Seçildikten sonra ABD'den sonra ikinci yurtdışı ziyaretini Türkiye'ye yapan İngiltere Başbakanı David Cameron, Ankara'da güne Anıtkabir'i ziyaret ederek başladı.
Cameron ve beraberindeki heyet ziyaretinde önce Arslanlı Yol'da yürüdü. Atatürk'ün mozolesine çelenk koyan Cameron daha sonra da Anıtkabir Özel Defteri'ni imzaladı. Cameron, Anıtkabir Özel Müzesi'ni de gezdi.
İngiltere Başbakanı'nın ikinci durağı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'ydi (TOBB). Cameron, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin AB üyeliği sürecine değindi ve İngiltere olarak kulübün dışında bırakılmanın ne demek olduğunu bildiklerini, ama aynı zamanda bu durumun değişebileceğini de bildiklerini kaydetti.
Türkiye'nin NATO müttefiki olarak çalışmalarından övgüyle bahseden Cameron,Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkanları 3 grupta inceledi. İlk olarak "korumacılar" olarak nitelendirdiği grubun, Türkiye gibi bir ülkenin yükselişini, ortak refahı daha da arttırma fırsatı olarak değil de karşısında kendisini savunması gereken ekonomik bir tehdit olarak görenlerden oluştuğunu belirtti. Cameron, ikinci olarak "kutuplaşanlar" bulunduğunu, bu grubun dünya tarihine bir medeniyetler çatışması prizmasından baktığını ve Türkiye'nin, Doğu ile Batı arasında bir seçim yapmak zorunda olduğunu ve her ikisini de seçmek gibi bir tercihi bulunmadığını düşündüklerini bildirdi. Üçüncü olarak, "ön yargılılar" grubu bulunduğunu anlatan Cameron, bu kişilerin bilinçli olarak İslam'ı yanlış anladığını, gerçek İslam ile aşırılıkçıların çarpıtılmış yorumu arasında hiçbir fark görmediklerini, sorunun İslam'ın kendisi olduğunu düşündüklerini kaydetti.
Konuk başbakan, tüm bu savların tamamen yanlış olduğunu söyleyerek, İngiltere'nin yeni hükümeti olarak, bu savları çürütecek uluslararası çabaların ön cephesi olmak istediklerini bildirdi. Cameron, "Türkiye'nin olmadığı bir AB daha güçlü değil, daha zayıf olacaktır. Daha güvenli değil, daha az güvenli olacaktır. Daha zengin değil, daha fakir olacaktır" diye konuştu.
Konuşmasında Türkiye ile İsrail arasındaki dostluktan vazgeçilmemesi önerisinde de bulunan Cameron, Gazze'deki durumun da sürdürülebilir olmadığını kaydetti. Türkiye'nin İran konusunda oynayabileceği rol bulunduğunu söyleyen konuk başbakan, "İran'ın nükleer bomba elde etme konusundaki hedefinden dönme konusunda Türkiye yardımcı olabilir" dedi.
Cameron, İngiltere ve Türkiye arasındaki ilişkilerin çok önemli olduğunu belirterek, Ankara'ya iki ülke arasında yeni bir ortaklık kurmak için geldiğini kaydetti ve Türkiye'nin ekonomi, güvenlik, diplomasi ve politika açısından çok önemli bir ülke olduğunu ifade etti.
'TERÖRİZME KARŞI YANINIZDAYIZ'
Türkiye'nin son derece önemli bir NATO müttefiki olduğunu da söyleyen Cameron, iki ülkenin terörizmle mücadeledeki kararlılığı paylaştığını belirtti. Türkiye'nin dün terörizme karşı ödediği başka bir bedeli gördüklerini söyleyen Cameron, "Biz sizin yanınızdayız ve elimizden geleni yapacağız" diye konuştu.
Türkiye'nin sadece müthiş bir müttefik olarak kalmadığını, aynı zamanda Doğu ile Batının birleştiği bir noktada eşsiz bir pozisyona sahip olduğunu kaydeden Cameron, "Bu sayede müşterek güvenliğimize karşı mevcut olan en büyük tehlikelerle mücadelemizde, rakipsiz bir etkiye sahipsiniz" ifadesini kullandı.
'AB ÜYELİĞİNİZİ DESTEKLEMEK İÇİN BURADAYIM'
Gerek Afganistan gerekse Ortadoğu'da Türkiye'nin, Batının sahip olmadığı bir güvenirliğe sahip olduğunu söyleyen Cameron, bu güvenilirliği Türkiye'nin kullanabilmesini desteklemek için Ankara'ya geldiğini söyledi. Cameron, bu sayede dünya güvenliği ve barışının çok daha artırılabileceğini belirtti. Ankara'da ayrıca Türkiye'nin AB üyeliğini desteklemek için bulunduğunu belirten Cameron, şöyle devam etti:
"Şu sözleri kimin söylediğini biliyor musunuz: 'Karşımızda Avrupalı olmayan bir ülke var. Tarihi, coğrafyası, ekonomisi, tarımı ve insanlarının karakteri açısından Avrupalı olmayan bir ülkeyle karşı karşıyayız. Tüm iddialarına ve inandıklarına rağmen tam üye olamayacak bir ülke.' Bu sözler, kulağa sanki Türkiye'yi tarif eden bir Avrupalı tarafından söylenmiş gibi gelebilir. Oysa bu sözler, AB katılımı öncesinde General de Gaulle tarafından Birleşik Krallık için söylenmişti. Kulübün dışında bırakılmanın ne demek olduğunu biliriz. Ama aynı zamanda bunların değişebileceğini de biliyoruz."
'TÜRKİYE DOĞU İLE BATI ARASINDA SEÇİM YAPMAK YERİNE İKİSİNİ DE SEÇTİ'
Cameron, AB sürecindeki görüşünün son derece açık olduğunu belirterek, "Türkiye'nin kampın bekçisi olabileceğini, ama çadırın içinde oturamayacağını" söylemenin yanlış olduğunu söyledi.
Türkiye'nin Doğu ile Batı arasında son derece iyi bir birleştirici olabileceğini ifade eden Cameron, Türkiye'nin Doğu ile Batı arasında bir seçim yapmak yerine ikisini de seçtiğini söyledi. Cameron, Türkiye'nin bölgedeki ülkelerin daha fazla güvenliğe sahip olması için son derece önemli bir rol üstlendiğini bildirdi.
Cameron, Afganistan konusunda Türkiye'nin, hayati öneme sahip bir merkez olduğunu, güvenlik ve istikrarın artırılması için eşsiz bir etkiye sahip bulunduğunu kaydetti. Uluslararası güçlerin bölgeden ayrılması için Afganların kendi güvenliğine hakim olması gerektiğini söyleyen Cameron, bunun da Afgan Ulusal Güvenlik Güçlerinin geliştirilmesinin ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini belirtti. Cameron, Türkiye'nin asker ve polis eğitimi konusundaki planlarını memnuniyetle karşıladıklarını ifade etti.
'TÜRKİYE İSRAİL'İN DOSTU'
Türkiye'nin Afganistan'daki merkezi rolünü Ortadoğu'da da oynayabileceğini söyleyen Cameron, Türkiye'nin İsrail ve Arap dünyasıyla ilişkilerinin paha biçilmez değere sahip olduğunu söyledi. Gazze konusunun Türkiye'nin İsrail ile olan ilişkilerine bazı zorluklar getirdiğine işaret eden Cameron, "Türkiye İsrail'in dostu. Ben Türkiye ile İsrail'in bu dostluktan vazgeçmemesini istiyorum" dedi. İsrail'in Gazze yardım konvoyuna saldırısının kabul edilemez olduğunu belirten Cameron, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya İsrail'deki soruşturmanın son derece hızlı ve şeffaf yapılması gerektiğini söylediğini kaydetti.
Gazze'deki durumun değişmesi gerektiğini belirten Cameron, Gazze açık hava hapishanesi olarak kalamayacağını ifade etti.
Türkiye'nin bölgesel rolünün İran açısından da önemli olduğunu belirten Cameron, "Eğer nükleer programı barışçıl ise İran neden Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun programı incelemesine izin vermiyor. Neden askeri bileşenler satın almaya devam ediyor, neden hala İsrail'i yok etmekle tehdit ediyor. İran, Türkiye ve Brezilya ile bir süre önce yapmış olduğu anlaşmada teklif edilen uygulamayı yerine getirse bile hala düşük oranda zenginleştirilmiş uranyum stoklarının yaklaşık yüzde ellisini elinde bulunduruyor olacak. Dolayısıyla bu noktada uluslararası toplulukla birlikte hareket etme konusunda ne denli ciddi olduğumuzu İran'a gösterebilmek için Türkiye'nin yardımına ihtiyacımız var" diye konuştu.
Cameron, İstanbul'da yapılan üçlü toplantının İran'ın doğru yönde ilerletmesi yönünde yardımcı olmasını beklediklerini kaydetti.
Türkiye'nin Doğu ve Batı kombinasyonunu desteklediklerini ifade eden Cameron, İslam'ın değerlerinin Avrupa'nın değerleriyle uyumsuz olmadığını savunduğunu kaydetti.
Türkiye'nin laik ve demokratik bir devlet olduğunu belirten Cameron, AB'nin de laik ve tüm dinlere açık olduğunu belirtti ve bu bağlamda Türkiye'nin Avrupa'da memnuniyetle karşılanacağını hissetmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin son dönemde önemli reformlar yaptığını belirten Cameron şöyle dedi:
"Sizden farklı bir ülke olmanızı, değerlerinizden, geleneklerinizden ya da kültürünüzü bir kenara bırakmanızı istemiyorum. Biz sizin Türkiye olmanızı istiyoruz, tüm vatandaşlarımız için çok daha büyük bir güvenlik ve çok daha büyük bir refah inşa edilmesinde tanımladığım eşsiz rolü, ancak Türkiye olarak üstlenebilirsiniz."
Türkiye'den Rekabet Faslının açılması için gerekli önlemleri almasını rica eden Cameron, toplumları açık olan ülkelerin bundan güç kazandığını, Avrupa'nın da Türkiye'nin insan hakları ve demokrasi konusundaki ilerlemelerinden güç kazanacağını kaydetti.
Kıbrıs konusunda da çözüm istediklerini belirten Cameron, AB sürecinde ortak hedefin, Türkiye'nin üyeliği konusunda şüphe duyanların ikna edilmesi olduğunu belirtti.
Türkiye ile ticareti artıran tüm ülkelerin kazandığını kaydeden Cameron, Türkiye'nin Doğu ile Batı arasında seçim yapmadığı için güvenlik konusunda da çok daha etkili olabileceğini belirtti. "Türkiye-Birleşik Krallık Stratejik Ortaklık Belgesi"ne de değinen Cameron, bu belgenin imzalanmasının iki ülke arasındaki modern ortaklığın ve bu konudaki çabaların bir göstergesi olduğunu belirtti.
Cameron, "Hangi ülkedeki büyümenin Avrupa'ya ekonomik büyüme sağlayacağı, hangi ülkenin Ortadoğu konusundaki etkisinin terörizmle mücadele konusunda yardım edebildiği ve hangi ülkenin AB'ye katılımının AB'yi çok daha güçlü yapacağı sorularını yanıtının, Türkçe olarak, "Tabii ki Türkiye" olduğunu söyledi.
Cameron ve beraberindeki heyet ziyaretinde önce Arslanlı Yol'da yürüdü. Atatürk'ün mozolesine çelenk koyan Cameron daha sonra da Anıtkabir Özel Defteri'ni imzaladı. Cameron, Anıtkabir Özel Müzesi'ni de gezdi.
İngiltere Başbakanı'nın ikinci durağı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'ydi (TOBB). Cameron, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin AB üyeliği sürecine değindi ve İngiltere olarak kulübün dışında bırakılmanın ne demek olduğunu bildiklerini, ama aynı zamanda bu durumun değişebileceğini de bildiklerini kaydetti.
Türkiye'nin NATO müttefiki olarak çalışmalarından övgüyle bahseden Cameron,Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkanları 3 grupta inceledi. İlk olarak "korumacılar" olarak nitelendirdiği grubun, Türkiye gibi bir ülkenin yükselişini, ortak refahı daha da arttırma fırsatı olarak değil de karşısında kendisini savunması gereken ekonomik bir tehdit olarak görenlerden oluştuğunu belirtti. Cameron, ikinci olarak "kutuplaşanlar" bulunduğunu, bu grubun dünya tarihine bir medeniyetler çatışması prizmasından baktığını ve Türkiye'nin, Doğu ile Batı arasında bir seçim yapmak zorunda olduğunu ve her ikisini de seçmek gibi bir tercihi bulunmadığını düşündüklerini bildirdi. Üçüncü olarak, "ön yargılılar" grubu bulunduğunu anlatan Cameron, bu kişilerin bilinçli olarak İslam'ı yanlış anladığını, gerçek İslam ile aşırılıkçıların çarpıtılmış yorumu arasında hiçbir fark görmediklerini, sorunun İslam'ın kendisi olduğunu düşündüklerini kaydetti.
Konuk başbakan, tüm bu savların tamamen yanlış olduğunu söyleyerek, İngiltere'nin yeni hükümeti olarak, bu savları çürütecek uluslararası çabaların ön cephesi olmak istediklerini bildirdi. Cameron, "Türkiye'nin olmadığı bir AB daha güçlü değil, daha zayıf olacaktır. Daha güvenli değil, daha az güvenli olacaktır. Daha zengin değil, daha fakir olacaktır" diye konuştu.
Konuşmasında Türkiye ile İsrail arasındaki dostluktan vazgeçilmemesi önerisinde de bulunan Cameron, Gazze'deki durumun da sürdürülebilir olmadığını kaydetti. Türkiye'nin İran konusunda oynayabileceği rol bulunduğunu söyleyen konuk başbakan, "İran'ın nükleer bomba elde etme konusundaki hedefinden dönme konusunda Türkiye yardımcı olabilir" dedi.
Cameron, İngiltere ve Türkiye arasındaki ilişkilerin çok önemli olduğunu belirterek, Ankara'ya iki ülke arasında yeni bir ortaklık kurmak için geldiğini kaydetti ve Türkiye'nin ekonomi, güvenlik, diplomasi ve politika açısından çok önemli bir ülke olduğunu ifade etti.
'TERÖRİZME KARŞI YANINIZDAYIZ'
Türkiye'nin son derece önemli bir NATO müttefiki olduğunu da söyleyen Cameron, iki ülkenin terörizmle mücadeledeki kararlılığı paylaştığını belirtti. Türkiye'nin dün terörizme karşı ödediği başka bir bedeli gördüklerini söyleyen Cameron, "Biz sizin yanınızdayız ve elimizden geleni yapacağız" diye konuştu.
Türkiye'nin sadece müthiş bir müttefik olarak kalmadığını, aynı zamanda Doğu ile Batının birleştiği bir noktada eşsiz bir pozisyona sahip olduğunu kaydeden Cameron, "Bu sayede müşterek güvenliğimize karşı mevcut olan en büyük tehlikelerle mücadelemizde, rakipsiz bir etkiye sahipsiniz" ifadesini kullandı.
'AB ÜYELİĞİNİZİ DESTEKLEMEK İÇİN BURADAYIM'
Gerek Afganistan gerekse Ortadoğu'da Türkiye'nin, Batının sahip olmadığı bir güvenirliğe sahip olduğunu söyleyen Cameron, bu güvenilirliği Türkiye'nin kullanabilmesini desteklemek için Ankara'ya geldiğini söyledi. Cameron, bu sayede dünya güvenliği ve barışının çok daha artırılabileceğini belirtti. Ankara'da ayrıca Türkiye'nin AB üyeliğini desteklemek için bulunduğunu belirten Cameron, şöyle devam etti:
"Şu sözleri kimin söylediğini biliyor musunuz: 'Karşımızda Avrupalı olmayan bir ülke var. Tarihi, coğrafyası, ekonomisi, tarımı ve insanlarının karakteri açısından Avrupalı olmayan bir ülkeyle karşı karşıyayız. Tüm iddialarına ve inandıklarına rağmen tam üye olamayacak bir ülke.' Bu sözler, kulağa sanki Türkiye'yi tarif eden bir Avrupalı tarafından söylenmiş gibi gelebilir. Oysa bu sözler, AB katılımı öncesinde General de Gaulle tarafından Birleşik Krallık için söylenmişti. Kulübün dışında bırakılmanın ne demek olduğunu biliriz. Ama aynı zamanda bunların değişebileceğini de biliyoruz."
'TÜRKİYE DOĞU İLE BATI ARASINDA SEÇİM YAPMAK YERİNE İKİSİNİ DE SEÇTİ'
Cameron, AB sürecindeki görüşünün son derece açık olduğunu belirterek, "Türkiye'nin kampın bekçisi olabileceğini, ama çadırın içinde oturamayacağını" söylemenin yanlış olduğunu söyledi.
Türkiye'nin Doğu ile Batı arasında son derece iyi bir birleştirici olabileceğini ifade eden Cameron, Türkiye'nin Doğu ile Batı arasında bir seçim yapmak yerine ikisini de seçtiğini söyledi. Cameron, Türkiye'nin bölgedeki ülkelerin daha fazla güvenliğe sahip olması için son derece önemli bir rol üstlendiğini bildirdi.
Cameron, Afganistan konusunda Türkiye'nin, hayati öneme sahip bir merkez olduğunu, güvenlik ve istikrarın artırılması için eşsiz bir etkiye sahip bulunduğunu kaydetti. Uluslararası güçlerin bölgeden ayrılması için Afganların kendi güvenliğine hakim olması gerektiğini söyleyen Cameron, bunun da Afgan Ulusal Güvenlik Güçlerinin geliştirilmesinin ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini belirtti. Cameron, Türkiye'nin asker ve polis eğitimi konusundaki planlarını memnuniyetle karşıladıklarını ifade etti.
'TÜRKİYE İSRAİL'İN DOSTU'
Türkiye'nin Afganistan'daki merkezi rolünü Ortadoğu'da da oynayabileceğini söyleyen Cameron, Türkiye'nin İsrail ve Arap dünyasıyla ilişkilerinin paha biçilmez değere sahip olduğunu söyledi. Gazze konusunun Türkiye'nin İsrail ile olan ilişkilerine bazı zorluklar getirdiğine işaret eden Cameron, "Türkiye İsrail'in dostu. Ben Türkiye ile İsrail'in bu dostluktan vazgeçmemesini istiyorum" dedi. İsrail'in Gazze yardım konvoyuna saldırısının kabul edilemez olduğunu belirten Cameron, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya İsrail'deki soruşturmanın son derece hızlı ve şeffaf yapılması gerektiğini söylediğini kaydetti.
Gazze'deki durumun değişmesi gerektiğini belirten Cameron, Gazze açık hava hapishanesi olarak kalamayacağını ifade etti.
Türkiye'nin bölgesel rolünün İran açısından da önemli olduğunu belirten Cameron, "Eğer nükleer programı barışçıl ise İran neden Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun programı incelemesine izin vermiyor. Neden askeri bileşenler satın almaya devam ediyor, neden hala İsrail'i yok etmekle tehdit ediyor. İran, Türkiye ve Brezilya ile bir süre önce yapmış olduğu anlaşmada teklif edilen uygulamayı yerine getirse bile hala düşük oranda zenginleştirilmiş uranyum stoklarının yaklaşık yüzde ellisini elinde bulunduruyor olacak. Dolayısıyla bu noktada uluslararası toplulukla birlikte hareket etme konusunda ne denli ciddi olduğumuzu İran'a gösterebilmek için Türkiye'nin yardımına ihtiyacımız var" diye konuştu.
Cameron, İstanbul'da yapılan üçlü toplantının İran'ın doğru yönde ilerletmesi yönünde yardımcı olmasını beklediklerini kaydetti.
Türkiye'nin Doğu ve Batı kombinasyonunu desteklediklerini ifade eden Cameron, İslam'ın değerlerinin Avrupa'nın değerleriyle uyumsuz olmadığını savunduğunu kaydetti.
Türkiye'nin laik ve demokratik bir devlet olduğunu belirten Cameron, AB'nin de laik ve tüm dinlere açık olduğunu belirtti ve bu bağlamda Türkiye'nin Avrupa'da memnuniyetle karşılanacağını hissetmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin son dönemde önemli reformlar yaptığını belirten Cameron şöyle dedi:
"Sizden farklı bir ülke olmanızı, değerlerinizden, geleneklerinizden ya da kültürünüzü bir kenara bırakmanızı istemiyorum. Biz sizin Türkiye olmanızı istiyoruz, tüm vatandaşlarımız için çok daha büyük bir güvenlik ve çok daha büyük bir refah inşa edilmesinde tanımladığım eşsiz rolü, ancak Türkiye olarak üstlenebilirsiniz."
Türkiye'den Rekabet Faslının açılması için gerekli önlemleri almasını rica eden Cameron, toplumları açık olan ülkelerin bundan güç kazandığını, Avrupa'nın da Türkiye'nin insan hakları ve demokrasi konusundaki ilerlemelerinden güç kazanacağını kaydetti.
Kıbrıs konusunda da çözüm istediklerini belirten Cameron, AB sürecinde ortak hedefin, Türkiye'nin üyeliği konusunda şüphe duyanların ikna edilmesi olduğunu belirtti.
Türkiye ile ticareti artıran tüm ülkelerin kazandığını kaydeden Cameron, Türkiye'nin Doğu ile Batı arasında seçim yapmadığı için güvenlik konusunda da çok daha etkili olabileceğini belirtti. "Türkiye-Birleşik Krallık Stratejik Ortaklık Belgesi"ne de değinen Cameron, bu belgenin imzalanmasının iki ülke arasındaki modern ortaklığın ve bu konudaki çabaların bir göstergesi olduğunu belirtti.
Cameron, "Hangi ülkedeki büyümenin Avrupa'ya ekonomik büyüme sağlayacağı, hangi ülkenin Ortadoğu konusundaki etkisinin terörizmle mücadele konusunda yardım edebildiği ve hangi ülkenin AB'ye katılımının AB'yi çok daha güçlü yapacağı sorularını yanıtının, Türkçe olarak, "Tabii ki Türkiye" olduğunu söyledi.