Çocuklarda ani kalp ölümleri önlenebilir
Çocuklarda kalp hastalıklarının neden olduğu ani ölümleri ortadan kaldırmak için çarpıntı ve göğüs ağrısının ciddiye alınıp ileri tetkik yapılması gerekiyor.
15.Ulusal Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp Damar Cerrahisi Kongresi, Türk Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Derneği tarafından Antalya’da düzenlendi. 400 katılımcının takip ettiği kongre hakkında konuşan İstanbul Üniversitesinden Çocuk Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu, genetik özelliklerle birlikte yaş ilerledikçe kalınlaşan kalp kasının kanın kalbe gitmesini engellediğinive çocuğun egzersiz yaparken aniden ölümüne yol açtığını söyledi.
Çocuklardaki kalp kası sorununun muayene sırasında belli olmadığını belirten Prof. Ömeroğlu, “İlerleyen yaşlarda çarpıntı ve göğüs ağrısıyla kendini gösteriyor. Bu nedenle, çocukların bu şikayetlerini dikkate almak ve ileri tetkikte bulunmak lazım" dedi.
KALPTEKİ RİTİM BOZUKLUĞU ANİ ÖLÜME NEDEN OLUYOR
Çocuklarda ani kalp ölümlerinin bir diğer nedeninin kalpteki ritim bozukluğu olduğuna işaret eden Prof. Ömeroğlu, şöyle konuştu:
"Bu hastalığın büyük kısmı genetik. Hiç bulgu vermiyor. Zaman zaman çocuk çarpıntı, göğüs ağrısı hissetse de dikkate alınmıyor. Kalp en fazla 100 atması gerekirken 200 atar ya da 100 atması gerekirken 30 atarsa o zaman da ölüm gerçekleşebiliyor. Ailede sebepsiz, ani ölümler olursa kalan çocuklar için de ailelerin mutlaka ileri tetkik yapmaları gerekiyor. Ani ölümlere neden olan bir başka neden ise virüs hastalıklarının kalp kasını etkilemesi. Üst solunum yolu enfeksiyonu kalp kasına yerleşip, ani ölümlere yol açabilir. Yapılan spor da bir süre sonra kalp kasının kalınlaşmasına neden olabilir ama ani ölüme sebep vermeyebilir. Bu kaleciler için istisnai bir durum. Çünkü kalecilerde topun göğse ani vurması, kalbin durmasına neden olabilir."
ALINDA TERLEME BEBEKLERDE KALP YETERSİZLİĞİNİN İŞARETİ
Kalp yetersizliğinin, bebeklerde çabuk yorulma, çabuk emmeyi bırakmanın dışında çok terleme gibi belirtilerinin de olduğuna değinen Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kalp yetersizliği olan bebeklerin terlemeleri diğer terleme nedenlerinden farklı olarak alından ve soğuk soğuk şekilde olabilir. Vitamin eksikliği kaynaklı terleme enseden olur. Kalp yetersizliği olan bebekler daha çok efor sarf ederken alından soğuk terler. Bu çocuklarda akciğere fazla kan gittiği için gördüğümüz bir başka sorun da sık akciğer enfeksiyonları olmasıdır. Çünkü akciğer sürekli kanla ıslak kaldığı için vücudu koruyan beyaz kan hücreleri mikroplarla mücadele edemez. Sık sık öksürük problemi ile karşı karşıya kalınabilir. Bu çocukların zaman zaman oksijensizlik atakları olabilir. Bu çocuklar uzun uykudan, beslenmeden sonra nefes alışverişleri değişebilir. Önce morarmaları artıp sonra daha soluk bir hale gelebilirler. Kansızlık ya da fazla kanlılık sorunları olabilir."
“DİKKAT EKSİLİĞİNDE KULLANILAN İLAÇLAR KALBE ZARARLI”
Türk Pediatrik Kadiyoloji ve Kalp Cerrahisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Nazan Özbarlas da Türkiye'de her yıl 12 bin bebeğin doğuştan kalp hastası olarak dünyaya geldiğini aktardı. Bu hastaların yaklaşık yüzde 40'ına hayatlarının bir döneminde tedavi kapsamında anjiyo ya da ameliyat yapılması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Özbarlas, “Kendinizi azıcık halsiz hissettiğinizde çok ciddi tehlike altında kalabiliyorsunuz. Dikkat eksikliği ilaçları sınav zamanlarında çok fazla kullanılıyor. Bunlar kalp ritminin bozulmasına neden oluyor. Aileler bu ilaçlara yöneliyor, bu ilaçların doktor gözetiminde ve kontrollü şekilde kullanılması gerekiyor” diye konuştu.
“KALPTEKİ DELİK 2-3 YAŞINA KADAR KENDİLİĞİNDEN KAPANABİLİR”
En yaygın görülen hastalıklardan birinin de kalpteki delikler olduğunu açıklayan Prof. Dr. Özbarlas, “Kalbinde küçük bir delikle doğan bebeklerin bir kısmında delik kendiliğinden 2-3 yaşına kadar kapanabilir, kapanmasa bile tedavi gerekmeden normal yaşantılarını sürdürebilirler. Kalbinde orta ya da geniş büyüklükte delik olanlar, hızlı nefes alır, yemek yerken ya da uyurken terler, sık alt solunum yolu enfeksiyonu geçirirler. Muayenede, kalpte üfürüm denilen ses duyulur. Erken teşhis edilmez ve tedavi olmazsa, kalp yetersizliği, pulmoner hipertansiyon, büyüme ve gelişme geriliği, sık tekrarlayan akciğer enfeksiyonları görülür” dedi.
“ZAYIFLAMA İLAÇLARI ASLA KULLANILMAMALI”
Spor yapan çocuklara doping etkisi yapacak maddelerin verilmemesi gerektiğini hatırlatan Prof. Ömeroğlu’nun bu konudaki uyarıları ise şöyle:
"Bunlar kalp krizi riskinin artmasına neden oluyor. Ayrıca, zayıflama ilaçlarının kullanılmasını asla önermiyoruz. Bunlar akciğere giden basıncın direncini yükseltiyor. Doğal beslenmenin dışında hiçbir şey önermiyoruz. Çocuklar özellikle büyükşehirlerde sokak oyunlarından uzak kalıyor. Bu da obeziteye yol açıyor. Bunun üzerine sigara gibi faktörler girdiği zaman çocuklar küçük yaşta kalp hastası oluyor. Sınav stresi de önce çocukların ruh sağlığını bozup daha sonra kalp sağlığını kötü etkiliyor."
“60 YAŞINA MADAR FARK EDİLMEYEN KALP HASTALIĞI VAR”
Çocuk Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ergün Çil ise çok hassas bir işle uğraştıklarını söyleyerek, kalp krizi konusunda hastaların bir çoğuna tanı koyabildiklerini belirtti. Prof. Dr. Ergün Çil, "Gizli kalp diye bir şey yok. Tespit edilememiş bir kalp hastalığı vardır. İnsanların 50, 60 yaşına kadar fark edemediği kalp hastalıkları var. Lisanslı sporcular mutlaka kalp kontrolünden geçmek zorunda. Birçok Avrupa ülkesinde detaylı kalp kontrolünden geçmeyen sporculara lisans vermezler. Benim birçok hastam sağlık raporunu tanıdık vasıtasıyla aldıklarını söylüyor. Bu sporcular ve halkımız açısından bir tehlikedir" dedi.
“SURİYE’DEN ÇOK SAYIDA ÇOCUK HASTA GELİYOR”
Prof. Dr. Nazan Özbarlas ayrıca, Suriye’den gelen çocuklarda da kalp rahatsızlığına çok fazla rastlandığına belirterek bu konuda yaşanan sıkıntılara dikkat çekti. Son yıllarda özellikle Suriye’den gelen kalp hastası çocuk sayısında önemli bir artış olduğunu dile getiren Özbarlas, yaşanan sorunları şöyle anlattı:
“Tabii ki bizim işimiz insana hizmet. Biz hasta olan her çocuğu tedavi etmekle sorumluyuz. Bizim için nereli olduğu hiç önemli değil. Sadece şöyle bir durum oluyor; sosyal koşulları nedeniyle taburculuklarını geciktirdiğimiz için, yani ‘evine gidemeyecek çadıra gidecek’ endişesiyle özellikle bu tür çocukları evde geçirecekleri nekahat dönemini uzatarak, hastanede kalış sürelerini uzatmak zorunda kalıyoruz ve gerçekten daha acil, daha öncelikli tedavi için sıra bekleyen Suriyeli olsun, Türkiye’den olsun, diğer çocuklar tedavi süreçlerini tamamlayamıyorlar. Bu gerçekten giderek artan bir sorun. Antakya’da Suriyeli çocuk sınıra geliyor. Kalp hastası çocuk 112 ile hastaneye getiriliyor, bırakılıyor. Bu şekilde bir süreç var. Dernek olarak buna bir çözüm getirmemiz mümkün değil bu çok sosyal, siyasi başka bir problem ama bize yansıyan kısmı bu. Taburculukları gecikiyor ve hastane yataklarını, özellikle yoğun bakım yataklarını döndürme hızımız yavaşlıyor.”
- Etiketler :
- Haberler -
- Bebek ve Çocuk Sağlığı