Safranbolu Simidi lezzetini ilk günkü gibi koruyor

UNESCO Miras Listesi’nde bulunan Karabük'ün Safranbolu ilçesiyle özdeşleşen safran ve lokumdan sonra susamsız simit olan ‘Safranbolu Simidi’ Osmanlı'dan günümüze 4 kuşak aynı ailenin elinden 162 yıldır lezzetini korumaya devam ediyor.

Safranbolu Simidi lezzetini ilk günkü gibi koruyor

’da 1860 yılından bu yana aynı fırında orijinalliği bozulmadan yapılan Simidi tescilinin ardından coğrafi işaret alma yolunda da çalışmalarını sürdürüyor.

Safranbolu Tarihi Çarşı’da yer alan Mehmet Koca’ya ait fırında üretilen Safranbolu Simidi lezzetini ilk günkü gibi koruyor.

"ATALARIMIZIN GELENEĞİNİ SÜRDÜRÜYORUZ"

Osmanlı döneminde 1860 yılında faaliyete başlayan fırının dördüncü kuşağı olarak geleneği sürdürdüğünü söyleyen Mehmet Koca, “162 yıldan beri aile geleneği olarak bu fırındayız. 1860 yılında dedemin babasından başladı. Dördüncü kuşak olarak bu işi sürdürüyorum. Safranbolu’da susama ‘cimit’ derler. Bu simide de ‘cimitsiz simit’ derler. O zamanlar zorlu savaş yılları olduğu için susamın olmamasından mı yoksa başka bir sebepten mi bilinmez ama böyle bir üretim söz konusu. Biz burada atalarımızın geleneğini sürdürüyoruz. İki oğlum var. İnşallah en azından biri beşinci kuşak olarak devam edecek” dedi.

Safranbolu Simidi lezzetini ilk günkü gibi koruyor - 1


"162 YILDIR ODUN ATEŞİNDE TARİHİ FIRINDA PİŞİYOR"

Tarihi Çarşısı’nda doğalgaz ve tüp gazı gibi yeni yöntemleri geleneği bozmamak adına kullanmayan tek fırının kendi fırınları olduğunu belirten Koca, “’da birkaç fırın daha olsa da sadece odun ateşinde üretim yapan fırın yapan biziz. Doğalgaz kullanmıyoruz. Orijinalliğini bozmuyoruz. 162 yıldır aynı dükkanda aynı düzen ile devam ediyoruz. Fırın taşları bile aynı halde duruyor. Simidin de orijinalliğini sürdürmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

Safranbolu Simidi lezzetini ilk günkü gibi koruyor - 2

"ÖNCE HAŞLANIYOR SONRA PİŞİYOR"

Koca, simidin öyküsünü bilmeyenlerin dışarıdan bakınca simidi çiğ sanabildiğini vurgulayarak, “ simidini diğer simitlerden farklı yönleri var. Simitler hamur halinde iken bakır kazanda makarna ya da su böreği gibi haşlanıyor. Haşlandıktan sonra taş fırında odun ateşinde pişiriyoruz. Yani iki kez pişmiş oluyor. Lezzeti de ikiye katlanmış oluyor. Dışarıdan gelen turistler simidi çiğ sanabiliyorlar. Sonra tadına bakınca bir kez daha simit almak için geliyorlar. ” diye konuştu.

Tarihi ürün Simidi’nin coğrafi işaret alma konusunda ise Koca, “Coğrafi tescil konusunda çalışmalarımız devam ediyor. İnşallah coğrafi işaretini de yakın zamanda alacağız. Bizim simidimizin tarihi daha eski olsa da tescil almak için geç kaldık. Öbür iller de aldıktan sonra biz de almaya karar verdik. Daha önce almamız gerekse de biz coğrafi işareti için çalışmalarımıza başladık” dedi.

Sayfa Yükleniyor...