Aigai Antik Kenti'nden çıkan kemikler keçilerin DNA'sına ışık tutacak
Tarihi milattan önce 8'inci yüzyıla kadar uzanan Aigai Antik Kenti'nde devam eden arkeolojik kazılarda, çok sayıda keçi kemiği ve bunlardan yapılan objeler bulundu. DNA incelemesi sonrası ise antik dönemdeki keçi türleriyle günümüzdeki keçi ırkları arasındaki ilişki ortaya konulacak.
Manisa'nın Yunusemre ilçesi Yuntdağı bölgesinde Aiol halkı tarafından Batı Anadolu'da kurulan 12 kentten biri olan Aigai'de Sanayi Mahallesi diye adlandırılan alanda devam eden kazılarda çöplük olarak kullanıldığı belirlenen bir sarnıç çukurunda çok sayıda kemik bulundu. Bazılarının işlenerek çatal, bıçak, kaşık, saç iğnesi ve çeşitli ev aletleri ile süs eşyalarına dönüştürüldüğü belirlenen kemikler, ODTÜ ve İstanbul Üniversitesinden uzman akademisyenler tarafından inceleniyor. Çoğunluğu antik dönemdeki keçilere ait olduğu tespit edilen kemikler, DNA incelemesine tabi tutulacak.
KEÇİLERİYLE ÜNLÜ ŞEHİR DEVLETİ
Kazı başkanı ve Manisa Celal Bayar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yusuf Sezgin, Aigai kelimesinin eski Grekçe'de keçi anlamına geldiğini, kentin eski dönemde keçileriyle ünlü bir şehir devleti olduğunu belirtti. Bölgede 16 yıldır yaptıkları kazılarda çok fazla hayvan kemiği bulduklarını hatırlatan Sezgin, şöyle konuştu:
"Bu hayvan kemikleri Evangelia Pişkin hocamız tarafından da inceleniyor. Kendisi bize bugüne kadar çalıştığı hiçbir kazıda Aigai'deki kadar keçi kemiğine rastlamadığını söyledi. Bu da bize Aigai için keçinin önemini gösteriyor. Elde ettiğimiz kaynaklardan kentin ekonomisinde keçinin önemli olduğunu biliyorduk. 2012'deki kazılarda bulduğumuz atölyelerden biri kemik işliğiydi. Bundan 4 yıl sonra yaptığımız kazılarda ise çöp çukuru içinde çok fazla kemikle karşılaştık. Kemik objeler, aletler, kaşık, bıçak, saç iğneleri gibi buluntular elde ettik. Bunların hepsinin keçi kemiğinden yapıldığını gördük."
"HİÇBİR ŞEYİN ZİYAN OLMADIĞINI GÖRÜYORUZ"
Buluntular sayesinde Aigai'nin zenginlik kaynağı olan keçinin eti, sütü ve derisinin yanı sıra kemiklerinin de kullanıldığını anladıklarını vurgulayan Sezgin, o dönemde bu hayvanların hiçbir şeyinin ziyan olmadığının görüldüğünü dile getirdi. Ortaya çıkan kemikleri sınıflandırdıklarını belirten Sezgin, "İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesinden Doç. Dr. Iraz Akış Akad hocamız başkanlığında yürütülen TÜBİTAK projesinde bu keçi kemiklerinin DNA'sına yönelik çalışmalar yapıyoruz. Burada ele geçen kemiklerin DNA'sını inceleyerek, günümüzdeki keçi ırklarıyla karşılaştırıyoruz. Antik çağdaki keçi türleriyle günümüzdeki keçi ırkları arasındaki ilişkiyi öğrenmeye çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.
BABİL 12. YENİ BÖLÜM FRAGMANI
- Etiketler :
- Haberler -
- Sanat
- Arkeoloji
- Sanat haberleri
- Manisa