İlişkili Haberler
Karar, AİHM'nin 17 yargıçlı Büyük Dairesi tarafından, 7'ye karşı 10 oyla alındı.
Mahkeme, Perinçek'in, bir siyasi olarak, kamuyu ilgilendiren bir konuda görüş belirttiğini ve ifadelerinin nefret veya hoşgörüsüzlük çağrısı olarak tanımlanamayacağı sonucuna vardı.
Gerekçeli kararda, Perinçek'in 2007 yılında İsviçre'de katıldığı toplantılarda kullandığı ifadelerin, hakkında yasal işlem yapılmasına neden olacak ölçüde Ermeni toplumunun onurunu kırıcı nitelikte olmadığı not edildi.
İsviçre'nin bu tür ifadeleri suç saymak ve cezalandırmak konusunda hiçbir uluslararası yükümlülüğü bulunmadığı kaydedildi.
Kararda, İsviçre mahkemelerinin Perinçek'i "sadece İsviçre'dekinden farklı görüş belirttiği için sansürlediği ve bu sansürün Perinçek'in cezalandırılmasına neden olduğu" da belirtildi.
Mahkeme, davayla ilgili Aralık 2013'te açıkladığı ilk kararda olduğu gibi, bir kez daha Yahudi soykırımı ile "Ermeni soykırımı" iddiaları arasına net bir çizgi çekti. Perinçek'in İsviçre mahkemeleri tarafından yargılanırken "Talat Paşa Komitesi üyeliğinin mazeret olarak gösterildiği", ancak Perinçek'in bu komiteye üyeliğinin Ermenileri kötülemek anlamına geldiğine dair hiçbir kanıt bulunmadığı vurgulandı.
AİHM, Perinçek'in İsviçre tarafından "soykırımı" inkar ettiği gerekçesiyle yargılanmasının hiçbir uluslararası antlaşma veya uluslararası hukuk kuralınca öngörülmediğinin de altını çizdi.
Bu gözlemlerden yola çıkan AİHM, Perinçek'in yargılanıp mahkum edilmesiyle İsviçre'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ifade özgürlüğüyle ilgili 10'uncu maddesini ihlal ettiğine hükmetti.
Karar nihai ve benzer olası davalar için emsal niteliğinde. Kararın, Avrupa genelinde "Ermeni soykırımı" iddialarını inkar konusunda yasal düzenleme yapmak isteyen hükümetleri de yakından ilgilendiriyor.
Mahkeme, Perinçek'in, bir siyasi olarak, kamuyu ilgilendiren bir konuda görüş belirttiğini ve ifadelerinin nefret veya hoşgörüsüzlük çağrısı olarak tanımlanamayacağı sonucuna vardı.
Gerekçeli kararda, Perinçek'in 2007 yılında İsviçre'de katıldığı toplantılarda kullandığı ifadelerin, hakkında yasal işlem yapılmasına neden olacak ölçüde Ermeni toplumunun onurunu kırıcı nitelikte olmadığı not edildi.
İsviçre'nin bu tür ifadeleri suç saymak ve cezalandırmak konusunda hiçbir uluslararası yükümlülüğü bulunmadığı kaydedildi.
Kararda, İsviçre mahkemelerinin Perinçek'i "sadece İsviçre'dekinden farklı görüş belirttiği için sansürlediği ve bu sansürün Perinçek'in cezalandırılmasına neden olduğu" da belirtildi.
Mahkeme, davayla ilgili Aralık 2013'te açıkladığı ilk kararda olduğu gibi, bir kez daha Yahudi soykırımı ile "Ermeni soykırımı" iddiaları arasına net bir çizgi çekti. Perinçek'in İsviçre mahkemeleri tarafından yargılanırken "Talat Paşa Komitesi üyeliğinin mazeret olarak gösterildiği", ancak Perinçek'in bu komiteye üyeliğinin Ermenileri kötülemek anlamına geldiğine dair hiçbir kanıt bulunmadığı vurgulandı.
AİHM, Perinçek'in İsviçre tarafından "soykırımı" inkar ettiği gerekçesiyle yargılanmasının hiçbir uluslararası antlaşma veya uluslararası hukuk kuralınca öngörülmediğinin de altını çizdi.
Bu gözlemlerden yola çıkan AİHM, Perinçek'in yargılanıp mahkum edilmesiyle İsviçre'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ifade özgürlüğüyle ilgili 10'uncu maddesini ihlal ettiğine hükmetti.
Karar nihai ve benzer olası davalar için emsal niteliğinde. Kararın, Avrupa genelinde "Ermeni soykırımı" iddialarını inkar konusunda yasal düzenleme yapmak isteyen hükümetleri de yakından ilgilendiriyor.