenen uyarması ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in bunu derhal "Batı provokasyonu" olarak reddetmesi de var.”
Aynı zamanda Kremlin'in Ukrayna'nın bu olayda parmağı olduğunu ima etmesi, Ukrayna'yı ve Ukraynalıları şeytanlaştırmaya yönelik uzun bir kampanyanın son bölümü olduğunu yazan Kyiv Independent, “Tamamen çürütülmüş olan Ukrayna'nın bir Nazi devleti olarak tasvir edilmesi, Rusya'nın geniş çaplı savaşını gerekçelendirmesinin merkezinde yer aldı ve geniş bir şekilde haberleştirildi” diye ekledi.
BATI BASINI : RUSYA’DAKİ GÖÇMENLERE SALDIRI ARTTI
Batı medyasına baktığımızda ise Rusya’nın antipropagandasının çürütülmeye çalışıldığı ve saldırıya dair farklı yönlere dikkat çekildiğini görüyoruz.
ABD merkezli New York Times (NYT) Rus yorumcuların tepkilerinin, kısmen Rusya'nın Ukrayna'daki savaşın başlamasından bu yana yaşadığı endişe halini yansıttığını öne sürerek, “Propaganda kuruluşları birbiri ardına bir anlatı, komplo teorisi ya da spekülasyon geliştirmek için yarışıyor” değerlendirmesini yaptı.
NYT, saldırının ertesinde, birçok Rus milliyetçi yorumcu ve aşırı muhafazakâr “şahinin” DAEŞ’in sorumluluğuna ve artan kanıtlara rağmen, Ukrayna'nın bariz suçlu olduğu fikrini savunmaya devam ettiğini belirtti. Gazete ayrıca şu iddiaya yer verdi: “Yurtdışından konuşan Kremlin karşıtı sertlik yanlısı aktivistler ise Rus devletinin, Ukrayna'yı suçlamak ya da ülke içindeki vidaları daha da sıkmak için saldırıyı düzenlemiş olabileceği yönünde spekülasyonlar yaptı.”
İngiltere'den The Guardian da sorgulamalarına ilişkin dolaşımda olan videoların saldırganlara işkence yapıldığını gösterdiğine işaret ederken, Rusya’daki Müslümanların da hedef haline geleceğini öne sürdü.
Gazete, “Putin, ‘barbarca terör saldırısının’ arkasındakileri cezalandırma sözü verdi ve Rusya'daki Müslüman azınlıkların bir baskı dalgasıyla karşı karşıya kalması muhtemel” yorumunu yaptı. The Guardian ayrıca DAEŞ’in saldırıyı üstlenmesine ve iddiaları doğrulayacak görüntüler yayınlamasına rağmen, Rusya’nın yine de suçu Ukrayna'nın üzerine atmaya çalıştığını yazdı.
Yine İngiltere merkezli BBC de saldırılardan bu yana Rusya'da Orta Asyalı göçmenlere yönelik darp, vandalizm ve ırkçılık olaylarında artış olduğunu aktardı. BBC, Orta Asyalı göçmenlerin, özellikle perakende, ulaşım ve inşaat sektörlerinde olmak üzere Rusya'nın göçmen işçi nüfusunun önemli bir bölümünü oluşturduğunu kaydetti.
İDAM CEZASI TARTIŞMASI
Hem Rusya hem de dünya basınında Moskova katliamının arkasında kim olduğuna dair yorumlar sürerken, saldırı Rusya içinde bir başka kritik tartışmayı da ortaya çıkardı: İdam cezası geri gelir mi?
İktidardaki Birleşik Rusya partisi, idamın, “adil bir ceza” kapsamında öfkeli Rus halkının "duygu ve beklentilerine” uygun olacağını" savunuyor.
Ancak Kremlin bu görüşe katılmıyor. Putin de daha önce, idam cezasının geri getirilmesine karşı olduğunu söylemişti.
Rusya, 1997'de idam cezasını yasakladı.
Uzmanlar, ölüm cezası yasağını hukuki açıdan kaldırmanın son derece zor olduğunu belirtiyor.