Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) reforme edilmesini istiyor. Ankara, mahkemenin, yarattığı içtihat ve uygulamalarla kendisini içinden çıkalamaz bir duruma soktuğu, hükmettiği çelişkili kararlarla da saygınlığını baltaladığı inancında.
AİHM'nin işleyiş sisteminde köklü reform yapılmasını savunan Ankara, AİHM gündemindeki başvuruların daha seri işleme konulmasını sağlayacağı söylenen 14'ü Protokole ek belgeyi, "yetersiz" olduğu gerekçesiyle şu an için uygulamayacağını da duyurdu.
Ankara, AİHM hakkındaki görüşlerini, Avrupa Konseyi daimi temsilcisi, büyükelçi Daryal Batıbay'ın ağzından, Strasbourg'da düzenlenen Avrupa Konseyi Daimi Delegeler Komitesi toplantısında dile getirdi. İşte Ankara'nın AİHM'nin reforme edilmesi için sunduğu gerekçeler :
1) AİHM, hükmettiği yüksek tazminat miktarlarıyla Strasbourg Mahkemesi'ne başvuru yapılmasını cesaretlendiriyor. AİHM'nin tazminat miktarı hükümlerinde ortak bir standart yok. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi sistemi de bir tazmin mekanizması olarak öngörülmedi. AİHM'nin bu alanda pratikteki uygulamaları, mahkemenin, şahsi açıdan zenginleşme yolu haline geldiği şeklinde algılanmaya başlandı. Avrupa ülkelerinde birçok hukuk bürosu, AİHM'nin müvekkileri için hükmedeceği tazminatlardan komisyon alarak çalışıyor. AİHM bu ekonomik kriz döneminde giderek daha da büyüyen bir endüstri yaratmış durumda.
2) AİHM, birçok kararında iç hukuk yollarının tüketilmesine gerek kalmadığına hükmediyor. Bu durum Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi tarafından öngörülmemiş bir yaklaşım ve Strasbourg Mahkemesi'ni birinci derece mahkemeye dönüştürmüş durumda.
3) AİHM, zamanaşımı konusunda son yıllarda birbiriyle çelişen kararlara imza atıyor. Zamanaşımı kavramı konusunda seçici davranıyor. Bu da ülkeden ülkeye ayrımcı bir yaklaşım olarak ortaya çıkıyor.
4) AİHM,mahkemeye başvurmak için ön koşul olan 6 aylık süre konusunda da seçici davranıyor. Bu da mahkemeye yapılan başvuruların artmasına neden oluyor.
5) Mahkemeye başvuru için başvuru masrafı dahi istenmiyor. İsteyen, istediği Avrupa dilinde bireysel başvuruda bulanabiliyor. Bu durumda mahkemeye Avrupa'nın dört bir yanından yığınla başvuru akmasına şaşırmamak gerekiyor. Oysa Avrupa devletlerinin çoğunda, ulusal planda, bireylerden, ulusal resmi dillerde ve mahkeme masrafı ödeyerek mahkemelere başvurmaları isteniyor.
Ankara, tüm bu gerekçelerden ötürü, mahkemenin şu an içinde bulunduğu zor durumu kendi elleriyle yarattığını ve Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi sistemini çöküşe götürdüğünü savunuyor. Ankara, bu gerekçelerden yola çıkarak, AİHM gündemindeki başvuruların daha hızlı ele alınmasını sağlayacağı söylenen 14'ü protokole ek olarak hazırlanan belgeyi şimdilik uygulamayacağını da duyurdu.
AVRUPA'DA İLK KEZ BÖYLE BİR İSTEK VAR
Ankara'nın bu çıkışı, Avrupa'da ilk defa bir devletin açıkça AİHM'nin reforme edilmesinden yana tavır alması bakımından önem taşıyor. Ankara'ya bu alanda Rusya, Ukrayna, Romanya ve hatta İtalya gibi ülkelerin de destek verebileceği söyleniyor. Avrupa Konseyi dönem başkanlığını bu yıl sonunda devralacak İsviçre, 2010 yılı başlarında AİHM'nin geleceği konusunda bir Avrupa konferansı düzenleyerek konuyu tartışmaya açacak.
AİHM gündeminde şu anda incelenmeyi bekleyen 105 binden fazla dava başvurusu bulunuyor.
AİHM'nin işleyiş sisteminde köklü reform yapılmasını savunan Ankara, AİHM gündemindeki başvuruların daha seri işleme konulmasını sağlayacağı söylenen 14'ü Protokole ek belgeyi, "yetersiz" olduğu gerekçesiyle şu an için uygulamayacağını da duyurdu.
Ankara, AİHM hakkındaki görüşlerini, Avrupa Konseyi daimi temsilcisi, büyükelçi Daryal Batıbay'ın ağzından, Strasbourg'da düzenlenen Avrupa Konseyi Daimi Delegeler Komitesi toplantısında dile getirdi. İşte Ankara'nın AİHM'nin reforme edilmesi için sunduğu gerekçeler :
1) AİHM, hükmettiği yüksek tazminat miktarlarıyla Strasbourg Mahkemesi'ne başvuru yapılmasını cesaretlendiriyor. AİHM'nin tazminat miktarı hükümlerinde ortak bir standart yok. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi sistemi de bir tazmin mekanizması olarak öngörülmedi. AİHM'nin bu alanda pratikteki uygulamaları, mahkemenin, şahsi açıdan zenginleşme yolu haline geldiği şeklinde algılanmaya başlandı. Avrupa ülkelerinde birçok hukuk bürosu, AİHM'nin müvekkileri için hükmedeceği tazminatlardan komisyon alarak çalışıyor. AİHM bu ekonomik kriz döneminde giderek daha da büyüyen bir endüstri yaratmış durumda.
2) AİHM, birçok kararında iç hukuk yollarının tüketilmesine gerek kalmadığına hükmediyor. Bu durum Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi tarafından öngörülmemiş bir yaklaşım ve Strasbourg Mahkemesi'ni birinci derece mahkemeye dönüştürmüş durumda.
3) AİHM, zamanaşımı konusunda son yıllarda birbiriyle çelişen kararlara imza atıyor. Zamanaşımı kavramı konusunda seçici davranıyor. Bu da ülkeden ülkeye ayrımcı bir yaklaşım olarak ortaya çıkıyor.
4) AİHM,mahkemeye başvurmak için ön koşul olan 6 aylık süre konusunda da seçici davranıyor. Bu da mahkemeye yapılan başvuruların artmasına neden oluyor.
5) Mahkemeye başvuru için başvuru masrafı dahi istenmiyor. İsteyen, istediği Avrupa dilinde bireysel başvuruda bulanabiliyor. Bu durumda mahkemeye Avrupa'nın dört bir yanından yığınla başvuru akmasına şaşırmamak gerekiyor. Oysa Avrupa devletlerinin çoğunda, ulusal planda, bireylerden, ulusal resmi dillerde ve mahkeme masrafı ödeyerek mahkemelere başvurmaları isteniyor.
Ankara, tüm bu gerekçelerden ötürü, mahkemenin şu an içinde bulunduğu zor durumu kendi elleriyle yarattığını ve Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi sistemini çöküşe götürdüğünü savunuyor. Ankara, bu gerekçelerden yola çıkarak, AİHM gündemindeki başvuruların daha hızlı ele alınmasını sağlayacağı söylenen 14'ü protokole ek olarak hazırlanan belgeyi şimdilik uygulamayacağını da duyurdu.
AVRUPA'DA İLK KEZ BÖYLE BİR İSTEK VAR
Ankara'nın bu çıkışı, Avrupa'da ilk defa bir devletin açıkça AİHM'nin reforme edilmesinden yana tavır alması bakımından önem taşıyor. Ankara'ya bu alanda Rusya, Ukrayna, Romanya ve hatta İtalya gibi ülkelerin de destek verebileceği söyleniyor. Avrupa Konseyi dönem başkanlığını bu yıl sonunda devralacak İsviçre, 2010 yılı başlarında AİHM'nin geleceği konusunda bir Avrupa konferansı düzenleyerek konuyu tartışmaya açacak.
AİHM gündeminde şu anda incelenmeyi bekleyen 105 binden fazla dava başvurusu bulunuyor.