Merkez Bankası 4 aydır üst üste faizde bir değişikliğe gitmiyor. Bir süredir olası faiz indirimi ihtimalleri de masadaydı.
Normal şartlarda Temmuz-Ağustos aylarıyla birlikte enflasyonda baz etkisi kaynaklı düşüş bekleniyordu. Fakat ÖTV zamları, elektrik zammı vb. Fiyat artışlarının etkisiyle birlikte metinde Temmuz ayında “geçici” bir artışa işaret edildi.
Metinde “sıkılaşma” vurgusu yapan kısımlar yer almaya devam etti. Nitekim Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay da faiz indiriminin gündemde olmadığını Reuters röportajında vurguladı.
Türkiye’nin içerisinde bulunduğu ekonomik durum, birçok olumlu/olumsuz senaryoyu içerisinde barındırıyor.
2024'TE BEKLENEN RİSKLER
• 1 yıldır devam eden sıkı para politikasının reel piyasa üzerindeki (gecikmeli) etkileri artık kendini göstermeye başladı. Bu etki yılın 2. yarısında daha da belirgin hale gelecek. Kredi muslukları kapalı kalmaya devam ederse reel sektör zorlanabilir.
• Yüksek faiz oranları şirketleri zorluyor. Yılın ilk yarısında kapanan şirket sayısı yüzde 25,14 arttı, konkordato başvurularında da önemli oranda artış yaşandı.
• Yüksek enflasyon kontrol altına alınamayabilir. Hala istenen noktada yavaşlamayan bir iç talep söz konusu.
• Döviz kuru uzun süredir stabil. Kur tarafında olası bir dalgalanma ithalat maliyetlerini ve iç tarafta enflasyonist baskıları artırabilir. Döviz borcu olan şirketler için negatif bir durum oluşabilir.
• Yıl sonuna doğru Türkiye’nin dış borç ödemelerinin yaklaşması TL’de baskıyı hissettirebilir.
• Bankalarda oluşan likidite bolluğu, mevduat faizlerinde geri çekilme yaratabilir. Bu da paranın tekrar döviz ve alternatiflerine kaymasına yol açabilir. Likidite ile mücadele adımları geçtiğimiz hafta ise hayata geçirildi. Kısa vadede bu noktada risk daha minimum düzeyde.
• Tansiyonun hala düşmediği jeopolitik gerilimlerin etkisiyle emtia ve enerji fiyatlarında artışlar yaşanabilir. Enerjide dışa bağımlı Türkiye için negatif bir senaryo olur.
• Merkez Bankası, enflasyon beklentileri çıpalanmadan erken faiz indirimine giderse kurulan bazı dengeler bozulabilir. Örneğin kur sert yükselebilir. Varlık fiyatlarında yeniden yüksek artışlar görülebilir. Bunlar da enflasyonist baskıları artırır. Fakat Akçay’ın yaptığı açıklamalardan Merkez Bankası’nın bu riskin farkında olduğunu net biçimde görebiliyoruz.
• Birçok kredi derecelendirme kuruluşuna göre ücret artışları yıl sonu enflasyon beklentisine göre yapılmalı (%38-42) Fakat bu durum sosyal anlamda huzursuzluk da yaratabilir.
• Yüksek faiz oranlarının etkisiyle konut ve otomotivde satışlar yıl genelinde zayıf seyrediyordu. Bu durum yıl geneline yayılabilir.
• KKM mevduatlarında geri çekilmeler devam etse de hala yüksek oranda bir para mevcut. Olası bir kur artışı hükümetin üzerindeki KKM yükünü daha da artırabilir.
• Şu ana kadar Türkiye'ye gelen yabancı yatırımın büyük kısmı faiz getirisi amaçlı gelen sıcak para (carry trade). Bu da olası ani çıkışlara karşı ekonomik kırılganlığı artırıyor. Örneğin son olarak Financial Times; bu konudaki analizinde TL tahvillerdeki yabancı payının bir senede yüzde 0,6'dan yüzde 6,7'ye yükseldiğine vurgu yaptı.
TÜRKİYE EKONOMİSİNİ BEKLEYEN FIRSATLAR
Tabii tüm senaryolar olumsuz değil. Türkiye’yi yakın dönemde bekleyen fırsatlar da var.
• Kredi derecelendirme Kuruluşlarının not artışları yıl içerisinde 1'er kez daha gerçekleşebilir.
• Yabancı yatırımcı girişi hızlanabilir. Borsa, tahvil gibi TL varlıklar yükseliş fırsatı barındırabilir. (Gri listeden çıkılmış olması ve not artışları etkili. Bazı ülkelerden gelecek yatırımlar o ülkelerde yasal mevzuat engellerinden kaynaklı olarak Gri Liste engeline takılıyordu. )
• Cari denge tarafında önemli yol kat edildi. Hala da devam ediyor. Ekonomi yönetiminin beklediğinden daha iyi bir cari denge ile bu yıl kapatılacak gibi.
• Fed'in ve ECB'nin faiz indirimi sürecine girmesiyle beraber gelişmekte olan ülkelere fon akışları hızlanabilir. Bundan hali hazırda zaten faydalanan Türkiye’ye girişler daha da hızlanabilir.
• Türkiye'nin en büyük ihracat pazarı olan AB'nin parasal gevşemeye devam etmesi ihracatı pozitif etkiler.
• En son Bank of America’nın da dikkat çektiği gibi Merkez Bankası’nın erken bir faiz indirmesi ihtimali söz konusu değil. Dolayısıyla tahvil tarafındaki yabancı çıkışının gelecek haftalar itibarıyla tersine dönmesi de muhtemel.