Avcılıktan yarenliğe: İnsanlar ve leyleklerin çalkantılı hikayesi
Leyleklerle çok daha eskiye dayanan bir ilişkimiz var. Öyle ki bazılarına göre, leyleklerin uçamayan ataları bir zamanlar insanları yemiş bile olabilir.

Bursa'nın Karacabey ilçesinde balıkçı Adem Yılmaz ile kurduğu 14 yıllık dostluk öyküsüyle milyonlarca takipçi kazanan Yaren Leylek, göçmen kuşlarla insanın binlerce yıldır süren çalkantılı ilişkisinin son evresini gözler önüne seriyor.
İnsanlar, yıllar boyunca çocuklarına bebekleri leyleklerin getirdiğini anlattı. Bu efsaneyi Avrupa, Kuzey Amerika, Afrika'nın bazı bölgeleri ve Orta Doğu dahil olmak üzere dünyanın birçok yerinde duymak mümkün.
Leylekler genellikle ilkbahar ve yaz başında kuzeyde yuva yapar. Ancak sonbahar ve kış için Kuzey Afrika'ya göç eder, ardından ilkbaharda tekrar geri dönerler. İki yarımkürede de sıcak mevsimlere denk gelen bu göç modelinin, evliliklerin yoğun olduğu dönemlere denk geldiği için söz konusu efsaneyi doğurduğu düşünülür.
Eski bir Balkan geleneği olan marteniçka da leyleklerin gelişiyle baharı müjdeleyen ve son dönemde sosyal medyanın etkisiyle oldukça popüler hale gelen bir diğer inanış.
Eski bir Bulgar geleneği olarak bilinse de tüm Balkan coğrafyasında ve Türkiye'de benimsenen bu ritüele göre 1 Mart itibarıyla bileğinize kırmızı ve beyaz renklerini taşıyan bileklikler takıp ilk leyleği gördüğünüz anda bir ağaca bağlamanız gerekir. Bu sayede dileklerinizin kabul olacağına inanılır.
Nitekim geçen hafta birçok kişi marteniçkasını çıkarmak için Yaren leyleğin gelmesini bekledi.
Ancak aslında leyleklerle çok daha eskiye dayanan bir ilişkimiz var. Öyle ki bazılarına göre, leyleklerin uçamayan ataları bir zamanlar insanları yemiş bile olabilir.
LEYLEKLER NASIL YAŞAR?
Leylekler, bilimsel sınıflandırmada Ciconiidae familyasına ait büyük, uzun bacaklı ve uzun gagalı kuşlar. Dünya genelinde 19 farklı leylek türü bulunuyor.
Bunlardan biri olan beyaz leylek (Ciconia ciconia), Yaren'in de ait olduğu Avrupa türü. Bunlar yaklaşık 100 santimetrelik boyları ve 2 ila 4 kiloluk ağırlıklarıyla Avrupa, Kuzey Afrika ve Batı Asya'da yaygın görülüyor. Göçmen oldukları için de kışı Afrika'da geçiriyorlar.
Bunlardan biraz daha ufak olan kara leylek (Ciconia nigra) de ormanlık alanlarda yaşar ve beyaz leyleğe göre çok daha utangaç olduğu için rastlamak zordur.
Bu ikisinden çok daha iri olan Marabu leyleği (Leptoptilos crumenifer) ise Afrika'da yaygın. Hayvan leşleriyle beslenen bu leylek 8 kiloya kadar çıkabilir, kanat açıklığı da 2,80 metreyi bulabilir.
Aslında genel olarak leylekler; balık, kurbağa, böcekler ve küçük kemirgenlerle beslenir. Doğal yaşam alanlarında ortalama 20-30 yıl ömürleri vardır ve büyük yuvalar yapıp aynı yuvayı yıllarca kullanırlar.
Fosil kayıtları, leyleklerin Afrika kökenli olduğunu gösteriyor. Ancak bazı eski fosillere Avrupa ve Asya’da da rastlandı.
30 BİN YIL ÖNCE İNSANLARI MI YEDİLER?
Leylekler, yaklaşık 50 milyon yıl önce (Eosen dönemi) ortaya çıktı. İlk insan benzeri canlıların 5 ila 7 milyon yıl önce sahneye çıktığı düşünülürse bizden epey yaşlılar.
Öyle ki modern insan türü Homo sapiens'in ortaya çıkışı, yaklaşık 50.000 yıl önce dev leyleklerin neslinin tükenmesiyle aynı zamana denk geliyor.
Öte yandan bu dev leyleklerin kötü bir şöhreti var. Bundan 30 bin yıl önce Hint Okyanusu'ndaki Flores adasında yaşayan Neolitik insanların yavrularını yedikleri iddia ediliyor.
Bugün Endonezya'ya bağlı olan adada o dönemde "Homo floresiensis" adlı küçük bir insan türü yaşıyordu. Bilim insanları, ünlü yazar J.R.R. Tolkien'e de ilham veren bu türe "Hobbitler" de diyor.
Hobbit'lerin yaklaşık bir metre boyunda ve 25-30 kilogram ağırlıklarıyla epey küçük bir insan türü olduğu düşünülüyor. Yani o dönemde aynı bölgede yaşayan 1,8 metrelik dev leylekler, muhtemelen bu küçük insanlar için bir tehditti.
Bugün soyu tükenmiş olan Leptoptilos robustus türü bu leyleğin fosilleri 2010'ların başında bulunduğunda medyada bir spekülasyon dalgasını tetikledi. Keskin gagalı, uçamayan bu hayvan, et aramak için ormanda dolaşırken, Hobbitlerin yavruları sadece baykuş büyüklüğündeydi.
Kuşun fosillerinin keşfi duyurulduğunda medya onu bir insan avcısı olarak resmetmekten çekinmedi. Ancak buna dair henüz bir kanıt yok. Uzmanlar, kuşun tıpkı akbabalar gibi leşçil olduğunu ve Hobbit cesetlerini yemiş olabileceğini söylüyor. Yine de bebeklerini kaçırıp yediğini söylemenin abartı olacağı düşüncesindeler.
AKDENİZLİLERLE YAKIN DOSTLUK KURDULAR
Dr. Ulrich Schmölcke ve Michael Otto Enstitüsü'nden arkeologların 2024'te yaptığı bir araştırma, leyleklerin Roma İmparatorluğu döneminden beri Akdenizlilerle yakın dostluklar geliştirdiğini göstermişti.
Fosil bulgularına göre, beyaz leylekler bin 500 yıl önce Güney ve Batı Avrupa ile Balkanlar'daydı. İlginç şekilde kuşların nüfus dağılımı Roma İmparatorluğu'nun sınırlarıyla tam olarak örtüşüyordu.
Roma İmparatorluğu sınırlarının ötesinde ise onlardan iz bulunamadı. Zira insan nüfusu yoğunluğu orada önemli ölçüde daha düşüktü. Bu da beyaz leyleğin o dönemde Akdenizlilerle yakın bir ilişki kurduğu anlamına geliyor.
İNSANLAR VE LEYLEKLERİN SİMBİYOTİK BİR İLİŞKİSİ VARDI
Beyaz leyleklerin tarih boyunca insan yerleşimlerinin yakınında olması tesadüf değil. Çünkü bilim insanlarına göre iki tür arasında karşılıklı faydaya dayanan (simbiyotik) bir ilişki var.
Açık ve tarımsal alanları tercih eden leylekler, yuvalarını inşa etmek ve besin bulmak için insanların tarım uygulamalarından faydalanıyor.
Bu kuşlar kemirgenler, böcekler ve diğer haşerelerle beslenirken, farkında olmadan tarım alanlarını, mahsulleri ve dolayısıyla gıda terakini koruyarak insanlara fayda sağlıyor.
Tarım alanlarının varlığı da kuşların beslenebileceği haşereleri çekiyor.
İLİŞKİYE GÖLGE DÜŞTÜ: ARTIK ÇÖPLERİMİZLE BESLENİYORLAR
Ancak 21. yüzyılda iklim değişikliği ve yaşam alanlarının tahribatı insanlar ve leyleklerin bu uzun geçmişine gölge düşürdü.
2010'ların başından beri beyaz leylekler, geleneksel göç alışkanlıklarını değiştirerek Avrupa'daki çöplüklerde beslenmeye başladı. Bu durum, özellikle Portekiz ve İspanya'da belirgin. Bu bölgelerde leylek popülasyonları son 20 yılda önemli ölçüde arttı.
Araştırmalar, bu leyleklerin yıl boyunca Portekiz'de kalarak çöplüklerdeki yiyecek atıklarıyla beslendiğini gösteriyor.
Bu davranış değişikliği şimdilik leyleklerin enerji tasarrufu yapmasına ve daha kolay besin bulmasına olanak tanıyor. Ancak çöplüklerin değiştirilmesi, kapatılması veya başka türden insan faaliyetleri onların yaşamına ciddi şekilde zarar verebilir.
Diğer bir deyişle, insanlar yüzünden avlanmayı unutan kuşlar bir daha hiç göç etmeyebilir, hatta aç kalıp yok olabilir ve Yaren leyleklerin hikayelerini bir daha duymayabiliriz.
- Etiketler :
- Haberler -
- Yaren Leylek
- Türkiye
- Bursa Karacabey