Bu filmler her şeye karşı!

15. Gezici Festival'de 'Kapitalizm', 'Savaş', 'Burjuvazi', 'Eğitim', 'İşkence', 'Milliyetçilik', 'Militarizm', 'Cinsiyetçilik', 'Sömürü' ve 'Otorite'ye KARŞI filmler gösterilecek.

Bu filmler her şeye karşı!

Bu sene 4-20 Aralık tarihleri arasında Ankara, Artvin ve Üsküp rotasında ilerleyecek olan 15. Gezici Festival’in bu seneki teması da olan 'Karşı-LIK' bir bölümle hayat buluyor. “Karşı” bölümünde unutulmaz klasiklerin yanı sıra muhalif duruşlarıyla dikkat çeken yakın tarihli filmler yer alıyor.

Kapitalizme KARŞI: Evet Efendim!
Farklı eylem biçimleriyle her defasında ne yapacakları merak konusu olan aktivist ve sinemacı ikili Mike Bonanno ile Andy Bichlbaum’un yönetip oynadıkları 2005 tarihli filmleri 'Evet Efendim/ The Yes Men' kapitalizme karşı duran etkileyici bir belgesel.

Eylemleriyle kurumsal kapitalizme saldıran örgütün itirazlarını anlatan bu belgesel gösterildiğinde o kadar çok ilgi gördü ki dört sene sonra devam filmi de geldi. Berlin Film Festivali’nde Panorama Belgesel bölümünde “Seyirci Ödülü”nü alan Yes Men Dünyayı Kurtarıyor (The Yes Men Fix the World) örgütün ne kadar kararlı olduğunun da kanıtı.

Savaşa KARŞI: Denizin Sessizliği
Jean-Pierre Melville’in 1946 tarihli klasiği Denizin Sessizliği (Le Silence de La Mer) İkinci Dünya Savaşı sırasında bir Alman subayının yeğeniyle yaşayan yaşlı bir Fransız’ın evinde konaklamasını ve burada geçmişini, değerlerini sorgulamasını anlatıyor. "Hareketin az çok uzaklaştırıldığı, tamamen görüntü ve seslerden oluşan bir dili yakalamaya çalıştım" diyen Melville’in filmi, Bresson'u ve Fransız Yeni Dalgası'nı köklü bir biçimde etkilemişti.

Burjuvaziye KARŞI: Burjuvazinin Gizli Çekiciliği
Luis Buñuel’in yönettiği Burjuvazinin Gizli Çekiciliği (The Discreet Charm of the Bourgeoisie) burjuva sınıfıyla dalgasını geçen eşsiz bir kara mizah örneği. Bir yemek masası etrafında toplanan Fransız burjuvazisini sürrealist kareleriyle epeyce hırpalayan Buñuel’in bu başyapıtı BAFTA’larda kadın oyuncu (Stéphane Audran) ve senaryo dallarında ödül almış, 1973 Oscar’larında da “Yabancı Dilde En İyi Film” seçilmişti.

Eğitime KARŞI: Hal ve Gidiş Sıfır & Tekrarlamaç
Fransız yönetmen Jean Vigo’nun başyapıtı sayılan Hal ve Gidiş Sıfır (Zero de Conduite) baskıcı öğretmenlerine karşı isyan bayrağını açan yatılı okul öğrencilerini ele alıyor. Vigo’nun otobiyografik özellikler taşıyan 1933 tarihli bu filmi, gösterime girdiğinde Fransız hükümeti tarafından “ülke için sakıncalı” bulunup yasaklanmış, özgürlüğüne de ancak 12 sene sonra kavuşabilmişti.

“Eğitime Karşı” temasında gösterilecek bir diğer film ise Daniele Huillet ve Jean-Marie Straub’un birlikte yönettikleri kült kısa film Tekrarlamaç (En Rachachant). Fransız yazar Marguerite Duras’ın “Ah! Ernesto” adlı kısa öyküsünden uyarlanan bu 7 dakikalık film, Ernesto adlı bir çocuğun eğitim görmeyi reddedişini anlatıyor.

Cinsiyetçiliğe KARŞI: Sitcom
“Fransız sinemasının haşarı çocuğu” olarak bilinen François Ozon konulu ilk uzun filmi Sitcom’da (Sitcom, 1998) tam da kendisinden bekleneni yapıyor ve orta sınıf değerlerine acımasızca saldırırken cinsel kimliklerle de zekice oynuyor. Filmde olaylar babanın eve bir fare getirmesiyle başlıyor. Fareyle ilişki kuran evdeki bireyler değişmeye ve dengelerini kaybetmeye başladıklarında ise her şey geri dönülmez şekilde bozuluyor.

Milliyetçiliğe KARŞI: Burası İngiltere
2006’da BAFTA ve İngiliz Bağımsız Film Ödülleri’nin gözdesi olan Burası İngiltere (This is England) 80’li yılların İngiltere’sinde yaşanan politik ve toplumsal atmosferi 12 yaşındaki bir çocuğun gözünden anlatıyor. Shane Meadows’un İngiltere sinemasının gerçekçi kanadının son dönemdeki en iyi örneklerinden biri olarak kabul edilen filmi, milliyetçilik ve ırkçılık arasındaki ince çizgiyi vurguluyor.

Sömürüye KARŞI: Ekmek ve Güller
İşçi sınıfının ve haklarının daimi savunucusu olmuş Ken Loach’un 2000 tarihli filmi Ekmek ve Güller (Bread and Roses) kız kardeşi Rosa’nın yardımıyla girdiği hademelik işindeki yolsuzluklara, şirketin kayıtsızlığına tepki gösteren Maya’nın ve avukat Sam Shapiro’nun isyanlarıyla başlayan bir eylemi anlatıyor. Film Loach sinemasının temel sorularından birini soruyor: Kapitalist dünyanın modern kölelik sisteminde yaşamını sürdürmek mi dah iyidir, haksızlıklara karşı mücadele etmek mi?

Bu filmler her şeye karşı! - 1

Militarizme KARŞI: Z32 & Renk Korkusu
Avi Mograbi'nin 2008 tarihli Z32 (Z32) adlı belgesel filmi, sistemli şiddetin örtbas edilmiş arka planını ve bireysel uygulama biçimlerini ortaya koyuyor ve bu şiddetin kişisel ve kolektif sonuçlarını sorguluyor. Adını altı İsrailli askerin intikamını almak için oluşturulan operasyondan alan belgeselin baş karakteri, seçkin bir İsrail askeri biriminin eski bir üyesi olan, bu operasyona katılmış genç bir adam.

Bu film öncesinde canlandırma ustası Raoul Servais’in 1966 tarihli klasiği Renk Korkusu (Chromophobia) gösterilecek. Venedik Film Festivali’nde en iyi animasyon seçilen bu kısa film, sembolik bir dille militarizm eleştirisi yapıyor ve militarizmin yok ediciliğini anlatıyor.

Otoriteye KARŞI: Burma VJ: Kapalı Bir Ülkeden Haberler
Bu yıl Sundace’ta ve Amsterdam Belgesel Film Festivali'nde büyük ilgi gören ve ödüller alan Burma VJ: Kapalı Bir Ülkeden Haberler (Burma VJ: Reporting From A Closed Country, 2008) Danimarkalı yönetmen Anders Ostergaard'ın imzasını taşıyor. Film, 2007 yazında Burma’da yalınayak sokakları arşınlayan binlerce Budist rahibin önderliğinde başlayıp rejim tarafından kanlı biçimde bastırılan protesto dalgasının kameralarla kayda geçirilme hikâyesini anlatıyor.

İşkenceye KARŞI: 5 No'lu Cezaevi
Bölümün 'den tek filmi de olan 5 No'lu Cezaevi, Çayan Demirel’in imzasını taşıyor. 2009 tarihli belgesel 12 Eylül 1980 askeri darbesinden 1984 yılına kadar geçen süreçte otuz dört tutuklunun ölümüne, yüzlerce tutuklunun sakat kalmasına neden olan Diyarbakır 5 No.'lu Cezaevi'ni bizzat yaşayanların ağzından anlatıyor ve tarihimizin en mahrem, en kanayan yaralarından birine dokunuyor.

Karşı Söyleşiler
KARŞI bölümü kapsamında ayrıca, Ankara ve Artvin’de iki söyleşi düzenlenecek. 8 Nisan’da Ankara Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde gerçekleşecek söyleşiye Ahmet Gürata ve Andreas Treske konuşmacı olarak katılacaklar.

Sayfa Yükleniyor...