“Bilimsel kanıt yok ama aşı reddi artıyor”
Aşı reddinin giderek arttığına dikkat çeken Çocuk Doktoru Prof. Fahri Ovalı, “Herhangi bilimsel bir kanıt olmamasına rağmen bazı gerekçelerle aşı reddi artıyor. Sağlık Bakanlığının da anayasanın verdiği hakla toplumun ve çocuğun sağlığını temin etme görevi var. Bu görev kapsamında aşı uygulaması devam ediyor” dedi.
Aşı reddinin Amerika’da başladığını söyleyen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Fahri Ovalı Medimagazin’e yaptığı açıklamada, ABD’de bir hekimin aşılarda civa olduğunu gerekçe göstererek çocuklarda otizme neden olduğunu iddia eden bir yayın yaptığını ve bu yayın sonrası ailelerde aşıya karşı şüphe uyandığını ifade etti.
Daha sonra yapılan araştırmalarda bu yayının sahte olduğunun ortaya konulduğunu belirten Ovalı, yayının geri çekildiğini ve yayını yapan hekimin de intihar ettiğini hatırlattı.
On yıl öncesinde aşı reddinin Türkiye’de çok az olduğunu dile getiren Uzman, gelinen noktada binlerce ailenin aşıyı reddettiğini ve aşı reddinin giderek arttığını ifade ederek şunları söyledi:
“Herhangi bilimsel bir kanıt olmamasına rağmen bazı gerekçelerle aşı reddi artıyor. Sağlık Bakanlığının da Anayasanın verdiği hakla toplumun ve çocuğun sağlığını temin etme görevi var. Bu görev kapsamında aşı uygulaması devam ediyor. Anayasa Mahkemesi bir dava sonucunda aşı reddinde bir karar verdi. Kararda aşıyı reddeden ailenin haklı olduğu söylendi. Kararın detayına baktığımızda; Anayasa Mahkemesi zorunlu aşıların gerekli olup olmadığına ilişkin bir tartışma içine girmiyor.
“AİLE RIZA VERMEZSE AŞI YAPILAMIYOR”
Aile rıza vermezse aşı yapılamıyor. Bunun tek istisnası; eğer kanuni olarak vücut dokunulmazlığına dokunulabilecek bir durum söz konusu ise o zaman kanunun verdiği yetkiye dayanarak o girişimi yapabiliyorsunuz. Anayasa Mahkemesi ‘Zorunlu aşıların devletin zorla yaptırabileceğine dair bir kanun yoktur’ kararı verdi. Umumi Hıfzıssıhha Kanununda çiçek ve kuduz aşıları ile ilgili maddeler var. Bu aşıların yapılması gereken durumlarda devlet zorla bu aşıları yapabileceğine dair madde var. Anayasa Mahkemesi diğer aşılar ile ilgili böyle bir madde olmadığına hükmetti. Dolayısıyla ‘kanun olmadığı zaman kişi de istemiyorsa, kişi haklıdır, devletin bir yaptırım gücü yoktur’ sonucuna varıldı.”
Anayasa Mahkemesi’nin aşı kararının tartışmalara yol açtığını kaydeden Prof. Ovalı Sağlık Bakanlığının zorunlu aşı takviminin kanunlaştırılması ile sorunların çözüleceğini belirtti. Sağlık Bakanlığı’nın aşı takviminin her yıl güncellendiğini hatırlatan Prof. Dr. Ovalı, zorunlu aşı uygulamasının Sağlık Bakanlığı genelgeleri ile yürütüldüğünü belirterek “Sağlık Bakanlığı’nın her sene düzenleyeceği aşı takvimi” ibareli bir kanunla sorunun çözülebileceğini ifade etti.
Ovalı, aşı reddi sorununu aşmanın en pratik çözümünün Sağlık Bakanlığının girişimi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden bir kanunun çıkarılması olduğunu dile getirdi.
“YURT DIŞINDA ÇOCUĞUN RIZA YETKİSİ OLDUĞU DURUMLAR VAR“
Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre 18 yaşını bitirmeyenlerin çocuk statüsünde olduğunu hatırlatan Çocuk Doktoru, çocukların rıza ehliyetlerinin kabul edilmediğini dile getirerek bu yetkinin genellikle çocukların ailelerine verdiğini belirtti. Yurt dışında bazı farklılıkların olduğunu kaydeden Uzman, 12-15 yaş arası ve 15-18 yaş arası çocukların bazı konularda yeteri kadar bilgilendirildikten sonra rıza vermesi yönünde uygulamalar olduğunu söyledi. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkelerinin bazılarında bu uygulamanın olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ovalı Türkiye’de bu uygulamanın olmadığını söyledi.
Acil servislerde ise istisna olduğunu kaydeden, acil durumlarda hastanın veya kişinin üstün yararı söz konusu ise rıza beklenmeksizin hekimlerin müdahale etme şansı olduğunu belirten ve varsayılan rıza kavramı içinde acil müdahalelerin yapılabildiğini söyleyen Prof. Ovalı, çocuklar için de benzer bir durumun söz konusu olduğunu ifade ederek şunları kaydetti:
“Kanuna göre çocukların velayeti hem anne hem babaya ait. Ama genellikle çocuklar yüksek olasılıkla annesi ile geliyor. Biz tedaviyi verdiğimiz zaman baba olmadığı durumlarda; babanın rızasını sorgulamıyoruz. Orada yine babanın razı geleceğini ve annenin de bunu kabullendiğini varsayarak tedavilerimizi yapıyoruz. Ancak bazı durumlarda aileler farklı nedenlerden dolayı tedaviyi reddedebiliyor. Aşı reddinin dışında özellikle acil servislerde sıra beklemek istemeyebiliyorlar, tedaviyi kabul etmeyebiliyorlar, hastanede yatış verdiğimizde bunu kabul etmeye biliyorlar. Bu tür durumlarda tedavi ret formu doldurtuyoruz. Ama bu durumlarda hastanın yeteri kadar aydınlatılması gerekiyor. Özellikle tedaviyi reddeden kişilere aydınlatmayı yapmadan doğrudan hastayı göndermek oldukça riskli. Bu şekilde olan çok vakalarımız var. Aydınlatma yapıp, hastanın mutlaka imzasını alınması lazım. Aydınlatılmış onamların mahkemelerde ispat anlamında işe yarayabiliyor. Ancak hastalar onam formunu okumadıklarını, anlamadıklarını ifade edebiliyorlar. Orada hakimin takdirine kalıyor durum. Özellikle tedaviyi reddeden, hastaneden gitmek isteyen çocuklarda mutlaka detaylı bir şekilde açıklanması, tedaviyi reddettiği zaman başına neler gelebilir vs. bunların ayrıntılı bir şekilde hastaya veya hasta sahibine anlatılması, ondan sonra gönderilmesi gerekiyor.”
Kanunların çocukların özellikle 15 yaşından sonra görüşünün alınması gerektiğini söylediğini belirten Uzman, çocuğun görüşünün nihai karar olmadığını ancak çocuğun görüşünü de göz önüne alan maddelerin olduğunu vurguladı.
VİDEO: ÇOCUKLARINA AŞI YAPTIRMAYANLARIN SAYISI 130 KAT ARTTI (24.04.2019)
- Etiketler :
- Haberler -
- Bebek ve Çocuk Sağlığı
- aşı
- Bulaşıcı hastalık