İlişkili Haberler
Ayşe Çınar / Ntv.com.tr
Ocak ayından bu yana Marmara Denizi'nde görülen müsilaj (deniz salyası), günden güne yoğunluğunu artırıyor. Bazı uzmanlar müsilajın yaz aylarında son bulabileceğini belirtse de, müsilajın ne zaman etkisini kaybedeceği şimdilik belirsiz.
Marmara Deniz'inde balıkçıların kötü bir sezon geçirmesine neden olan deniz salyası, deniz sıcaklığının yüksek olması ve denizin durgun olması gibi sebeplerle daha etkin görülüyor.
Yaygın kanının aksine müsilaj sadece kötü kokuya neden olmuyor. Müsilajın denizlere ve deniz canlılarına da birçok zararı var.
Uzmanlar, özellikle deniz dibinde yaşayan yüzlerce canlının bu nedenle öldüğünü belirtiyor. Öyle ki birçok uzman sosyal medyadan konuyla ilgili yaptığı paylaşımlarla da bu duruma dikkat çekmeye çalışıyor. Peki, müsilaj yoğunluğu neden bu kadar arttı, ne zaman son bulacak? Deniz salyasının artması engellenebilir mi?
İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Melek İşinibilir Okyar, İçsu Kaynakları Yönetimi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Meriç Albay ve Bandırma On Yeni Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi, Prof. Dr. Mustafa Sarı, Marmara Deniz'indeki durumu Ntv.com.tr'ye anlattı.
Melek İşinibilir Okyar: Marmara'da bu kadar yoğun şekilde 2007-2008 periyodunda görmüştük. Adriyatik Denizi'nde de 1800'lü yıllardan bu yana müsilaj oluşumu takip ediliyor. Yani bu ilk defa ortaya çıkan bir şey değil. Ekim-Kasım aylarında denizanası yoğunluğu görüyorduk. Şimdi ise müsilaj yoğunluğu arttı. Bu ekositemin değiştiğinin bir göstergesi. Bahar aylarının gelmesiyle beraber sularda karışım başladı. Böylelikle bu organimazların artması için de uygun koşullar sağlanmış oldu.
Meriç Albay: 50 - 60 yıldan beri Marmara denizinin evsel ve endüstriyel atıklarla kirletilmesi, kıyıların doldurulması ve betonla çevrilmesiyle Marmara Denizi'nin havuza dönüşmesinin bu oluşumu artırdığını düşünüyorum.
Mustafa Sarı: Bu kadar yoğunlukta bir müsilajı biz Marmara'da daha önce görmedik. 1992'de ve 2007-2008 döneminde görüldü ancak onlar sadece iki ay sürmüştü. Bu durum Ocak ayından bu yana devam ediyor ve son zamanlarda da artarak pik noktasına ulaştı.
Müsilaj oluşumunun üç ana sebebi var:
-Bunlardan ilki Marmara Deniz'inde bir süredir sıcaklığın normalde olması gerekenden 2-3 derece yüksek olması.
-İkincisi azot-fosfor gibi organizmaları besleyen maddelere ihtiyaç var. Bunlarda denize verilen atıklardan yoğun şekilde sağlanıyor. Marmara'da büyük bir azot-fosfor yükü var.
-Üçüncüsü ise iklim değişikliğine de bağlık olarak denizde yaşanan durgunluk.
MÜSİLAJ NE ZAMAN BİTECEK?
Melek İşinibilir Okyar: Müsilajın ne zaman biteceği bir soru işareti ancak müsilaj zaten kaybolmayacak. Sadece denizin dibine çökecek. Deniz salyası suyun altında 10 yıldır görülüyordu. Çok sıcak bir kış geçirmemiz nedeniyle bu kadar deniz yüzeyine çıktı ve arttı. Planktonik organizmaların artışı bahar aylarında coşar ve yaz aylarında zamanla azalır. Doğal ekosistemde nasıl bahar alarında çiçekler açıyorsa aynı şey fitoplankton canlılar için de geçirli. Zaten fitoplanktonik canlı dediğimiz şeyler aslında bitki. 2007-2008 İstanbul Boğazında ve özellikle de İzmit Körfezi'nin tamamını kaplayacak şekilde yoğun bir müsilaj görülmüştü. O dönemdeki tecrübelerimizden yola çıkara yaz aylarında hafifleyeceğini düşünüyorum.
Meriç Albay: Müsilajın yaz boyu devam edeceğini düşünmüyorum, zaten bu organizmaların ömürleri çok kısa.
Mustafa Sarı: Müsilajın bitebilmesi için söylediğim üç parametreden en az birinin olmaması lazım. Yaz aylarına gireceğimiz için zaten sıcaklık artışında düşüş beklemiyoruz. İklim değişikliği de bizim şu an için elimizde olan bir durum değil. Yani diğer parametreler bize bağlı değil ancak atık yükü tamamen bize bağlı. Acil bir şekilde Marmara çevresindeki uzmanlar ve yetkililer olarak bir araya gelip bu durumu temizlenmesi için konuşmamız ve bir şeyler yapmamız lazım.
Atıkları bu şekilde denize vermeye devam edersek ilerleyen senelerde bu tip manzaralar görmemiz tesadüf olmayacak.
Melek İşinibilir Okyar: Balık ölümleriyle ilgili gelen henüz bir bilgi yok. Ama balıklar solungaçlarıyla süzerek solunumu gerçekleştirdikleri için, müsilaj dediğimiz yapışkan yapı solungaçlarına yapışıyor ve bu da balıkların boğularak ölmesine neden oluyor.
Fitoplankton organizmaların ömrü 1 ay sonra bitiyor ve denizin dibine çöküyorlar. Buna bağlık olarak denizin dibindeki oksijen azalıyor. Bu da deniz dibinde yaşayan özellikle midye gibi kaçamayan canlıların da ölmesine neden oluyor.
Mustafa Sarı: Binlerce gümüş balığı, vatozun ve yengecin öldüğünü bizzat kendim görüp belirledim. Müsilajın kıyılardaki yoğun birikimi devam ederse yaşanacak oksijen azlığı nedeniyle birçok balık daha ölecek. Özellikle kalkan, vatoz, psi balıkları dipte yaşayan canlılar. Bunlar dibe çöken müsilajın altında kalarak ölüyorlar.
Melek İşinibilir Okyar: Müsilajın olduğu dönemde, denize girmek doğru değil. Zaten müsilajın yarattığı görüntü nedeniyle de kimsenin gireceğini zannetmiyorum. Bu durum hafiflediği zaman yerel yönetimlerinde bilgilendirme yapacağını düşünüyorum bu konuda. Müsilaja neden olan bazı organizmalar toksin içerebilir. Ancak bunlar tek başına insan sağlığını etkileyebilecek kadar güçlü değiller.
Meriç Albay: Toksin oluşumunun olup olmayacağını anlamak için gerekli analizlerin yapılması gerekiyor. Ancak şu an için böyle bir tehlikenin söz konusu olduğunu sanmıyorum. Yine de kimsenin böyle görüntüde denize gireceğini zannetmiyorum.
TURİZMİ NASIL ETKİLER?
Mustafa Sarı: Bu durum turizmi mutlaka etkileyecek. Balıkçılar bu konuyla ilgili çok zarar ettiler zaten. Bu durumda onların da zararlarını karşılamak amacıyla ilgili bakanlıklar tarafından bir destep planması hazırlanması gerektiğini düşünüyorum. Şimdi bir de turizm sezonu başlayacak. Bir de buradan zarar göreceğiz.
Ekosistem yönetimiyle ilgili yaptığımız hiçbir şey yok. Atıklarımızı denize arıtmadan veriyorsanız bunun bir bedeli olacak. Müsilajın görülmesi bunun şimdilik sadece ufak bir bedeli.
ayse.cinar@ntv.com.tr