2007 yılında Yunus M. adlı 14 yaşındaki Müslüman öğrenci beş altı arkadaşıyla birlikte okul koridorunda namaz kıldı. Okul yönetiminin yasaklaması üzerine Yunus M. mahkemeye başvurdu. Berlin İdare Mahkemesi verdiği geçici kararında, öğrencinin ders saatleri dışında, kapalı bir odada namaz kılabileceğine hükmetti. Ancak Berlin-Brandenburg Yüksek İdare Mahkemesi kararı bozdu. Dava, dün ülkenin en üst düzey beş yüksek yargı mahkemesinden biri olan Almanya Federal İdare Mahkemesi’nde görülmeye başlandı.
PRAGMATİZM VE SÜKÛNET EKSİKLİĞİ
Almanya Müslümanları Merkez Konseyi Başkanı Aiman Mazyek basit bir sorunun gereğinden fazla abartıldığı görüşünde: “Tarafların olayı bir parça abarttığına inanıyorum. Şimdi en üst mercideyiz ve böylece olay tamamıyla bir politika konusu haline geldi. Elbette bunun bir nedeni de geçmişte bu meseleleri ele alırken hâkim olan pragmatizm ve sükûnetin şimdi geri plana atılmış olması.”
"ÖĞLE NAMAZI İKİNDİYLE BİRLEŞTİRİLEBİLİR"
Bonn Üniversitesi İslam Bilimleri Fakültesi öğretim üyelerinden Sabine Damir-Geilsdorf da aynı fikirde. Damir-Geilsdorf öğle namazının belli bir zaman diliminde kılınabileceğine işaret ediyor. İslamî mezheplerin birçoğunda seyahat, hastalık veya iş koşulları gibi zorunlu nedenler olduğunda, öğle namazının kısa tutulduğunu veya ikindi namazıyla birlikte kılındığını vurguluyor.
"POLİTİKA KONUSU HALİNE GELDİ"
Berlin Protestan Okulu'ndan İslam bilimcisi Ralph Ghadban ise 1960’lardan bu yana Almanya’da yapılan işletmenin faaliyetini zarara uğratmadan namaz kılmanın mümkün olduğuna dikkat çekiyor. Ancak Ghadban Berlin’deki olayın siyasetle ilgili olduğuna inanıyor: “Kanımca bu göçmenlerle ilgili bir hadise, yani çoğunluk toplumuna karşı bir tepki olarak şekillenen politik bir olay ve din üzerinden çoğunluk toplumunu diz çökmeye zorluyor.”
DEVLETİN TARAFSIZLIĞI İLKESİ
Almanya'da devletin tarafsızlığı ilkesi geçerli. Buna göre devlet herhangi bir inancı ya da bir dünya görüşünü ifade edemez. Aksi takdirde başka bir dinî inanca veya dünya görüşüne sahip olanlar tehlikeye düşer. Bu olayda ise bireysel inanç özgürlüğü ile devletin yetkileri karşı karşıya geliyor. İslam bilimcisi Ghadban da buna dikkat çekiyor: "Konu, okulla, devletle, devletin tarafsızlığı ilkesiyle ilgili. Ve burada İslamî örgütler ki bunlar genellikle bu tür şeylerin arkasında dururlar, onlar bu alanı fethetmek yani İslamîleştirmek istiyorlar."
"ABARTMAK BİZİM İŞİMİZ DEĞİL"
Almanya Müslümanları Merkez Konseyi Başkanı Aiman Mazyek ise bu tür suçlamaları şiddetle reddediyor: "Dinî pratiklerle ilgili sorunları sunî şekilde abartmak bizim işimiz değil. Tersine bu tam da katı İslam eleştirmenlerinin taktiği. Anayasamız inanç özgürlüğüne bir temel oluşturuyor. Ve eğer bir öğrenci öğle namazını okulda kılması gerektiğini söylüyorsa, bırakın bunu yapsın - heyecanlanmaya gerek yok."
HUKUK YOLU AÇIK
Leipzig'teki mahkeme davanın taşınabileceği son hukuk mercisi değil. Taraflar verilen kararın kendi temel hak ve hürriyetlerini yaraladığı gerekçesiyle Karslruhe'deki Federal Anayasa Mahkemesi'ne başvuru hakkına sahip.
PRAGMATİZM VE SÜKÛNET EKSİKLİĞİ
Almanya Müslümanları Merkez Konseyi Başkanı Aiman Mazyek basit bir sorunun gereğinden fazla abartıldığı görüşünde: “Tarafların olayı bir parça abarttığına inanıyorum. Şimdi en üst mercideyiz ve böylece olay tamamıyla bir politika konusu haline geldi. Elbette bunun bir nedeni de geçmişte bu meseleleri ele alırken hâkim olan pragmatizm ve sükûnetin şimdi geri plana atılmış olması.”
"ÖĞLE NAMAZI İKİNDİYLE BİRLEŞTİRİLEBİLİR"
Bonn Üniversitesi İslam Bilimleri Fakültesi öğretim üyelerinden Sabine Damir-Geilsdorf da aynı fikirde. Damir-Geilsdorf öğle namazının belli bir zaman diliminde kılınabileceğine işaret ediyor. İslamî mezheplerin birçoğunda seyahat, hastalık veya iş koşulları gibi zorunlu nedenler olduğunda, öğle namazının kısa tutulduğunu veya ikindi namazıyla birlikte kılındığını vurguluyor.
"POLİTİKA KONUSU HALİNE GELDİ"
Berlin Protestan Okulu'ndan İslam bilimcisi Ralph Ghadban ise 1960’lardan bu yana Almanya’da yapılan işletmenin faaliyetini zarara uğratmadan namaz kılmanın mümkün olduğuna dikkat çekiyor. Ancak Ghadban Berlin’deki olayın siyasetle ilgili olduğuna inanıyor: “Kanımca bu göçmenlerle ilgili bir hadise, yani çoğunluk toplumuna karşı bir tepki olarak şekillenen politik bir olay ve din üzerinden çoğunluk toplumunu diz çökmeye zorluyor.”
DEVLETİN TARAFSIZLIĞI İLKESİ
Almanya'da devletin tarafsızlığı ilkesi geçerli. Buna göre devlet herhangi bir inancı ya da bir dünya görüşünü ifade edemez. Aksi takdirde başka bir dinî inanca veya dünya görüşüne sahip olanlar tehlikeye düşer. Bu olayda ise bireysel inanç özgürlüğü ile devletin yetkileri karşı karşıya geliyor. İslam bilimcisi Ghadban da buna dikkat çekiyor: "Konu, okulla, devletle, devletin tarafsızlığı ilkesiyle ilgili. Ve burada İslamî örgütler ki bunlar genellikle bu tür şeylerin arkasında dururlar, onlar bu alanı fethetmek yani İslamîleştirmek istiyorlar."
"ABARTMAK BİZİM İŞİMİZ DEĞİL"
Almanya Müslümanları Merkez Konseyi Başkanı Aiman Mazyek ise bu tür suçlamaları şiddetle reddediyor: "Dinî pratiklerle ilgili sorunları sunî şekilde abartmak bizim işimiz değil. Tersine bu tam da katı İslam eleştirmenlerinin taktiği. Anayasamız inanç özgürlüğüne bir temel oluşturuyor. Ve eğer bir öğrenci öğle namazını okulda kılması gerektiğini söylüyorsa, bırakın bunu yapsın - heyecanlanmaya gerek yok."
HUKUK YOLU AÇIK
Leipzig'teki mahkeme davanın taşınabileceği son hukuk mercisi değil. Taraflar verilen kararın kendi temel hak ve hürriyetlerini yaraladığı gerekçesiyle Karslruhe'deki Federal Anayasa Mahkemesi'ne başvuru hakkına sahip.