Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yargının vereceği karar bu işte önünü kesebilir
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ordu-Giresun Havalimanı'nda yaşanan VIP kriziyle ilgili olarak, "İşi Ordu Valimiz yargıya götürmesi halinde ki götürecek, polislerimiz hakeza. Tabii bu konuda yargının vereceği kararı ben şu anda bilemem ama yargının vereceği karar bu işte önünü kesebilir" dedi.
Son dakika haberi! Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kral FM'le birlikte 15 ulusal ve 200 yerel bölgesel radyodan ortak canlı yayınlanan "Mehmet'in Gezegeni Seçim Özel" programında Kral Grup Başkanı Mehmet Akbay'ın sorularını yanıtladı.
Kendisinin okuduğu Necip Fazıl Kısakürek'in "Canım İstanbul" şiirinin dinletilmesiyle başlayan programda, Kral FM'in 1990'lı yıllarda gerçekleştirdiği ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde katıldığı programlardan kesitler dinletildi.
Erdoğan, "Canım İstanbul" şiirinin Kısakürek'in İstanbul'u ne kadar güzel anladığını, tanımladığını ve İstanbul'u tanımlarken de İstanbul'a aşık olmanın ne kadar farklı bir şey olduğunu ortaya koyduğunu söyledi.
Erdoğan, kendisinin de bir İstanbul aşığı olarak okuduğu bu şiirin de içinde bulunduğu 10 şiirin yer aldığı kasedi cezaevine girmeden kısa bir süre önce hazırladığını söyledi.
Bu şiirin o duygularla dolu mısraları arasında İstanbul'a aşkın ne demek olduğunun bulunduğunu belirten Erdoğan, "Bugün bile az önce dinlerken yine oralara gittim. Şimdi de Üsküdar'da olduğum için. 'Beyoğlu tepinirken Ağlar Karacaahmet' derken, geçenlerde Nakkaştepe'deki piknik alanlarını dolaşırken yine aklıma bu gelmişti." dedi.
Program sırasında cezaevine girmeden önce telefonla katıldığı radyo programı ile Gülhane Parkı ve Cumhuriyet'in 75'inci yılında Kral FM tarafından düzenlenen Kazlıçeşme konserindeki bazı kesitler de dinleyicilerle paylaşıldı.
Merhum Sanatçı Ahmet Kaya'nın da katıldığı konserden anların verildiği programla ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Burada Cumhuriyetin 75. Yıl dönümüne katılan sanatkarlar geceye çok farklı zenginlik kattılar. Hepsine ayrı bir sevgim, muhammetim var. Fakat bunların içinde özellikle Ahmet Kaya'nın, rahmetlinin o akşamki anneme olan o şarkısı, o türküsü, annem öldükten sonra ben de çok farklı bir dünyayı meydana getirdi. Ne ne zaman Ahmet Kaya'nın bu 'Şafak Türküsü'nü dinlediğim zaman çok duygulanırım. Annemle adeta haşır neşir olmaya başlarım." ifadelerini kullandı.
"BÖYLE BİR ŞEYE BİZ HAZIRIZ"
"Ahmet'e o otelde yaptıkları o hainliği, o ihaneti, o alçaklığı, 'sanatçıya, sanata sevgi' diye konuşanlar, köşelerinde yazanların o gece ne yaptıklarını da hiç mi hiç unutamıyorum" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kendi sanatçısına sahip çıkan değil, kendi sanatçısını bu ülkeden kovana kadar ellerinden geleni yaptılar ve ne oldu Ahmet, vatan topraklarında değil, gurbette durdu. Başbakanlığım döneminde, o zaman Kültür Bakanlığımız vasıtasıyla aslında Ahmet Kaya'nın bir nakli mekan ile kendi topraklarımıza getirilmesini de arzu ettim. Eşine de haber gönderdik. Bugün yine Ahmet Kaya ile ilgili böyle bir imkan olsa, ailesi Ahmet Kaya'nın topraklarımıza getirilmesini kabul etse, biz elimizden gelen her şeyi yaparız. Bizim inancımızda buna 'nakli kubur' deriz. Yani 'kabrin taşınması' deriz. Böyle bir şeye biz hazırız."
Sunucunun, Yeni düzenden sonra bazıları 'Cumhurbaşkanım' diyor. Bazıları da 'Başkanım' diyor" ifadesini kullanması üzerine Erdoğan, "Her ikisi de kabulümüzdür." dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimine değinen Erdoğan, "İstanbul seçimleri neden iptal edildi?" sorusu üzerine şöyle devam etti:
"Burada iki tabir kullanacağım. Bunlardan biri hukukidir, diğeri siyasidir. Siyasi olan, oylar çalınmıştır. Çalındığı için bu seçimlerin tekrarı noktasında AK Parti olarak Yüksek Seçim Kurulu'na bunu götürmek durumunda kaldık. Çünkü bu sandıkların yüzde 10'u adil bir şekilde sayılmış yüzde 90' maalesef sandık kurullarındaki yolsuzluklarla usulsüzlüklerle ne yazık ki bu safhaya gelmiştir. 'Usülsüzlük nedir?' noktasına gelince burada da özellikle sandık kurullarında, mesela sandık tutanakları sandık başına gelince kurul tarafından imzalanmaz. Sandık kurulu üyeleri oyları sayar, oyları saydıktan sonra bunu imza altına alırlar. Şimdi buradan bir çok sandıkta ne yazık ki sandık kurulu üyelerinden imzalar peşinen alınmış ama gel gör ki sayım meselesine gelince orada sandık kurulunun başındaki kişiler, bu tutanaklara istedikleri rakamları koymak suretiyle işi neticeye bağlamışlar."
"BİZ GELİN OYLARI SAYALIM DEDİK"
"Oyların çalındığı" şeklindeki ifadelerden AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım'ın rakibinin rahatsızlık duyduğunu dile getiren Erdoğan "Niye rahatsız oluyorsun. Biz 'Gelin bu oyları sayalım.' dedik. Eğer bu oyların tamamı sayılmış olsaydı bu pazar tekrar bir seçim olmayacaktı. Bunlar yüzde 10'una katlandılar, ne yazık ki yüzde 90'ı sayılmadı." diye konuştu.
Erdoğan, sandıklarda iki görevli bulunduğunu, birinin sandık kurulunun başı, diğerinin de üyelerden biri olduğunu ifade eden Erdoğan, birçok devlet ve özel sektör bankalarının personelinin memur olmamalarına rağmen sandıklarda görevlendirildiğini anlattı.
Bunların işçi statüsünde olduğunu, memur statüsünde göstererek görevlendirilemeyeceğini vurgulayan Erdoğan, "Bu oyun yapıldı. Kamu görevlisi dediğimiz memurlardan burada bir atama, tayin, görevlendirme olmadı. Bunlar olunca yüzde 10 sayım, yüzde 90'ı da sayılmayınca ve rakamlar da 30 binden 13 bine düşünce çok açık net burada oyların çalındığı ortaya çıktı. Burada yolsuzluk, usulsüzlük, çalma var. Bunun için hakkımız olan şey, bu işi bizim önce İl Seçim Kurulu'na, sonra da Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) götürmekti." diye konuştu.
Erdoğan, "CHP ve Millet İttifakı sandıklarda memur olmayanların görevlendirilmesinin ilçe ve il seçim kurulları ile YSK'nin sorumluluğunda olduğunu belirterek, 'Bizim bir kabahatimiz yok', diyorlar. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklindeki soru üzerine, şunları söyledi:
"CHP kendine göre bunu o şekilde müdafaa ederken, biz de onların bu müdafaa tarzlarına karşı belgelerle 3 valizi YSK'ye götürdük. Bu belgelerimizi, sandık tutanaklarını, çeteleleri, hepsini buralara koyarak, bazılarında bunlar bile yoktu, hepsini YSK'ye verdik. YSK verdiğimiz belgeleri gözden geçirerek iptaline ve seçimin yenilenmesine karar verdi. Bu kararı veren biz değiliz. 7 iptale, 4 aykırı olmak üzere bu karar verildi. YSK bu kararı verdikten sonra o ana kadar YSK'de olanlara çete demeyen, YSK'nin vereceği karara saygılı olacağını söyleyen CHP, o andan itibaren 'YSK çetelerle dolu.' dedi. Bu hakaretlere, bu saygısızlığa uğrayan YSK üyeleri ben inanıyorum ki CHP'nin yetkilileri, ilgilileri onlara 'çete' diyen, her türlü hakareti yapanlara karşı da kendi yasal olan haklarını savunacaklardır, koruyacaklardır."
"ELİMİZDEN GELEN TEDBİRLERİ ALDIK"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, YSK ilçe ve il seçim kurullarında bu ihmalleri yapanlar hakkında soruşturma başlatıp başlatmadığına ilişkin soru üzerine, seçim kurullarındaki yetkililere yönelik bazı adımlar atıldığını belirtti.
23 Haziran'da aynı ihmaller olmaması için gerekli önlemlerin alınıp alınmadığına ilişkin soruyu Erdoğan, şöyle yanıtladı:
"Şu an itibarıyla bu işin sıfırlandığını iddia etmeyeyim ama minimize olduğuna inanıyorum. Çünkü müşahit ve avukatlarımız bu konuda çok kararlı, hazır. Sayılarını da bunların artırdık. Deneyimli arkadaşlarımız partimiz aracılığıyla belirlendi. Görevleri kendilerine tebliğ edildi. Gözler bu noktada çok da açık olacak. Oy torbalarının ağzı mühürlenip ilçe seçim kurullarına varıncaya kadar gözlem devam edecek. Sandık başından kimse ayrılmayacak. Görevli arkadaşlarımıza da bu konuda eğitimler verildi. Temenni ediyorum ki inşallah pazar akşamı durum çok daha farklı olacak."
Erdoğan, bir ihmal ve eksiklik olmaması için ellerinden gelen tedbirleri aldıklarını dile getirdi.
"İSTANBUL'UN SEÇİMİNİ BİR KENARA KOYAMAZSINIZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir vatandaşın attığı tek zarftaki oy pusulalarından neden sadece büyükşehir belediyesi başkanlığı seçiminin tekrarlandığına ilişkin soru üzerine, diğerlerine yapılan itirazların aslında sudan bahaneler olduğunu kaydetti.
Muhtarlık seçimlerinde sıkıntı olması durumunda, itirazın muhtar adayı tarafından yapılacağını ifade eden Erdoğan, ilçe belediye başkanlıklarında da benzer sıkıntılar yaşanmadığı için bu tür itirazlar olmadığını kaydetti.
Büyükçekmece ve Maltepe'de itiraz yapıldığını, Kırıkkale Keskin'de de itiraz üzerine seçimin yenilendiğini, bazı beldelerde de benzer durumların yaşandığını anlatan Erdoğan, meclis üyeliklerinde de bu şekilde bir sıkıntı ve şaibe olmadığı için itiraza gidilmediğini anlattı.
Erdoğan, büyükşehir belediye başkanlığında ise 16-17 bin oyun çalındığını belirterek, "Burası İstanbul hiçbir şeye benzemez. İstanbul'un seçimini bir kenara koyamazsınız." dedi.
İstanbul'un 39 belediyesinden 25'ini kazandıklarını belirten Erdoğan, "Yapacağımız seçim sadece bir vizyon seçimidir. Meclis'in kahir ekseriyeti AK Parti'de, bütün komisyonlar AK Parti'de, başkanvekillikleri tamamıyla AK Parti'de, yani Cumhur İttifakı'nda. Yapılacak olan sadece sembol olarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilecek. Halkımın dikkat etmesi gereken bir husus bu seçimin İstanbul'a kazandıracağı veya kaybettireceğinin hesabını iyi yapması lazım. Sadece bir belediye başkanı seçimi noktasında CHP İstanbul'a ne kazandırır, ama AK Parti çok şey kazandırır." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP'nin adayının kazanması durumunda arkasında Meclis'in ve komisyonların olmadığı bir belediye başkanı olacağını ama AK Parti'nin Meclisi, komisyonları, kabinesi, Cumhurbaşkanıyla başka bir imkanı ve gücü olacağını anlattı.
"KİMLER KİMLERLE EL ELE"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul gibi 15-16 milyon nüfusu olan bir şehre ancak böyle bir büyükşehir belediye başkanlığının yakışacağını dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Terör örgütüyle el ele vererek, şu anda Kandil, 'Bizim desteğimiz Millet İttifakı'nın adayından yanadır.' diyor. (Selahattin Demirtaş'ın açıklaması) O da açıklamasında oyunun CHP'nin adayından yana olduğunu söylüyor. Bakın kimler kimlerle şu anda el ele iş tutmuş. Burası çok önemli. Bunların milli, yerli, böyle bir şey yok. İYİ Parti'ye, CHP'ye, Saadet Partisi'ne gönül veren kardeşlerime sesleniyorum, bu oyunuz sıradan bir oy değil. Çok çok tarihi önemde bir oydur ve bununla birlikte birçok yerlerin CHP'nin adayı tarafından terör örgütüne şimdiden pazarlaması yapılmıştır. Oralara verilmesi söz konusudur."
Erdoğan, "Muhalefet, sizin seçmene hakaret ettiğinizi iddia ediyor. Bazı çıkışlarınız seçmene mi yoksa partilere mi?" şeklindeki soru üzerine, şu değerlendirmede bulundu:
"Benim hiçbir partinin seçmenine hakaretim olmaz. Siyaseti 40 yıldır yapıyorum. Benim eleştirim teröre bulaşmış olan yöneticileredir. Özellikle HDP'nin başındaki yöneticilerin dağ ile nasıl iş tuttuğunu, nasıl onlarla el ele olduğunu biliyoruz, değil mi? Şu anda Demirtaş, Diyarbakır'da tüm vatandaşları sokağa döküp 50'nin üzerinde vatandaşımızın ölümüne neden olan bir kişidir. Şu anda cezaevinde niye duruyor? Hiçbir suç işlemediği için mi duruyor? Eş başkanları niye duruyor? Bunların hepsi Kandil'de teröristlerle el ele resim çektirenler, poz verenler değil miydi? Bu noktadaki bütün çağrımız onlara. Oraya oy veren vatandaşlarıma hiçbir zaman kalkıp da suç sabit olmadıkça terörist diyemem ama bunların lider kadroları maalesef teröristlerle el ele, kol kola olduklarına dair elimizde belgeler olduğu için onlarla ilgili bunu rahatlıkla söylerim. Onun için de vatandaşlarıma bu oyuna gelmeyelim, bu oyunu bozalım diyorum. Şu anda CHP'nin başındaki zat, Demirtaş'ı övüyor, savunuyor. 'O bir demokrasi mücadelesi veriyor.' diyor, eşbaşkanı savunuyor. Biz bu yanlışa düşemeyiz. Ortada çok açık sabit suç delilleri var. Bu suç delilleri olduğu halde biz bunları nasıl savunuruz. Ama oy verenler için böyle bir şeyi söyleyemem. Böyle bir şey için suçun sabit olması gerekir. Onlara oy veren vatandaşlarımıza 'Gelin iyi değerlendirelim, aynı yanlışa bir daha düşmeyelim.' diyoruz."
"Kürtlerin şu anda isteyip de alamadığı ne var?" sorusuna Erdoğan, "İsteyip de alamadıkları artık bu ülkede hiçbir şey kalmadı. Caddelerde, sokaklarda Kürtçe isimlerden tutun da anneleriyle, babalarıyla cezaevlerinde Kürtçe görüşme yapma imkanları yoktu. Bütün bu imkanlar artık var. Bunların hepsi ortalıktan kalktı." karşılığını verdi.
Erdoğan, etnik milliyetçiliği ortadan kaldırdıklarını ifade ederek, şöyle devam etti:
"Dedik ki 'Etnik milliyetçilik olmayacak.' Niye? Çünkü bunlar bizi ayırıyor. Biz, kültürel milliyetçiliği ortadan kaldırdık. Niye? Bunlar bizi ayırıyor. Bütün bunlarla beraber biz bir şeyi daha ortaya koyduk. Bunların televizyon yayınları, şusu busu, vesaire hepsini bunlar serbestçe yapabiliyorlar. Biz şu anda özellikle Güneydoğu, Doğu, buralarda AK Parti olarak en güçlü parti konumuna geldik. Bir şeyde yanılıyoruz. Nedir? Güneydoğu, Doğu denilince sadece Diyarbakır akla geliyor. Sadece Diyarbakır değil ki... Gaziantep, Şanlıurfa, Kahramanmaraş, Erzurum var. Bütün bunların hepsi Doğu ve Güneydoğu illeri içinde. Buralarda alınan belediyelere baktığımız zaman AK Parti birinci parti konumunda. Biz hizmeti etnik yapıya göre, etnisiteye göre değil, burada vatandaşlarım yaşıyor ona göre yapıyoruz. Bu seçimlerde birçok oralardaki illerin AK Parti'ye geçmesi önemli. Şırnak'ın, Eruh'un AK Parti'ye geçmesi önemli. Bu her geçen gün daha iyi bir konuma gelecek. Terör oralardan silindikçe, terör oralarda yok edildikçe, inanıyorum ki benim Kürt kardeşlerim AK Parti'yle geçmişte olduğu gibi büyük oranda bütünleşecekler. Hakkari'nin bazı ilçelerini aldık. Bunlar çok önemli adımlar."
Hizmetin her zaman oy etmediğini dile getiren Erdoğan, "Biz, Hakkari'de Selahaddin Eyyubi Havalimanının olduğu ilçeyi alamadık. Ama gelecekte o da olacak. Biz hizmete devam edeceğiz." dedi.
Erdoğan, İstanbul'da yaşayan Kürt kökenli vatandaşların kendisine inanmasını isteyerek, şunları söyledi:
"Biz, özellikle ülkemizin bölünmesini asla istemiyoruz. Yapmamız gereken tek şey var, biz birbirimizi Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Abazasıyla, Boşnağıyla, Romanıyla, Arnavutuyla seveceğiz. 36 ayrı etnik grup 82 milyon bir ve beraber olacağız. Böyle olursak güç bulursak, böyle olmazsak güç kaybederiz. Zaten bizi Batı dünyası bölmek istiyor, parçalamak istiyor. Biz, Batı dünyasına da bu fırsatı vermeyeceğiz. Ben, Kürt kardeşlerimin -özellikle şu anda tabii pazar günü İstanbul'da bir seçim var- İstanbul'da yaşayan Kürt kardeşlerimin, bu konuda hassasiyet göstermelerini ve şunu bilmelerini istiyorum: Binali Yıldırım kardeşim bütün deneyimiyle, tecrübesiyle, uluslararası camiadaki tanınır oluşuyla İstanbul'a çok daha farklı hizmetleri verecektir. 'Bugüne kadar İstanbul'a kim hizmet verdi?' diye sorulduğunda, herhalde 'kimse CHP şu hizmeti verdi' diyemez. Çünkü CHP'nin İstanbul'da ciddi bir eseri yok. Biz İstanbul'u CHP'den çöp, çamur, çukurla aldık. Şu anda İstanbul bu hale bizim hizmetlerimizle geldi."
"İSTANBUL'UN HAVASI TEMİZSE, AK PARTİ BELEDİYECİLİĞİYLE OLDU"
Şiir okumaya nasıl başladığına ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, edebiyat öğretmeninin kendisini seçtiği bir yarışmada şiir okumaya çıktığında "kaynana zırıltısı"yla salonun inletildiğini ve şiiri okutmak istemediklerini, bunun üzerine mikrofonu bırakıp Asım'ın Nesli şiirini okuduğunu, şiirin bitirmesiyle salonda sevgi patlaması olduğunu ve yarışmada birinci olduğunu anlattı.
Erdoğan, "Ülkeyi yönetmek, İstanbul'u yönetmek, lider olmak gibi büyük hayaller kurmaya ne zaman başladınız?" sorusuna, "Bunlar zaman içerisinde, Allah'ın da lütfuyla olan şeylerdi. Sizi halk bir yerlere getiriyor." yanıtını verdi.
"Siz belediye başkanı olarak seçildiğinizde herkes çok şaşırmıştı, böyle bir beklentileri yoktu. Yargı, ordu, medya, iş dünyası, dış dünya size karşıydı. Herkes size karşıyken nasıl çalışabildiniz İstanbul'da?" sorusu üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
"Şu anda bazıları dürüstlük edebiyatı yapıyor ya o dürüstlük edebiyatını yapanların önce sorumlusu olduğu belediyelerin tabii hesabını vermeleri lazım. İstanbul'a büyükşehir belediye başkanı olduğum zaman bizim borcumuz İstanbul Büyükşehirin 2,5 milyar dolardı. İktidarda da kendi partimiz yoktu. Biz hem borcu ödedik ki cezaevine girerken kalan borç 1 milyar 250 milyon dolardı. Bu süreç içerisinde yaptığımız yatırımlar, çöplerin kaldırılması olayı. 1 yılda çöp olayını ortadan kaldırdık. Su konusu... Istıranca Dağları'ndan, Melen'den suyu getirdik. İstanbul'u devraldığım zaman 50 bin eve doğal gaz girmişti. Ama ben cezaevine girerken 1 milyon 250 bin eve doğal gazı bağlamıştık. Biz doğal gazla İstanbul'un hava kirliliğini giderdik. 6,5 milyon eve AK Parti belediyeciliği doğal gazı getirmiş vaziyette. Eğer İstanbul'un havası temizse, AK Parti belediyeciliğiyle oldu. Şimdi çıkmış konuşuyorlar, 'İstanbul Büyükşehirin bu kadar borcu var.' E tabii olur, doğru. Borç, yiğidin kamçısıdır. Bunun taksitlendirilmesi önemli, bundan sonraki süreçte de ödenmesi önemli. İnsan yönetimi, bilgi yönetimi, finans yönetimi çok önemlidir. Bunu yönettiğimiz için de biz yatırım ve bunun yanında da özellikle borçların ödenmesini başardık."
Birçok kavşak ve dal-çık yapıldığına değinen Erdoğan, "Şu anda Söğütlüçeşme'den Beylikdüzü'ne kadar metrobüs gidiyor. Oradaki beyefendiye sormak lazım: Bu metrobüsü buraya kim getirdi? Sen mi getirdin? Onların tek lafları var, 'Yapacaksın, görevlisin.' Tamam da şunu söylememek lazım: 25 yılda ne yaptınız?" dedi.
25 YILDA İSTANBUL'DA NELER YAPILDI
Erdoğan, 25 yılda İstanbul'da neler yapıldığına ilişkin soru üzerine şunları anlattı:
"Ne sorarsanız sorun. Şimdi '25 yılda ne yaptınız?' dediğinizde önce çöp, çukur, çamur... Buradan başlayalım işe. Bir defa bunlardan İstanbul'u arındırdık. Çöp dağlarından İstanbul'u kurtardık. Biz CHP'den aldığımızda çöp dağları vardı. Hatırlayın Ümraniye çöplüğünün patlamasını. Oradaki belediye de CHP'liydi. O çöplük patladı ve orada 39 vatandaşımız öldü. Büyükşehir, o da CHP'liydi. Çukurlar noktasında her taraf adeta kanallarla doluydu. Ama biz buraların hepsini yollarını vesarilerini altyapısıyla beraber büyük oranda çözdük. Her taraf zaten öyle olunca çamurdan geçilmiyordu. Ben seçim kampanyasını çizmelerle yaptığım günleri hatırlıyorum."
Bunun dışında en önemli adımlardan birinin de kavşak düzenlemeleri ile altgeçitler olduğunu kaydeden Erdoğan, tüm bunları da o dönemde yaptıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, göreve geldiklerinde İETT'de Macaristan'ın Ikarus marka otobüslerinin kullanıldığını hatırlatarak, "İçinde ne ne havalandırması ne kliması böyle bir şeyi yoktu. İçeriye girdiğiniz zaman kokudan geçilmezdi. Ben arkadaşlarıma şunu söyledim. Biz halkımıza niye bu otobüsleri kullanalım? Reklam olacak gerçi ama. 'Gelin Mercedes alalım, MAN alalım. Bunlarla halkımıza hizmet verelim. Çünkü benim halkıma bu yakışır.' dedim. Biz bu otobüsleri İstanbul'umuza soktuk. Havalandırması, kliması her şeyiyle ve bunlarla biz taşımacılığı başlattık." diye konuştu.
Metrobüsü getirdiklerini aktaran Erdoğan, "Kadıköy-Söğütlüçeşmeden. Kadıköy'deki belediye CHP'li. 'Burada CHP'li belediye var.' demedik ve oradan Beylikdüzü'ne kadar metrobüs gidiyor. Kaç dakikada gidiyor, geliyor bunun ölçümlemesini yaptığınız zaman AK Parti belediyeciliğinin buralara neyi kazandırdığını görmek çok açık net ortada." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Marmaray'ı yaptıklarını, 29 Ekim 2013'te açılışını gerçekleştirdiklerini, bunu da CHP'nin engellemeye çok yargıya başvurduğunu anlattı.
Marmaray'yı açıldığı günden bugüne 350 milyon yolcunun kullandığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Denizin altından Marmaray'ı yapmak bize nasip oldu. Aynı şekilde Avrasya'yı yaptık. Dedik ki 'Sadece raylı sistem olmaz. Bir de araçların rahatlıkla gidip geldiği, Asya'dan Avrupa'ya, Avrupa'dan Asya'ya. Bunu yapalım.' Avrasya Tüneli'ni yaptık. 'Avrasya Tüneli ile de kalmayalım.' dedik. 3. bir köprüye daha ihtiyaç var. Ağır vasıtaları tamamen o tarafa aktaralım. Hatırlayın Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü yaptık. Bütün bunlarla beraber çok daha önemlisi şu anda Üsküdar'dan Çekmeköy'e kadar metro hizmeti var. Aynı şekilde Sarıyer'e kadar yine metro sistemini yaptık. O da aynı şekilde çalışıyor."
"BUNLARI BİZ YAPTIK"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geleceğe ait olanları değil, bugüne kadar yaptıklarını anlattığını ifade ererek, belediye başkanı olduğu dönemde üniversite öğrencilerine burs verdiğini, bunu CHP'nin konuyu yargıya taşıyarak iptal ettirdiğini anlattı.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Hükümete gelince, Başbakan olunca bu defa üniversite gençliğine burs ve krediyi Başbakanlık olarak vermeye başladık. Şimdi de bunu Kredi ve Yurtlar Kurumu vasıtasıyla veriyoruz. Ama çıktı şimdi yalan söylüyor adam. Diyor ki: 'Ben üniversite gençliğine burs...' Veremezsin, senin partin bunun önünü kesti. Ama biz bunun önünü açtık. Biz veriyoruz. Diyor ki 'Yaşlılara otobüsler falan...' Bunları biz yaptık zaten. Benim dönemimde emekliler otobüsleri kullanabilir hale geldiler. Akşam belli saate kadar ücretsiz olarak otobüsleri kullanır hale geldiler. Öğrencilere paso uygulamasını aynı şekilde biz getirdik o dönemde. Şu anda da yine Yüksek Hızlı Tren'le kim Türkiye'yi kavuşturdu, biz. İlk adımı da buradan Eskişehir-Ankara hattına açtık."
İstanbul Havalimanı'nın şu anda dünyada parmakla gösterilir hale geldiğini belirten Erdoğan, Berlin Havalimanı'nın yıllardır yapılamadığını, ama İstanbul Havalimanı'nın 5 yılda bitirildiğini anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Havalimanı'nın eksikleri olduğu, vatandaşın ulaşımda problem yaşadığı iddialara ilişkin soruya da şu karşılığı verdi:
"Şu an hepsi planlanmış vaziyette. Şu anda metro çalışması devam ediyor. Eksik derken, planlanan da şu anda bu eksiklik var. Buranın 5 ortağı var. Bu 5 ortak daha fazla para kazanmak istemez mi? Şu anda bunun çalışmasını yapıyorlar ve bu kesinlikle bitecek ve bittiği andan itibaren oraya ulaşım çok daha rahat olacak. Bir de tabii havalimanının içerisindeki sirkülasyon her geçen gün artıyor. Bakın geçtiğimiz bayramda herkes bize dua ediyor. Yani çok yoğun bir trafik olmasına rağmen biz burada rahattık diyor."
"ATATÜRK HAVALİMANI'NIN BÜYÜK BÖLÜMÜ MİLLET BAHÇESİ OLUYOR"
Erdoğan, bu yeni dönemle birlikte millet bahçelerini başlattıklarını kaydederek, "Atatürk Havalimanı'nın büyük bölümü Millet Bahçesi oluyor. Şu andaki adeta terminal binası gibi olan yeri büyük bir fuar merkezi haline getiriyoruz. Bir kısmını yine iş adamlarıyla alakalı bir pist olarak orayı bırakıyoruz. Hatta hatta bazı devlet adamlarının geliş gidişlerinde, uluslararası gittiğimiz ülkelerde de bunu görürüz. Havalimanının bir bölümünü o şekilde bırakalım diyoruz." şeklinde konuştu.
AK Parti'li belediyelerin millet bahçelerine ve millet kıraathanelerine çok ağırlık verdiklerini aktaran Erdoğan, bunların da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile birlikte yürütüldüğünü anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İstanbul Büyükşehir Belediyesinde israf iddialarına ilişkin cevabınız ne olacak? Sayıştay raporlarını ortaya koydu Sayın Ekrem İmamoğlu. Sayıştay sonrasında 'Doğru değil bu raporlar.' açıklaması yaptı. Ne diyeceksiniz?" sorusu üzerine şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bu zatın söyledim dediği şeylerin hepsi yalan. Bay Kemal de yalanla bugüne kadar geldi. Onun için hiçbir netice alamadı. Ama bu da tam bir yalancı. En önemli yalanlarından bir tanesi, Ordu Valisi'ne yaptıkları terbiyesizlik. Sen bu ülkenin Valisine 'it' diyemezsin. Ne dedi? 'Ben ona it demedim, basitleşme dedim.' Bütün görsel medya ortada. Yazılı medya ortada. Oradaki bütün polislerin, hepsinin kayıtları ortada. 'Ben bunu demedim.' diyorsun. Oradan kendisini kurtaracak. Aynı zamanda polisimize hakaret etti. Bizim polisimize sen hakaret edemezsin. Bunlar yarın gelecek senin de koruman olacak eğer kazanırsan. Senin genel başkanının da koruması, başkalarının da koruması. Böyle bir hak yok. Ama bunlar yalan üzerine işlerini hep bina ettiler. Böyle bina etmek istiyorlar."
"Seçilsen bile bu görevi yapamazsın.' gibi bir ifadeniz oldu mu?" sorusuna Erdoğan, "İşi Ordu Valimiz yargıya götürmesi halinde ki götürecek, polislerimiz hakeza. Tabii bu konuda yargının vereceği kararı ben şu anda bilemem ama yargının vereceği karar bu işte önü kesebilir." yanıtını verdi.
"ELİMİZDE BELGELERİ VAR"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Binali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu'nun katıldığı ortak yayında neden muhalif moderatör seçildi?" sorusu üzerine, "Bu konuya zerre kadar müdahil olmadım adayımız burada rahat hareket etsin diye." dedi.
Binali Yıldırım'ın Uğur Dündar'ın isminden bahsettiğini hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Sonra o olmadı, tekrar bu isimler ortaya geldi. Burada da İsmail Bey'in adını ortaya attılar. Muhalif olması, olmaması bunlar önemli şeyler değil. Duruş önemli. Şimdi düşünün sen kalkacaksın programdan önce CHP'nin adayıyla ki orada da yalanlar dönüyor malum. Ama elimizde belgeler var şimdi. 45 dakika görüşme yapacaksın ve soruları kendisiyle paylaşacaksın. Şu anda elimizde onların da belgeleri var. Yani oturum esnasında bütün o kartların konulduğu kutuların, vesairelerin elimizde belgeleri var.
Bu kutuların falan hepsi bunların resimleri falan çekilmiş vaziyette elimizde bunlar. Buradan soru soruluyor, hemen oradan alınıyor. Yani sen şimdi buna hazırlıklı olmamış olsan, böyle o kartı oradan nasıl çekip alacaksın? Gayet güzel hepsi yanlarında yazılmış, oradan çekiyorsun alıyorsun ve ondan sonra masada önüne koyuyorsun ve oradan aktarıyorsun. İşte bir yalan da bu. Böyle bir şey olabilir mi? Bu tamamen ahlaksızlıktır. Ahlaksızlıktır. Eğer vereceksen veya görüşme yapacaksan, mesela biz Sayın Dündar'la yaptığımız Deniz Baykal programında her iki tarafın danışmanlarını davet etmişti. Her ikisiyle görüşmeler yapmıştı ve o görüşmelerden sonra da biz programa çıkmıştık. Bu başka bir şey. Ama tek taraflı böyle bir şey yapıp ondan sonra da kalkıp dürüstlükten bahsetmek bambaşka bir şey."
"BUNLAR BİZİ RAHATSIZ EDEN KONULAR"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, programı izlerken rahatsızlık hissedip hissetmediği ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:
"Tabii ki... Rahatsız hissettiğim yerler şu: Bir defa moderatör kesinlikle Binali Bey'in konuşmalarını sık sık kesme şeyleri oldu. Toplamda Binali Bey'e verdiği süre ile rakibine verdiği süreye baktığınız zaman orada da yine farklılıklar var. Şimdi bunu belki kimse hissetmemiş olabilir ama biz tabii bunları da yakın takibe aldığımız için. Yani Binali Bey'e toplamda ne kadar zaman verildi? Mesela 26 kez Binali Bey'in konuşmasını kesmiş, 10 kez de CHP adayının konuşmasını kesmiş. Böyle adaletsizlik olur mu? 26 kez bir konuşmayı kesmek ne demek? Öbür tarafta 10 kez CHP adayının konuşmasını kesiyorsun. CHP adayına 63 dakika söz veriyorsun ama AK Parti adayına 59 dakika söz veriyorsun. Nerede adalet? Ama bunlar tabii bizi rahatsız eden konular oldu."
Programdan sonra çekilen aile fotoğrafına ilişkin düşünceleri sorulan Erdoğan, "Tarafların takdiridir. Moderatörün talebidir. Böyle bir teklif karşısında her iki taraf da olumlu karşıladıktan sonra buna olumsuz yaklaşamayız." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimin yenilenmesi kararı üzerine bazı sanatçıların Twitter'da CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu lehine yaptığı paylaşımları değerlendirdi.
Sanatçının sanatıyla konuşması, siyasete bu denli girmesini doğru bulmadığını belirten Erdoğan, "Çok açık net tavır koydular. Bunların içinde bir kısmı da biliyorsunuz ondan çok kısa bir süre önce benim kendi haklarını savunduğum, yıllardır verilmeyen haklarını savunduğum insanlar. Onların kalkıp da bu tür bir şeyi yapmaları bizi ciddi manada üzdü. Tabii ne pahasına olursa olsun karşımıza ne kadar engel, ne kadar zorluk koyarlarsa koysunlar bizim tarafımız her zaman adalet oldu, sanatçıların da önceliği bir defa adalet olmalı." diye konuştu.
"Onlara kırgınlığınız var mı?" şeklindeki soru üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:
"Olmaz olur mu tabii. Böyle bir şeyi hayati bir seçim öncesinde nasıl yaparsınız? Biliyorsunuz Gezi olaylarında da bunlardan bazıları bu tür şeyleri yaptılar ve tüm bunlar karşısında duruş önemli. Biz bu ülkede hizmetkar olacağız ve sen bir sanatçı olarak gelip karşımıza dikileceksin, ondan sonra da hak hukuk vesaire bu tür şeyleri söyleyeceksin. Şu anda bizim onlarla yapmış olduğumuz yasal düzenlemeler niçin? Hak hukuk gerçekleşsin diye. Biz bunlar için çalışırken kalkıp da siz karşımızda dikildiğimiz zaman kusura bakmasınlar, biz de burada tavrımızı koymak durumundayız. Dünyanın neresine giderseniz gidin kimse bu işi, iyi iş yaptın, doğrudur demez."
"İmamoğlu'na destek veren bazı sanatçıların, 'Sizi destekleyen de var. Sizin resepsiyonlarınıza, iftar davetlerinize gelen sanatçılar da var biz de tarafımızı bu şekilde belirliyoruz.' diyor. İftar davetinize ya da resepsiyona katılanlar sizi destek için mi geliyorlar yoksa davet için mi geliyorlar?" şeklindeki soru üzerine ise Erdoğan, "Bir davete icabet başka bir şeydir, destek başka bir şeydir. Biz sanatçı oldukları için davet ediyoruz. Destek anlamında değil bu. Bunlar bu ülkenin sanatçıları, onun için davet ediyoruz. Yani onların bu davete icabet etmeleri aslında yani Türkiye'nin Cumhurbaşkanının davetine icabet aslında bir kibarlıktır, bir protokol gereğidir. Gelirsin gelmezsin o ayrı mesele. Davet ettiğim halde gelmeyen bazı meşhurlar da var." yanıtını verdi.
"ISRARLA DAVET ETTİĞİM HALDE GELMEYENLER VARDIR"
Bazı sanatçıların da "Hep aynı kişiler geliyor. Aynı kişilerle fotoğraf veriyorsunuz. Niye bizi davet etmiyorsunuz, biz de bu ülkenin sanatçılarıyız..." diyenlerin olduğunun belirtilmesi üzerine ise Erdoğan "Hiç alakası yok. Bu ülkedeki sanatçıların neredeyse tamamına yakınını hep davet etmişimdir. Israrla davet ettiğim halde gelmeyenler vardır. Bunlar da kıdemlilerdir aynı zamanda. Bunların da bize karşı maalesef tabii ona da üzülüyoruz ne kadar kindar olduğunu da yine sanatçı arkadaşlarından öğreniyoruz." ifadelerini kullandı.
Son olarak sanatçı Fazıl Say ile verdiği fotoğrafın hatırlatılarak, "Buna benzer hareketler devam edecek mi gelecek süreçte?" şeklindeki soruya ise Erdoğan, "Niye etmesin? Ben şimdi mesela Fazıl Bey'le özellikle 29 Ekim ile alakalı bir görüşme yaptım. Sağ olsun o da 29 Ekim'le ilgili bir parçadan bahsetti. Çalışıyor. Onu bir başka parçayla da bütünleştirmek suretiyle o akşam inşallah bir araya geleceğiz. Orada bir program yapma imkanımız olacak." diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığında geçmişten gelen bir protokol listesi olduğunu da belirten Erdoğan, "Bu protokol listesinde olanlar buraya davet edilir. Bunların içerisinde geleni var gelmeyeni var. Gelenlerle beraber bizler de o davetlerimizi icra etmiş oluruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gezegen Mehmet"in, radyocuların kendilerini ziyaret ederek, Çamlıca'daki hizmete girecek verici ve Basın İlan Kurumundan ilan alma taleplerini iletmek istediklerini dile getirdi. Bunun üzerine, radyonun önemli bir iletişim aracı olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Radyoları radyocuları sevdiğimiz gibi bir de tabii duruşları çok çok önemli. Şu bakımdan bunu söylüyorum, ülkenin yerli ve milli duruşu karşısında ellerindeki bu imkanları ülkenin çıkarları için, milletin çıkarları için kullanmak meselesi. Bunlar tabii gerçekten süreç içerisinde düşündürücü. Yoksa Külliye'de bir araya gelmek sorun değil." dedi.
Benzer bir toplantıyı geçmişte de yaptıklarını aktaran Erdoğan, bunu yine gerçekleştirebileceklerini söyledi.
"İSTANBUL'UN KAZANMASINI İSTİYORSAK TECRÜBEYE İHTİYAÇ VAR"
Erdoğan, 23 Haziran'da sandığa gidecek seçmene seslenerek, şunları söyledi:
"Eğer, İstanbul'un kazanmasını istiyorsak, İstanbullunun kazanmasını istiyorsak bir, burada tecrübeye ihtiyaç var. Burada ulusal, uluslararası bilinirliğe ihtiyaç var. Burada belediyenin meclisinin arkasında olduğu bir belediye başkanına ihtiyaç var. Komisyonların arkasında olduğu bir belediye başkanına ihtiyaç var. Başkan vekillerinin arkasında olduğu bir başkana ihtiyaç var. 39 belediyenin 25'inin yanında arkasında olduğu bir başkana ihtiyaç var. Çok daha önemli olana kabinenin arkasında olduğu bir başkana ihtiyaç var. Cumhurbaşkanının yanında ve arkasında olduğu bir başkana ihtiyaç var ki İstanbul şu andaki performansını çok daha ilerilere taşımış olsun."
Vatandaşlardan oylarının kıymetini çok iyi bilmesini isteyen Erdoğan, "Ülkemize, İstanbul'umuza hizmette yarışacak bir başkan olarak da Binali Yıldırım'ı kendilerine emanet ediyorum." ifadelerini kullandı.
- Etiketler :
- Haberler -
- son dakika
- Türkiye
- Gündem
- Recep Tayyip Erdoğan
- haber
- Ahmet Kaya
- son dakika haberleri