Altı muhalefet partisinin "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem" toplantısı Ankara'da yapıldı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ve DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan salona birlikte geldi.
Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından, metnin oluşturulması çalışmalarına katılan altı genel başkan yardımcısı, harf sırasına göre metni okudu.
''BARIŞ VE HUZUR GETİRMESİ İNANCIYLA HAYATA GEÇİRMEYİ TAAHHÜT EDİYORUZ''
CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, "Savaşa Hayır" diyerek başladığı konuşmasında, Türkiye'nin yıllardır görmeyi umut ettiği tarihi bir çalışma için bir araya geldiklerini söyledi.
''Yarının Türkiyesi''ni inşa etmek için hazırladıkları Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem mutabakat metni üzerinde, demokrasinin temel ilkeleri olan istişareyi ve uzlaşmayı esas alan yoğun bir çalışma gerçekleştirdiklerinin altını çizen Erkek, "Bilindiği üzere Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne 16 Nisan 2017 referandumu ile geçilmiştir. Türkiye siyasi tarihinin en önemli anayasa değişikliklerinden biri olmasına rağmen referandum süreci, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen Olağanüstü Hal şartlarında gerçekleşmiştir" görüşünü aktardı.
Bu dönemde, demokrasinin asli gereği olan çoğulculuk ve uzlaşma ilkelerinin yok sayıldığını, anayasa değişikliğinin geniş toplum kesimleriyle, siyasi partilerle, sivil toplum kuruluşlarıyla, üniversitelerin anayasa kürsüleriyle ve barolarla müzakere edilmediğini savunan Erkek, şöyle devam etti:
"İki partinin genel başkanının belirlediği dar bir komisyon tarafından hazırlanan bu anayasa değişikliği, demokratik bir biçimde müzakere edilmeden, komisyonda ve Genel Kurul'da 41 gün gibi kısa bir sürede kabul edilmiştir. Devletin tüm imkanları 'Evet' kampanyası için seferber edilmiş, muhalefet partileri ile sivil toplum örgütlerinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakları bile kısıtlanmıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi neden yanlıştır? Bu sistem, yönetimde kişiselliğe ve keyfiliğe yol açmış, cumhurbaşkanına yasama, yürütme ve yargıyı güdümü altına almasını sağlayan çok geniş ve denetimsiz yetkiler tanıyarak otoriter bir yönetim yaratmıştır. Bizler, anayasal devlet anlayışına aykırı, demokratik hukuk devletini temelinden zedeleyen ve egemenliği şahsileştiren bu sisteme karşı çıkıyoruz."
CHP'li Muharrem Erkek, Türkiye'nin en derin siyasi ve ekonomik krizlerinden birini yaşadığını ileri sürerek, "Söz veriyoruz, hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığı esasına dayanan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'de, temel hak ve özgürlüklerin tamamını ve kurumsal kültürün hakimiyetini güvence altına alacağız. Bizler, ortak idealimiz olan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi, milletimize ve gelecek nesillere barış ve huzur getirmesi inancıyla hayata geçirmeyi taahhüt ediyoruz" diye konuştu.
''SEÇİM BARAJINI YÜZDE 3'E DÜŞÜRECEĞİZ''
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu da Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile TBMM'nin temsil yeteneğinin arttırılacağını, kanun yapma ve yürütmeyi denetleme işlevlerinin etkili kılınacağını, böylece yasama organının daha demokratik ve daha etkili olmasının sağlanacağını söyledi.
Yeneroğlu, şöyle devam etti:
"Temsil gücünü arttırmak, temsilde adaleti ve çoğulcu demokrasiyi sağlamak amacıyla seçim barajını yüzde 3'e düşüreceğiz. Yurt dışında mukim 6 milyondan fazla vatandaşımızın Meclis'te temsilinin sağlanabilmesi için yurt dışı seçim çevresi oluşturacağız. Siyasi partilere ve adaylara yapılan belirli miktarın üzerindeki bağışların ve seçim dönemlerinde yapılan tüm harcamaların kamuoyuna açıklanmasını zorunlu tutacağız. En son yapılan milletvekili genel seçimlerinde en az yüzde 1 oy alan siyasi partiler Hazine yardımından faydalanmaya hak kazanacak.
Demokrasinin özüyle bağdaşmayan torba kanun uygulamasına son vereceğiz. Bakanlar Kurulunun kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisini, yetki kanununa dayanması, Meclis tarafından konusu, sınırları ve süresi açıkça belirtilmesi şartıyla kabul ediyoruz. Temel hak ve özgürlüklerin ise kararnamelerle düzenlenmesine izin vermeyeceğiz. Cumhurbaşkanının, Meclis'in yasama işlevini zayıflatan veto yetkisine son vereceğiz. Kanun yapım sürecinde, ilgili sivil toplum ve meslek kuruluşlarının görüşlerine başvurulmasını sağlayacağız. Meclis'in denetim yetkisini güçlendireceğiz. Yazılı soru önergelerine süresi içerisinde cevap verilmemesi halinde ilgili bakana yaptırım uygulanmasını sağlayacağız. Meclis bünyesinde Kesin Hesap Komisyonu kuracağız. Komisyonunun Başkanı ana muhalefet partisinden olacak."
"CUMHURBAŞKANI GÖREV SÜRESİ 7 YIL OLACAK VE BİR KERE SEÇİLEBİLECEK"
Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Şahinalp ise hesap verebilir bir yürütme organı oluşturacaklarını belirterek, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemde yürütme organının, devletin ve milletin birliğini temsil eden, tarafsız, siyasi sorumluluğu olmayan cumhurbaşkanı ile yürütmenin asıl yetkili ve sorumlu kanadı olan, yasama organının içinden çıkan ve Meclis'e karşı siyasi sorumluluğu bulunan Bakanlar Kurulundan oluşacağını bildirdi.m
Şahinalp, şunları kaydetti:
"Bu sayede, cumhurbaşkanı, kendisinden beklenen uzlaştırıcı hakem rolünü üstlenebilecek, cumhurbaşkanlığı devletin ve milletin birliğini temsil etmesi amacıyla tarafsız ve partilerüstü bir yapıya kavuşturulacaktır.
Cumhurbaşkanı ile Meclis'in görev sürelerinin ayrıştırılması amacıyla cumhurbaşkanının görev süresini 7 yıl olarak belirleyeceğiz. Cumhurbaşkanının yalnızca bir dönem için seçilmesi kuralını getireceğiz. Cumhurbaşkanı seçilen kişinin varsa partisi ile ilişiği kesilecek ve görevi sona eren cumhurbaşkanı aktif siyasette bir daha görev alamayacak.
Yürütmeye dair icrai yetkiler, TBMM'ye karşı siyasi sorumluluğu Bakanlar Kurulu tarafından kullanılacak. Başbakan, parlamenter sistem gelenek ve ilkelerine uygun olarak TBMM üyeleri arasından belirlenecek. Başbakanın belirlenmesi bakımından, cumhurbaşkanı Meclis'te en çok milletvekiline sahip siyasi partiye hükümeti kurma görevini verecek. Hükümetin Anayasa'da öngörülen sürede kurulamaması halinde bu görev, milletvekili sayısıyla doğru orantılı olarak diğer siyasi partilere sırasıyla verilecek. Bakanlar, TBMM üyeleri veya ihtiyaç duyulduğu takdirde milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olan kişiler arasından, başbakan tarafından atanacak.
Yürütme başlığı altında ele aldığımız diğer bir konu ise Olağanüstü Hal Yönetimi. Buna göre, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'de, cumhurbaşkanının ya da bakanlar kurulunun tek başına OHAL ilan etme yetkisi olmayacaktır. Olağanüstü Hal ilan etme yetkisi, cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna ait olacaktır. Bu yetki, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin onayına tabi tutulacak."
''ÇOKLU BARO UYGULAMASINA SON VERECEĞİZ''
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Sefer Üstün de, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’in en önemli başlıklarından birisini de bağımsız ve tarafsız yargının oluşturduğunu söyledi.
Hakimlik teminatını güçlendireceklerini ve hakimlere coğrafi teminat güvencesi sağlayacaklarını bildiren Sefer Üstün, "Hakimlik ile savcılık mesleklerini, tam bağımsızlık için birbirinden ayıracağız. Hakimlerin idari görevleri yönünden Adalet Bakanlığına bağlı olduğuna ilişkin Anayasa hükmünü kaldıracağız" dedi.
Tutuklamanın istisna olması ilkesinin titizlikle uygulanması için gerekli tedbirleri alacaklarını vurgulayan Üstün, şunları kaydetti:
"Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ile uyumlu kararlar alınmasını ve bu mahkemeler tarafından verilen kararların derhal uygulanmasını sağlayacak düzenlemeler yapacağız. Hakimlerin terfilerinde, verdikleri kararların Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla uyumunu temel ölçütlerden biri olarak kabul edeceğiz. Hakimler ve Savcılar Kurulunda değişikliklere gideceğiz. Bu doğrultuda, hakimlik mesleği ile savcılık mesleğini birbirinden ayıracağız. Hakimler ve Savcılar Kurulunu kaldıracak, Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu şeklinde iki farklı kurul oluşturacağız. Çoğulculuğun, hesap verebilirliğin ve demokratik meşruiyetin sağlanması için yüksek yargı kurullarında üyelerin yarısının Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından üçte iki nitelikli çoğunlukla seçilmesini sağlayacağız. Üyelerin diğer yarısı ise Yargıtay, Danıştay, Türkiye Barolar Birliği, adli ve idari yargı birinci sınıf hakim ve savcılar tarafından, kendi mensupları arasından doğrudan seçilecektir.
Bağımsızlık ilkesinin güçlendirilmesi için Adalet Bakanı ve Müsteşarı, Hakimler Kurulunda yer almayacaktır. Yüksek yargı kurullarının disiplin kararları da yargı denetimine açık hale getirilecek. Avukatlık mesleğinin bağımsız ve özgür bir şekilde icra edilmesi için gerekli tedbirleri alacağız. Çoklu baro uygulamasına son vereceğiz. Baro ve Türkiye Barolar Birliği seçimlerinde temsilde adalet ilkesini esas alacağız."
Anayasa Mahkemesi'nde iptal davası açabileceklerin kapsamını genişleteceklerini duyuran Üstün, Anayasa Mahkemesi'nin üyelerinin en az dörtte üçünün hukukçu olmasını zorunlu tutacaklarını belirtti.
Üstün, "Mahkeme üyelerinin Meclis tarafından, Danıştay, Yargıtay, Sayıştay, Türkiye Barolar Birliği ve Üniversiteler Arası Kurul tarafından belirlenen üç katı aday içerisinden üçte iki nitelikli çoğunlukla seçilmesini sağlayacağız. Üç üye ise farklı kaynaklardan gelecek şekilde cumhurbaşkanı tarafından seçilecektir. YSK idari ve yargısal görevleri bakımından iki daireye ayrılacak. Sayıştayı Anayasa’da bir yüksek mahkeme olarak düzenleyeceğiz" diye konuştu.
"ÖZGÜRLÜKLERİN ÜZERİNDEKİ HER TÜRLÜ BASKIYA SON VERECEĞİZ"
İYİ Parti Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Bahadır Erdem, sistemle demokratik hukuk devletinin güçlendirilmesini de esas aldıklarını ifade etti.
Düşünce ve ifade, toplantı ve gösteri yürüyüşü ile örgütlenme özgürlüklerinin kullanımını engelleyen ya da ölçüsüz şekilde sınırlandıran mevzuatın yeniden düzenleneceğini belirten Erdem, "Demokratik toplumun gereklerine uygun olarak bu özgürlüklerin üzerindeki her türlü baskıya son vereceğiz" dedi.
Erdem, ifade özgürlüğünün, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatları gereğince şiddete teşvik, nefret söylemi ya da kişilik haklarına saldırı durumları dışında sınırlandırılmayacağını vurguladı.
İnternet mevzuatını, uluslararası standartlara uygun olarak, ifade özgürlüğünü kısıtlamayacak ve kişilik haklarını ihlal etmeyecek şekilde yeniden düzenleyeceklerini bildiren Erdem, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına ilişkin mevzuatı, Anayasa Mahkemesi ve AİHM içtihatları ışığında yeniden düzenleyerek bu hakla ilgili bildirim uygulamasının idare tarafından keyfi şekilde kullanılmasını engelleyeceklerini söyledi.
Erdem, toplumun ve yaşamın her alanında, tüm karar alma mekanizmalarında kadın-erkek eşitliğini sağlamayı ve korumayı öncelikli bir devlet politikası haline getireceklerini belirterek, bu konuda yasal ve yapısal tüm gereklilikleri sağlayacaklarını kaydetti.
Kadına yönelik şiddetle etkin şekilde mücadele edileceğinin altını çizen Erdem, şiddetin önlenmesi adına uluslararası sözleşmeler ve ulusal mevzuat hükümlerinin etkili bir şekilde uygulanacağını, kadına karşı işlenen suçlarla ilgili Türk Ceza Kanunu'nda gerekli düzenlemelerin derhal yapılacağını ifade etti. Erdem, "Failler için caydırıcı cezalar öngörülecek, uygulanan indirim sebepleri yeniden düzenlenecektir" dedi.
Eğitim müfredatına ilkokul birinci sınıftan itibaren "insan hakları ve kadın-erkek eşitliği" dersleri konulacağını belirten Erdem, kız çocuklarının eğitim hakkının güvence altına alınacağını ve bu hakka erişimin önündeki tüm engellerin kaldırılacağını vurguladı.
Basına görevini özgür bir şekilde yapacağı güvenli, çoğulcu ve elverişli bir ortam sağlanacağının altını çizen Erdem, şöyle devam etti:
"Gazetecilere karşı ceza soruşturmasına gerekçe yapılan mevzuatı, Anayasa Mahkemesi ve AİHM içtihatları çerçevesinde yeniden düzenleyeceğiz. TRT'yi ve Anadolu Ajansını, bağımsızlık ve tarafsızlık esaslarına göre yeniden yapılandıracağız. Keyfi akreditasyon kararlarına son verip, basın kartlarının verilmesinde meslek kuruluşlarına belirleyici bir rol vereceğiz. Medya sahipliği ve finansmanını şeffaf hale getirecek, medyada tekelleşmeyi ve kartelleşmeyi önlemek amacıyla yasal ve yapısal tedbirler alacağız."
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun görevini bağımsız ve tarafsız olarak yerine getirebilmesi için yasal ve yapısal değişiklikler yapılacağını bildiren Erdem, üyelerin, üye yapısında çoğulculuğu sağlamak üzere, alanında uzman kişiler ve meslek kuruluşları temsilcileri arasından Meclis tarafından nitelikli çoğunlukla seçileceğini ifade etti.
Erdem, Basın İlan Kurumunun yapısı ve üye seçiminin basın özgürlüğüne uygun şekilde yeniden düzenleneceğini belirtti.
Demokratik toplumun asli bir unsuru olan sivil toplum kuruluşlarına yönelik ayrımcılığa ve baskıya da son vererek, bu kuruluşların faaliyetlerini keyfi bir biçimde engelleyen düzenlemeleri kaldıracaklarını bildiren Erdem, bu kuruluşların özgürce çalışabileceği güvenli, çoğulcu ve elverişli bir ortam oluşturulacağını söyledi.
Çevre haklarına ilişkin anayasal ve yasal düzenlemelerin uluslararası hukukla uyumlu hale getirileceğini ifade eden Erdem, doğal yaşam kaynakları ve çevrenin korunması konusundaki devletin yükümlülüklerinin Anayasa'da açık şekilde düzenleneceğine işaret etti. Erdem, "Yargı sisteminde çevre konusunda uzmanlaşmış yargıçların görev yapacağı Çevre Mahkemeleri kuracağız" diye konuştu.
"MÜLAKAT UYGULAMALARINA SON VEREREK YAZILI SINAV SONUÇLARINI ESAS ALACAĞIZ"
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya ise, kamu yönetimine eşitlik, tarafsızlık, liyakat, hukuka uygunluk ve şeffaflık ilkelerinin hakim kılınacağını belirtti.
Tüm kamu kurumlarının, fonksiyon ve etkinliklerini gözden geçirerek ihtiyaçlar doğrultusunda yeniden yapılandırılacağını ifade eden Kaya, bu bağlamda paralel bütün kurum ve kurulların faaliyetlerine son vereceklerini kaydetti.
Kamu yönetiminde kadın yöneticilerin sayısını arttıracaklarını aktaran Kaya, kamu görevine alınmada her kademede liyakat ve eşitlik ilkelerinin hakim kılınacağını dile getirdi.
Kaya, "Mülakat uygulamalarına son vererek yazılı sınav sonuçlarını esas alacağız" dedi.
Yolsuzlukla mücadele edileceğini belirten Kaya, Kamu İhale Kanunu'nun yenilenerek ihale mevzuatının tek kanunda düzenleneceği bilgisini paylaştı.
Yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluklarını artıracaklarını dile getiren Kaya, merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerindeki idari denetiminin sınırlarını açıkça belirleyerek yerindelik denetimi anlamına gelen vesayet uygulamalarına son vereceklerini söyledi.
Yerel yönetimlere, genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan payı arttıracaklarını ifade eden Kaya, "Seçimle gelenin seçimle gitmesini güvence altına alacağız. Yerel yönetimlerde seçme ve seçilme hakkını yok sayan kayyum uygulamalarına son vereceğiz" dedi.
Yüksek öğretimde özgür ve çoğulcu bir sistem oluşturarak üniversitelerin bilimsel özerkliklerinin yanında, idari ve mali özerkliklerini de Anayasal güvence altına alınacağını dile getiren Kaya, "Yükseköğretim Kurulunu kaldırarak yerine yetkileri koordinasyon görevi ile sınırlandırılmış, üyelerinin ise demokratik meşruiyet esasına dayanılarak seçildiği üniversiteler arası bir kurul tesis edeceğiz. Öğretim üyelerinin kendi üniversitelerinin rektörünü seçmesine imkan sağlayacağız. Dekan adaylarının uzmanlık alanlarının, ilgili fakültenin niteliğine uygun olması esasını temin edeceğiz" şeklinde konuştu.
Merkez Bankası başta olmak üzere düzenleyici ve denetleyici kurumların bağımsızlığını zedeleyecek hiçbir uygulamaya ve düzenlemeye yer vermeyeceklerini vurgulayan Kaya, "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'de milletvekillerinin, bakanların, siyasi parti genel merkez yöneticilerinin ve belediye başkanlarının görevlerini yerine getirirken uymaları gereken siyasi etik ilkelerinin düzenlenmesi amacıyla Siyasi Etik Kanunu hazırlayacağız" dedi.
Genel başkan yardımcılarının sunumunun ardından sahneye masa konulan masaya geçen 6 genel başkan mutabakat metnini imzaladı.