Faiz artarken tüketim neden düşmüyor?

Merkez Bankası ilk faiz artışını geçen yıl Haziran ayında yaptı. Faiz, art arda 7 toplantıda 34 puan artırıldı. Ocak ayı için bir faiz artışı daha öngörülüyor. Beklentiler gerçekleşirse politika faizi yüzde 45 ile zirveyi görecek. Banka bunun sinyalini Aralık toplantısının ardından yayımladığı Para Politikası Kurulu metninde zaten verdi. Metinde, "Gerekli parasal sıkılık düzeyine önemli ölçüde yaklaşıldı. Kurul, parasal sıkılaştırma adımlarını en kısa zamanda tamamlamayı öngörmektedir." ifadeleri kullanıldı. Şimdi akıllardaki soru işareti, bu faiz seviyesinin tüketimi frenlemek için yeterli olup olmayacağı.

Geçtiğimiz yıllarda uygulanan ekonomi politikası, düşük faizli kredi kullanımını tetikledi; dolar/TL rezerv satışı yapılarak tutuldu. İleride fiyatların artacağını düşünenler "Param değer kaybetmeden alışveriş yapmalıyım" düşüncesine girdi. Haliyle bu da ithalatı patlattı. İthalat, yüksek oranda cari açık yaratırken, döviz kuru için riskler arttı. Yeni dönemde kredi faizleri yüksek. verilerine göre, 5 Ocak haftasında konut kredisi için yıllık ortalama yüzde 42,10, taşıt kredisi için yıllık yüzde 36,11, ihtiyaç kredisi için yüzde 63,42 faiz uygulandı. Tüketici kredilerinde ortalama faiz yıllık yüzde 62,08 oldu. Ama kredi faizlerinin etkisi henüz tüketimde hissedilemiyor.

Açıklanan en yakın tarihli veri Türkiye İstatistik Kurumu'na ait. Perakende Satış Endeksi, Kasım'da aylık yüzde 0,2 artış gösterdi. Bu veri, fiyat artışlarından arındırıldığı için doğrudan satışlardaki yükselişi gösteriyor. Kasım ayında kampanyalar düzenlendiği için oradan geçici bir etki geldiği düşünülebilir. Ancak önceki aylarda da benzer tablolar var. Bu da demektir ki faiz artışları henüz tüketim musluğunun kısılmasını sağlamıyor.

Kasım'da perakende harcama gruplarının 7'sinde yükseliş 2'sinde düşüş oldu. Gıda, içecek ve tütün harcamalarında yüzde 1,5, tıbbi ürünler ve kozmetikte yüzde 2,3 gerileme var. Elektrikli eşya ve mobilyada yüzde 1,1, bilgisayar, kitap ve iletişim aygıtlarında yüzde 0,6, internet harcamalarında yüzde 1,6 artış söz konusu. Elektrikli eşya ve bilgisayar gibi ürünler ithalat yüzdesinin yüksek olması nedeniyle riskli görülen harcama alanları.

Tüketimin düşmemesinin birkaç nedeni var;

ARTIŞI ETKİSİNİ GEÇ GÖSTERİYOR

En önemli neden faiz artışlarının etkisinin geç görülmesi. Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp'e göre, bu süre 6-18 ay arasında değişiyor. Demiralp, faizin kademeli olarak yükseltildiğini vurgulayarak, sürecin başında ciddi bir faiz artışına gidilmediğini belirtiyor. Bu nedenle tasarruf oranlarında önemli artışlar görülemiyor.

ENFLASYON BEKLENTİSİ YÜKSEK

Her ne kadar faiz oranları yüksek olsa da enflasyon artmaya devam ediyor. Merkez Bankası enflasyonda zirvenin Mayıs ayında yüzde 70-75 aralığında görüleceğini tahmin ediyor. Yıl sonu için tahmin ise yüzde 36. Ancak akaryakıta gelen ÖTV zammı, ücret artışları gibi etkenlerin bir revizyon yapılmasına neden olabileceği ifade ediliyor. Yılın ilk Raporu Toplantısı 8 Şubat'ta yapılacak. Tahminin değiştirilip değiştirilmeyeceği izlenecek. Enflasyonda yükselişin sürmesi talebin çok fazla düşmesine engel oluyor. Fiyatların artacağını düşünen vatandaşlar, harcamalarını bugünden yapmayı tercih ediyor.

Şirketlerin fiyatlama davranışları da normale dönmüş değil. En kritik tarih 31 Mart yerel seçimleri. Önceki seçimde olana benzer bir "seçim ekonomisi" uygulanmıyor. Ancak yine de kredi kartı faizlerinin yüzde 35 politika faizine sabitlenmesi gibi tüketiciyi nispeten rahatlatıcı uygulamalar var.

TL MEVDUAT FAİZLERİ YETERLİ Mİ?

Yeni yıl öncesi TL vadeli mevduat faizleri ortalaması yüzde 50'yi geçti. Ardından faiz oranı düşüşe geçti. Bankalar 3 aylık vadeli mevduata yıllık yüzde 47-48 faiz sunarken bugünlerde bu oran yıllık yüzde 42-43'lere kadar düştü. Tasarrufa yönelim için mevduat faizlerinde enflasyon üzeri bir getiri şart. Reel kazanç elde edeceği düşünülmediğinde harcama eğilimi artıyor.

GÜÇLÜ TL SARMALINA MI DÖNÜLDÜ?

Asgari ücrete yüzde 49 zam yapıldı. Bu zam özel sektör için de genellikle baz alınan zam oranı oluyor. Ücretler artarken dolar/TL'de hızlı bir yükseliş olmadı, kademeli artışlar yaşandı. Kurda genel öngörü seçim sonrası artışın hızlanabileceği yönünde. Mayıs seçiminin ardından da böyle olmuştu. Bu nedenle bu aylar tüketim talebinin öne çekilmesi söz konusu.

YAZARA AİT DİĞER MAKALELER