Gazi Üniversitesi öğrencisi Şule Çet'in, geçen yıl 29 Mayıs günü saat 03.50'de plazanın 20'nci katından atıldığı iddiasıyla görülen davanın 3'üncü duruşmasında, 'cinayet', 'nitelikli cinsel saldırı' ve 'hürriyeti tehdit' suçlarından tutuklu yargılanan Çağatay Aksu (34) ve Berk Akand (33) hakim karşısına çıktı.
Ankara 31'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya Şule Çet’in babası İsmail Çet, taraf avukatları, aralarında milletvekillerinin de bulunduğu çeşitli sivil toplum ve kadın örgütü temsilcileri de katıldı. Duruşmayı izlemek için gelenlerden bazıları, salonunun yetersiz kalması nedeniyle dışarıda kaldı. Ankara Kadın Platformu, Kadın Meclisleri ile çeşitli sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve üyeleri, duruşma öncesi adliye önünde açıklama yaptı. 'Erkek adalet değil, gerçek adalet' yazılı pankart açıp, ellerinde Şule Çet'in fotoğrafı bulunan dövizler taşıyan grup adına yapılan açıklamada, "Şule için, tüm kadınlar için gerçek adalet arayışımız devam ediyor" denildi.
PROFESÖR: EKİMOZLAR, ZORLA İLİŞKİDE OLABİLİR
Daha önce Çet’in ölümüyle ilgili rapor hazırlayan Mersin Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hakan Kar, tanık olarak dinlendi. Kar, raporu, otopsi raporları, ölü muayene tutanağı ve olay yerindeki inceleme tutanaklarından yararlanarak hazırladığını söyledi. Boyunda hyoid kemiğinde kırık tespit ettiklerini belirten Kar, cinsel bölgelerde tespit edilen lezyonların yüksekten düşme sonucu olamayacağını belirtti. Kar ayrıca Çet’in, tırnak altında doku geçişlerinde tespit edilen DNA'nın tokalaşma ile geçmeyeceğini, bunun ancak tırmıklama sonucu geçebileceği iddiasında bulundu. Kar, avukatların soruları üzerine, anal bölgedeki ekimozların, zorla ilişki sonucu meydana gelebileceğini söyledi.
'HALI ÜZERİNDE İZLER TESPİT ETTİK'
Kar, mahkemenin olay yerinde yaptığı keşfin ardından düşme mekaniği ile ilgili Türkiye’de alanında tek uzman olan Prof. Dr. Çağlar Özdemir ile bir takım değişik dalga boyunda ışık veren cihazlarla inceleme yaptıklarını belirterek, "Bunu olay yerinde çekilen fotoğraflarla karşılaştırdık. Halı üzerinde bir takım izlerin hala olduğunu gördük" dedi. Kar, mahkeme başkanının, "O lekelerin olay gününde olduğunu nasıl tespit ettiniz?" sorusuna ise "Bunları olay günü içeride çekilen görüntülerden tespit ettik. Bunlar üzerinde inceleme yapılırsa ek deliller elde edilebileceğini öngörmekteyim" diye cevap verdi. Kar, soru üzerine, boyundaki hyoid kemiği kırığının yüzde 5 ile 7 arasında yüksekten düşme, yüzde 70’in üzerinde de elle boğulmalarda görüldüğünü söyledi. Kar, Çet'in kalça kısmındaki noktasal kanamaların ısırık iziyle uyumlu olduğunu; ancak yüzde yüz 'ısırık izi' demediğini belirtti.
'YÜKSEKLİK KORKUSU VARDI'
Şule Çet’in üniversite arkadaşı Zehra Aybüke Akdağ ise Şule Çet’in kesinlikle intihar etmediğini ileri sürerek, "Şule’nin yükseklik korkusu var, yüksek olan bir yerde asla durmazdı. Polyana gibi bir insandı; bir kere ne ağlarken gördüm ne de mutsuz bir haline rastladım. Aramızdaki ismi Polyana’ydı zeten. 10 gün önce yeni bir ev tutmuştu. Evinin duvarlarını kendi boyamıştı. Hiçbir problemi yoktu, psikolojik bir sorunu da yoktu. Bir gün sonra doğum günü vardı onun için hazırlıklar yapmıştı" diyerek, Çet’in psikolojik sorunları olduğu iddialarını yalanladı.
Sanık Berk Akand'ın arkadaşı Gözde Yaman ise "Berk’i 15 yıldır tanıyorum; böyle bir şey yapacağına inanmıyorum" dedi.
'AYAKKABININ ÖNCE ATILDIĞINI GÖSTERİYOR'
Avukat Ferhat Gebeş de, Erciyes Üniversitesi’nden Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Çağlar Özdemir tarafından yapılan incelemelerin ardından hazırlanan raporu, duruşma salonuna kurulan ekrandan mahkemeye izletti. Gebeş, raporda Çet’in binadan 4 metre uzağa düştüğünün tespit edildiğini belirterek "Serbest düşüşle düşen bir kişinin binadan 4 metre mesafede olması mümkün değil. Raporda Şule’nin sol ayakkabısının önce düştüğü belirtiliyor. Hafif bir nesnenin ağır bir nesneden önce düşmesi mümkün değil. Bu, ayakkabının önce atıldığını gösteriyor. Sağ ayakkabı ise ya sonradan atıldı ya da Şule düştükten sonra ayağından çıktı. Tek çorabı ise yok. Üzerindeki kazağın içe doğru katlanmış olması, göğüs bölgesine doğru açık olması sonradan giydirildiğini gösteriyor. Sanıkların anlatımı ile raporun hiçbir yeri örtüşmüyor" dedi.
ŞULE ÇET'İN AVUKATI: DELİLLERİ SAKLIYORLAR
Şule Çet'in avukatlarından Umur Yıldırım da, sanıklardan Berk Akand’ın ifadesinde kullandığını söylediği telefon markasıyla, savcıya teslim ettikleri telefon markasının farklı olduğunu iddia ederek, "Hala delilleri saklıyorlar. Sanık Çağatay Aksu, ifadesinde 'camdan sarkmış haldeydi, kurtarmak istedim' diyor; ama ne 112'yi ne 110'u ne de 155'i aramıyor. Aşağıya indiğinde de güvenlik görevlilerine 'buradan bir kız geçti' diyerek yaptığını gizlemeye çalışıyor" ifadelerini kullandı.
'KAÇMA ŞÜPHELERİ VAR'
Avukat Yıldırım, Şule Çet ile ilgili mahkemeye tüm hastane kayıtlarının da geldiğini belirterek, "Sadece 2016 yılında psikiyatri bölümünde ayakta tedavisi var. Bunun dışında herhangi bir kaydı yok" dedi. Avukat Umur Yıldırım, sanık Aksu'nun, uyuşturucu kullanmaktan sabıkalı biri olduğunun ortaya çıktığını, dışarıdaki insanların can güvenliği, sanık Berk Akand'ın da 'ben kaçarsam tırnağımı bile bulamazsınız' dediğini ileri sürerek, kaçma şüphesi nedeniyle tutuklu kalmaları gerektiğini bilrtti.
'BEN ÇÜRÜTMEKTEN ONLAR ÜRETMEKTEN BIKMADI'
Avukat Ferhat Gebeş’in iddiaları üzerine söz alan sanık Çağatay Aksu, "Yine bir senaryo. Ben çürütmekten, onlar üretmekten yorulmadı. Ayakkabı ile sehpanın mesafesini nasıl ölçmüşler? Kendi bilirkişi raporlarını istedikleri gibi hazırlıyorlar. Bu dava nedeniyle doğaüstü güçlerim olduğunu düşünüyorum. Birine dokunmadan tecavüz etmek, birine dokunmadan atmak nasıl oluyor anlamadım" dedi. Aksu'nun bu sözlerine, salonda duruşmayı izleyenler tepki gösterdi. Aksu, dinlenen tanıkların da yalan söylediğini ileri sürerek, Şule Çet’in yeni kiraladığı evinde mutlu olmadığını ve ev aradığını iddia etti.
TUTUKLULUK HALLERİNİN DEVAMINA KARAR VERİLDİ
Sanık avukatları da Adli Tıp Kurumu raporlarında suçlamalarla ilgili bir delil bulunmadığını belirterek, müvekkillerinin tahliyesini talep ettiler. Mahkeme heyeti, olay yerinde yapılan keşif raporunun beklenmesine, müdahil tarafın iddia ettiği halı üzerindeki biyolojik lekelerin tekrar incelenmesi için gerekli yerlere müzekkere yazılmasına, sanık avukatlarının delilleri kararttığını ve yalancı şahitlik yaptığını ileri sürdükleri Şule Çet’in ev arkadaşının bir sonraki celsede tekrar dinlenmesine, bir önceki ara karar gereği sanıkların asansörde aralarındaki konuşmayı çözmek için istenilen dudak okuma raporunun beklenmesine, Şule Çet’in olaydan önceki psikolojik durumunun belirlenmesi için Adli Tıp Kurumundan talep edilen raporun beklenmesine karar verdi. Sanıkların tutukluluk hallerinin devamına hükmeden mahkeme duruşmayı 16 Ekim 2019’a erteledi.
BABA ÇET: ADALET YERİNİ BULACAK
Duruşmanın ardından salondaki kalabalık, 'Şule için adalet', 'Herkes için adalet' sloganları attı. Adliye önünde toplanan kalabalık adına açıklama yapan Avukat Umur Yıldırım, "Mahkeme aşamasında, 'kızına sahip çıksaydın, Şule bakire değildi' gibi söylemlerle karşılaştık. Şule üzerinden kadınlara o kadar baskı uygulanır hale getirildi ki bizim midemiz bulandı. Gelinen noktada bu dosyada deliller karartıldı ve karartılmaya devam ediliyor. Mahkeme, tutukluluklarının devamına ve bilirkişi raporlarının beklenmesine karar verdi. Umarım hak tecelli eder. Biz bunlar için uğraşıyoruz. Burada bir cinayet işlendi ve biz bu cinayeti kim işledi, nasıl işledi bunu ortaya çıkarmaya çalışırken hala delilleri karartmaya mahkemeyi yanıltmaya devam ediyorlar" dedi.
Baba İsmail Çet de "Adalete güveniyoruz. Avukatlarımız yanımızda. İnşallah 16 Ekim Çarşamba günü mahkeme sonuçlanır diye düşünüyorum. Adalet yerini bulacak" dedi.
VİDEO: ŞULE ÇET'İN HAYATINI KAYBETTİĞİ PLAZADA KEŞİF YAPILDI
Gazi Üniversitesi öğrencisi Şule Çet, 29 Mayıs 2018'de Ankara'daki bir plazanın 20'nci katından düşerek yaşamını yitirmiş, olayla ilgili Çağatay Aksu ve Berk Akand tutuklanmıştı.
İddianamede, sanıklar hakkında "cinayet", "nitelikli cinsel saldırı" ve "hürriyeti tahdit" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 39'ar yıla kadar hapis cezası istenmişti.