Uçacak hiç kimse kalmadığı an...
''Uçak ile seyahat etmek bugün mümkün, hem de giderek daha çok insan için. Peki nereye kadar? Mümkün olmayana kadar!'' Bu satırlar, organik yaşamın temellerini atan isimlerden Victor Ananias'ın 'Yaşamı Sürdürmek' başlıklı yazısından...
Organik yaşam ve organik gıdalar üzerine yıllardır çalışmalar yürüten ve kurduğu Buğday derneği ile Türkiye'de organik yaşamın temellerini atan isimlerden biri olan Victor Ananias geçtiğimiz hafta hayatını kaybetti.
Ekolojik tarım alanında tüm dünyada tanınan Ananias, uluslararası ekolojik tarım kuruluşları tarafından geleceğin 5 liderinden biri olarak gösteriliyordu.
40 yaşında yaşama veda eden Ananias, hayata bakışını özetleyen yazılarından 'Yaşamı Sürdürmek'te şunları yazmıştı:
''Sorunu okumak, işlemeyeni fark etmek, problemi tanımlamak kendi başına hiçbir zaman çözüm üretmiyor. Bir durumun, varlığın içinde bulunduğu hali başlı başına bir sorun olarak tanımladığımızda çözüm şansımız kalmaz kendi adımıza çünkü gerçeğin 'sorun' olduğuna dair mutlak bir karar vermişizdir.
Durumu okumak, olanı sadece gerçeklik ve başlangıç noktası olarak algılamak ise sürdürmenin, dönüşümden güç almanın, hissederek ve müdahil de olarak dönüşmenin sağlam yolu.
Çok mu felsefi oldu? O halde şöyle devam edelim; şu anda Samsun'da iyiliğine inandığım iletişimler, çalışmalar için bulunduğum bir günlük ziyaretimden uçak ile İstanbul'a geri dönüyorum. bunu çok rahatlıkla şöyle yargılayabiliriz: 'savunduğum sürdürülebilir yaşam pratiklerine tamamen ters bir hareket olan uçak yolculuğu ile inandığım, savunduğum değerlere aykırı bir eylem yapıyorum, büyük bir ayak izi bırakıyorum'. doğru. Ama doğrunun, gerçeğin ne kadarı? İşte bu nokta tam da kendimizi kolaylıkla kandırabileceğimiz ya da bunu yapmayıp acıyı yüreğimizde hissederek uçak yolculuğunu gerektirmeyecek bir yaşam için emek vererek devam edebileceğimiz yol ayrımına geliriz. Uçak ile seyahat etmek bugün mümkün, hem de giderek daha çok insan için. Peki nereye kadar? Mümkün olmayana kadar! Ne zaman mümkün olmaz? Dünyada uçak ile bir yere gitmeye ihtiyacımız olmadığına inandığımız, yaşamımızın sürmesinin tamamen uçak kullanmama koşulunu gerektirdiği ya da uçacak hiç kimse kalmadığı an.
Zarar vermeden yaşamımı sürdürme hayalim var, dahası, anlamasam dahi bütüne fayda sağlama, yaşamı besleme isteğim var. Bunun için epeyce tohum saflığında adımlar da var attığım, çürüttüğüm meyveler, de var sepetimde, zembilimde. Tam anlamasam da gökten inmiş bu zembil kendisinin dua ilmikleriyle örmüş ellerin memleketine geri dönecek diye inanıyorum içindeki çürük meyveler ile ve tohumlar zembilden damlayan çürümüş meyve sularından dahi beslenerek büyüyüp, yeni ve bereketli bir hayatı besleyecek, var edecek.''
Victor'un ani gidişi onu tanıyan tanımayan herkesi üzüntüye boğdu... İşte onlardan birinin Simon Johnson'ın Victor'a teşekkür mektubu:
Victor’la hiç tanışmadığım halde, kızımız Nehir’in doğduğu dört buçuk yıl öncesinden beri haftada en az bir kere uğradığımız Şişli’deki organik markette onunla sürekli karşılaşırdım. Bildiğim kadarıyla ne eşim ne de kızım kendisiyle konuşma fırsatı bulamamışlardı. Fakat, şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki Victor Ananias kurucusu olduğu Türkiye’nin en etkili ekolojik organizasyonlarından Buğday sayesinde benim ve sevdiklerimin daha kaliteli bir hayat sürmesine bu şehirdeki herhangi başka bir insandan daha çok katkı yapmıştır.
Victor Buğday sayesinde Türkiye’deki yüzlerce çiftçinin ekolojik çiftçilik uygulamaları yapmasını sağladı, onları korudu, teşvik etti ve eğitti. Onların bu çabasını da İstanbul ve Türkiye’nin başka yerlerindeki ekolojik pazar müşterilerine doğrudan ulaşmalarına imkân vererek destekledi.
Victor Buğday’ın başkanlığından birkaç yıl önce ayrılsa da, çalışmalarına aktif olarak devam etti ve her hafta pazarda varlığını hissettirdi. Onu bir gün pazardaki bütün üreticilerin ve tezgâh sahipleri arasındaki bir açık tartışmanın moderatörlüğünü yaparken gördüğümü hatırlıyorum. Bu pazarın sadece herhangi başka bir pazar olmadığının ama sosyal dönüşüme yol açan bir doğrudan hareket olduğunun yaşayan bir örneğiydi bu. Victor’un yaymak için çok uğraştığı yeşil bilinç ve davaya katılan işçilerin emeğinin sonucu olan sessiz ve barışçıl bir kentsel devrim. Peki bundan faydalananlar kimlerdi? Tek tek her birimiz!
Kızım Nehir pazarda iyi tanınır. Tanınması çok normal, çünkü oradakiler Nehir’in geniş ailesi gibi oldu. Tezgâh sahiplerinin çoğu (bunların %70’i ayni zamanda üreticidir) Nehir’in pazarın bebeği olduğunu açıkça dile getirir. Ne de olsa Nehir onların sevgi ve emeğinin gıdasıyla beslenip büyüdü. Pazara ailece ziyaretlerimiz, hayattaki en büyük zevklerimizden biri. Hepimiz orada şimdiden harika meyveler veren arkadaşlıklar kurduk. Bunun için sana teşekkür etmek istiyoruz Victor, bunu mümkün kıldığın için, bize umut verdiğin için, iyi yaşamanın ve evimiz olan bu Dünya’yı sevmenin bizim sorumluluğumuz olduğunu hatırlattığın için.
Simon, Mehpare and Nehir.
- Etiketler :
- Haberler