“Tedavisi mümkün olmayan kanserler radyoterapi ile tedavi edilebiliyor”
Kanserle mücadelede radyoterapinin en az cerrahi kadar başarı sağladığını ve son yıllardaki teknolojik gelişmelerin radyoterapinin başarı oranını artırdığını söyleyen Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Enis Özyar, özellikle “akıllı radyoterapi” olarak nitelendirilen MR LINAC yöntemine vurgu yaptı, “MR LINAC’ın kullanılmasıyla önceden tedavisi mümkün olmayan pankreas kanseri, safra yolları kanseri, nadir tümörler ve cerrahi yapılamayan bölgelerdeki tümörler güvenle ve rahatlıkla tedavi edilebilmektedir” dedi.
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de görülme sıklığı hızla artan kanserle mücadelede en etkili tedavi yöntemlerinden biri de radyoterapi. 1-7 Nisan Kanser Haftası nedeniyle radyoterapideki gelişmelere değinen ve tıp teknolojisindeki ilerlemeler sayesinde radyoterapinin kanser tedavisinde önemli başarı sağladığını belirten Acıbadem Maslak Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Enis Özyar, son yılların en avantajlı yöntemlerinden birinin, Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) sistemlerinin aynı cihaz içine entegre edilmesiyle hastaya özel tedavi imkanı sunan MR-LINAC yöntemi olduğunu söyledi.
Cyberknife ve MR-LINAC gibi yöntemler sayesinde radyoterapideki en önemli gelişmenin; toplam tedavi süresinin kısaltılması ve odaklı tedavilerle çok yüksek radyasyonun kanserli dokulara uygulanması olduğunu belirten Dr. Özyar, böylece çevredeki normal dokuların en az oranda zarar gördüğünü, tedavi yan etkilerinin azaldığını, bunun da hasta ve hekim açsısından büyük avantaj yarattığını ifade etti, “akıllı radyoterapi” ve “uzay neşteri” olarak da nitelendirilen ve bir süredir kullanımda olan bu teknolojilerin hasta ve hekim açısından neden önemli olduğunu şöyle detaylandırdı:
“Klasik radyoterapide, tedavi öncesi yapılan bir planlamanın sonraki günlerde de uygulanmasının doğru olduğu kabulüne göre tedavi yapılır. Bir benzetme yaparsak klasik radyoterapi, ilk gün çekilen bir fotoğrafın her seansta tekrarlanması ve bunun sonraki tedavilerde de doğru olduğunun kabul edilmesi esasına dayanır. Ancak son teknoloji MR-LINAC radyoterapi, hasta tedavi masasındayken çekilen MR’a göre tümör ve normal dokuların yer değiştirmesi nedeniyle yeni bir tedavi planı yapılmasına olanak sağlıyor. Böylece her seansta daha doğru tedavi yapılmasına ve tedavi başarısının artmasına yardımcı oluyor. Bu cihazın diğer önemli bir yeniliği ise hastanın tedaviye yardımcı olması ve nefesini tutarak tümörün doğru ışınlanmasını sağlamasıdır.
“BAZI KANSER TÜRLERİNİN TEDAVİSİNDE AVANTAJ SAĞLIYOR”
Bu yöntemin kullanılmasıyla birlikte önceden tedavisi mümkün olmayan hastalıklar artık güvenle tedavi edilebilmektedir. Örneğin pankreas kanserleri, safra yolları kanserleri, nadir tümörler, cerrahi yapılamayan bölgelerdeki tümörlerde rahatlıkla tedavi edilebilmektedir.
“CERRAHİNİN YERİNİ ALAN CYBERKNIFE ÖNEMLİ BİR KULLANIM ALANI BULDU”
Tedavide başarı oranlarını etkileyen bir diğer yöntem olan Cyberknife stereotaktik radyoterapi sisteminde ise tedavi cihazının robot tarafından en hassas şekilde kullanılması mümkün oluyor. 1200 farklı açıdan vücuda giren ışın demetleri adeta bir ışın neşteri ile ameliyat benzeri uygulamaların yapılmasına olanak sağlıyor. Bu şekilde tümörün kısa süreli tedavilerle yok edilmesi sağlanabiliyor. Tümör ameliyatla alındığında hastada meydana gelebilecek çok ciddi zararlı yan etkiler, Cyberknife ile ortadan kalkmaktadır. Bu açıdan da cerrahi yöntemlerin yerini alan Cyberknife önemli bir kullanım alanı bulmuştur.”
Kanser tedavisinde kullanılan 3 ana yöntemin; cerrahi, lokal tedavi yöntemi radyoterapi ve sistemik tedavi yöntemi kemoterapi olduğunu belirten Radyasyon Onkoloğu, “Son yıllarda radyoterapi teknolojisindeki gelişmeler önemli sonuçlara ulaşmamıza neden oldu” dedi ve o sonuçları şöyle aktardı:
1- Normal dokular daha iyi korunabildiğinden daha az geç yan etki oluşmakta ve hastaların hayat kaliteleri artmaktadır. Örneğin; tükürük bezleri korunarak kalıcı ağız kuruluğu olması büyük oranda engellenmektedir. Yumuşak doku sertleşmeleri ve kemik erimesi gibi radyoterapi yan etkileri en aza inmektedir.
2- Doz dağılımının daha iyi olması nedeniyle tümörlere hem hassas bir şekilde hem de yüksek dozlarda radyasyon uygulanabilmektedir. Bu şeklide tümörün yok edilmesinde büyük başarılar elde edilmektedir.
3- Radyoterapi daha noktasal ve yüksek dozlarda uygulanabildiğinden, uygun hastalarda tedavi süreleri 40-25 seanstan, 1-15 seansa kadar azalmaktadır.
4- Hastaların her seansta tedavi masasında hareketsiz yatma süreleri 15-20 dakikadan, 3-5 dakikaya inmektedir.
“SİGARA KANSERLERİN %20’SİNDEN SORUMLU”
Kanser sıklığındaki artışa da değinen Özyar, dünyada en çok akciğer, kolon, karaciğer ve meme kanserlerinin görüldüğünü hatırlatarak, “Kanser ölümlerinin 1/3’ü, hayat ve beslenme alışkanlığına bağlıdır. Bunlar vücut kitle indeksinin yüksekliği, düşük meyve ve sebze tüketimi, yetersiz fiziksel aktivite, sigara ve alkol kullanımıdır. Bu etkenlerin hepsi önlenebilir etkenlerdir. Her 4 kanserin 1’i virüs enfeksiyonları nedeni ile olmaktadır. Sigara ise tek başına dünyadaki kanserlerin % 20’sinden sorumludur” dedi.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine dikkat çeken ve 2018 yılında dünyada 9.6 milyon kişinin kanserden öldüğünün tahmin edildiğini söyleyen Prof. Dr. Enis Özyar, “Tütün ve mamüllerinin tüketimindeki artış, ülkemizde de 20-30 yıl içinde kanser sıklığının artacağını gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.
- Etiketler :
- Haberler -
- radyoterapi
- tedavi
- Yaşam
- Tıptaki Gelişmeler
- Kemoterapi
- Teknoloji
- İstanbul
- Kanser