Bel ve boyun fıtığı ağrıları, hastaları çoğu zaman günlük işlerini yapamaz hale getiriyor. Böyle şikayetlerle başvuran hastalara öncelikle muayene süreçleri ve MR tetkikleri uygulanıyor. Tüm bu tetkikler sonucunda ameliyat gerekmiyorsa hastanın ağrılarının radyofrekans tekniği ile sona erdirilebildiğini ifade eden Central Hospital’dan Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Opr. Doktor Can Yapıcı, radyofrekans tekniğinin, faset eklemler üzerinde ve omurilikte bulunan duyu sinirinin bloke edilmesi ile uygulandığını söylüyor ve yöntemine özelliklerini şöyle anlatıyor:
FASET EKLEMLERDE OLUŞAN DEJENERASYON AĞRILARA SEBEP OLUYOR
“Bel ve boyunda yer alan disklerde fıtıklaşmanın oluşması, disklerde ve faset eklemlerde dejenerasyon yaşanması, omurilik darlığı ve tümörler, bel ve boyunda yaşanan ağrıların sebepleri arasında sayılıyor. Omurganın hareketliliğini ve dayanıklılığını sağlayan alt ve üst omurgaları birbirine kenetleyen eklemler ise faset eklemler olarak adlandırılıyor. Zaman içerisinde bu eklemlerde dejenerasyonlar oluşuyor ve kişiler hareket sırasında ağrılar yaşıyor. Bunlar da faset eklem ağrıları olarak tanımlanıyor. İşte bu gibi rahatsızlıkları yaşayan kişilerin birçoğu tıbbi ve fiziki tedavilerden bir sonuç alamadığında yaşam kalitesini oldukça düşüren kronik ağrılarla yaşamaya çalışıyor. Üstelik bu hastaların ciddi bir kısmını MR tetkikleri muayeneleri sonucunda ameliyata dahi gerek duyulmayan kişiler oluşturuyor. Radyofrekans yöntemi ise tam da bu noktada devreye giriyor ve bu tip hastaların ağrılarına büyük oranda çözüm sağlayabiliyor.
RADYOFREKANS YÖNTEMI ILE AĞRI DUYUSU BLOKE EDILIYOR
Radyofrekans, ağrı tedavilerinde kullanılan birçok yöntemden biridir. Bu yöntem, faset eklemler üzerinde bulunan ve omurilikte ağrı duyusu taşıyan sinirlerin bloke edilmesi sistemine dayanıyor. Yani ağrının ilgili bölgelerden kaldırılması sağlanıyor. Yöntemin uygulama sürecine ise hastanın problem yaşanan faset eklemlerinin C kollu röntgen ile kaydedilmesiyle başlanıyor. Daha sonra uygulamanın yapılacağı noktalara lokal anestezi yapılıyor ve röntgen kontrolüyle kanüller (vücuda açılan veya var olan bir kanaldan içeri sokulan tüpler) konumlandırılıyor. Kanüller içerisine ise bir bilgisayar ile ilişkilendirilen kateterler (bir vücut boşluğuna, damarına veya kanalına sokulabilen tüpler) yerleştiriliyor ve faset eklemlere radyofrekans ile yüksek ısı uygulanıyor. Bu ısı ile duyu sinirinin fonksiyonu etkisiz hale getiriliyor. Son olarak, işlemin ardından aynı kanül içinden hastaya streoid ve ağrı kesici ilaçlar uygulanıyor.
“RADYOFREKANS HERHANGİ BİR RISK TAŞIMIYOR”
Radyofrekans, genel anestezi gerektirmediği gibi yalnızca lokal anestezi ile yapılıyor. Halk arasında bilinen adıyla “sinir yakma tedavisi” iki şekilde uygulanır. Klasik (sürekli) uygulamada ilgili bölgeye sürekli akım verilir. Son yıllarda geliştirilen kesikli (pulsed) radyofrekans tekniğiyle akım artık kesikli olarak veriliyor. Çok daha az yan etkiye neden olan kesikli radyofrekans uygulamasında, geleneksel uygulamadaki sinir, damar ve doku yanıkları hemen hemen hiç görülmüyor.
NASIL UYGULANIYOR?
Sürekli radyofrekans, hedeflenen bölgede 60 - 80 derecelik yüksek frekanslı alternatif bir akımla bir tür doku hasarı oluşturur. Kesikli radyofrekans tedavisi ise 42 derece gibi daha düşük ısı içeren aralıklı akım ile uygulanır. Sürekli olanın aksine kesikli uygulamada sinir dokusunda ısı lezyonu gelişmez. Kesikli radyofrekansın etkisi uygulandığı bölgedeki sinirler üzerinde düzenleyici özelliğinden kaynaklanır. Bu da genellikle uzun süreli ya da kalıcı ağrı tedavisi sağlar. Bu nedenle günümüzde ağrı tedavisinde büyük oranda kesikli radyofrekans kullanılıyor.
HANGİ HASTALIKLARIN TEDAVİSİNDE KULLANILIYOR?
Kesikli (pulsed) radyofrekans;
· Bel ve boyun eklemlerinin kireçlenmesi, faset eklem ağrısı,
· Bel ve boyun fıtıkları,
· Sakroiliak eklem patolojileri (Romatizmal sakroiliak eklem problemlerinde ya da romatizma dışı sakroiliak eklem ağrılarında),
· Kronik Koksiks (Kuyruk sokumu ağrısı),
· Omuz ağrısı, donuk omuz hastalığı (omuzda geçmek bilmeyen bir ağrı veya tutulma hissi),
· Diz ağrıları, şiddetli diz kireçlenmesi (Ameliyat için erken evrede olan diz kireçlenmeleri ya da ameliyat olamayacak hastalarda),
· Kalça eklem ağrıları (Ameliyat olamayacak hastalarda),
· Topuk dikeni olguları,
· Diğer küçük eklemlerdeki kronik ağrılı kireçlenmeler (Ameliyat olamayacak hastalarda) ve
· Kemik tümörlerinde (bir hastalığın başka bir yere sıçraması olan metastaz dahil) kullanılabiliyor.
"AÇIK AMELİYATLARDAN DAHA AVANTAJLI"
Radyofrekans yönteminin açık ameliyatlara nazaran bazı artıları vardır. Açık ameliyat tedavisinde hastaların iyileşme süreci ortalama bir ayı bulur. Radyofrekans yönteminde ise hastalar bir saat kadar dinlendikten sonra taburcu edilebilir. Açık ameliyatlar sırasında kanama, enfeksiyon ya da sinir kökü ve omurilik hasarları görebilirken, radyofrekans işlemi bu tarz riskler taşımaz. Açık ameliyatlar birkaç saat sürebilirken, radyofrekans işlemi yalnızca 20 dakikada uygulanır. Açık ameliyatlar, sık doktor ve hasta ziyaretlerini, mali yük ve zaman kaybını, ayrıca ağrılı süreçleri ve psikolojik baskıları beraberinde getirir. Radyofrekans yöntemi ile tüm bu sıkıntılar ortadan kalkacaktır.
"İLK HAFTADA ETKİSİNİ GÖSTERİYOR"
Radyofrekans tedavisi ve kullanılan ilaçlar, yaklaşık bir hafta içerisinde etki göstermeye başlar. İlk haftanın ardından hastalar kendini çok daha iyi hisseder. Radyofrekans tedavisinin süresi kişiden kişiye farklılık gösterir fakat ortalama olarak 15 ile 18 ay arasında bir etki süresinden bahsedilebilir. Ancak verilen egzersizlerini düzenli yapan ve fazla kilolarından kurtulan hastalarda ikinci bir uygulamaya ihtiyaç duyulmaz. İlerleyen dönemlerde ağrılarda tekrar bir artış yaşanırsa uygulanmanın tekrarlanmasında bir sakınca görülmeyecektir.
FASET EKLEMLERDE OLUŞAN DEJENERASYON AĞRILARA SEBEP OLUYOR
“Bel ve boyunda yer alan disklerde fıtıklaşmanın oluşması, disklerde ve faset eklemlerde dejenerasyon yaşanması, omurilik darlığı ve tümörler, bel ve boyunda yaşanan ağrıların sebepleri arasında sayılıyor. Omurganın hareketliliğini ve dayanıklılığını sağlayan alt ve üst omurgaları birbirine kenetleyen eklemler ise faset eklemler olarak adlandırılıyor. Zaman içerisinde bu eklemlerde dejenerasyonlar oluşuyor ve kişiler hareket sırasında ağrılar yaşıyor. Bunlar da faset eklem ağrıları olarak tanımlanıyor. İşte bu gibi rahatsızlıkları yaşayan kişilerin birçoğu tıbbi ve fiziki tedavilerden bir sonuç alamadığında yaşam kalitesini oldukça düşüren kronik ağrılarla yaşamaya çalışıyor. Üstelik bu hastaların ciddi bir kısmını MR tetkikleri muayeneleri sonucunda ameliyata dahi gerek duyulmayan kişiler oluşturuyor. Radyofrekans yöntemi ise tam da bu noktada devreye giriyor ve bu tip hastaların ağrılarına büyük oranda çözüm sağlayabiliyor.
RADYOFREKANS YÖNTEMI ILE AĞRI DUYUSU BLOKE EDILIYOR
Radyofrekans, ağrı tedavilerinde kullanılan birçok yöntemden biridir. Bu yöntem, faset eklemler üzerinde bulunan ve omurilikte ağrı duyusu taşıyan sinirlerin bloke edilmesi sistemine dayanıyor. Yani ağrının ilgili bölgelerden kaldırılması sağlanıyor. Yöntemin uygulama sürecine ise hastanın problem yaşanan faset eklemlerinin C kollu röntgen ile kaydedilmesiyle başlanıyor. Daha sonra uygulamanın yapılacağı noktalara lokal anestezi yapılıyor ve röntgen kontrolüyle kanüller (vücuda açılan veya var olan bir kanaldan içeri sokulan tüpler) konumlandırılıyor. Kanüller içerisine ise bir bilgisayar ile ilişkilendirilen kateterler (bir vücut boşluğuna, damarına veya kanalına sokulabilen tüpler) yerleştiriliyor ve faset eklemlere radyofrekans ile yüksek ısı uygulanıyor. Bu ısı ile duyu sinirinin fonksiyonu etkisiz hale getiriliyor. Son olarak, işlemin ardından aynı kanül içinden hastaya streoid ve ağrı kesici ilaçlar uygulanıyor.
“RADYOFREKANS HERHANGİ BİR RISK TAŞIMIYOR”
Radyofrekans, genel anestezi gerektirmediği gibi yalnızca lokal anestezi ile yapılıyor. Halk arasında bilinen adıyla “sinir yakma tedavisi” iki şekilde uygulanır. Klasik (sürekli) uygulamada ilgili bölgeye sürekli akım verilir. Son yıllarda geliştirilen kesikli (pulsed) radyofrekans tekniğiyle akım artık kesikli olarak veriliyor. Çok daha az yan etkiye neden olan kesikli radyofrekans uygulamasında, geleneksel uygulamadaki sinir, damar ve doku yanıkları hemen hemen hiç görülmüyor.
NASIL UYGULANIYOR?
Sürekli radyofrekans, hedeflenen bölgede 60 - 80 derecelik yüksek frekanslı alternatif bir akımla bir tür doku hasarı oluşturur. Kesikli radyofrekans tedavisi ise 42 derece gibi daha düşük ısı içeren aralıklı akım ile uygulanır. Sürekli olanın aksine kesikli uygulamada sinir dokusunda ısı lezyonu gelişmez. Kesikli radyofrekansın etkisi uygulandığı bölgedeki sinirler üzerinde düzenleyici özelliğinden kaynaklanır. Bu da genellikle uzun süreli ya da kalıcı ağrı tedavisi sağlar. Bu nedenle günümüzde ağrı tedavisinde büyük oranda kesikli radyofrekans kullanılıyor.
HANGİ HASTALIKLARIN TEDAVİSİNDE KULLANILIYOR?
Kesikli (pulsed) radyofrekans;
· Bel ve boyun eklemlerinin kireçlenmesi, faset eklem ağrısı,
· Bel ve boyun fıtıkları,
· Sakroiliak eklem patolojileri (Romatizmal sakroiliak eklem problemlerinde ya da romatizma dışı sakroiliak eklem ağrılarında),
· Kronik Koksiks (Kuyruk sokumu ağrısı),
· Omuz ağrısı, donuk omuz hastalığı (omuzda geçmek bilmeyen bir ağrı veya tutulma hissi),
· Diz ağrıları, şiddetli diz kireçlenmesi (Ameliyat için erken evrede olan diz kireçlenmeleri ya da ameliyat olamayacak hastalarda),
· Kalça eklem ağrıları (Ameliyat olamayacak hastalarda),
· Topuk dikeni olguları,
· Diğer küçük eklemlerdeki kronik ağrılı kireçlenmeler (Ameliyat olamayacak hastalarda) ve
· Kemik tümörlerinde (bir hastalığın başka bir yere sıçraması olan metastaz dahil) kullanılabiliyor.
"AÇIK AMELİYATLARDAN DAHA AVANTAJLI"
Radyofrekans yönteminin açık ameliyatlara nazaran bazı artıları vardır. Açık ameliyat tedavisinde hastaların iyileşme süreci ortalama bir ayı bulur. Radyofrekans yönteminde ise hastalar bir saat kadar dinlendikten sonra taburcu edilebilir. Açık ameliyatlar sırasında kanama, enfeksiyon ya da sinir kökü ve omurilik hasarları görebilirken, radyofrekans işlemi bu tarz riskler taşımaz. Açık ameliyatlar birkaç saat sürebilirken, radyofrekans işlemi yalnızca 20 dakikada uygulanır. Açık ameliyatlar, sık doktor ve hasta ziyaretlerini, mali yük ve zaman kaybını, ayrıca ağrılı süreçleri ve psikolojik baskıları beraberinde getirir. Radyofrekans yöntemi ile tüm bu sıkıntılar ortadan kalkacaktır.
"İLK HAFTADA ETKİSİNİ GÖSTERİYOR"
Radyofrekans tedavisi ve kullanılan ilaçlar, yaklaşık bir hafta içerisinde etki göstermeye başlar. İlk haftanın ardından hastalar kendini çok daha iyi hisseder. Radyofrekans tedavisinin süresi kişiden kişiye farklılık gösterir fakat ortalama olarak 15 ile 18 ay arasında bir etki süresinden bahsedilebilir. Ancak verilen egzersizlerini düzenli yapan ve fazla kilolarından kurtulan hastalarda ikinci bir uygulamaya ihtiyaç duyulmaz. İlerleyen dönemlerde ağrılarda tekrar bir artış yaşanırsa uygulanmanın tekrarlanmasında bir sakınca görülmeyecektir.