Karın ağrısının nedeni kolit olabilir
Ülseratif kolit; karın ağrısı, halsizlik, kilo kaybı, gözde kızarıklık gibi belirtilerle ortaya çıkıyor. Kronik olan ve dönem dönem alevlenen hastalığın nedeni hakkında net bir bilgi bulunmuyor.
Ülseratif kolit, kalın bağırsağın iç yüzeyini döşeyen tabakanın iltihabı olarak tanımlanıyor. Hastalık, kanlı ishal, makattan kan ve sümüksü madde gelmesi, karın ağrısı, halsizlik, yorgunluk, iştahsızlık, kilo kaybı, kansızlık, solgunluk, bazı hastalarda, gözde kızarıklık ve yanma, eklemlerde ağrı, ciltte döküntüler ve karaciğer fonksiyon testlerinde bozukluklar gibi belirtiler veriyor.
Hastalığın bulaşıcı olmadığını belirten Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Hülya Över Hamzaoğlu, “İnflamatuar barsak hastalıkları olarak bilinen ülseratif kolit ya da Crohn hastalığı bulunan kişilerin akrabalarında bu hastalıkların görülme sıklığının yüzde 5-20 arasında olduğu bildiriliyor” diyor.
Ülseratif kolit hakkında bilgi veren Prof. Dr. Hülya Över Hamzaoğlu, hastalıkla ilgili sık sorulan soruları şöyle yanıtlıyor:
Ülseratif kolit tanısı nasıl konulur?
Ülseratif kolit tanısı Crohn hastalığında olduğu gibi öykü, fizik muayene, labarotuar bulguları ve kalın barsakların görüntüleme yöntemleri yardımı ile konulabiliyor. Dışkı ve kanın laboratuarda değerlendirilmesi önem taşıyor. Kalın barsaklar ve ince barsağın son bölümü kolonoskopi ile ayrıntılı bir şekilde görüntülenebiliyor. Barsak kanalı biyopsi alınmasına duyarlı olmadığı için hasta hiçbir şey hissetmeden hasta bölgelerden parça alınabiliyor. Bu parçaların patoloji ile değerlendirilmesi sayesinde tanı konulabiliyor.
Nasıl tedavi ediliyor?
Nedeni tam bilinmeyen, kronik bir hastalık olmasına rağmen ülseratif kolit hastalığı günümüzde başarı ile tedavi edilebiliyor. Tedavide sürekli doktor kontrolünde olmak önem taşıyor. Ülseratif kolit tedavisinin, hastalığın şiddetine ve etkilediği barsak alanına göre hekim tarafından planlanması gerekiyor. Genellikle ağızdan alınan haplar ve makattan verilen lavmanlar ile tedaviye başlanılıyor. Bu ilaçların yetersiz kaldığı ya da hastalığın en başından şiddetli seyrettiği durumlarda, tedaviye ağızdan veya damar yolu ile kortikosteroid ilaçlar eklenebiliyor. Gereğinde ağır hastalar hastanede yatırılarak damar yolundan beslenebiliyor.
Kimi ağır kolitlerde tedaviye bağışıklığı baskılayan ilaçlar verilebiliyor. Bazı durumlarda ise hastalar ancak cerrahi yolla tedavi edilebiliyor. Burada önemli bir noktanın altını çizmekte yarar var. Kortikosteroid ilaçlarla tedavi süresinin asla üç ayı geçmemesi ve hastaların hekime sormadan ilacı aniden kesmemeleri gerekiyor. Ülseratif kolitte hastalığa bağlı yakınmalar geçtikten sonra hastaların tedavisine bazı ilaçlarla devam ediliyor.
Ülseratif kolit hastalarında diyetin faydası oluyor mu?
Ülseratif kolit hastalarında özel bir diyet uygulamasının faydalı olduğu ya da herhangi bir gıdanın ülseratif kolitte zararlı olduğu bilimsel olarak gösterilememiştir. Toplumda (% 5-10) sıklığında görülen süt tahammülsüzlüğü (laktoz intoleransı) zaten var olan ishale katkıda bulunabilir. Bu durumlarda süt ve süt ürünlerinden uzak durulması veya marketlerde bulunan laktazlı sütlerin tüketilmesi önerilebilir. Aspirin ve romatizma ilaçları ülseratif koliti alevlendirilebileceğinden bu ilaçların kullanımından kaçınılmalıdır. Genel olarak temiz, dengeli ve sağlıklı beslenmeye dikkat edilmesi yeterlidir.
Kansere neden olur mu?
Ülseratif kolit varlığında hastalığın 9-10’ncu yıllarından itibaren kalın barsak kanseri gelişim riskinin sağlıklı insanlara göre arttığı araştırmalarla gösterilmiştir. Bu risk artışı hastalıkla geçen süreye ve ülseartif kolitin kalın barsağın ne kadar bir bölümünü etkilediğine bağlı olarak değişebiliyor. Ancak ne iyi ki, ülseratif kolit hastalarında kalın barsak kanseri gelişiminden önce kalınbarsak yüzeyinde displazi adı verilen bir takım öncü değişiklikler oluyor. Bu değişiklikler erken dönemde yapılan kolonoskopi ve biyopsi ile saptanabiliyor.
İşte bu nedenden ötürü ülseratif koliti olan hastaların, eğer tüm barsaklarını tutan hastalıkları var ise dokuzuncu yıldan sonra, sadece kalınbarsağın sol tarafını tutan hastalıkları var ise 15’nci yıldan sonra yıllık tarama kolonoskopileri yaptırmaları gerekiyor. Bu sayede öncü oluşumlar saptandığında kanser gelişmeden kalın barsağın cerrahi olarak çıkarılması mümkün olabiliyor.
Hastanın hayatını nasıl etkiler?
Yapılan çalışmalar ülseratif kolitli hastaların yaşam sürelerinin normal insanlardan farkı olmadığını gösteriyor. Bir başka deyişle ülseratif kolit ömrü kısaltmıyor. Hastalar genellikle kontrollerini ve tedavilerini aksatmadıkları sürece normal hayatlarını sürdürebiliyor. Ülseratif kolit hastalığı ve hastalıkta uygulanan tedavilerin çoğu anne-baba olmaya engel olmuyor. Sadece kadınlarda kalın barsağın tam çıkarılmasının gebe kalma şansını azalttığı bilinmektedir. Bu nedenle doğurgan yaştaki kadınlarda cerrahi kararı alınmadan önce iyi düşünülmelidir.
Cerrahi tedavi nasıl yapılır?
Ülseratif kolit hastalığı için günümüzde geçerli tedavi yöntemi kalın barsak ve rektumun tamamen çıkarılmasına dayanan “Total Proktokolektomi” ameliyatıdır. Bu ameliyat Crohn hastaları, uygun kanser hastalarında da uygulanabiliyor. Laparoskopik yöntemle bu ameliyat yapılabilir, böylece çok daha az iz kalır ve böylesi büyük bir ameliyatın hasta üzerinde yarattığı kötü etkiler en aza indirilmiş olur.
- Etiketler :
- Haberler