Bu durum ise Rusya, Çin gibi sömürge geçmişi bulunmayan, batılı olmayan ve batılıların temel prensipleri çerçevesinde hareket etmeyen aktörlerin Afrika’da daha fazla alan kazanmasına yol açıyor.
Yani bir nevi Afrika’daki bazı devletler ve halklar Rusya, Çin ve hatta Türkiye gibi ‘batılı olmayan’ devletleri, kıtadaki ve ülkelerindeki batı etkisini dengeleyebilecek bir unsur olarak görüyorlar.
Uzmanlara göre tam bir rekabetin yaşandığı Afrika’da başarı, para ve silahla ya da iktidar mücadelesiyle gelmeyecek. Önemli olan sömürgecilerin oluşturduğu zihniyetin sona ermesi denmekte. Afrikalı aydın ve siyasetçiler yeni bir kimlik oluşturmada önemli bir yol aldılar. Bu süreçte Afrika’ya destek sağlayan ülkelerin, muhataplarıyla daha eşit ilişki kurması gerekiyor. Ancak, sorun sadece sömürgecilerde değil bu ülkelerde çıkar çatışması yaşayan demokrasiyi içselleştirmeyen yöneticilerde deniyor .Aksi halde sömürgecilik yeni biçimleriyle devam edecek gibi.
ÇİN VE TÜRKİYE'NİN NÜFUZU AFRİKA'DA ARTIYOR
Afrika kıtasında olanlar son dönemin en çok tartışılan konularından. Dünyanın önde gelen ülkelerinin Afrika’ya olan ilgisi de her geçen gün artıyor. Rusya Afrikalı liderleri topluyor, Fransa kıtada bazı ülkeleri terk etmek zorunda kalıyor, Çin, Afrika’da en önemli güç olarak ortaya çıkıyor, Türkiye kendine has politikası ile Afrika’da öne çıkıyor. Bir dönemin sömürgeci ülkeleri yerlerini başka ülkelere bırakıyor.
Afrika makus talihini yenebilecek mi? Önümüzdeki en önemli soru bu. Çünkü ekonomik, siyasi ve askeri açıdan birçok çıkmazla karşı karşıya kalan Afrika ülkelerinin birçok sorunu var. Yoksulluk. tarımdaki verimsizlik, zengin yeratlı kaynaklarının sömürülmesi, siyasi istikrarsızlık. Sömürge geçmişi sorgulanırken, tüm sorumluğun da geçmişe yüklenmemesi gerekiyor. Yani siyasi ve ekonomik istikrar için Afrika ülkelerinin kendi ayakları üzerinde durması ve yeni bir yola çıkmaları gerekiyor.
Afrika’ya ilgi her geçen gün artıyor
Afrika’daki darbeler Rusya’ya yaradı
Afrika’daki 54 ülkenin 21’nin resmi dili Fransızca
Çin, Afrika için bir fırsat mı, tehdit mi?