Lenfödemi önlemek de, tedavi etmek de mümkün!
Lenfödem, kanser tedavisi görmüş herkesin karşılaşabileceği ancak birçok hastanın mücadelede yalnız kaldığı ve doğru tedaviye ulaşmakta zorlandığı bir sorun. Lenfödemin tekrarlama riski bulunduğu için, hastalığın etkin şekilde tedavi edilmesinin yanında hasta eğitimi de çok büyük önem taşıyor.
Çoğunlukla kanser tedavisi görenler ve doğuştan lenf sistemi yetersizliği olanlarda ortaya çıkan lenfödem, kanser hastalarının yaklaşık yüzde 15-40’lık bölümünü etkileyen bir sorun. Kronik ve ilerleyici bir durum olmasına rağmen, belirli temel kurallar ve iyi bakımla kontrol altına alınarak hastanın normal ve aktif bir yaşam sürmesi mümkün olabiliyor.
Ancak lenfödemle yaşam konusunda asıl önemli sorun burada başlıyor. Zira, kanser tedavisi sonrasında karşılaştıkları bu sorun karşısında hastalar doğru tedaviye ulaşmak konusunda zorlanıyor hatta yalnız kalıyor.
Bu duruma toplumsal bir katkı sağlayabilmek adına, Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi, uzun zamandır lenfödem konusunda yürüttüğü çalışmaları tek çatı altında toplamak ve hastaların ulaşabileceği doğru bir adres olabilmek için oluşturduğu “Lenfödem Merkezi”ni, 6 Mart Lenfödem Farkındalık Günü’nde düzenlenen organizasyonla hizmete açtı.
Kadın kanserleri alanında çalışmalar yapan Pembe İzler Derneği’nin de destek verdiği organizasyonda hasta ve hasta yakınları ve sağlık profesyonelleri bir araya geldi.
Lenfödemin önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğu konusunda farkındalık yaratmak ve yeterince yorulan bedenlerindeki ağırlığı atabilmelerinin mümkün olduğunu gösterebilmek adına moderatörlüğünü yazar ve sunucu İclal Aydın’ın yürüttüğü “Önlemek de, tedavi de mümkün” başlıklı bir de söyleşi düzenlendi.
RİSK YAŞAM BOYU DEVAM EDİYOR
Lenfödemin önüne geçmenin çok önemli bir sorun olduğunu belirten ve lenfödem gelişme riskinin lenf bezleri alınan her hasta için ömür boyu devam ettiğinin altını çizen Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cihan Uras, şunları söyledi:
“Cerrahi sonrasında yüksek riskli hastaları lenfödemden korumaya yönelik yapılması gerekenler var. Lenfödem en sık meme kanseri tedavisinden sonra ortaya çıkıyor. Bu sorunla karşılaşmamak ve riski en aza indirmek son yıllarda meme kanseri cerrahisinde lenf düğümlerini mümkün olduğunca almamaya çalışıyoruz. Bunun için özel teknikler kullanıyoruz, hatta öncesinde kemoterapi uygulayıp lenf düğümlerini tümörden temizleyip, cerrahi sırasında lenfatik sistemi korumaya çalışıyoruz. Ancak lenfödem ilerleyici bir süreç. Bu hastaların kaliteli bir yaşam sürmeleri için mutlaka lenf ödem okulunda eğitim alınması gerekiyor.”
“ÇOK KAPSAMLI BİR EĞİTİM, ARAŞTIRMA MERKEZİ OLACAK”
Lenfödem merkezinde, kanser cerrahisi ve tedavisi görmüş her hastayı eğitip farkındalık yaratmak lenf ödemin ortaya çıkmasını önlemek için hasta eğitim odaklı çalışmaların yanı sıra; kanser dışında doğuştan lenfödem vakalarını erken tespit etmek, meme kanseri dışındaki genital ve prostat kanserleri sonrası oluşabilecek bacak ödemlerinin önlenmesine yönelik ciddi bilimsel çalışmaların da yürütülmesi planlanıyor.
Lenfödemin doğru tedavi edildiğinde kontrol edilebilir bir durum olduğunu anlatabilmek için sağlık profesyonellerine yönelik de organizasyonların gerçekleştirilmesinin planlandığını söyleyen ve Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Vildan Çerçi, bu doğrultuda merkezin lenfödem konusunda birçok ilke öncülük edeceğine inandığını söyledi.
“LENFÖDEM KONUSUNDA HASTALARA YETERİNCE BİLGİ VERİLMİYOR”
Memenin tamamı veya kısmen alınması, koltukaltı lenf nodlarının kısmen veya tamamen alınması, alt karın bölgesine cerrahi uygulanması, kasıktaki lenf düğümlerinin alınması ve tüm bu bölgelere radyoterapi uygulanması gibi lenf nodları ve yollarını etkileyen her türlü cerrahi tedavi veya radyoterapi görmüş kişiler lenfödem riski taşıyor.
Bunun ömür boyu devam edecek bir risk olduğunu hatırlatan Dr. Vildan Çerçi, “Dolayısıyla cerrahi öncesinde riskler konusunda hastanın bilgilendirilmesi çok önemli. Çünkü bu riskleri en aza indirmek ve lenfödem oluşmadan bir yaşam sürmenin mümkün olduğunu hastanın bilmesi gerekiyor. Maalesef bu durum hakkında hala hastalara yeterince bilgi verilemiyor. Sadece ‘koluna dikkat et demek’ yeterli olmuyor. Bunun en önemli nedenlerinden biri lenfödemin hastanın hayatının ne kadar olumsuz etkilendiğinin tam olarak farkına varılamamasıdır” diye konuştu.
EL EMEĞİ ÜRÜNLERLE PEMBE İZLER'E DESTEK
Hasta ve hasta yakınları ve sağlık profesyonellerinin yanı sıra meme kanseri konusundaki sosyal sorumluluk çalışmalarıyla dikkat çeken Pembe İzler Derneği’nin de yer aldığı organizasyonda bir sosyal sorumluluk projesine de imza atıldı. Onkoloji hastaları ve onkoloji hemşireleri ile lenf ödem ekibi tarafından hazırlanan el emeği ürünler kurulacak olan kermeste Pembe İzler Derneği yararına satışa sunuldu.
LENFÖDEM HASTALARI ANLATIYOR
Organizasyona katılan ve uzun süre lenfödem ile mücadele eden hastalar ise yaşadıkları zorlukları şöyle anlattı:
GÜLDEN ERUZUN: DOĞRU TEDAVİYLE SORUN ÇÖZÜLDÜ
“Geçmiş yıllarda annem ve ablam meme kanseri geçirmişti ve bu nedenle riskli grupta olduğumu bilmeme rağmen ne yazık ki kontrollerimi ihmal ediyordum. 2016 yılındaki yaptırdığım kontroller sırasında 64 yaşımdayken aslında istenmeyen ama beklenen tanıyla karşı karşı kaldım. Sol mememde tümür tespit edildi ve hemen ameliyat oldum. Neyse ki tümör agresif değildi ve henüz birinci evredeydi. Hasta bölgeyle birlikte lenf bezleri de alındı. Ameliyat sonrasında ise 33 seans radyoterapi gördüm. Sonrasında rutin kontrollerim başladı. Ama ameliyatın üzerinden yaklaşık 9 ay geçtikten sonra mememin giderek sertleşmeye başladığını hissettim. Kolumda da şişliğin artması üzerine onkoloğum lenfödem yaşadığımı ve bu nedenle tedavi görmem gerektiğini söyleyerek bu alanda uzman doktoruma yönlendirdi. Geçtiğimiz Aralık ayında tedaviye başladık. 15 seanslık fizik tedavi sonrasında kolumdaki şişlik indi. Aynı zamanda kendi kendime yapmam gereken masaj ve egzersizleri de öğrendim. Şu anda bandaj kullanıyorum ama egzersizlerime de devam ediyorum.”
LALE GÜRMAN: ÇÖZÜM ARAYIŞLARIYLA GEÇEN ZORLU YILLAR
“Yaklaşık 15 yıl önce rahimdeki iyi huylu bir tümör cerrahi olarak alındı. Ameliyat sonrasında 5-6 yıl sorunsuzdu. Ancak sonrasında sol ayağımda başlayan şişlik hayatımı çok ciddi etkiledi. Bu konuda birçok merkeze ve farklı uzmana başvurdum. Yapılan değerlendirmeler sonunda lenfödem tanısı konuldu. Fakat bana sorunun çözümü olmadığını söylediler. Bundan sonraki dönemde şişliğin önüne geçmek ve sıkıntılarımı sonlandırmak için; bacağımı eczanede yaptırdığım kurşun suyunda ıslatmaktan, masaj salonlarında haftalarımı geçirmeye, basınç makinesi tedavisinden, evde masör eşliğinde lenfödem mesajına kadar duyduğum her şeyi yaptım. Ama kısa dönemli iyileşmelerin dışında hiçbir sonuç alamadım. Ta ki doktorumla tanışana kadar. Yaklaşık 4 yıl önce başladığım tedavimle bacağımda inanılmaz farklılaşmalar ve düzelmeler oldu. Üstelik bu konuda birçok şey öğrendim. Kendisine şükran borçluyum.”
- Etiketler :
- Haberler -
- lenfödem
- Hastalık
- İstanbul
- Genel Sağlık
- Kanser