Ticaret ve tedarik sisteminin birbirine bağlı yapısı, geleceğe dair öngörülemez gidişatı güçlendirdi. Bir örnek vermek gerekirse Çin, Vietnam, Kamboçya gibi ülkelerdeki şirketlerin yeni pazar arayışları Avrupa Birliği'ni tedirgin etti. AB ülkeleri, Asya ülkelerindeki düşük maliyetli ürünlerin sisteme girişini önlemek için harekete geçti.
Küresel ticaretteki gerginliğin uzun bir süre daha devam edeceği tahmin ediliyor. Belirsizlik yatırımcıları korkuturken, riskli varlıklardan çıkışlar hızlandı. Ancak borsa tarihine bakıldığında defalarca sert düşüşlerin yaşadığı görülüyor. Ancak piyasalar bir şekilde her seferinde yeniden ayağa kalkmayı başardı. Söz konusu krizler yatırımcılara sadece getiriyi değil, riski de düşünmeleri gerektiğini bir kez daha hatırlattı. Aynı zamanda finansal sistemin ne kadar kırılgan olabileceğini gözler önüne serdi. İşte o krizlerin bazıları...
ALGORİTMALARIN FELAKETİ
19 Ekim 1987’de Dow Jones, bir günde yüzde 22,6 düşerek tarihindeki en büyük günlük çöküşü yaşadı. Kara Pazartesi olarak anılan gün, algoritmik alım-satım sistemlerinin (program trading) risklerini gözler önüne serdi. 1980’lerin sonunda Wall Street, bilgisayar teknolojisini daha fazla kullanmaya başlamıştı. Portföy sigortası adı verilen bir strateji popülerdi. Bu noktada hisse senetleri düştükçe, vadeli işlemlerle pozisyon azaltılarak portföy otomatik olarak korunuyordu. 1982–1987 arasında DJIA yaklaşık 3 katına çıkarkan; yatırımcılar bu yükselişin sürdürülemez olduğuna ikna olmuş, sistemin balona dönüştüğünü dile getirmeye başlamıştı. Söz konusu sistemler, birçok fon aynı anda satış yaptığında otomatik panik satışlarını tetikledi. Kriz Fed'in bankalara sınırsız likidite sağlayacağını açıklamasının ardından yavaşladı. Piyasalarda ilk kez devre kesici sistemleri de kullanılmaya başlandı.
İNTERNET HAYALİNDEN KABUSA GEÇİŞ
1990’ların sonu, internet şirketlerine duyulan büyük ilgiyle geçti. Bu heyecan, kâr etmeyen şirketlerin bile devasa değerlemelere ulaşmasına neden oldu. 1995’te 1.000 puan civarında olan Nasdaq, 2000 yılı mart ayında 5 bin 48 puanla zirve yaptı. 2000’de başlayan çöküşle Nasdaq yüzde 78 oranında değer kaybetti. Yüzlerce teknoloji şirketi iflas etti, yatırımcı güveni uzun süre kendine gelemedi. Buçöküşün ardından Nasdaq, 2000’deki zirvesini ancak 15 yıl sonra, 2015’te yeniden görebildi.
KÜRESELLEŞEN KONUT KRİZİ
2000’li yıllarda düşük faiz oranlarıyla ABD’de ev kredisi (mortgage) dağıtımı patladı. Bankalar, geliri düşük kişilere bile kolayca kredi veriyordu. Krediler, menkul kıymetleştirme adı altında yatırım ürünlerine dönüştürülerek dünya genelinde satıldı. Lehman Brothers gibi yatırım bankaları, yüksek riskli ürünleri büyük kaldıraçlarla aldı, sattı. 2006’dan sonra konut fiyatları düşmeye başlayınca, insanlar mortgage borçlarını ödeyemez hâle geldi. Bankalar kredilerden zarar etmeye başlayınca, zincirleme bir çöküş başladı. 2008’de ABD merkezli Lehman Brothers’ın iflasıyla başlayan kriz, küresel piyasalara tsunami gibi yayıldı. Dow Jones yüzde 50’ye yakın düşüş yaşadı. Finansal sistemin çökme noktasına geldiği bu kriz, Too big to fail (Batmayacak kadar büyük) kavramını gündeme taşıdı. Dow Jones, 2007 zirvesinden 2009’a kadar yaklaşık yüzde 54 düştü, küresel ekonomi resesyona girdi.