İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nın kısa tarihi
İrtica ile mücadele eylem planı nasıl ve ne zaman gündeme düştü? Soruşturmalar nasıl yürütüldü? Ergenekon davası savcıları sürece nasıl müdahil oldu?
"İrtica ile Mücadele Eylem Planı” hayatımıza Taraf Gazetesi'nin 12 Haziran 2009 tarihli haberiyle girdi.
Gazetenin manşetten verdiği haberde, Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Dairesi tarafından hazırlandığı öne sürülen Albay Dursun Çiçek imzalı bir andıç vardı. Habere göre andıçta, AKP ve Fethullah Gülen cemaatini bitirmeye yönelik planlar vardı. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde “irtica ile mücadele birimi” oluşturulduğu iddiası da haberde yer alıyordu.
Taraf gazetesinde yayımlanan haber üzerine, Genelkurmay Başkanlığı'nca soruşturma emri verildi. Elde belgenin sadece fotokopisi bulunduğu için, öncelikle belgenin gerçekliği üzerine tartışmalar yürütülüyordu. Aynı gün Askeri Savcılık tarafından olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Askeri Savcılık, soruşturmada, ''şu ana kadar elde edilen deliller değerlendirildiğinde, ele geçirildiği iddia edilen belgenin, Genelkurmay Başkanlığının herhangi bir biriminde hazırlanmadığına ilişkin bir kanaate varıldığını'' bildirdi ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.
BAŞBUĞ "KAĞIT PARÇASI" DEDİ
Askeri Savcılık, belgenin aslı mevcut olmadığı için, belgenin hangi amaçla kim veya kimler tarafından üretildiği, üretenlerin amaçları hakkında adliye mahkemelerinin görevli ve yetkili olduğunu bildirerek, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının görevsizliğine, soruşturma dosyasının İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verdi.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ise belge için “kâğıt parçası” dedi ve belgeyi hazırlayanların bulunmasını istedi.
ERDOĞAN: DEMOKRASİYE YÖNELMİŞ BİR GİRİŞİMİN İPUÇLARI
16 Haziran'da ise AKP yöneticileri, Genelkurmay Harekat Başkanlığında hazırlandığı iddia edilen ''İrticayla Mücadele Eylem Planı'' ile ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan konuya ilişkin yaptığı açıklamada, ''Bu metin, içerisinde bulunan başlıklar ile değerlendirildiğinde özellikle demokrasiye yönelmiş ve demokrasiyi adeta yok etmeye yönelik bir girişimin ip uçlarıdır. Bunun doğruluğu, yanlışlığı, sahte midir, gerçek midir? Bu süreç onun takibi sürecidir. Ondan sonra da bunun faillerini bulma süreci de yine bunun içerisindedir'' dedi.
ÇİÇEK BİR GÜNLÜĞÜNE TUTUKLANDI
İstanbul'da yürütülen soruşturmada ise Dursun Çiçek'in ifadesini Ergenekon savcıları aldı. Albay Dursun Çiçek "örgüt üyeliği" suçlaması ile tutuklandı ve Hasdal Askeri Cezaevi'ne konuldu. Kurmay Albay Dursun Çiçek tutuklanmasının ardından 24 saat geçmeden avukatlarının tutukluluğa yaptığı itiraz üzerine tahliye edildi. Aynı gün konuyla ilgili olarak Gölcük Donanma Komutanlığı'nda görevli Kurmay Albay Muharrem Nuri Alacalı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nda görevli Kurmay Albay Dora Sunguray, Levent Görgeç, Mert Yanık, Aydın Odabaşı, Şafak Yürekli, İbrahim Koray Özyurt ve Tayfun Duman sabah da ifade verdi.
SERDAR ÖZTÜRK: ÇİÇEK'İ TANIMAM
Belgenin Ergenekon soruşturması ile ilgisi ise öncelikle, Taraf gazetesinde yayınlanan fotokopi belgenin Ergenekon tutuklusu Serdar Öztürk'ün ofisinde ele geçirilmesinden kaynaklanıyor.
Ancak Serdar Öztürk, tutuklu bulunduğu Silivri 5 No'lu L Tipi Cezaevinden, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına bir dilekçe gödermiş ve açıklamasında, Albay Dursun Çiçek'i hiç tanımadığını belirtmişti. Öztürk, bürosunda ele geçirildiği iddia edilen, ''İrtica ile Mücadele Eylem Planı''nın aslı ve ihbar mektubunun da incelenmesi için Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığına gönderilmesini talep etti.
ISLAK İMZALI BELGE İLE GÜNDEM YİNE KARIŞTI
Belgenin ıslak imzalı olduğu iddia edilen halinin, geçtiğimiz günlerde kimliği meçhul bir ihbarcı tarafından Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi bu konuyu yeniden gündeme düşürdü.
Belgedeki ıslak imza, Dursun Çiçek’in imzasıyla karşılaştırılmak üzere Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Belgedeki orjinal imzanın albay Çiçek'e ait olduğu Adli Tıp raporuyla kesinlik kazandı.
Belgeyi gönderen subay ise savcılığa yazdığı mektupta, belge ortaya çıkınca Genelkurmay'daki 35 bilgisayardan kayıtların silindiğini söylüyor ve imhayı gerçekleştiren 5 subayın adını veriyordu. Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcıları bu subayları da adliyeye ifade vermeye çağırdı.
ERDOĞAN: TSK DA BU LEKEYİ KABUL ETMEZ
Islak imzalı belgenin ortaya çıkmasının ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan sürecin yargıda takipçisi olacaklarını, TSK'nın da böyle bir lekeyi kabul edemeyeceğini söyledi.
Genelkurmay da konuyla ilgili yaptığı açıklamada, söz konusu planla ilgili askeri savcılığın yaptığı soruşturmayı hatırlattı ve "askeri savcılığın bağımsız ve tarafsız olarak yürüttüğü bu soruşturmaya kimsenin saygısızlık etme yetkisi olmadığı" kaydedildi.
VE ÇİÇEK BUGÜN ADLİYEDE
İfade verip vermeyeceği yaklaşık 3 haftadır merak konusu olan Albay Çiçek ise bugün ifade vermeye gitti. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz son açıklamasında Dursun Çiçek için "çağırdık ama gelmedi" demişti. Bu bilginin ortaya çıkmasından kısa süre sonra Çiçek'in avukatı Mustafa Çevik yazılı bir açıklama yaparak, çağrıdan geç haberdar olduklarını ve "müvekkili ile birlikte Cumhuriyet Savcılığına gideceklerini açıkladı.
- Etiketler :
- Haberler