Dr. Mehmet Öz: “Aşıya erişim salgının süresini kısaltacaktır”
"Pandemi Sonrası Dünya’da Uluslararası Düzen ve Değişen Dinamikler" başlığıyla bu sene sanal ortamda 4’üncüsü gerçekleştirilen TRT World Forum 2020 başladı. TRT World Forum 2020’nin ilk gün oturumlarından “Pandemi Döneminde Küresel Sağlık Sorunlarına Ortak Çözümler” alanında uzman isimleri ağırladı.
TRT World Forum 2020’nin ilk gün oturumlarından “Pandemi Döneminde Küresel Sağlık Sorunlarına Ortak Çözümler” alanında uzman isimleri ağırladı.
Pandemi döneminde sağlıkta gelinen noktayı ve daha hangi alanlarda gelişim gösterilmesi gerektiğinin tüm aşamalarıyla tartışıldığı panelde; Cerrahi Profesörü ve Emmy Ödüllü Dr. Oz Show Sunucusu Mehmet Öz, Malezya Başbakanı’nın Kamu Sağlığı Özel Danışmanı Jemilah Mahmood, İngiltere Ulusal Sağlık Servisi Küresel Sağlık Direktörü Neil Squires, Avrupa Klinik Mikrobiyoloji ve Bulaşıcı Hastalıklar Derneği Yeni Çıkan Enfeksiyonlar Çalışma Kolu Eşbaşkanı Eskild Petersen ve New South Wales Üniversitesi Epidemiyoloji Profesörü Marylouise McLaws yer aldı. Oturuma geçilmeden önce Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus da bir konuşma gerçekleştirdi.
Tedros Adhanom Ghebreyesus “Aşıya eşit erişim hakkı her bir ülkenin ulusal çıkarının ötesindedir.”
Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, Koronavirüs salgınının sosyal, ekonomik ve siyasi güvenliğin temellerini sarstığını ifade etti. Ghebreyesus, sistemin üçlü bir yükle karşı karşıya olduğunu söyleyerek bunların öncelikle salgına cevap verebilmesi sonra önlemlerin ve zaruri hizmetlerin sürdürülmesi ve üçüncü noktada da aşı çalışmalarına yön verilebilmesi olduğunu belirtti. DSÖ Genel Direktörü: “Aşıların dağıtılması aslında ulusal sınırların ötesine geçen bir şeydir. Eşit erişim, her bir ülkenin ulusal çıkarlarının ötesindedir. Düşük ve orta gelirli ülkelerdeki insanlar aşıya erişemezse virüs öldürmeye devam eder, ekonomik toparlanma ise gecikir. Aşıya erişim salgının süresini kısaltacaktır. Covid-19 salgını aslında liderlik, dayanışma ve yönetişim anlamında bir dönüm noktasını da teşkil etmektedir. Bu sayede ekonomilerimiz, toplumlarımız aslında sağlığın tehdit edildiği acil durumlar karşısında korunabilir,” dedi.
Mehmet Öz “İlk zamanlarda virüs insanlara çok uzak bir gerçeklik gibi geliyordu.”
Göğüs, Kalp Damar Cerrahı ve Emmy Ödüllü Dr. Oz Show Sunucusu Mehmet Öz konuşmasına bilimin her şeyden hızlı gelişen tek şey olduğunu ifade ederek başladı. Kolaylık gibi görünen şeylerin aslında kriz de olabileceğini belirten Öz, virüse dair bu kadar verinin karmaşaya da yol açabileceğini, pek çok deney sonucunda pek çok zor karar vermek zorunda kalındığını, bir virüs söz konusu olduğunda, halk sağlığı uzmanları için çok zor durumlar ortaya çıkabildiğini ifade etti. Halk Sağlığı uzmanlarının çoğu zaman korkuyu da yönetmek zorunda olduğunun altını çizerek, verecekleri her kararın sonucunda ölüm mü yoksa yaşam mı sorusuyla sınandıklarını belirtti.
ABD’de virüsün insanlar üzerindeki psikolojik etkisine değinen Öz: “İlk zamanlarda virüs insanlara çok uzak bir gerçeklik gibi geliyordu. Bize bulaşmaz, bulaşacak insanlara yakın değiliz diyorlardı. Bu düşünce aylarca devam etti. İşinizi kaybediyorsunuz, gelirinizi kaybediyorsunuz, izolasyonla birlikte birçok sorun artıyor ama hiçbir yetkili sizin Covid-19’la ilgili endişelerinize yanıt vermiyor. Yeterince dikkat edilmesi ve bunun sonucunda tek bir bulaş, onlarca yüzlerce bulaşa neden oldu. Virüs kuzeyden güneye Florida, Teksas, Arizona gibi bölgelere de yayıldı. Bilimsel verilerle ölçülebilen kesin bir virüse karşı, irrasyonel kararlar bu sonucu getirdi. Mesela başka bölgelerde okullar açıkken New York’ta hiçbir veri yokken okullar kapatıldı, sonra yine hiçbir veri yokken New York’ta okullar açıldı. Mayıs, Haziran ve Temmuz’da elde ettiğimiz deneyimleri yetkililerle paylaşmamıza rağmen görmezden gelindi,” dedi.
Gelecekte başka bir virüs bu boyutlara gelirse, nüfusun sosyal mesafe, maske gibi şeylere daha farklı hızda adapte olacağını ifade eden Mehmet Öz, halk sağlığı harcamalarına daha fazla yatırım yapılması gerektiğini ve hatta bütçe ayrılarak ele alınmasının önemini vurguladı.
Mehmet Öz “Ben ilk aşıyı tabii ki rahatlıkla yaptırırım.”
TRT World Forum 2020 oturumunda, ABD’nin tekrar Dünya Sağlık Örgütü’ne katılmasını umduğunu söyleyen Öz, aşı geliştirme çalışmalarının daha önce başlatıldığını, geliştirilme çalışmalarının devam ettiğini belirtti. Aşıyla ilgili elde %90’lık başarının olduğunu ve geriye dağıtım ağını kurmanın kaldığını ifade eden Öz: “Bu ay içerisinde sağlık personeline aşı yapılacak ve ardından 100 milyon ABD’li aşı olacak. Hedef her üç ABD’liden ikisine aşı vurmak. Bu yapıldığında ciddi bir genel bağışıklık kazanılmış olacak. Bu bile en azından bir yıl zaman kazandıracak. Yine de sadece ABD’de değil dünyada ortak bir mücadele vermeden aslında ne herhangi bir Amerikalı ne de herhangi birimiz tamamen güvende olacağız,” dedi.
Aşıya karşı duyulan şüphelere ilişkin de açıklamalarda bulunan Mehmet Öz: “Ben ilk aşıyı tabii ki rahatlıkla yaptırırım. ABD’lilerin üçte biri bu aşının çok hızlı bulunduğunu; bazı onay süreçlerinin fazla hızlandırıldığını düşünüyor. Aşı üreticileri aslında verilerden %100 emin olana kadar aşıyı dağıtmayacaklarına dair bir taahhütname imzaladılar. Benim şovum yüz ülkede yayınlanıyor. Ben de mümkün olduğunca dünyayı gezmeye çalışıyorum. İnsanlar hazır olmadıkça, baskı yapmak genelde ters tepebiliyor. O yüzden diyorum ki zaten ilk aşamada yeterince aşı yok, şüpheleriniz varsa olmayın. Etrafınızda aşı olmuş kişilerin sonuçlarını görün ve ona göre değerlendirme yapın. Herkes değil ama yeterli kişi aşı olduğunda salgının hızı önemli ölçüde kesilecektir,” ifadelerini kullandı.
Jemilah Mahmood “Aşıya erişimin hakkaniyetli bir şekilde oluşmasını bekliyoruz.”
Malezya Başbakanı Kamu Sağlığı Özel Danışmanı Jemilah Mahmood, Malezya’da daha önceden de salgınların yaşandığını ifade ederken; Sars’a N1H1’e maruz kalmış olmalarından ötürü şoklarla nasıl başa çıkılabileceğine dair bazı tecrübelerinin var olduğunun ve halk sağlığı sistemlerine çok ciddi yatırımlar yaptıklarının altını çizdi. Bununla birlikte bu durumun sosyal bir yapıları olduğu için el sıkışmayı, sarılmayı seven Malezyalılar için çok zor geçtiğini söylerken bu noktada en büyük başarılarının çok şeffaf bir süreç yürütebilmeleri olduğunu vurguladı.
Jamilah Mahmood, neredeyse her gelişmenin hakla paylaşıldığını belirtti ve: “Adapte olmak, kendimizi duruma uyarlayabilmek, test kapasitesini güçlendirebilmek, verileri akıllı bir şekilde kullanabilmek, halka sürekli olarak iletişim halinde olmak bu süreçte çok önemliydi,” dedi.
TRT World Forum 2020 oturumunda aşıyla ilgili de fikirlerini açıklayan Mahmood: “Aşıya erişimin hakkaniyetli bir şekilde oluşmasını bekliyoruz. Herkes güvende olana kadar kimse güvende değil. Asya ülkeleri birbirine yakın ve çokça diyalog da oluyor. Bu anlamda komşularımızı da aşılardan istifade etmesini sağlayabiliriz,” ifadelerini kullandı.
Aşılanma ile ilgili bazı toplumlarda şüpheler olduğuna da değinen Başbakan Özel Danışmanı: “İnsanlar Pandemiden dolayı yorgun, bir an önce rutine dönmek istiyor. Komplo teorileri olacaktır, onlarla ilgilenmeliyiz, es geçmemeliyiz. Dünyanın çeşitli ülkelerinde aşı helal mi ya da caiz mi gibi sorular var. Özellikle Pakistan, Bangladeş gibi yerlerde… Nasıl helal olarak sertifikalandırılabilir onlar düşünülebilir. Mesajı doğru verebilmek önemli. Bu belki önemsiz gibi görünüyor ama pek çok toplumda önemli olacaktır. Bu konuda doğru mesajı aktaracak kişilerin seçilmesi önemli,” dedi.
Eskild Petersen “Aşı dağıtımında uluslararası işbirliği gerekecek.”
Avrupa Klinik Mikrobiyoloji ve Bulaşıcı Hastalıklar Derneği, Yeni Çıkan Enfeksiyonlar Çalışma Kolu Başkanı Eskild Petersen, Çin’den Avrupa’ya yayılan virüsle ilgili: “Ben bu zamana kadar böyle bir şeyin geldiğini görmemiştim. Sars ve diğer Koronavirüs ile ilgileniyorduk ama Covid-19 çok farklı bir yapıya sahip. Normalde salgınlar 2-4 ay sürerler, havalar ısınınca yok olur sonra havalar soğuduğunda geri gelirler ama Covid-19’da bu olmadı. Diğer virüslerden farklı olarak hala bir bağışıklığımız yok. En fazla biraz sakinliyor ve tekrar devam ediyor ama yok olmuyor. Sürü bağışıklığının gerçekleşmesi için %60’ın enfekte olması gerektiği söyleniyor. Ama bunun yakınında bile değiliz. Çözüm olarak aşı çalışmaları yapmak istiyoruz ve inanıyorum ki önümüzdeki 6 ayda bizi bu kurtaracaktır,” dedi.
Virüsle mücadelede her ülkenin kendi modelini geliştirdiğini söyleyen Petersen, sınırlarını kapatan ülkelerin ilk dalgadan başarılı şekilde çıktığını, ABD, İngiltere veya İskandinavya ülkelerinin kendine has başka yollar izlediğini ifade etti.
Aşı dağıtımında uluslararası işbirliğinin önemini vurgulayan Eskild Petersen, aşı sayesinde tekrar yüz yüze eğitim ve seyahatin mümkün olabileceğini söyledi. Aşının güvenilirliği ile ilgili olarak: “Bu aşıların yan etkisine bakıldığında diğer aşılarda görmediğimiz bir durum söz konusu değil. Bu aşının farklı farklı çalışmaları yapılıyor. Evet, kısa süre oldu ama son üç ayda 30 bine yakın insan klinik çalışmalara katıldı. Ağır yan etki olacağına dair endişeye mahal olduğunu sanmıyorum,” ifadelerinde bulundu.
Neil Squires “Sadece Pandemi değil, sağlıkta genel bir mücadele var.”
İngiltere Ulusal Sağlık Servisi Küresel Sağlık Direktörü Neil Squires, dünyanın Koronavirüsle uzun bir süre yaşayacağının ortada olduğunu belirterek, güçlü işbirliğine ve ülkeler arasında eşitlik sağlanabilmesi gerektiğini vurguladı. Aşılardan ve bilimsel gelişmelerden herkesin faydalanmasının öneminden bahsetti ve belli süreçler var ve daha çok işbirliği için yatırım devam etmeli dedi. Squires: “Baktığımızda en çok zarar gören insanlar temel sağlık erişimi olmayanlar ya da genel sağlık problemi olan insanlar. Sadece Pandemi değil, sağlıkta genel bir mücadele var. Buna göre hareket etmek gerekiyor,” ifadelerini kullandı.
Aşıya eşit erişim konusunun çok önemli olduğunu vurgulayan Squires, birçok ülkenin ön siparişte bulunduğunu ve küresel bir finansman sürecinin başlatıldığını söyledi. Kaynakları olmayan ülkelere de bu aşının ulaştırılmasının planlandığı bilgisini paylaşarak, salgınla mücadelede küresel işbirliğinin öneminin altını çizdi.
Marylouise McLaws “İlk defa bir ülke ayıplandı.”
Dünya Sağlık Örgütünün üye ülkeler adına çalıştığını ve kararları tek başına almadığını ifade eden New South Wales Üniversitesi Epidemiyoloji Profesörü Marylouise McLaws, kararı üye ülkelerin verdiğini söyledi. “Bu süreçte ilk defa bir ülke başka bir ülke tarafından bir salgın sebebiyle ayıplandı. Mers ve Sars’ı yaşadık, kuş gribini yaşadık ama hiçbir ülke daha önce Çin’in ayıplandığı gibi ayıplanmamıştır,” diyen McLaws, bu hastalığın eşitsizliğin üzerindeki yara bandını kaldırdığını belirtti. Ülkelerin kendi topraklarındaki eşitsizliği gizlediğini ancak Pandeminin bunu açığa çıkardığını vurgulayan MacLaws: “Umulur ki dezavantajlılar her ülkede aşı çalışmalarına ve tedaviye dâhil edilebilsin fakat bazı ülkelerde herkes dezavantajlı olabiliyor,” dedi.
- Etiketler :
- Haberler -
- Türkiye
- Corona Virüs
- Sağlık