İlişkili Haber
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi'ne gerçekleştirdiği ziyarette konuştu.
HDP'Lİ MİLLETVEKİLLERİNİN GÖZALTINA ALINMASI
Bozdağ, aralarında HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da bulunduğu bazı milletvekillerinin gözaltına alınmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
HDP'den 15 milletvekili hakkında gözaltı kararı verildiğini ifade eden Bozdağ, söz konusu kararlar eleştirilerek kıyametler kopartıldığını söyledi.
Türkiye'nin hukuk devleti, kanun önünde de herkesin eşit olduğunu dile getiren Bozdağ, herkese uygulanan hukukun, dokunulmazlığı kaldırılmış milletvekillerine de ayrımsız uygulandığına dikkati çekti.
Sadece HDP'nin değil AK Parti, CHP ve MHP milletvekillerinin tamamının dokunulmazlıklarının ayrımsız kaldırıldığını anımsatan Bozdağ, 154 milletvekili hakkındaki 810 fezlekeden dokunulmazlıkların kaldırıldığına işaret etti.
Dokunulmazlıkların kaldırılmasında parti ve suç ayrımı yapılmadığına dikkat çeken Bozdağ, herkesin, milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılarak yargıda hesap vermesi gerektiğini söylediğini ve parlamentonun da bunun gereğini yerine getirdiğini vurguladı.
Dokunulmazlıkların kaldırılmasının hukuk devletine, Anayasa'ya, evrensel hukukun ilkelerine uygun olduğunun altını çizen Bozdağ, Bakanlık tarafından söz konusu dosyaların gönderilmesinin ardından savcılık ve mahkemelerin parti genel başkanlarının da aralarında bulunduğu milletvekillerine davetiyeler gönderdiğini hatırlattı.
Dokunulmazlığı kalkan bütün milletvekillerine davetiye çıkarıldığını, AK Parti, CHP ve MHP milletvekillerinin ifadeler verdiğini bildiren Bozdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de savcıya ifade verdiğini anımsattı.
Milletvekillerinin, parti genel başkanlarının ifade vermelerinin, "hukuk devletine, yargı süreçlerine saygı" olduğunu ifade eden Bozdağ, bunun da kanuna, nizama ve Anayasa'ya uymak anlamına geldiğini kaydetti.
HDP Eş Genel Başkanlarının ve milletvekillerinin ifade vermeye gitmediklerini, "Biz gitmeyeceğiz, ifade vermeyeceğiz" şeklinde açıklamalar yaptıklarını hatırlatan Bozdağ, "Yargı görevi yapan savcının, yargılama görevinde bulunan bir mahkemenin bunların zorla getirilmesini emreden yasa hükümlerine uymaktan başka çıkar yolu var mı Ya yasayı uygulamayacak, işi zamana yayacak, kanunu görmezden gelecek ya da yasaya uyacak, yasayı doğru bir şekilde uygulayacak" değerlendirmesinde bulundu.
"TALİMAT DEĞİŞMİŞ DEMEK Kİ"
"Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından yürütülen soruşturmalar çerçevesinde alınan gözaltı kararlarının tamamı yasanın amir hükmüne uyma zorunluluğunun doğal sonucudur. Yasa uygulanıyor, yasaya uyuluyor" diyen Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz bir hukuk devletiysek yasaya yargının uymasını ve yasayı uygulamasını yadırgamak yerine bu yasanın amir hükümlerine uymayan ve uymamaya davet edenleri eleştirmeliyiz. Herkes, 'Neden gözaltılar yapılıyor' yerine 'Neden yargının size yöneltilen yasal davetine icabet etmediniz de Türkiye'ye bu fotoğrafı yaşattınız' sorusunu sormalı. Çok net söylüyorum, uluslararası kamuoyunda 'Türkiye'de şöyle şöyle olaylar oluyor' denilsin diye, terör örgütünün propagandasına lojistik destek sağlamak için yargının davetine icabet edilmemiştir. Daha önce, 7 Haziran seçimlerinden sonra 'Dokunulmazlıkları kaldıralım' diye imza atan, çağrı yapan Eş Genel Başkan, şimdi yeni durumda ne yapıyor, başka bir şey söylüyor, 'Biz gitmeyeceğiz, bizi kimse alamaz ya da gelin alın.' Neden, çok açık, talimat değişmiş demek ki."
Yargının yaptığının, Anayasa ve yasanının amir hükmüne uymak ve söz konusu hükmü uygulamak olduğunun altını çizen Bozdağ, yargının bağımsız olduğunu belirtti.
Herkesin yargı sürecine saygı duyması gerektiğini vurgulayan Bozdağ, hukukun doğru işlenmesine yardımcı olunmasını istedi.
"ELEŞTİRİLMESİ GEREKEN YARGI DEĞİL, DAVETE UYMAYANLARDIR"
Gözaltına alınan milletvekillerinin, hukukun işlemesine yardımcı olmadığını, hukuku tanımadığını, hukuka saygı duymadığını dile getiren Bozdağ, şunları kaydetti:
"Böyle bir durumda da kanun, hukukun gereklerinin nasıl yerine getirileceğini açıkça yazmaktadır. Kanunun yazdığı biçimde hukukun gerekleri yerine getirilmektedir. Bu da tamamen yargının yaptığı bir tasarruf. Buradan Türkiye'yi eleştirmek için hazır kıta bekleyen, bütün kanallarıyla, temsilcileriyle Türkiye'ye çullanan herkese de söylüyorum; Türkiye demokratik bir hukuk devletidir. Türkiye'de yargı bağımsız ve tarafsızdır. Türk yargısının aldığı kararlara, eğer hukuk devletine, hukukun evrensel ilkelerine inanıyorsanız herkes gibi siz de saygı duymak zorundasınız. Bir bakın, yanlışlık varsa o zaman deyin ki 'Yanlışlık var.' Davetiye gidiyor, çağırıyor, gelmiyor, o zaman ne çare kalıyor, zorla getirme çaresi kalıyor. 'Bugünkü uygulamayı yapma dışında yargının eline bir seçenek bıraktılar da buna rağmen zorla getirme kararı alındı' denirse o zaman ben hak veririm. Ama yok öyle bir şey."
Bozdağ, Türk yargısının, yasaların uygulanmasının engellenmesi veya imkansız hale getirilmesi için çalışma yapıldığında, yargıya hangi kural emrediliyorsa o kuralı uyguladığını belirtti.
Türk yargısının Anayasa ve yasaların gereklerini yerine getirdiğini vurgulayan Bozdağ, "Eleştirilmesi gereken yargı değil, eleştirilmesi gereken, 'Biz hukuka saygılıyız, demokratik hukuk devletinin gereklerine, Anayasa'ya saygılıyız' deyip de Anayasa'yı ve hukuk devletini fiilen çiğneyip davete uymayanlardır" dedi.
DİYARBAKIR'DAKİ TERÖR SALDIRISI
Bozdağ, bugün Diyarbakır Bağlar'da bir aracın patlatılması sonucu pek çok vatandaşın yaralandığını, polis ve sivil bazı vatandaşların şehit olduğunu belirterek şehitlere Allah'tan rahmet, yaralılara da acil şifalar diledi.
Terörle etkin bir mücadele yürüten Türkiye kadar, çok geniş yelpazede terör örgütleriyle eş zamanlı mücadele eden ikinci bir ülke daha olmadığına işaret eden Bozdağ, Türkiye'nin bölücü terör örgütü PKK ile Suriye'deki uzantıları PYD/YPG ve TAK'ın yanı sıra DEAŞ, FETÖ/PDY, DHKP-C ve MLKP gibi en az 10 terör örgütüyle mücadele ettiğini vurguladı.
Türkiye'nin terörle mücadelede başarılı olması için her türlü imkanın bulunduğunu belirten Bozdağ, devletin bütün güçlerini kullandığını ancak terörü tamamen sonlandırmakta netice alınamadığını ifade etti.
Bozdağ, şöyle konuştu:
"Neden, çünkü terörü sadece ülkenin kendi kaynaklarıyla bir yere getirebiliyorsunuz, ama silahı başka yerlerden alıyorlar, lojistiği başka yerlerden alıyorlar, eğitimi başka yerlerde veriyorlar. Eğer terörle bütün dünyanın dört bir yanında etkin ve netice alıcı bir başarı ortaya koymak gerekiyorsa terör konusunda bütün dünyanın birlikte samimi iş birliği ve dayanışma içerisinde olması gerekiyor. Bu samimiyet var mı Dünyanın her ülkesinde aynı oranda maalesef yok. Terör örgütlerinin bir kısmını başka terör örgütlerine karşı bugün kullanabiliyor, bazı ülkeler. İşte PYD, DEAŞ terör örgütüne karşı kullanılıyor, himaye ediliyor, YPG kullanılıyor, himaye ediliyor. Dünyanın neresinde görülmüş, bir terör örgütünü alıp öbür terör örgütüne karşı mücadelede ortak yapmak, ama dünya bunu yapıyor. DEAŞ terör örgütü de şimdi bakın, bütün 65 tane koalisyon var, bombalıyor bir avuç terörist bitmiyor. Yani gökten düşen bombalar bunları bitirmez mi adres doğru gönderilse, mektup adrese doğru gitse netice almaz mı Ama almıyor. Bütün dünyanın süper güçleri hepsi orada, mazisi 5 yıl bile olmayan bir avuç terörist yok edilemiyor, akla ziyan bir durum."
"DEAŞ, ULUSLARARASI BİR PROJE"
Dünyanın pek çok ülkesinden yaklaşık 150 civarında ülkeden dili, dini, kültürü farklı olan binlerce insanın Suriye'ye ölmek ve öldürmek için getirildiğini belirten Bozdağ, "Bu kadar farklı ülkeden teröristi devşirip, ölmek ve öldürmek üzere niçin, kimler ikna ediyor DEAŞ terör örgütü bu kadar ayrı devletin dilini ne zaman teröristlerine öğretti de bütün dünyaya gönderdi, oradaki insanları ikna edip buraya getiriyor Çok net, belli gözüküyor uluslararası bir proje bu terör örgütü, hem Türkiye'nin düşmanı hem insanlığın düşmanı, hem Türk halkının düşmanı, hem de İslam'ın ve Müslümanların düşmanıdır. DEAŞ terör örgütüyle bütün dünya mücadeleden vazgeçse Türkiye mücadeleden vazgeçmeyecektir. Çünkü bu saydığım terör örgütlerinin birinci hedefi Türkiyedir" ifadelerini kullandı.
Bozdağ, Türkiye'nin kendini koruma, müdafaa etme vatandaşının huzuruna, güvenliğine, barışına, yaşam hakkına tehdit oluşturan terör örgütlerini yok etme hakkına sahip olduğunu, bunu da hem iç hukuka hem de uluslararası hukuka uygun şekilde yerine getireceğini söyledi.
Türkiye'den hukuka uymasını bekleyenlerin kendi ülkelerinde de hukuka uygun davranmaları gerektiğini vurgulayan Bozdağ, uluslararası toplumun Türkiye'ye yeterince destek vermediğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Almanya'daki Türklere hitap etmesinin mahkeme kararıyla engellendiğini hatırlatan Bozdağ, "Ama aynı Almanya, terör örgütü PKK'nın Kandil'deki elebaşının, video konferans suretiyle terör örgütü mensuplarına hitabına izin verdi" diye konuştu.
"İFADE HÜRRİYETİ DİYORLAR, BİR ÜLKENİN CUMHURBAŞKANINI KONUŞTURMUYORLAR"
Bozdağ, "İfade hürriyeti diyorlar, bir ülkenin Cumhurbaşkanını konuşturmuyorlar, 'Bizde mahkemelemer var'...Türkiye'de mahkemeler karar aldığı zaman, Türkiye'de mahkemeler bağımsız değil' diyorlar. O zaman niye bir ülkenin Cumhurbaşkanına herhangi bir delil yokken senin mahkemelerin tutup böyle bir karar veriyor Kimse bize bunu anlatmasın. Aynı şekilde başka ülkelerde de aynı şeyleri görüyoruz" dedi.
''ALMAN ADALET BAKANI'NIN DA MERKEL'İN DE HADDİNE DEĞİL''
Almanya'da 2011'de başlayan NSU davasında hala bir mesafe alınamadığını kaydeden Bozdağ, davanın ilk duruşmasını Türk Büyükelçilik yetkililerinin izlemesine dahi izin verilmediğini dile getirdi. Bozdağ, şöyle devam etti:
"Soruyorlar Almanya'nın Hükümet Sözcüsüne bu davayla ilgili diyor ki 'Alman Hükümetinin süren davalarla ilgili görüş belirtmesini ben uygun görmüyorum' diyor. Ama Türkiye'de süren davaların neredeyse hepsiyle ilgili görüş belirtme hakkını hem Sayın Merkel hem Hükümet Sözcüsü hem Adalet Bakanı hem de diğer Alman yetkililer kendinde görüyor. Türkiye'nin bağımsız, egemen bir devlet olduğunu, Türk yargısının da Alman yargısı kadar bağımsız ve tarafsız bir yargı olduğunu onlar görmek, anlamak zorundadır. Siz Türkiye'nin iç işlerine karışamazsınız. Alman Adalet Bakanının da haddine değildir, Merkel'in de haddine değildir, başka bakanların da haddine değildir. Hiçbir ülkenin de haddine düşmemiştir. Türkiye'nin iç işlerine karışmak, Türkiye'nin yargısına müdahale etmek onların işi değildir."
"TÜRK YARGISI BAĞIMSIZ VE TARAFSIZ BİR YARGIDIR"
Türk yargısının bağımsız ve tarafsız olduğunu belirten Bakan Bozdağ, Almanya'da PKK terör örgütüyle ilgili yapılan soruşturma ve kovuşturmalarda netice alınan dosyanın neredeyse bulunmadığını söyledi. Bozdağ, "2015 yılında mülteci kamplarına gerçekleştirilmiş 901 ırkçı motivasyonlu saldırı var. Bunlardan sadece dörtte biri aydınlatılabilmiş, gerisi faili meçhul. Yine 2015 yılında camilere gerçekleştirilen 75 saldırı var, bunlardan sadece 16'sıyla ilgili soruşturma başlatılmış, aydınlatılması falan da yok. Ayrımcılık, yabancı düşmanlığı, İslamofobi gibi nedenlerle Müslüman Türklere ve diğer yabancı unsurların tamamına karşı ırkçı, ayırımcı motivasyonlu çok ciddi saldırılar yapılıyor" dedi.
Fransa'nın, 4 caminin kapısına hiç kimseye sormadan idari bir kararla kilit vurduğunu belirten Bozdağ, "Türkiye'de bir kilisenin kapısına kilit vurulsa kıyamet kopar mıydı, kopmaz mıydı Var mı, yok. Biz kiliseleri, sinagogları açıyoruz, tarih içerisine kapatılmış mabetleri ibadete açıyoruz" şeklinde konuştu.
"MORGDA 2 YIL BEKLETTİLER"
Bozdağ, Avrupa ülkelerinin özgürlük anlayışına ilişkin "Sadece Fransız vatandaşlarına özgürler, yabancı olduğunuz zaman size bir şey yok. Sadece Almanlar için hukuk devleti var, özgürlük var, eğer Almanya'da bir Türkseniz sizin hiçbir hakkınız yok. Görünüşte kağıt üzerinde hakkınız var" değerlendirmesini yaptı.
Belçika'da Afyonkarahisarlı bir vatandaşın cenazesinin morgda "delil ihtiyacı olur" düşüncesiyle yaklaşık 2 yıl bekletildiğini, bu bekletmenin parasının da aileden alındığını anlatan Bozdağ: "Türkiye'yi insan hakları ve hukuk devleti prensipleri çerçevesinde başkalarıyla mukayese edenler, önce dönüp kendilerine bakacaklar. Türkiye, bundan sonraki süreçte başka ülkelerdeki hak ihlallerini, ihlali yapanların yüzüne söylemeye devam edecektir" ifadelerini kullandı.
Bozdağ, PKK terör örgütünün Brüksel'de sergi açtığı hatırlatarak, "Belçika Hükümeti 'Bunlar terör örgütü değil, silahlı mücadele yapıyor.' diyor. Silahlı mücadele yapıp terör örgütü olmayan bir şey olabilir mi Hangi hukuk bunu yapabilir. Amaç şu, Türkiye'ye zarar veren her şeyi korumak kollamak, Türkiye'yi bu zarar verici şeylerle daha çok meşgul ederek enerjisini oraya harcatmak. Türkiye'de kriz ve kaosun olmasından birileri medet umuyorsa, boşuna medet ummasınlar. Türkiye her türlü oyunu bozmaya muktedir, bir ülkedir" dedi.
Ne Alman Başbakan Angela Merkel'in ne de Avrupa’nın komiserlerinin, Türkiye'ye ders verme hakkına sahip olmadığına dikkati çeken Bozdağ, "Türkiye'yi yansız, bağımsız, objektif değerlendirdikleri zaman biz her türlü eleştiriye açığız ama terör örgütlerinin lojistiği ile terör örgütlerinin yazdığı raporların altına sadece imza koyarak, Türkiye'yi onların iddiasıyla yanlı, taraflı bir şekilde suçladıkları zaman o raporların bizim gözümüzde zerre kadar saygınlığı yoktur. Objektif tarafsız, net olanlara biz bakıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
"TÜRKİYE DEMOKRATİK BİR HUKUK DEVLETİDİR"
Avrupalı yetkililerin Türkiye'deki yetkililerle, raporlarına meşruiyet kazandırmak için görüştüklerini, objektif bir kanaat değil kendilerine empoze edilen kanaati söylediklerini belirten Bozdağ, Avrupa Birliğinin değerleri içerisinde böyle bir şey olmadığını vurguladı. Bozdağ, "Türkiye olarak biz bize karşı yapılan yanlı her şeyin karşısında duracağız" diye konuştu.
Bozdağ, Türkiye'nin hakkını, hukukunu sonuna kadar koruyacaklarını ifade ederek, hem Türkiyehem de Türk halkının da sesinin bundan sonra da gür çıkmaya devam edeceğini bildirdi.
Türkiye'nin demokratik bir hukuk devleti olduğuna işaret eden Bozdağ, "Yargı yetkisi Türk milleti adına bağımsız mahkemeler tarafından kullanılmaktadır. Hakimlerimiz görevlerinde bağımsızdır, Anayasa gereğince. Hiç kimse yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili talimat veremez, emir veremez, tavsiye ve telkinde bulunamaz. Herkes yargıyla verilen kararlara da uymakla mükelleftir" dedi.