Müsilaj için plan yapıldı: Marmara nasıl kurtarılacak?
Son aylarda Marmara Denizi'ni etkisi altına alan müsilajdan kurtulmak için hazırlıklara başlandı. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Marmara Denizi için hazırladıkların acil eylem planını açıkladı. Acil eylem planında arıtma tesislerinden temizlik çalışmalarına kadar birçok madde yer alıyor. Peki, alınan bu kararlar Marmara Denizi'ni kurtarabilecek mi? Müsilaj oluşumu son bulacak mı? Konunun uzmanları alınan kararları ve Marmara Denizi'ni kurtarma yollarını Ntv.com.tr'ye anlattı.
Ayşe Çınar / Ntv.com.tr
Dün gerçekleştirilen Marmara Denizi Eylem Planı Koordinasyon Toplantısı'nın ardından Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Marmara Denizi için acil eylem planını açıkladı. Buna göre Marmara Denizi'ni altı aydan uzun bir süredir istila eden müsilaj oluşumuyla mücadele etmek için 21 maddelik bir plan oluşturuldu.
DENİZ SALYASI (MÜSİLAJ) NEDİR?
Peki, acil eylem planında alınan kararlar Marmara Denizi'ni kurtarmak için yeterli mi? İstanbul Üniversitesi İçsu Kaynakları Yönetimi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Meriç Albay, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Temel Bilimler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yeşim Büyükateş, acil eylem planını Ntv.com.tr için değerlendirdi.
-Eylem planında alınan kararlar yeterli mi?
Mustafa Sarı: Tüm tarafların bir araya gelmesini bir acil eylem planı üzerinde anlaşmalarını ve acilen bunun uygulamaya ggeçilmesini talep eden birisiydim zaten. Bir eylem planında anlaşılmış olmasından dolayı memnun oldum. Ancak metinler etkilerini yazıldıkları yerden almazlar, uygulamadan alırlar. Uygulama nasıl olacak onu görmemiz lazım. İlk etap olarak tüm tarafların bir araya gelmesi memnuniyet verici oldu.
Atıkların azaltılması yönünde, tarımı da içine alan bir yaklaşım söz konusu. Büyün atıkların azaltılması, gemi atıklarının azaltılması, Marmara Denizi’nin komple bir koruma alanı olarak düşünülüyor olması vb. kararlar alındı. Bunların hepsi çok olumlu, olması gereken şeyler. Yarından itibaren yüzeylerde olan müsilaj kalıntılarıyla ilgili bir temizleme çalışması yapılacağı söylendi.
Yeşim Büyükateş: Bakan Kurum’un belirttiği 22 maddelik önlem planının içeriğini önemsiyoruz. Kısa ve uzun vadeli çözüm önerilerini doğru değerlendirmek gerekiyor. Sorunun önümüzdeki dönemlerde de artarak devam etmemesi için yapılacak çalışmalar kurumsal ve bireysel olarak değerlendirilmeli. Hepimizin üzerine görevler düşüyor. Örneğin, havza yönetimi, birer biyolojik arıtma sistemi gibi görev yapan sulak alanların korunması, aşırı avcılık üzerine çözümler, kıyı erozyonunun önlenmesi, habitat kaybının engellenmesi, yağmur suyu ve evsel-kanalizasyon atık deşarjının ayrılması, doğal balıkçılıktan çok temiz balık yetiştiriciliğinin desteklenmesi kurumsal olarak Belediyeler, ilgili Bakanlıklar, STK’lar, meslek örgütleri, bilim insanlarının el birliği ile çalışmasıyla düzenlenebilir.
Bireysel olarak da özellikle katı atık yönetiminde halkın katkısı, biyolojik olarak parçalanabilen deterjanların kullanımının desteklenmesi, çevre ve denizi koruma bilincinin yaygınlaştırılarak farkındalığın artırılması önemlidir. Dolayısıyla ekosistem sürdürülebilirliği ve ekonomik sürdürülebilirliğin bütünleşik olarak değerlendirilmesi gerekiyor.
-Bakan Kurum'un açıkladığı eylem planında ilk olarak 8 Haziran'dan itibaren deniz yüzeyinde temizleme çalışmaları yapılacağı belirtildi. Yüzey temizliği Marmara Denizi için yeterli mi? Yüzey temizliği Marmara'da neyi değiştirir?
Meriç Albay: Ben yüzeyin temizlenmesinin çok etkili olacağını düşünmüyorum. Çürüyen maddeler zaten yukarıya geliyor. Dipte sıkıntı var. Organik madde yükü dipte zaten. Onlar çürüyünce yukarı çıkıyor. Önemli olan dipteki materyalin azalması. Onlar azaldıkça yüzeyde de azalacaktır. Umarım zamanla dipte de azaltmayı öngörüyorum. Benim araştırmalarıma göre yanlış hatırlamıyorsam İtalya’nın rekoru beş ay. Biz de yüzeyde aralıkta görülmeye başladı, 6 ayı geçmek üzere. Bu yüzden ben zaten artık zamanla azalacağını düşünüyorum. Bu kadar uzun süremez diye düşünüyorum. Zaten dipte azaldıkça, yüzeyde de azalacaktır. Bence yüzeyin temizlenmesine çok da gerek yok. Çünkü alan çok büyük.
Mustafa Sarı: Orada bir kavram kargaşası var. Müsilaj suyun yüzeyiyle otuz metre derinlik arasında oluşuyor. Bu oluşum hala devam ediyor ve onu temizlemek mümkün değil. Müsilajın son aşamasında bazı parçalarının çok çok az bir kısmı deniz yüzeyine çıkıyor ve birikiyor.
Bunların temizlenmesi krizi yönetmiş olmamıza yarayacak. Kıyılar, balıkçı barınaklarında, liman içlerinde birikiyor bunlar biliyorsunuz. Hatta 10 cm kalınlığa ulaşacak kadar bir tabaka haline geliyor. Bu hep suyu ısıtıyor, oksijeni azaltıyor, güneş ışığının suyun içine girmesini engelliyor. Bu durumda da müsilaj tabakasının altında kalan canlı yaşamı tehdit ediyor. Bu yüzden bu biriken tabakaların alınmasının, temizlenmesinin tabii ki faydası olacaktır. Ama tamamen bir çözüm değil. Müsilajın ortadan kalkmasını tamamen durduracak bir çözüm değil. Bununla hem görsellik düzelmiş olacak hem de sınırlı da olsa kıyıya yakın yerlerdeki canlı yaşam üzerindeki etkileri bir parçacık da olsa azalmış olacak.
-Eylem planında yer alan diğer bir önemli madde bölgede bulunan tesislerin ileri biyolojik arıtma tesislerine dönüştürülmesi. İleri biyolojik arıtma tesisi nedir?
Meriç Albay: İleri biyolojik arıtmadan bahsedildiğini sanıyorum. Eğer yanlış hatırlamıyorsam Boğaz’daki şu anda derin deniz deşarjıyla verilen atıklar yüzde 80 civarında. Yani yüzde 20’si tam arıtım, yüzde 80’i derin deniz deşarjıyla denize veriliyor. Bunlara ileri biyolojik arıtma yapılarak verilmesi çok önemli bir şey. Zaten olması gereken böyle bir eylem planıydı.
Bence en önemli maddede bu. Ön arıtım tamamen ileri biyolojik arıtıma döndürülürse, denizde azot-fosfor karma grubunun denize giren büyük bir kısmını azaltacaktır. Bu da organik madde birikiminin azaltılmasına yol açacaktır. Deniz üzerindekilerin toplanmasından ziyade ileri biyolojik arıtma tesislerinin yapılmasını daha çok önemsiyorum.
Mustafa Sarı: Ön arıtma yapan tesisler Marmara için hiç yeterli değil. Ön arıtma zaten arıtmamak demek aslında. Şu anda bizim yarıdan fazla atığımız hiç arıtılmadan Marmara Denizi’ne gidiyor. Bunun önüne geçmek için ileri arıtma sistemine sahip biyolojik arıtmalara ihtiyaç olduğunu biz hep vurgulamıştık. Bunun eylem planında yer alması memnuniyet verici.
Dereler vasıtasıyla da Marmara'ya gelen bir atık yükü var. Eylem planında bunun da artık engelleneceği belirtildi. Ancak bu nasıl önlenebilir? Nasıl bir çalışma yapılmalı?
Mustafa Sarı: Bunun için üç aşamalı bir plan yapılmalı. Birincisi derelerdeki kirliliğin temel kaynaklarından birisi sanayi tesislerinden oraya atılan atıklar. Sanayi tesislerini sıkı denetime tabii tutmak zorundasınız. Bu atıkları dereye bırakmasını engelleyeceksiniz. Cezaların artırılması gerekiyorsa artırılacak. Denetimlerin artırılması gerekiyorsa artırılacak. Eğer bununla ilgili sanayi kuruluşları arıtma tesisi yapmak konusunda sıkıntı çekiyorlarsa uygun finansman yöntemleri geliştirilmeli. Bu endüstriyel kirliliğin derelere ulaşmasını engellememiz lazım.
İkincisi tarımdan gelen yükler var. Yani gübre kullanımı, çeşitli zehirlerin kullanımı gibi, bunlar çok kirletiyor. Damla sulama sistemlerine geçip, basınçlı sulama sistemlerine geçip sulamada kullanılan suyla bu atıkların yıkanarak denize ulaşmasını engellemek gibi bir yaklaşım var sanıyorum eylem planında. Bu faydalı olsa da tek başına yetmez. Yine sulak alanlarda, akan suların denize karıştıkları noktalarda sulak alanların güçlendirilmesi lazım. Bu sular denize ulaşmadan önce fazla yükleri –azotu, fosforu- orada tutarlar.
Üçüncüsü ise bu akarsuların etrafında çok sayıda yerleşim yerleri var. Köyler var küçük küçük. Bunların atıklarının belli ölçüde arıtılarak akarsuya deşarjının yapılması gerekiyor. Böyle olursa akarsulardaki yükleri azaltmış oluruz.
Reaktif oksijen müsilaj için bir çözüm olabilir mi?
Meriç Albay: Bu tarz oksijenle tedavi gibi birçok yöntem var. Ancak ben bunların hepsini geçici çözüm olarak görüyorum. Küçük bir gölet olsa vs. bu tarz yöntemler işe yarar. Büyük alanlarda asıl olan atığı kesmek.
Diğer denizler için bir tehlike söz konusu mu?
Mustafa Sarı: Müsilaj Akdeniz Havzasındaki denizlerin hepsinde görülen doğal bir olay. Doğal olmayan şuanda bu kadar yoğun bir şekilde Marmara’da görülüyor olması. Ege’de müsilajı görebiliriz, Karadeniz’de de görebiliriz. Beklentimiz Marmara’daki gibi yoğun bir müsilajın oralarda ulaşmayacağı yönünde. Bunun nedeni müsilajın oluşmasını tetikleyen üç mekanizmadan en az birinin oralarda devre dışı kalıyor olması. Müsilaj
Marmara’da görülmeden öncede vardı Ege’de. Ancak oradaki yaşamı etkileyecek düzeyde değildi. Şuanda da denizin yüzeyindeki akıntı nedeniyle taşınıyor Ege Denizi’ne. Elimizdeki bilgiler şu anda oradaki turizmi ya da balıkçılığı etkileyecek düzeyde olmadığı yönünde ama takip etmemiz izlememiz lazım.
Karadeniz’e gelince buradan Karadeniz’e müsilajın taşınmasını beklemeyelim. Yüzeydeki akıntı çok nadir olarak ters akıntıya dönüşüp buradan Karadeniz’e gider. Genellikle Karadeniz’den Marmara’ya bir akıntı var. Zaten Karadeniz’de de görülmesi normal. Ancak yoğunlaşmasını beklemiyoruz. Ama bunları takip etmeliyiz.
ayse.cinar@ntv.com.tr
MÜSİLAJA RAĞMEN DENİZE GİREN TURİST ŞAŞIRTTI
- Etiketler :
- Haberler -
- haberler
- Türkiye
- haber
- Marmara
- Çevre
- Karadeniz
- Ege
- Çevre Kirliliği