Teoman: Cendereden çıkmış gibiyim
İkinci filmi 'Bizim Büyük Çaresizliğimiz' ile Altın Ayı için yarışan Seyfi Teoman ntvmsnbc'nin sorularını yanıtladı. Filminin olumlu eleştiriler aldığını söyleyen Teoman, Türkiye'deki politik ortamın kendilerini etkilediğini de belirtti.
Seyfi Teoman’ın ikinci filmi 'Bizim Büyük Çaresizliğimiz'in dünya prömiyeri, 16 Şubat Çarşamba günü Berlin Film Festivali’nde yapıldı. 1600 kişilik Berlinale Palast’ta yapılan galaya ilgi yoğundu.
Seyfi Teoman galadan sonra 'Altın Ayı' için yarışan filmiyle ilgili sorularımızı yanıtladı.
Berlin Film Festivali'ne daha önce de davet edilmiştiniz ama ilk kez Altın Ayı için yarışıyorsunuz. Festivale katılmak nasıl bir duygu? Heyecanlı mısınız?
Çok heyecan verici, özellikle bu kadar üst düzeyde Türk sinemasını temsil etmek daha da gurur verici. Bu kadar kalabalık bir seyirci ile gerçekleşen galadan çok etkilendik.
Nasıl tepkiler aldınız?
Basın ve özellikle gala gösteriminde izleyici filmin içine girebildi ve mizahı iyi yakaladı. Şu ana kadar hep olumlu tepkiler aldım.
Geçen yıl Altın Ayı'yı Semih Kaplanoğlu'nun 'Bal' filmi kazandı. Hemen ardından yarışmaya katılmak sizin için bir dezavantaj olabilir mi?
Hayır tam tersine, Türk sinemasında büyük bir gelişme ve ivme var. Çok ciddi bir üretim söz konusu. Bu da her türlü festivale katılmayı sağlayacak potansiyeli getiriyor. Semih Kaplanoğlu'nun açtığı yolda ilerlemek benim için gurur verici.
Bu filmi çekerken Berlin Film Festivali'ne katılmayı düşünmüş müydünüz?
Filmi çekerken festivallere katılmayı düşündük, Berlinale'ye denk geldi, kabul de görünce bizim için iyi oldu. Festival için film çekmiyoruz ama ne kadar çok izleyiciye ulaşırsa o kadar iyi.
Neden bu senaryoyu tercih ettiniz? Sizi ne etkiledi?
Romanın yazarı Barış Bıçakçı ile 'Tatil Kitabı'nın çekiminden önce tanıştık. Yazar olarak Barış'ı çok beğeniyorum ve senaryoyu yazarken onun iki tane öyküsünü kullandım. Kendime çok yakın görüyorum ve sinemada onun yaptığının karşılığını bulmaya çalışıyorum. Bu romanı zaten çok beğeniyorum ve onun bir romanını sinemaya uyarlamak istiyordum. Öykü olarak da arkadaşlık ve sevgi üzerine olduğu ve beni çok ilgilendiren temalarda gezindiği için kolay oldu.
Filmde Çetin ile Ender arasındaki ilişki sıradışı değil mi? Vermek istediğiniz mesaj neydi?
Aslında Türkiye için pek olağandışı değil. Ben de arkadaşlarımla uzun süre aynı evi paylaştım. Tabii ki çok sıradan bir şey değil. Ama bizim toplumsal olarak çok rahat anlayabileceğimiz bir ilişki.
Ankara'da geçiyor film ve karakterler de tipik Ankaralı. Ankara'yı seviyor musunuz?
Aslında Ankara'yı ben bu film sayesinde öğrendim. Ama Ankara'nın Türkiye'nin entelektüel hayatına ciddi bir katkısı vardır. Tiyatroda, edebiyatta çok önemli bir yeri vardır. Hep dışarıdan baktım bu kente ama şimdi çok seviyorum.
Türk sinemasının son dönemde yeni bir akım içinde olduğu konusunda otoriteler hemfikir. Siz de bu görüşü paylaşıyor musunuz?
Benim de içinde olduğum bir genç kuşak var. Yılda 70-75 film üretiliyor. Ticari sinemada çok sayıda film üretiliyor, vizyona giriyor ve seyirci topluyor. Dolayısıyla çok ciddi bir hareketlenme var. Bu sayede de dünya sinemasına taze bir ses olarak yükselmiş durumdayız.
Peki destek görüyor mu sinema? Yapımcılar, yönetmenler?
Türkiye'de henüz bu konuda yerleşmiş bir sistem yok ama bu film mesela Kültür Bakanlığı'ndan destek aldı. TRT de yapımcılardan bir tanesi. Yani kurumsal bir destek tam olarak yerine oturmamış olmakla beraber bir destek mekanizması var. Fakat yetersiz.
Türkiye'deki sosyal ve politik gelişmelerden ne kadar etkileniyorsunuz?
Türkiye'deki politik ortam kutuplaşmış durumda ve biz de içindeyiz bunun. Çok temel meseleler ile ilgili tartışmalar oluyor ve ben şaşkın durumdayım. Gündemdeki keskin tartışmalar ve gelişmeleri aslında biraz da buraya gelince fark ettim. Kendimi cendereden çıkmış gibi hissettim. O anlamda çok olağan dönemlerde değiliz. Bu da bizi psikolojik olarak etkiliyor.
Bu etkilenmeler yönetmenliğinize yansıyor mu?
Yaşadığımız her şey bizi etkiliyor tabii. Hayatımızdaki köklü değişiklikler ister istemez bizi ve dolayısıyla filmlerimizi etkiliyor. Çünkü samimi filmler yapmaya çalışıyorum ve kendimden bir şeyler anlatmaya çalışıyorum. Ben değiştikçe filmler de değişir çünkü.
Son soru... Sırada hangi proje var?
Burada ortak yapım platformunda sunduğumuz bir proje var. İsmi 'Evliya'. Isparta çevresinde'da civarında geçen bir salgın hastalık hikayesi. Onun merkezinde bir doktor ve klinik var. Yine insan temelli bir hikaye. Bu filmi seneye çekmeyi düşünüyorum, ondan sonraki sene de gösterme girer sanırım.
Başrollerinde İlker Aksum, Güneş Sayın ve Fatih Al'ın yer aldığı 'Bizim Büyük Çaresizliğimiz' Türkiye’de 15 Nisan'da vizyona girecek.
- Etiketler :
- Haberler