Şizofreni belirtileri nelerdir? Şizofreni neden olur?
Toplumda görülme sıklığı yaklaşık yüzde bir oranında olan şizofreni hastalığı küçük bir farkla erkeklerde kadınlardan çok görülüyor. Kişinin düşüncesinin, gerçeği değerlendirmesinin, algısının ve davranışlarının bozulmasına neden olan şizofreninin sebepleri arasında genetik geçiş önemli bir yer tutuyor. Kesinlikle ilaç ile tedavi edilebilen bu hastalığın tekrarlamaması için genellikle ömür boyu tedavi uygulanması gerekiyor. Peki şizofreni neden olur?
Şizofreni, bireylerin gerçekliği anormal olarak yorumladıkları ve gerçek ile gerçek dışını birbirinden ayıramadıkları zihinsel bozukluğa verilen isimdir. Şizofreni, halüsinasyonlar, sanrılar, günlük işleyişi bozan son derece düzensiz düşünme ve davranışların kombinasyonlarından meydana gelebilir ve bireyi bütünüyle etkisiz hale getirebilir.
Şizofreni hastaları için tedavinin yaşam boyu sürdürülmesi gereklidir. Erken başlayan tedavi, semptomların ciddi komplikasyonlar gelişmeden kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir ve bireyin uzun vadede hayat kalitesini iyileştirecek adımların atılmasını mümkün kılabilir.
ŞİZOFRENİ BELİRTİLERİ NELERDİR?
Şizofreni hastalığı belirtileri her hastada farklılık gösterir. Hastalık öncesi prodrom dediğimiz dönemde silik belirtiler göstererek sinsice başlayabildiği gibi ani olarak da ortaya çıkabilir. Hastalık öncesi belirtiler sıklıkla içine kapanma, arkadaşlarından ve aktivitelerden uzaklaşma, konuşmada azalma, eksantrik uğraşılar gibi olabilir. Hastalığın alevlendiği dönemde sanrılar, halüsinasyonlar veya düzensiz konuşma görülen şizofreni hastalarında en sık izlenen belirti kişinin hasta olduğunu düşünmemesi ve iç görüsünün olmamasıdır. Bunların dışında diğer şizofreni belirtileri şu şekildedir:
Sanrı (hezeyan)
Gerçekle uyuşmayan, mantıklı tartışma ile değiştirilemeyen kalıcı inançlar şeklinde görülür. Hastalar genellikle dışarıdan zarar göreceği, arkasından iş çevrildiği ve takip edildiği gibi sıklıkla paranoid sanrılar görür. Buna ek olarak hastalar da “büyüklenmeci (büyüklük sanrısı)” yani kişinin dışarıdaki diğer kişilerden farklı özellikleri ya da gücü olduğuna inanma, “referans sanrısı” denilen çevresinde olan bitenin kendisi ile ilgili olduğu düşüncesi gibi sanrılar ortaya çıkabilir. Bu sanrı tipleri dışında ayrıca; birisinin kendisine aşık olduğunu sanma gibi “erotomanik sanrılar”, bir hastalığı olduğuna dair “hipokondriyak sanrılar” ya da düşüncelerinin çalındığı, çekildi veya zihnine düşünce sokulduğu gibi “bizar sanrılar” görülebilmektedir.
Varsanı (Halüsinasyon)
Dışardan belirli bir uyaran yokken bir uyaran varmış gibi algılanmasıdır. Halüsinasyonlar şizofrenide daha çok işitsel olmakla beraber, dokunma, görüntü görme gibi farklı şekillerde olabilir. İşitsel varsanılar kişinin sesinin yankılanması, kişi hakkında yorum yapan bir ya da birçok ses, aralarında konuşan sesler, kötü şeyler söyleyen sesler şeklinde olması sık görülür.
Dezorganize davranış
Amaca yönelik olmayan, dışardaki gözlemcinin anlamlandıramadığı davranışlardır.
Düşünce ve konuşma bozukluğu
Amaca varmayan, çevresel olabilen konuşma şeklinde kendini gösterir.
Negatif belirtiler
Konuşmada azalma, içe çekilme, sosyalleşmede ve amaca yönelik aktivite ile davranışlarda azalma, yüz ifadesinde küntleşme oluşmasıdır.
Katatonik Belirtiler
Konuşmama (mutizm) Kas katılığı, dışarıdan muayene edene karşı direnç gösterme, söyleneni ya da yapılanı tekrarlama, postür alma yani vücudu belli bir şekle getirildiğinde, bu şekli uzun süre koruma, anlamsız sırıtmalar ve yüz ifadeleri gibi şekillerde olabilmektedir.
ŞİZOFRENİ TEŞHİSİ NASIL KONUR?
Şizofreni teşhisi, genellikle yaşadığı sorunlar yakınları tarafından fark edilen hastaların psikiyatri kliniklerine getirilmesi ile koyulmaktadır. Belirtileri şizofreni ile benzerlik gösteren pek çok psikiyatrik hastalık olabileceğinden uzmanlar tarafından şizofreni belirtileri testi, muayene ve tanı testleri yardımıyla hastalığın şizofreni olduğu tespit edilir.
Hastalıkta görülen semptomlar aynı zamanda madde bağımlılığı, alkol kullanımı ve bazı ilaçların yan etkilerine bağlı olarak da ortaya çıkabileceğinden sorunların böyle bir nedenden kaynaklanıp kaynaklanmadığı araştırılmalıdır. Teşhisin netleştirilmesi için hastalara fiziksel muayene ve testler, psikiyatrik değerlendirme testleri, kan testleri ve tıbbi görüntüleme yöntemleri uygulanabilir. Tüm bu uygulamalar sonucunda şizofreni hastalığı teşhisi koyular bireyler için hastalığın şiddeti de göz önünde bulundurularak tedavi süreci planlanır.
ŞİZOFRENİ ÇEŞİTLERİ NELERDİR?
Güncel sınıflandırma sistemine göre şizofreninin alt tipleri kaldırılmıştır. Bununla birlikte eski sınıflandırma sistemine göre şizofreni türleri şunlardır.
Paranoid şizofreni
Sanrıların ve halüsinasyonların ön planda olduğu bilişsel bozulma ile içe çekilme gibi negatif belirtilerin daha arka planda kaldığı ve işlevselliğin görece korunabildiği tiptir.
Dezorganize (hebefrenik) şizofreni
Konuşmanın, davranışların ve duyguların organizasyonunun bozulduğu, anlamsız gülmeler ve yüz ifadelerinin olabildiği, günlük yaşam etkinliklerinin ve öz bakım becerilerinin ileri derecede bozulabildiği, organize olmayan bölük pörçük sanrı ya da varsayımların olduğu tiptir.
Katatonik şizofreni
Motor hareketlerde azalma, aşırı negativizm, konuşmama, tam tersine aşırı motor etkinlik, karşıdakinin söylediklerini ve hareketlerini tekrarlama, kaslarda katılık, hareket ettirmeye karşı direnç gibi hareket sistemi ile bağlantılı belirtilerle kendini gösteren tiptir.
Farklılaşmamış şizofreni
Yukarıda sayılan üç tipin özelliklerini bir arada gösterebilen tiptir.
Rezidüel şizofreni
Daha önce şizofreni belirtilerini yoğun bir şekilde göstermiş, ancak sonrasında düzelmesine karşı içe çekilme, konuşma azlığı ya da çok detaylı olmayan sanrı ve varsayımlarla kendini gösteren bir tip olarak sınıflanabilir. Şizorfeni hastalığı, diğer bir sınıflandırma sistemine göre Tip 1 ve Tip 2 diye ayrılır. Tip 1 diye ifade edilen durumda daha çok pozitif semptomlar adını verdiğimiz hezeyan ve halüsinasyonlar gözlenir. Tip 2 de ise negatif belirti denilen içe çekilme, konuşmada azalma, öz bakımda azalma gibi negatif belirtilerin baskın olduğu görülür. Genel olarak Tip 2 şizofreninin seyri daha kötü, Tip1’in tedavi yanıtı ise daha iyi olmaktadır.
ŞİZOFRENİ ÖNLENEBİLİR Mİ?
Şizofreninin önlenebilir olup olmadığı tartışmalı bir konudur. Bu konu ile ilgili olarak belli risk gruplarında hastalık öncesi belirtilerle erken ilaç başlanması ve bazı psikoterapi yöntemlerinin kullanılması gibi önleyici çalışmalardan bahsedilmektedir.
ŞİZOFRENİ KİMLERDE GÖRÜLÜR?
Şizofren hastalığı toplumun % 1’inde görülür. Erkeklerde kadınlara oranla biraz daha fazla izlenir. Şehirleşmiş yerlerde, taşraya göre daha sık gözlenir. Bununla birlikte sonbahar aylarında yaşanan enfeksiyon hastalıklarına bağlı olarak gebe kalanların çocuklarında, ailesinde şizofreni hastası olanlarda, başka beyin bozuklukları olanlarda daha sık şizofreniye rastlanır. Şizofreni tanısı her yaşta konulmak ile beraber ergenlik ile genç erişkinlikte daha sık konulur. Ayrıca kadınlarda 30’lu yaşların ortalarında da yeni tanı konulma sıklığı artar.
ŞİZOFRENİ NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Şizofreni kronik bir hastalıktır ve ilaçlar yardımıyla semptomlar büyük ölçüde ortadan kalksa da ömür boyu tedavi gerektirir. Antispsikotik ilaçlar tedavinin temel taşını oluşturur. Bu ilaçların beyinde dopamin adlı nörotransmittere etki ederek semptomları ortadan kaldırdığı düşünülmektedir. İlaç tedavisinde temel amaç hastalığın kişide yarattığı semptomların ortadan kaldırılması ile bireylerin sosyal, psikolojik ve fizyolojik anlamda sağlıklı bireylere yakın bir hayat sürmesinin sağlanmasıdır.
Bir diğer amaç ise şizofreni tedavisi ömür boyu süreceğinden mümkün olan en düşük ilaç dozu ile tedavinin devam ettirilmesidir. Psikiyatristler tarafından hasta düzenli olarak takip edilerek gerekli görüldüğünde ilacın türü, dozu ve kullanım sıklığı değiştirilebilir. Antidepresan ve anti-anksiyete ilaçları ile kombinasyonlar yapılabilir. Bu tür ilaçların etkilerinin tam olarak görülmeye başlanması 3-4 hafta sürebilmektedir.
Tedavide kullanılan ilaçlar ciddi yan etkilere sahip olmaları nedeniyle hastalar tarafından genellikle kullanılmak istenmez. Bu noktada hastanın tedavi konusunda iş birliği yapma isteği de göz önünde bulundurularak ilaç almama konusunda direnç gösteren hastalarda gerekirse enjeksiyon yöntemiyle ilaç uygulaması tercih edilebilir. İlaç tedavisine ek olarak uygulanacak bireysel terapiler, aile terapileri, sosyal beceri eğitimleri ve mesleki rehabilitasyon gibi ek tedaviler yardımıyla hastaların sağlıklı bir yaşam sürmesini sağlamak mümkündür.
Doğru tedavi ve sürekli takip ile şizofreni hastaları, normal ve sağlıklı bireyler gibi başarılı ve üretken bir hayat sürdürebilirler.
- Etiketler :
- Haberler -
- Tedavi
- Psikoloji
- ilaç
- Psikiyatri
- Hastalık
- N-Life
- Şizofreni
- Akıl Hastalığı