“Çektiğimiz sıkıntılardan”, “seçtiğimiz sıkıntılara”
Hayata karşı ilgi kaybı, değersizlik hissi ve hayal kırıklığı gibi pek çok etken, sıkıntılı bir ruh haline bürünmemize neden olabilir. Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Hakan Türkçapar, sıkıntının bireyin hayatı üzerindeki etkilerini ntv.com.tr okuyucuları için yazdı.

Sıkıntı; bireyi zorlayan, rahatsız eden, iç veya dış olay ve koşulların etkisiyle yaşanan olumsuz duygulara verdiğimiz ad. Hastalıklar, ağrılar, yeti yıkımları, kayıplar, ilişki sorunları, psikolojik sorunlar, ekonomik güçlükler, kötü çalışma koşulları, doğal afetler ve bunlara benzer pek çok dış veya iç tetikleyici bizde bir sıkıntı başlatabilir. Bu tür sıkıntılar hiçbirimizin tam anlamıyla kaçmasının mümkün olmadığı bir gerçekliktir.

FARK NEREDE O ZAMAN?
Er ya da geç sıkıntı yaşamak kaçınılmazsa farkı yaratan bu sıkıntıyla olan ilişkimizdir, bu ilişki sıkıntıyı azaltabilir veya artırabilir.
Sıkıntıya dayanma açısından insanlar çok dayanıksızdan çok dayanaklıya dek uzanan bir çizgi üstünde yer alırlar. İnsanın bu çizgide nerede yer aldığı bir ölçüde beyin ve bedenin yapısal özellikleri tarafından belirlenirken, kısmen de psikolojik özelliklerimiz bu durumu belirler.
HANGİ PSİKOLOJİK ÖZELLİKLER SIKINTIYA DAYANIKLILIĞI ARTIRIR?
İnsanın yaşadığı öznel sıkıntı düzeyini, yani ızdırabının düzeyini belirleyen en önemli psikolojik belirleyicilerden biri de kişinin sıkıntıyı başına gelen ve çekmek zorunda olduğu bir şey olarak mı; yoksa sıkıntı yaşamanın kişinin kendisini geliştirmesi için seçmesi gereken bir durum olarak mı gördüğüdür.
SIKINTIYI SEÇMEK BİZİ NASIL ETKİLER?
Psikolog Angela Duckworth “Azim: Sabır, Tutku ve Kararlılığın Gücü” adlı kitabında başarılı kişileri diğerlerinden ayıran temel bileşenin seçilmiş sıkıntılar yaşamaya gönüllülük olduğunu ortaya koymuştur. Yapılan bilimsel çalışmalar sıkıntıyı seçmenin bireyin uzun vadeli hedeflerine ulaşma kapasitesini artırdığını, özellikle sporcular, sanatçılar ve bilim insanları üzerinde yapılan araştırmalarda, bilinçli olarak zorluklarla yüzleşen bireylerin daha başarılı olduğunu göstermiştir. Psikolojideki bir diğer kuram olan “öz belirlenim kuramı” da buna paralel şekilde insanın kendi iradesiyle seçtiği sıkıntıların, içsel motivasyon ve psikolojik iyi oluş üzerindeki olumlu etkilerini vurgular. İnsanlar kendi istekleriyle bir sıkıntıyı seçtiğinde, o sıkıntının onlara verdiği zarar psikolojik olarak daha az algılanır ve süreç, gelişim fırsatı olarak görülür.
SIKINTIYI SEÇMEK NE DEMEK?
Sıkıntıyı seçmek, kişinin bilinçli olarak kendi tercihiyle bir zorluğa ya da rahatsız edici bir duruma yönelmesidir. Burada birey; bir amacı gerçekleştirmek, kendini geliştirmek veya bir değeri korumak için sıkıntıyı göze alır. Örneğin, bir öğrenci zor bir sınava hazırlanırken saatlerce çalışmayı seçebilir. Sporcular antrenman sırasında bedensel yorgunluğu ve acıyı göze alır. Sanatçılar ve bilim insanları çalışmalarını, yapıtlarını mükemmelleştirmek için günlerce çalışabilir.
Bu tür sıkıntı, genellikle bireyin içsel motivasyonuna dayanır ve kişinin değer ve idealleri açısından düşünüldüğünde anlamlı hale gelir. Sıkıntıyı seçmek, bireyin iradesini ve kararlılığını güçlendirir, uzun vadeli hedeflere ulaşmada önemli bir araç olabilir.
SIKINTIYA MARUZ KALMAK
Sıkıntıya maruz kalmak; bireyin kontrolü dışında gelişen, isteği dışında yaşadığı olumsuzluklara katlanmak zorunda kalmasıdır. Bu tür sıkıntılar genellikle bireyin seçim yapma hakkının olmadığı durumlarda ortaya çıkar. Kötü bir iş yeri ortamında çalışmak, ekonomik zorluklarla mücadele etmek, toplumsal olaylar, hastalık veya doğal afet gibi dışsal etmenler karşısında çaresiz kalmak buna örnek verilebilir. Sıkıntıya maruz kalmak, kişide çaresizlik ve kontrol kaybı duygusu yaratabilir. Eğer bu durum uzun süre devam ederse, bireyde tükenmişlik sendromu, umutsuzluk ve psikolojik yıpranma görülebilir. Ancak, bu tür maruz kalınan sıkıntılar karşısında bireyin sergilediği tutum ve geliştirdiği başa çıkma yolları, bu sürecin etkilerini azaltabilir.
ZORUNLULUKTAN SEÇİME NASIL GEÇEBİLİRİZ?
“Ben bu sıkıntıyı yaşamayı istiyorum ve seçiyorum” diyerek. Peki niye istiyoruz sıkıntıyı?, acı yaşamaktan hoşlandığımız için mi? Tabii ki hayır. Yeni şeyler öğrenmek, gelişmek, sağlıklı olmak, yaşamımızı geri elde etmek ve hatta ileride daha rahat ve huzurlu olabilmek için istemeliyiz sıkıntıyı. “Çalışıyorum ve sıkıntı yaşıyorum, çünkü bu işi öğrenmem için tekrar tekrar denemeye gereksinimim var”. Yani sıkıntı yaşadığımızda “O”na direnç göstermeyerek, “hoş geldin” diyerek. Yani, “çok iyi, bu işte benim istediğim şey”; “Bu sıkıntıyı hissetmeyi kabul ediyorum. Bunu hissettikçe yaptıkça daha iyi olacağım, giderek yaptığım işi daha iyi yapacağım veya hedefime yakınlaşacağım” diyerek.
FARK VE SONUÇ
Sıkıntıyı seçmek ve sıkıntıya maruz kalmak arasındaki temel fark, bireyin seçim ve kontrol gücüdür. Seçilen sıkıntı, bireyin kendi kararıyla ve bilinçli bir şekilde üstlendiği bir uğraşıyı ifade ederken; maruz kalınan sıkıntı, kişinin dışsal etkenlere bağlı olarak istemeden yaşadığı bir durumdur.
Bu fark, psikolojik etkileri açısından da önemlidir. Seçilen sıkıntılar, bireyin gelişimine katkı sağlayabilir, özsaygıyı artırabilir ve başarıya giden yolda bir basamak oluşturabilir. Öte yandan, maruz kalınan sıkıntılar da bireyin dayanıklılığını bir düzeyde artırabilir ama bu daha zayıf bir etkidir. Bu açmazdan çıkış, maruz kaldığımız sıkıntıları da seçtiğimiz sıkıntılar haline getirmemizden geçer.
- Etiketler :
- Haberler -
- Bunalım
- Psikoloji
- Psikolojik Travma