"Nazan Öncel'den zor 'durum'lara umut veren şarkılar"
Nazan Öncel, 4 yıl aradan sonra "Durum Şarkıları" albümüyle yine tam zamanında yetişti. Hep öyle olur.Ne zaman yüksek sesle "gidelim buralardan" demeye başlasam, "gitme kal bu şehirde" diyerek imdada yetişir Öncel.Şarkılarıyla şifa verir.Yalnız olmadığımızı hatırlatır.Aslında kendi yaralarını, acılarını anlatırken bir bakarsınız sizin yaralarınıza da pansuman yapıvermiş.En zor gecelerden sizi bir kuş gibi sabahlara çıkarıvermiş."Durum Şarkıları" da aynı etkiyi yarattı bünyede.Yine en koyu zamanlara "umut" oldu Öncel.
"UZUN GEÇEN BİR KIŞ İÇİN, KIRILAN KAPLERİMİZ İÇİN UMUT...."
Zaten albüm Öncel'in öncelikli niyetinin de "umut vermek" olduğunu anlatan "Umut" şarkısıyla açılıyor.
"Sözde sen benim maviliklerimdin / Sözde sen benim şair paltolu sevgilim / Sözde sen benim yağmurcuk kuşlarımdın..." diye diye hayal kırıklıklarını denize dökerken canımızın canı; o yağmurcuk kuşları bir bir gelip konuyor pencerenize. Sizi kara kışlardan, ayaz gecelerden yeniden maviliklere götürmek için sıraya giriyorlar.
MANUŞ BABA İLE BAHARLARI GETİRİYOR, AŞKA ŞÜKREDİYOR
"Kimler Gelmiş" şarkısında yağmurcuk kuşları; Nazan Öncel ve Manuş Baba ile birlikte dans etmeye başlıyor.
İkili bu şarkıyla iklimi bir anda değiştiriyor.
Yağmur diniyor, güneş açıyor boydan boya...
Çünkü o; en çok beklenen, en pis özlenen "gelmiş" artık...
Elbette o çok aşık olunana güzellemeler bununla sınırlı kalmıyor.
"Siyahlar" şarkısında "Kimin için saklamış kader seni / Benim için saklamış kader seni" diyerek kadere şükrediliyor; "Bana Bir Sen Yetersin" zaten adıyla “durum”u net bir şekilde anlatıyor.
"YANİ"LERİ ÇOK OLANLARA SELAM, AKORDU BOZULANLARA AYAR...
"Yani" şarkısında unutmayı beceremeyenlere, hep kendine yüklenip çaktırmayanlara, susup içine atanlara; yani "yani"leri çok olanlara bir selam gönderiyor Öncel...
"İllegal"de ise o kendine has uslübuyla ayar veriyor; ayarı, akordu bozulanlara: "İki yanlıştan bir doğru etmez / İki nefretten bir sevgi doğmaz"
Kendi önerisini getiriyor geri kalan bir tutam dünya için: "Sevişe sevişe ölelim bari, dövüşe dövüşe değil..."
"YALAN SÖYLEYECEK YAŞI ÇOKTAN GEÇMİŞİM...."
"Mükemmel Kusur"da "yalan söyleyecek yaşı çoktan geçmişim" itirafı geliyor. Sonrasında peş peşe sıralıyor Öncel "mükemmel kusur"larını: "Bir makina değilim ben / Benim duygularım var / Mükemmel kusurlarım, uyum sorunlarım var / Gerçek olamayacak kadar güzel hayaller kurdum / Sana her baktığımda o hayallerden oldum"
Ve sıradaki şarkılar hep "kısa çöp"ü çekenlere, kendini hep "yedek parça" gibi hissedenlere; A'dan Z'ye bir türlü yol alamayanlara geliyor: "İnsan acılarla büyürmüş / Ağaçlar ayakta ölürmüş / Ne ormanlar yandı bende / Onu da sen göremedin / Ne hevesler kaldı içimde / Bunu bile söyleyemedim..."
"KUŞLAR DA GİTTİ... SEN DE YOKSUN.... AMA ŞARKILAR VAR...."
Yıllar önce yazmıştı zaten.
"Bu şarkılar da olmasa / Telefonlar çalmasa / Arkadaşlarım aramasa / Ne yapardım kim bilir..."
Yine giden gitmiş, yine bir başına kalmıştı hayat dağının karşısında.
O çok sevilen; ısrarla telefonlara çıkmamış, her kapıya koşmamış, unutmuştu onu; o inatla "Beni Hatırla" diye ağlarken...
Yani aslında hepimizin başına gelen gelmişti onun da sonuna.
Kuşlar da gidince geriye bir tek şarkılar kalmıştı yine...
O halde son söz yine oradan söylenecekti bu albümde de...
Yine şarkılara tutunacak, yine müziğe bin şükredecekti.
Olsun diyecekti, sen yoksan, şarkılar var: "Güllerin İçinden" var, "Yalnızlar Rıhtımı" var, "Kaybolan Yıllar" var, "Yıldızların Altında" o "Mahur Beste" çalar..."
"..... yalnız da sayılmam büsbütün...."
- Etiketler :
- Haberler -
- Müzik
- Yaşam
- Sanat