Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kıbrıs'ta ve Ege'de haddini aşanları ikaz ediyoruz
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Kıbrıs'ta ve Ege'de haddini aşanları yanlış hesap yapmamaları konusunda ikaz ediyoruz'' dedi. ABD'ye de sert eleştirilerde bulunan Erdoğan, ''Suriye ve Irak'taki DEAŞ tiyatrosunun artık sonu gelmiştir. 'Bizi vururlarsa sert karşılık veririz' diyenlerin ömürlerinde hiç Osmanlı tokadı yememiş oldukları da çok açıktır'' ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı, eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ'un, ''Afrin, siyasete alet edilmesin'' açıklaması için ise ''Yazıklar olsun, gerekli cevabını alacak'' değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmaya, "Ülkemizin sınırları boyunca büyük bir mücadele verdiği uluslararası alanda riyakarlıkla ve yalanla bezenmiş saldırıları göğüslediği bir dönemde, sizlere, hep birlikte çok önemli görevler düşüyor" sözleriyle başladı.
TBMM'nin sıradan bir kurum olmadığını belirten Erdoğan, buranın Kurtuluş Savaşı'nı yönetmiş, Cumhuriyeti ilan etmiş, Türkiye'yi demokrasiye geçirmiş, 15 Temmuz'da darbecilerin karşısına kahramanca dikilmiş bir Meclis olduğunu ifade etti.
Erdoğan, örnek bir duruş sergileyen Gazi Meclisin tüm üyelerine millet adına teşekkürlerini iletti.
TBMM'nin, 16 Nisan halk oylamasıyla kabul edilen yönetim sistemi değişikliği konusundaki dirayetli tutumuyla, ismine uygun bir şekilde önceliğinin millet olduğunu göstererek ayrıca bir takdiri de hak ettiğini belirten Erdoğan, "Kahraman askerlerimiz, sınırlarımız boyunca ve sınırlarımızın ötesinde; polisimiz, jandarmamız, güvenlik korucularımız sınırlarımızın içinde tarihi bir mücadele yürütürken, Meclisimiz de reform gündeminden asla kopmadan üzerine düşenleri yerine getiriyor" ifadesini kullandı.
Erdoğan, bugün aslında istihdamdaki gelişmelerden yatırım ortamının iyileştirilmesi konusunda yapılan hukuki ve idari hazırlıklara kadar, reform gündemiyle ilgili hususları paylaşacağını belirterek, şöyle devam etti:
"Aynı şekilde bugün özellikle, kurulacak Antartika'daki Türk Üssü için çalışmalar yapmak üzere bu uzak kıtaya uğurlayacağımız bilim adamlarımızın çalışmalarından söz edecektim. Ancak yaşadığımız dönemin öncelikleri daha başka konuları milletimizle paylaşmamızı gerektiriyor. Buradan öncelikle Zeytin Dalı Operasyonu'nda, Fırat Kalkanı Harekatı'nda ve Kuzey Irak'taki sınır ötesi operasyonlarda görev alan tüm güvenlik görevlerimize başarılar diliyorum. Bu arada sanılmasın ki Kıbrıs açıklarındaki doğalgaz arama ve Ege'deki kayalıklarla ilgili fırsatçı girişimler, dikkatimizden kaçıyor."
"ÇOK YAKINDA MÜNBİÇ'TE ATACAĞIMIZ ADIMLARLA..."
Türkiye'nin, güneyindeki gelişmelere yoğunlaşmasını fırsat bilerek, Kıbrıs'ta ve Ege'de haddini aşanları yanlış hesap yapmamaları konusunda ikaz ettiklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Güney sınırlarımızda yanlış hesap yapanların senaryolarını nasıl Fırat Kalkanı'yla, Zeytin Dalı Operasyonu'yla, çok yakında Münbiç'te ve diğer bölgelerde atacağımız adımlarla bozuyorsak, onların hesabını da bozarız ve bozacağız. Stratejik ortağımız, müttefikimiz kalkıp da PYD, YPG'ye ciddi anlamda parasal desteği, yaptığı silah yardımları yetmiyormuş gibi yapma kararını alması herhalde bizim de aldığımız ve alacağımız kararaları etkileyecektir ve etkilemektedir. Şunun iyi bilinmesi lazım; Türkiye bir çadır devleti değildir. Asırlara bani olan bir devlet anlayışımız vardır. Ve biz bu devlet anlayışımızı bir kenara bırakarak 'buyrun' diyemeyiz, gereği neyse bunu yaparız. Bir ölürüz, bin diriliriz, bu böyle bilinmeli. Savaş gemilerimiz, hava kuvvetlerimiz ve diğer güvenlik birimlerimiz şu anda bölgedeki gelişmeleri, gerektiğinde her türlü müdahaleyi yapma yetkisiyle yakından takip ediyorlar."
Erdoğan, Kıbrıs açıklarında faaliyet yürüten yabancı şirketlere, Rum tarafına güvenerek hadlerini ve güçlerini aşan işlere alet olmamalarını tavsiye ettiklerine işaret ederek, "Bunların efelikleri, bizim ordumuzu, gemilerimizi, uçaklarımızı görene kadardır. Bu işin, öyle gözlerden uzak kaya parçalarında gizlice fotoğraflar çektirmekle, hiçbir geçerliliği olmayan anlaşmalarla, bölgeye sondaj gemileri getirmekle olmayacağını bir kez daha hatırlatıyoruz" dedi.
''BİZİM İÇİN AFRİN NEYSE EGE'DEKİ, KIBRIS'TAKİ HAKLARIMIZ DA ODUR"
Böylesine ciddiyetsiz ve çocukça adımların hiçbir netice getirmeyeceği gibi sadece faillerini küçülteceğine, seviyesiz hale getireceğine işaret eden Erdoğan, "Türkiye tarihten, anlaşmalardan ve uluslararası hukuktan gelen haklarınının sonuna kadar takipçisidir ve takipçisi olacaktır. Bizim için Afrin neyse Ege'deki, Kıbrıs'taki haklarımız da odur" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Zeytin Dalı Harekatı'nın ne kadar önemli ve doğru olduğunun, bölgede atılan her adımla bir kez daha karşılarına çıktığını vurguladı.
"Şayet biz bu operasyonu, olumsuz iklim şartlarına rağmen, şimdi değil de mesela yazın başlatmış olsaydık, inşaatını yarım kalmış halde bulduğumuz o tahkimatların her biri birer kaleye dönüşecekti" diyen Erdoğan, değerlendirmelerine şöyle devam etti:
"Bu operasyon sebebiyle hala ülkemizi suçlayanlar ve bir an önce oradan çekilmemizi isteyenler, önce bölgedeki tünellere, kulelere, baştan aşağı silahlandırılmış köylere, her türlü silahla teçhiz edilmiş teröristlere bir baksınlar. Eğer ortadaki görüntüye rağmen tüm bu hazırlıkların ülkemize yönelik olmadığını iddia eden varsa, artık onlara söyleyecek sözümüz yoktur."
Erdoğan, Türkiye'nin alenen bir terör kuşatmasına maruz kalması karşısında gösterdiği refleksin, olabilecek en asgari tepki olduğuna işaret etti.
Buna dahi tahammül edemeyenlerin, adeta "teröristlere teslim olunmasını isteyenlerin" bulunduğunu belirten Erdoğan, "Bu nasıl NATO üyeliğidir Bu nasıl NATO'da beraber ortaklıktır Eğer biz NATO'da berabersek, NATO'nun kendi yürüyen maddeleri, hükümleri neyse, Türkiye'nin buna ne kadar uyması gerekiyorsa, Amerika'nın da o kadar uyması gerekir, bunun da böyle bilinmesi lazım. Şunun da bilinmesini istiyorum; Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olarak, NATO eşittir Amerika Birleşik Devletleri değildir. NATO'da tüm ülkelerin her biri Amerika ile eşittir" diye konuştu.
"NE DERLERSE DESİNLER"
NATO'nun iç hukukunun tüm üyeleri bağladığına dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"NATO'nun iç hukuku neyse ona hepimiz aynı şekilde uymak durumundayız. Ama sen kalkar da YPG'ye PYD'ye, 'Bize göre bu terör örgütü değildir' diyorsan, geç onu bir kenara. NATO'da senin müttefikin olan bir ülkeye eğer bu saldırıyorsa, sen NATO mensubu olarak onun karşısında durman gerekir. NATO'nun hukuku bunu gerektiriyor. Şimdi bunlar ne hale geldiler; diyorlar ki 'Bunlar terör örgütü değil'. Ne derlerse desinler. Dün, evvelsi gün güvenlikten sorumlu bir temsilcileri geldi. Şimdi Dışişleri Bakanları da gelecek. Onlarla da konuşacağız. Bütün gerçekleri çok açık, net önlerine koyacağız. Bu iş hakka, hukuka uygun bir şekilde yürümek durumundadır. Eğer hakka, hukuka uygun bir şekilde yürümezse bunun ortak veya bir müttefik veya model ortaklık olmaz. Kendilerine tehdit olarak düşündükleri örgütlerin tepelerine yüzlerce, binlerce, on binlerce kilometre öteden gelip binenler Türkiye'nin sınırlarının hemen ötesindeki oluşumlara seyirci kalmasını talep edemez."
''DEAŞ'LA SİZ ŞU ANA KADAR NE MÜCADELESİ VERDİNİZ?"
Türkiye'nin Suriye ile 911 kilometre sınırı olduğunu hatırlatan Erdoğan, sınırı dahi olmayanların, imkanları el verdiği için rahat rahat gelip Suriye'ye girdiklerini, her türlü silahı getirdiklerini ve para verdiklerini ifade etti.
Erdoğan, "İlk gelen haberler; şu anda 550 milyon dolar civarında parasal destek. Ama bunun 3 milyar dolara kadar çıkacağına yönelik de fiskoslar var. Onlar da dolaylı yoldan. Güya DEAŞ ile mücadele için bölgeye çöreklenen herkes şimdi DEAŞ'la bir olup Türkiye'ye karşı açılan cephede yer alıyor. DEAŞ'la siz şu ana kadar ne mücadelesi verdiniz Kaç DEAŞ'lıyı yok ettiniz veya nereye sevk ettiniz Ortada hiçbir gerçek, kabullenilebilecek vaka yok" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin; bölgede kimin kiminle birlikte olduğunu, ne yaptığını hangi işbirliklerinin içine girdiğini, kime hangi imkanların sağlandığını belirlediğini ve kaydettiğini dile getiren Erdoğan, artık kimsenin DEAŞ bahanesini kullanmaya hakkı bulunmadığını, çünkü hepsinin DEAŞ ile beraber hareket ettiğini belirtti.
"SURİYE VE IRAK'TAKİ DEAŞ TİYATROSUNUN SONU GELMİŞTİR"
Erdoğan, şöyle konuştu:
"Suriye ve Irak'taki DEAŞ tiyatrosunun artık sonu gelmiştir. Buradan tüm taraflardan maskelerini indirip zaten bildiğimiz gerçek yüzleriyle karşımıza çıkmalarını özellikle talep ediyoruz. Bölücü örgütün mensuplarıyla yan yana poz verip de 'Biz bunların PKK olduklarına dair bir işaret görmedik' diyenler, kendileri kör veya aptal değillerse art niyetlidirler. Hele hele 'Bizi vururlarsa sert karşılık veririz diyenlerin' ömürlerinde hiç Osmanlı tokadı yememiş oldukları da çok açıktır. Türkiye'yi canlarının istediği gibi girip çıktıkları, her türlü hoyratlığı yapıp hesap vermedikleri yerlerle karıştırıyorlarsa çok yakında öyle olmadığını da görecekler. Biz elbette onları kasıtlı olarak hedef almayacağız ama şimdiden ilan ediyoruz ki hemen yanı başlarında duranlardan başlayarak gördüğümüz her teröristi de imha edeceğiz, yok edeceğiz. İşte o zaman sırtlarını sıvazladıkları teröristlerin yanlarında bulunmasalar kendileri için daha iyi olduğunu anlayacaklar. Çünkü teröristlerin yanlarında ne işleri olduğunun izahını en başta kendi kamuoylarına yapmaları oldukça zor olacaktır."
"AMERİKAN HALKINA SESLENİYORUM"
Konuşmasında Amerikan halkına da seslenen Erdoğan, Amerika'nın bütçesinden çıkan bu paraların halkın cebinden çıkan paralar olduğuna işaret etti.
Erdoğan, "Bu konuda Amerika halkının duyarlılığını da özellikle gündeme getirmek istiyorum. Zira şu anda milli bütçeden böyle bir paranın çıkması manidardır. Herhalde bunun da üzerinde durulması gerekir diye düşünüyorum. Madem ki takke düşmüştür ve kel görünmüştür, bazı şeyleri açıkça konuşmanın zamanı da gelmiş demektir" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, son dönemde yaşanan gelişmelerin bazı gerçekleri tüm dünyaya göstermeye yettiğini söyledi.
Türkiye'nin karşısında yer alan PKK, PYD, YPG, DAEŞ, FETÖ, DHKP/C kimliklerinin gerisindeki güçleri artık hiçbir şüpheye mahal olmayacak derecede tanıdıklarını bildiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu terör örgütlerinin hepsinin de parayla veya çeşitli çıkar ilişkileriyle alınıp satılan, ihtiyaç duyan herkesin tepe tepe kullandığı, işi bitince de buruşturup attığı ya da bir başkasının kucağına bıraktığı zavallı yapılar olduğunu zaten biliyorduk. Ama onlarla baş etmeden asıl sorunları çözemeyeceğimiz de ortadadır. Anlaşılan o ki bazıları önce tüm olmazları denemeden, tüm hatalara düşmeden doğruyu bulamıyor. Bu arayış döneminin maliyeti ise herkes için çok ağır oluyor. Bununla birlikte şu gerçeği de görmek zorundayız; hemen yanı başımızdaki koskoca coğrafyada, ikinci dünya savaşından sonraki en büyük paylaşım savaşı devam ediyor. Bunlar henüz ilan edilmese bile bunu biliyoruz. Büyük bir üzüntü ile ifade etmemiz gerekiyor ki birileri Türkiye'yi de bu paylaşımın bir parçası olarak görüyor. Peşinen ifade edelim; bizim kimseye verecek ne bir karış toprağımız ne de bir hiç uğruna feda edecek tek bir evladımız yoktur. Türk milleti olarak bu toprakları kanlarımızla yoğurarak vatan haline getirdik. Buradan başka bir vatanımız yok bizim. Hiç kimsenin bizi çevremizdeki kimi toplumlar gibi dünyanın dört bir yanına savurmasına izin vermeyeceğiz."
Erdoğan, Türk milletinin, gölgesinde doğduğu bayrağın altında ölmeyi şereflerin en büyüğü olarak kabul ettiğine dikkati çekerek, bu anlayış çerçevesinde Kurtuluş Savaşı'ndan sonraki en büyük istiklal ve istikbal mücadelesini, aynı zamanda haysiyet ve onur savaşını da birlikte yürüttüklerini bildirdi.
"Çocukluğumuzdan bu yana İstiklal Marşı'nı yudumlaya yudumlaya büyüdük" diyen Erdoğan, İstiklal Marşı'nın üç ve dördüncü kıtalarını okudu. Erdoğan, "Biz bu dünyada böyle bir imanı boğacak güç tanımadık, tanımıyoruz. Birileri burada sadece masa başında hazırlanmış projelerini uygulamaya çalışıyor olabilir, biz ise tüm gücümüzle, kalbimizle, imkanlarımızla vatanımızı koruyor, geleceğimizin müdafaasını yapıyoruz" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hiçbir çıkarın vatan savunmasından daha büyük bir ilham, daha büyük bir enerji, daha büyük bir motivasyon kaynağı olmayacağını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Onlar dünyevi çıkarlarından vazgeçmezken, biz nasıl olur da canımızdan aziz bildiğimiz vatanımızdan, ezanımızdan, bayrağımızdan, özgürlüğümüzden vazgeçebiliriz 'Ölürsek şehit, dönersek gaziyiz' diyen bir milletin evlatlarının üstesinden gelemeyeceği hiçbir mücadele yoktur. Dün çukur eylemlerinde ve hemen ardından Fırat Kalkanı'nda destan yazan kahramanlarımız bugün de Zeytin Dalı Harekatı'nda tüm insanlığa ibretlik olacak yiğitliklere imza atıyor. Rabbim evlatlarımızı esirgesin, korusun, muhafaza etsin. Rabbim düşmanlarımıza fırsat vermesin."
Erdoğan, Türkiye'nin, terör örgütlerinin üstesinden geleceğine, hepsinin de sinsi bir şekilde gizlendikleri inlere gömüleceğine olan inancının tam olduğunu ifade etti.
Teröristleri besleyip semirterek Türkiye'nin üzerine salanlarla baş etme konusunda da kendilerine güvendiklerini dile getiren Erdoğan, "Çünkü biz bir şeye inanıyoruz, diyoruz ki 'la galibe illallah.' Allah'tan başka galip yoktur" dedi.
Erdoğan, mücadelenin paradan, silahtan, sayıdan önce bir inanç, iman, yürek işi olduğunu bilen bir millet olarak gerekirse yedi düvelin üstesinden gelme mücadelesi verileceğini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizi asıl üzen nedir biliyor musunuz İçimizdeki ihanet şebekeleri, bizi asıl yaralayan içimizdeki gafillerdir, kuklalardır. FETÖ'nün emniyet teşkilatımızda, adalet teşkilatımızda, ordumuzda, iş dünyamızda, sivil toplum kuruluşlarımızda bütün yapılan tahribata inanın bana yedi düvel bir araya gelse yapamazdı. Hamdolsun bu büyük ihanet çetesinin üzerine kararlılıkla gidiyoruz. Geçen her gün bu hainlerin gerçek yüzü biraz daha ortaya çıkıyor" diye konuştu.
Terör örgütü PKK'nın her ne kadar dış desteğe sahip olsa da ülkenin içinde büyüyüp, palazlanmış başka bir ihanet şebekesi olduğuna işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bölücü örgütün ülkemize ve milletimize zarar vermek, alçakça kan dökmek, insanlara hayatlarını zindan etmek dışında yaptığı başka hiçbir iş yoktur. Sadece kötülük etmek, sadece insanlara zulmetmek için kurulmuş bir örgüt, 34 yıldır yakamızı bırakmıyor. Bölücü örgüt, önce Irak'ta Kandil ve çevresinde yuvalanmıştı, şimdi de Suriye'de sınırlarımızın tamamını kapatmayı hedefliyor. Bir grup siyasetçimiz ise maalesef bu örgütlere adlarıyla, sanlarıyla hak ettikleri şekilde terör örgütü bile diyemiyor."
Bu konuda bir görüntü izlettireceğini belirten Erdoğan, "Bu terör sevicilerinin söylemleri bir ekrana gelirse isabetli olur" dedi.
Ardından, salonda sinevizyon üzerinden, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Milletvekilleri Muharrem Erkek, Sezgin Tanrıkulu, Eren Erdem, Selin Sayek Böke ile CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun konuşmaları ve tweet'leri ile HDP kongresinden bazı görüntüler gösterildi.
Konuşmasını sürdüren Erdoğan, görüntülerde kimlerin olduğunun ve neler söylediğinin tekrar hatırlatılması gerektiğine işaret ederek,şöyle devam etti:
"Bakıyorsunuz, ana muhalefetin genel başkanı neler söylüyor, yardımcıları neler söylüyor, mensupları neler söylüyor Zaten şu anda terör örgütünün uzantısı durumunda olan partinin temsilcileri neler konuşuyor 2014 yılında, şu anda Suriye'de askerimizi şehit eden, ülkemize her gün füzeyle, havanla saldıran YPG için 'terör örgütü değildir, vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşumdur' diyebilen bir anlayışla Türkiye karşı karşıyadır. Nerede bu İçimizde. Türkiye'de. Şimdi de kendisine sorulduğunda bir sürü kem kümle cevap vermekte. Şöyle göğsünü gere gere ağız dolusu, 'Evet PKK da bir terör örgütüdür, YPG de bir terör örgütüdür, FETÖ de bir terör örgütüdür, DHKP-C de bir terör örgütüdür' diyememektedir Bay Kemal.
Kimi aldatıyorsun ya. Eğer senin yüreğin varsa, zerre kadar sende yürek varsa, ahlak noktasında siyasi ahlakın varsa açıkça dersin ki, 'Bunlar birer terör örgütüdür.' Utanmadan şahsımla ilgili bir de yalan söylüyor. 'Hiçbir zaman Nusra'ya terör örgütüdür diyemedi' diyor. Yahu kaç kez televizyonda bunlar yayınlandı. Al bir daha söyleyeyim: Evet Nusra bir terör örgütüdür, El Kaide bir terör örgütüdür. Açık açık bunları biz defalarca söyledik. Ama senin kulağın var duymazsın, senin gözün var görmezsin, dilin, ağzın var ama sen hakikatı söyleyemezsin. Diğerlerinden hiçbir farkın yok. Çünkü sadece kendisinin değil, partisindeki pek çok kişinin aksi yönde beyanları, aksi yönde duruşları var."
Erdoğan, CHP'nin son kongresinde bizzat CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından yeniden CHP Parti Meclisine seçtirilen Sera Kadıgil'in, "Hayatta hiçbir şeyden tiksinmedim, şehitler ölmez vatan bölünmezden tiksindiğim kadar'' dediğini anımsattı.
Bunu vatandaşa söylemenin, duyurmanın görevi olduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi:
"Sadece bununla da kalmıyor, başka bir sürü hezeyanlarının yanı sıra, - şu hale bakın - 'uykumdan uyandıran ezan için camiyi basıp imamı mı keseyim' diyor. Her zaman söylüyoruz: CHP'nin cibilliyetinin gereği bu. Bunlar yeni bir şey değil. Bunlar camilerimizi ahırlara çevirenler değil mi Bunlar camilerimizi kökünden söküp atanlar değil mi CHP'nin mazisi bu. İstanbul'da belediye başkanlığı yaptım. Sadece Sur içinde yüzlerce tarihi camiyi bunların nasıl yıktığını gayet iyi biliyorum. İstanbul'a il başkanı yaptıkları bir başkası da - yine şehit ailelerinden özür dileyerek ifade ediyorum - şunları yazıyor: 'Ağlama, oğlun şehit oldu. Ne zaman, ulan gerzekler ben oğlumu şehit olsun diye mi büyüttüm dersek oğlumuz şehit olmayabilir.' Şu hale bak.
Bunların, eşi yolsuzluktan görevden alınan belediye başkanı olan bir milletvekilleri var. O da terörist cenazelerinde boy göstermesi ile meşhur. Kendisi son kongreden sonra ödüllendirilerek genel başkan yardımcılığı ile de taltif edildi. Gerçi CHP'de her çeşidinden terör örgütünün cenazesinde boy gösteren epeyce milletvekili bulunuyor. Daha da ötesi, ana muhalefet partisinde, Türkiye bir başka ülke ile karşı karşıya gelirse safının karşı taraf olacağını açıklayan milletvekilleri, Parti Meclisi üyeleri var. Kimi PYD'yi, kimi YPG'yi, kimi Esed'i kendisine ortak seçmiş. Yurt dışında ülkemizle veya dostlarımızla ilgili yapılan oylamalarda, aleyhte oy kullanan milletvekillerini biliyoruz."
"EN BÜYÜK ŞANSSIZLIĞIMIZ BÖYLE BİR ANA MUHALEFET"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP'nin her fırsatta hükümete karşı halkı sokağa çağıran, devletin güvenlik görevlilerine, savcılarına, hakimlerine kendilerinden olmayan, kendileri gibi düşünmeyen herkese ağız dolusu hakaretler yaptığını ve bunların kimler olduğunu iyi bildiklerini vurguladı.
"15 Temmuz'a kurgu, tiyatro, kontrollü darbe diyen, şehitlerimize ve gazilerimize hakaret eden nicelerini saymıyorum bile" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Yaşadığımız bu kritik süreçte ülkemiz ve demokrasimiz adına en büyük şanssızlığımız, işte böyle bir ana muhalefete sahip olmamızdır. Üstelik bu parti zamanla kendini düzeltmek yerine her geçen gün merkezden daha çok uzaklaşıyor, daha da marjinalleşiyor. Kendine çeki düzen vermek yerine, maalesef giderek terör örgütlerinin elinde oyuncağa dönüşüyor.
CHP'nin adeta izini takip ettiği HDP adında bir de ikizi var. Bölücü terör örgütünün siyasi kolu gibi çalışan bu parti, eskiden beri kongrelerinde İstiklal Marşı çaldırmayan veya okutmayan, Türk bayrağı astırmayan, her türlü ihaneti sergilemekten çekinmeyen bir fitne kazanıdır. Nitekim son kongrelerinde de benzer rezillikler yaşandı.
Şimdi ben CHP'ye gönül veren kardeşlerime, vatandaşlarıma sesleniyorum, aynı şekilde HDP'ye gönül veren vatandaşlarıma da sesleniyorum: İstiklal Marşı söylenmeyen, yasak savma kabilinden bir küçük Türk bayrağının dışında Türk bayrağı olmayan bir kongre yapıldı. Kongrede konuşanlar, terör örgütüne selam gönderenler ve terör örgütü başının orada elektronik ortamda resmini yayınlayanlar, şu anda tutuklu olan eş başkanlarını orada dolaylı yollarla göstermeye gayret edenler, bu kongreyi resmi olmaktan gayriresmi bir ortama adeta sürüklemişlerdir. Kongrelerine gelen otobüslerde; şehitlerimizin haberleri alındığında atılan sevinç naralarını, söylenen marşları, oynanan oyunları medyada hep birlikte gördük."
"ZIVANADAN ÇIKMIŞ BİR YAPI"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, HDP'nin resmi hesabından, terör örgütünün saldırılarını kastederek, "Afrin'de büyük bir direniş gerçekleşiyor" diyebilecek kadar zıvanadan çıkmış bir yapı olduğuna dikkati çekti.
Erdoğan, "Ana muhalefetin başındaki 'PYD, terör örgütü değil' der; yanındakiler de'PYD'nin terör örgütü olduğuna dair elimizde bilgi yok' diye güzelleme yapar da terör örgütünün partisi onlardan aşağı kalır mı? İşte onlar da kahraman ordumuza, kahraman Mehmetçiklerimize böyle saldırıyorlar" diye konuştu.
Kahraman Mehmetçik kendi hayatı pahasına çocuklara, kadınlara, mazlumlara zarar gelmesin diye şehit olurken, HDP yandaşlarının her fırsatta, Türkiye'yi sivillere saldırmakla suçladığını ifade eden Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:
"Tıpkı ana muhalefetin, 'Türkiye'nin terör örgütlerine yardım ettiği' iftirasına destek olması gibi, bunlar da dünya kamuoyunu bu tür yalanlarla aldatmaya çalışıyorlar. Eğer Türkiye'nin sivillere, mazlumlara zarar vermeme hassasiyeti olmasaydı, Afrin'i tek bir şehit vermeden, taş üstünde taş, omuz üzerinde baş bırakmadan şimdiye kadar çoktan almıştık. Nitekim bu zalimliği yapan pek çok ülkenin olduğunu da biliyoruz. Ama biz zalim değiliz, asla olmadık, asla olmayacağız. 'Siviller zarar görmesin' diye, kendi hayatını riske atan ve şehit olan askerimizin asaleti karşısında duygulanmayanın, gözyaşı dökmeyenin kalbi kurumuştur, ruhu çoraklaşmıştır. Dünyada mazlumları korumak adına kendi hayatından vazgeçecek başka bir asker, başka bir Mehmetçik, başka bir kahraman yoktur."
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN SORULARI YANITLADI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis'te gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Zeytin Dalı Harekatı'nda şehit olan Piyade Astsubay Üstçavuş Musa Özalkan'ın Yozgat'ta icra kararıyla karşı karşıya kaldığının hatırlatılarak, bu durumu nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Erdoğan, "Bununla ilgili gerekli talimatlar verildi. Bu, affedersin, terbiyesizliği yapan kimse, onunla ilgili hukuki takibat her şey tepeden tırnağa yapılacaktır. Şehidimizle ilgili bu tür haciz muamelesi yapmak kimsenin haddine değildir. Bununla ilgili zaten cenaze merasiminde gerekli açıklamaları da o gün ben yapmıştım, böyle bir şey ortada yokken. Bu devlet bir defa böyle bir hacze asla düşmez, düşemez, düşürenlere de hesabını sorar" diye konuştu.
İLKER BAŞBUĞ'A TEPKİ
Erdoğan, Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un, "Afrin, siyasete alet edilmesin" yönünde açıklamasının hatırlatılması üzerine, "Ben bunu az önce duydum ve bir Genelkurmay Başkanı'ndan, emekli de olsa, böyle bir açıklamayı duymak, bizler için büyük bir talihsizliktir. Bir defa, siyasete alet edildiğini söylemek onun haddine mi?" ifadesini kullandı.
Askerin görevinin, ülkesine saldıranlara karşı haddini bildirmek olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Asker kışlasının içerisinde oturup, saldırıları izleyecek mi? Böyle bir durumda mı olacak? Siyasete alet edildiğini neye dayanarak söylüyor? Gerekli cevabını alacak. Böyle bırakılamaz. Ne demek 'Afrin Harekatı siyasete alet edilemez.' Asıl Afrin Harekatı'nı siyasete alet edenler, zannediyorum beyefendinin beraber hareket ettiği tiplerdir. Kimlerle hareket ediyorsa, onlar siyasete alet ediyorlar. Esed'in yanına gidenler kimlerse, onu onlarla paylaşsın, şu andaki iktidarla değil. Asla da bunu böyle konuşmasını tasvip etmemiz mümkün değil, yazıklar olsun."
"HİÇBİR YERE DİYET ÖDEYEREK VEYA PARA VEREREK RANDEVU ALMIŞ DEĞİLİZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bir CHP'li 'bağış yaptınız da Vatikan'a gittiniz' dedi. Vatikan da çok net bir yanıt verdi. Ne diyeceksiniz " sorusuna, "Cevabı verildi zaten. Bunlar hayatlarında böyle bir şeyler yaşamamışlar. Bunlarla ilgili hukuki süreç ayrıca çalışıyor. Biz, bugüne kadar 15-16 yıllık iktidar dönemimiz içerisinde hiçbir yere bu tür diyet ödeyerek veya para vererek randevu almış değiliz. Bu terbiyesizler; kendihayatları böyle geçmiş. Bunlar bu tür yerlere, bu tür randevuları alarak aracılarla, tefecilerle bu işleri yürütmüşler. Bizim ne aracıyla, ne tefeciyle işimiz yok. Biz bu ülkenin kendi ağırlığıyla bu tür davetleri kabul ederiz" cevabını verdi.
Vatikan ziyaretlerinin bir iade-i ziyaret olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Sayın Papa, Türkiye'yi ziyaret etti mi? Beni ziyaret etti mi? Etti. Biz de talebimize karşı olumlu cevabı aldık ve iade-i ziyareti gerçekleştirdik" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kudüs sürecinde Papa Franciscus ile gayet güzel bir uyum içerisinde gerek İslam gerek Hristiyan dünyasının bir dayanışmasını sergilediklerini vurguladı.
Papa ile uzun süren bir görüşme yaptıklarını belirten Erdoğan, "Bu malum tipler yetişemedikleri üzüme koruk derler" diye konuştu.
"GAYET GÜZEL, İÇERİĞİ NEDİR, ONU DA ÖĞRENİRİZ"
"Sayın Bahçeli ile Milli Mutabakat Komisyonu başkanları ve sizlerin de bulunduğu bir toplantı yapılacağına ilişkin bir bilgi geldi, tarihi belli oldu mu?" sorusu üzerine Erdoğan, "Daha belli olmadı" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, "Ay yıldız" ittifakı ismi önerisinde bulunduğunun sorulması üzerine ise "Gayet güzel, içeriği nedir, onu da öğreniriz, biliriz. Biz doğru olan her şeyin yanındayız" açıklamasını yaptı.
KARDAK'TA TÜRK VE YUNAN BOTLARININ ÇARPIŞTIĞI İDDİASI
Kardak'ta Türk-Yunan botlarının çarpıştığı iddialarına ilişkin soru üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu Yunanlılar gene şaşırdı maalesef. Yunan botlarının Kardak'a bu tür geliş gidişleri oldu. Tabii biz başından itibaren Yunan tarafına, 'Bu tür şeyleri yapmayın, etmeyin. Bizi sıkıntıya da sokmayın. Bu it dalaşını artık havada da bırakalım, denizde de bırakalım' dedik. Tabii bırakılmayınca askerimiz de görevini yapıyor. Yine dün gece böyle bir şey oldu. Herhangi bir sıkıntı yaşanmadan iş bitirildi."
Kıbrıs açıklarındaki İtalyan sondaj gemisinin uzaklaştırılıp, uzaklaştırılmayacağı sorusu üzerine Erdoğan, "İtalyan gemisinin, bir defa orada ne işi var?" diye konuştu.
- Etiketler :
- Haberler -
- son dakika
- Türkiye
- Adalet ve Kalkınma Partisi
- Gündem
- Recep Tayyip Erdoğan
- Siyaset
- son dakika haberleri