Kılıçdaroğlu, Zonguldak'ta partisince Madenci Anıtı Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, memleketin huzura, birlikte yaşamaya, insana hizmet eden siyasetçiye, istihdam oluşturan, işsizliğe son veren siyaset anlayışına ihtiyacı olduğunu söyledi.
Zonguldak deyince aklına eski başbakanlardan Bülent Ecevit'in geldiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "İşçilerin babası Ecevit, grevli toplu sözleşmeyi getiren Ecevit, Kıbrıs Fatihi Ecevit. 'Biz milliyetçiliği duvarlara değil, Kıbrıs'ın Beşparmak Dağlarına yazdık.' diyen Ecevit. Biz Ecevit deyince Zonguldak, Zonguldak deyince Ecevit'i hatırlarız." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Zonguldak'ın "kara elmasın, alın terinin başkenti" olduğunu belirterek, Zonguldaklı olmanın bir ayrıcalığı bulunduğunu kaydetti.
Ülkenin en temel sorununun işsizlik olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, işsizlik nedeniyle vatandaşların yaşadığı sıkıntılardan bahsetti.
Kılıçdaroğlu, vatandaşların 17 yıldır ülkeyi yönetenlere soru sorması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Şu soru önemli; 17 yılın sonunda beni neden soğan kuyruğuna mahkum ettin arkadaş? Bu soruyu soracaksınız. Şimdi ne diyorlar? 'O kuyruklar varlığın kuyruğudur.' diyor. Ne diyeyim şimdi, ne söylenir Allah aşkına? İnsanların aklıyla alay ediyorlar. Varlık kuyruğuymuş... Onun gerçek bir varlık kuyruğu olduğunu bilseydim, sen onu ne yapardın ben çok iyi biliyorum. O kuyruğun en başında sen olurdun. Millete bir şey bile vermezdin. Ben onu bilmez miyim?
Bay Kemal konuşur, Bay Kemal konuşacak. Bay Kemal, işsizin, esnafın, emek harcayan, alın teri dökenlerin derdini elbette dile getirecek. Ama bir şey söyleyeyim, laf aramızda; Bay Kemal olmak kolay değil. Bay Kemal olmak için önce namuslu adam olmak lazım. Bay Kemal olmak için oğlunu bedelli askerliğe göndermemek lazım. Bay Kemal olmak için bir çocuk yatağa aç giriyorsa o gece uyumamak gerekir. Bay Kemal olmak kolay değil. O sanıyor ki 'Bay Kemal deyince ben vaziyeti kurtaracağım'. Asla kurtaramayacaksın asla. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını soracağım. Meydan meydan soracağım."
Bazı ürünlerin yurt dışından alınmasını eleştiren Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Her şeyi dışarıdan alırsanız bu iş yürümez. Ne demiş Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 'Yorulmadan, alın teri dökmeden, çalışmadan, başkalarının ürettiklerini tüketirseniz haysiyetiniz ve onurunuzu, daha sonra da bağımsızlığınızı kaybedersiniz.' diyor. Boşuna söylemiyor bunu.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, üretime önem verdi, her yerde fabrikalar kurdu. Sümerbank'ları, Eti Bank'ları, şeker fabrikalarını. Nasıl kurdu bunları? Pamuk satarak kurdu, üzüm satarak kurdu. Uşak’ta ilk şeker fabrikamız nasıl kuruldu, yumurta satılarak kuruldu. Şimdi ne yapıyoruz? Babalarımızın, dedelerimizin incir, üzüm, pamuk, yumurta satarak kurdukları fabrikaları şimdi biz satıyoruz. Fabrika satarak canlı hayvan, pamuk, patates, soğan alıyoruz. Yani işler tersine döndü. O zaman tersine gidişi düzeltmek bizim elimizde, yani sizin elinizde, yani sandıkta. Buna izin vermeyeceğiz, yani diyeceğiz ki 'Yeter kardeşim, yeter artık. Üretmekse beraber üretelim.' Üretmek kazanmak demektir. Üretmek alın teri dökmek, işsizlikle mücadele demektir. Bunu yaptığınız zaman başarılı olursunuz."
"ALIN TERİNDEN, EMEKTEN, İNSANDAN, TÜRKİYE'NİN ÇIKARLARINDAN YANAYIM"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Sakarya'daki Tank Palet Fabrikası'nın bugünkü değerinin 20 milyar dolar olduğunu aktararak, şöyle devam etti:
"Bir silah fabrikası bir devletin namusudur, haysiyetidir, Türkiye'nin bekasıdır. Silah fabrikası dünyanın aynı konuda üretim yapan 5 fabrikasından birisidir. Kime satıldı? Katar ordusuna satıldı. Katar ordusuna niye bir silah fabrikası satılır? Dünyada hangi devlet kendi silah fabrikasının yüzde 49,9'unu yabancı orduya satmıştır? Dünyada böyle bir örneği yok.
Bizler bunun mücadelesini yapıyoruz. Kendi silah fabrikalarımıza, kendi üretimimize güveniyoruz. Fabrikalarımızın başka bir orduya peşkeş çekilmesini istemiyoruz. Diyor ki meydanlarda o zat, 'Efendim 50 milyon dolar bulamadığım için Katar ordusuna yüzde 50'sini sattım.' Suriyelilere kaç lira buldu? 35 milyar doları Suriyelilere buluyorsun, 50 milyon doları bulamıyorsun. Çağrı yapıyorum, 50 milyon doları bulamıyorsan, Tank Palet Fabrikası'nı Katar ordusuna sattığın sözleşmeyi iptal et, bir hafta içinde 50 milyon doları bulmazsam siyaseti bırakacağım. Bu kadar açık söylüyorum. 50 milyon doları bulabiliriz. Kendi silah fabrikamızı birilerine peşkeş çekmeyiz. Bunu yaparız. Benden kurtulmak istiyorsun. 'Ey Kılıçdaroğlu, seni bitireceğim.' diyorsun. Gayet güzel. Ben milliyetçiyim, ben ülkemi, insanımı seviyorum. Herkesin çalışmasını, üretmesini istiyorum. Alın terinden, emekten, insandan, Türkiye'nin çıkarlarından yanayım."
Kendilerine iftira atıldığını savunan Kılıçdaroğlu, "Her türlü iftiraya alışığım çünkü kaybetmeye başlayınca atarlar. Kaybetmeye başlayınca bel altı vurmaya başlarlar." dedi.
Kılıçdaroğlu, belediye başkanlarının tamamının düzgün insanlar olduğunu dile getirerek, "Onlar ayrıştırıyor, biz birleştiriyoruz. Onlar kin tohumları ekiyor, biz barış ve huzur tohumları ekiyoruz. İstiyoruz ki her evde huzur, bereket, mutluluk olsun. Her caddede, apartmanda, sokakta, parkta insanlar mutlu yaşasın. En büyük arzumuz budur. Bu arzumuzun inşallah ilk adımını belediye başkanlarımız gerçekleştirecek. Bunun sonuçlarını hep birlikte göreceğiz. Güzel, huzurlu bir Türkiye için birlikte yaşamak için, birlikte mücadele için çocuklarımız, geleceğimiz, güzel vatanımız için bunları yapacağız ve bunları yapmakta da kararlıyız. En büyük gücümüz sizsiniz Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşları." değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu mitingin ardından, Çaycuma ilçesinde de vatandaşlara hitap etti.
Zonguldak deyince aklına eski başbakanlardan Bülent Ecevit'in geldiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "İşçilerin babası Ecevit, grevli toplu sözleşmeyi getiren Ecevit, Kıbrıs Fatihi Ecevit. 'Biz milliyetçiliği duvarlara değil, Kıbrıs'ın Beşparmak Dağlarına yazdık.' diyen Ecevit. Biz Ecevit deyince Zonguldak, Zonguldak deyince Ecevit'i hatırlarız." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Zonguldak'ın "kara elmasın, alın terinin başkenti" olduğunu belirterek, Zonguldaklı olmanın bir ayrıcalığı bulunduğunu kaydetti.
Ülkenin en temel sorununun işsizlik olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, işsizlik nedeniyle vatandaşların yaşadığı sıkıntılardan bahsetti.
Kılıçdaroğlu, vatandaşların 17 yıldır ülkeyi yönetenlere soru sorması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Şu soru önemli; 17 yılın sonunda beni neden soğan kuyruğuna mahkum ettin arkadaş? Bu soruyu soracaksınız. Şimdi ne diyorlar? 'O kuyruklar varlığın kuyruğudur.' diyor. Ne diyeyim şimdi, ne söylenir Allah aşkına? İnsanların aklıyla alay ediyorlar. Varlık kuyruğuymuş... Onun gerçek bir varlık kuyruğu olduğunu bilseydim, sen onu ne yapardın ben çok iyi biliyorum. O kuyruğun en başında sen olurdun. Millete bir şey bile vermezdin. Ben onu bilmez miyim?
Bay Kemal konuşur, Bay Kemal konuşacak. Bay Kemal, işsizin, esnafın, emek harcayan, alın teri dökenlerin derdini elbette dile getirecek. Ama bir şey söyleyeyim, laf aramızda; Bay Kemal olmak kolay değil. Bay Kemal olmak için önce namuslu adam olmak lazım. Bay Kemal olmak için oğlunu bedelli askerliğe göndermemek lazım. Bay Kemal olmak için bir çocuk yatağa aç giriyorsa o gece uyumamak gerekir. Bay Kemal olmak kolay değil. O sanıyor ki 'Bay Kemal deyince ben vaziyeti kurtaracağım'. Asla kurtaramayacaksın asla. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını soracağım. Meydan meydan soracağım."
Bazı ürünlerin yurt dışından alınmasını eleştiren Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Her şeyi dışarıdan alırsanız bu iş yürümez. Ne demiş Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 'Yorulmadan, alın teri dökmeden, çalışmadan, başkalarının ürettiklerini tüketirseniz haysiyetiniz ve onurunuzu, daha sonra da bağımsızlığınızı kaybedersiniz.' diyor. Boşuna söylemiyor bunu.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, üretime önem verdi, her yerde fabrikalar kurdu. Sümerbank'ları, Eti Bank'ları, şeker fabrikalarını. Nasıl kurdu bunları? Pamuk satarak kurdu, üzüm satarak kurdu. Uşak’ta ilk şeker fabrikamız nasıl kuruldu, yumurta satılarak kuruldu. Şimdi ne yapıyoruz? Babalarımızın, dedelerimizin incir, üzüm, pamuk, yumurta satarak kurdukları fabrikaları şimdi biz satıyoruz. Fabrika satarak canlı hayvan, pamuk, patates, soğan alıyoruz. Yani işler tersine döndü. O zaman tersine gidişi düzeltmek bizim elimizde, yani sizin elinizde, yani sandıkta. Buna izin vermeyeceğiz, yani diyeceğiz ki 'Yeter kardeşim, yeter artık. Üretmekse beraber üretelim.' Üretmek kazanmak demektir. Üretmek alın teri dökmek, işsizlikle mücadele demektir. Bunu yaptığınız zaman başarılı olursunuz."
"ALIN TERİNDEN, EMEKTEN, İNSANDAN, TÜRKİYE'NİN ÇIKARLARINDAN YANAYIM"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Sakarya'daki Tank Palet Fabrikası'nın bugünkü değerinin 20 milyar dolar olduğunu aktararak, şöyle devam etti:
"Bir silah fabrikası bir devletin namusudur, haysiyetidir, Türkiye'nin bekasıdır. Silah fabrikası dünyanın aynı konuda üretim yapan 5 fabrikasından birisidir. Kime satıldı? Katar ordusuna satıldı. Katar ordusuna niye bir silah fabrikası satılır? Dünyada hangi devlet kendi silah fabrikasının yüzde 49,9'unu yabancı orduya satmıştır? Dünyada böyle bir örneği yok.
Bizler bunun mücadelesini yapıyoruz. Kendi silah fabrikalarımıza, kendi üretimimize güveniyoruz. Fabrikalarımızın başka bir orduya peşkeş çekilmesini istemiyoruz. Diyor ki meydanlarda o zat, 'Efendim 50 milyon dolar bulamadığım için Katar ordusuna yüzde 50'sini sattım.' Suriyelilere kaç lira buldu? 35 milyar doları Suriyelilere buluyorsun, 50 milyon doları bulamıyorsun. Çağrı yapıyorum, 50 milyon doları bulamıyorsan, Tank Palet Fabrikası'nı Katar ordusuna sattığın sözleşmeyi iptal et, bir hafta içinde 50 milyon doları bulmazsam siyaseti bırakacağım. Bu kadar açık söylüyorum. 50 milyon doları bulabiliriz. Kendi silah fabrikamızı birilerine peşkeş çekmeyiz. Bunu yaparız. Benden kurtulmak istiyorsun. 'Ey Kılıçdaroğlu, seni bitireceğim.' diyorsun. Gayet güzel. Ben milliyetçiyim, ben ülkemi, insanımı seviyorum. Herkesin çalışmasını, üretmesini istiyorum. Alın terinden, emekten, insandan, Türkiye'nin çıkarlarından yanayım."
Kendilerine iftira atıldığını savunan Kılıçdaroğlu, "Her türlü iftiraya alışığım çünkü kaybetmeye başlayınca atarlar. Kaybetmeye başlayınca bel altı vurmaya başlarlar." dedi.
Kılıçdaroğlu, belediye başkanlarının tamamının düzgün insanlar olduğunu dile getirerek, "Onlar ayrıştırıyor, biz birleştiriyoruz. Onlar kin tohumları ekiyor, biz barış ve huzur tohumları ekiyoruz. İstiyoruz ki her evde huzur, bereket, mutluluk olsun. Her caddede, apartmanda, sokakta, parkta insanlar mutlu yaşasın. En büyük arzumuz budur. Bu arzumuzun inşallah ilk adımını belediye başkanlarımız gerçekleştirecek. Bunun sonuçlarını hep birlikte göreceğiz. Güzel, huzurlu bir Türkiye için birlikte yaşamak için, birlikte mücadele için çocuklarımız, geleceğimiz, güzel vatanımız için bunları yapacağız ve bunları yapmakta da kararlıyız. En büyük gücümüz sizsiniz Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşları." değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu mitingin ardından, Çaycuma ilçesinde de vatandaşlara hitap etti.