Ömer Kavur'un 1987 yılında Yusuf Atılgan'ın aynı adlı romanından uyarladığı ve birçok ödül getiren Anayurt Oteli, Türk sinemasında, 1980'lerde üretilen başarılı filmlerden biri olarak dikket çekiyor. Bir insanın iç gerilimini ve taşra yaşamının durağanlığını, bir tedirginlik atmosferi içinde yansıtan film, yalın ama derinlikli anlatımıyla sinemaseverlere seyir zevki sunuyor.
Yusuf Atılgan’ın unutulmaz romanı Anayurt Oteli, yayımlandığı ilk günden bu yana çoğu kitapseverin başucunda. Kitap ayrıca çağdaş edebiyatımızın en ünlü kişilerinden Zebercet'i de bize tanıttı. 1973 yılında yayımlanan kitap, kendisini otelle sınırlayan Zebercet'in dış dünya ve insanlarla ilişkisi anlatıyor.
Gelelim bu insanı iç dünyasında bir yolculuğa çıkaran kitabın film uyarlamasına...
Çekimleri Nazilli'de, Ankara Palas Oteli'nde yapılan film, dönem dönem yapılan anketlerde pek çok defa en iyi 10 Türk filmi içinde yer aldı. Sinema Yazarları Derneği tarafından 2015'te açıklanan listede "Türk sinemasının en iyi dördüncü filmi" olarak listede kendine yer buldu.
Küçük bir Anadolu kasabasındaki Anayurt Oteli'nin katibi Zebercet, sıradan olaylar içinde yaşayan birisi. Bir gece vakti Ankara Treni ile gelen gizemli bir kadının müşterilerin arasına katılması onun tekdüze yaşamını hareketlendiriyor.
Zebercet, bir hafta sonra geri geleceğini söyleyip otelden ayrılan bu kadın müşterisini takıntı haline getirince, filmin geri kalanında Zebercet'in gizemli kadınla kendi iç dünyasındaki hayalleri işleniyor.
Zebercet'in yalnızlıkla perçinlenen duygusal açlığı, temizlikçi kadına sarkıntılıp edip öldürmesi ve otelin kedisi Karamık'ı öldürmesi ile sürüyor.
Tekdüze fakat iç dünyası gelgitli bir hayat yaşayan, iç dünyasındaki fırtınalara, özlemlerine ve yalnızlığına çare bulamayan bu takıntılı adamı ele alan hem bu film izlemeye değer hem kitabı okumaya değer...