Romanı "Milyoner" filmine uyarlanan yazar Vikas Swarup Türkiye'de
Tüm dünyada izlenen ve 8 dalda Oscar ödülü kazanan 2008 yapımı "Slumdog Millionaire" (Milyoner) filmine uyarlanan "QA" adlı kitabın yazarı Vikas Swarup, Rami Kütüphanesi'nde okurlarıyla bir araya geldi.
Romanı "Slumdog Millionaire" (Milyoner) filmine uyarlanan "Q&A" adlı kitabın yazarı Vikas Swarup, Rami Kütüphanesi'nde Türk okuyucularıyla buluştu.
Geçmişte Hindistan'ın Ankara Büyükelçiliği'nde diplomat olarak çalışan ve Hindistan Dışişleri Bakanlığı Müsteşarlığı yapan Swarup, kendisi gibi diplomat ve yazar olan Türkiye'nin Yeni Delhi Büyükelçisi Fırat Sunel ile gerçekleştirdiği söyleşide, Türkiye yılları, yazarlığa başlama öyküsü ve kendisiyle özdeşleşen Milyoner filmine dair soruları cevaplandırdı.
Swarup, konuşmasına Türkçe başladı ve "Türkiye benim ilk göz ağrım ve ilk görev yerimdir. İlk görev her zaman çok özeldir. Çünkü tüm geleceğiniz şekillenir" dedi.
Türkiye'de geçirdiği 3 yıl boyunca birçok şey öğrendiğini belirten Swarup, "Türkçe konuştuğum için birçok kapı açıldı. Tek pişmanlığım, Ankara'dayken Türkçe kursuna sadece 6 ay gitmekti. Türkçe bilgim sınırlı olduğu için sanırım şimdi Türkçem tükendi. O yüzden İngilizceye geçeceğim" ifadesini kullandı.
"İKİ ÜLKE BİRBİRİNE BİRÇOK AÇIDAN ÇOK YAKIN"
Türkiye'deki görevinin nasıl geçtiğine dair Büyükelçi Sunel'in sorusuna ünlü yazar şöyle cevap verdi:
"İki ülke birbirine birçok açıdan çok yakın. Hatta öyle ki Hintçe diliyle aynı aileden gelen Urdu dili, Türkçe ordu kelimesinden geliyor. Türkiye’de 3 yıl yaşadım, o zamanlarda Türkiye ve Hindistan birbirini henüz yeni tanıyordu. İki başbakan Turgut Özal ve Rajiv Gandhi dostluk ilişkisi kurmuştu. Bu 3 yıl, iki ülke arasında ilişkilerin sıkılaşma yıllarıydı. Eşimle birlikte Türk kültürünü ve Türk mutfağını eğlenerek keşfettik. Sezen Aksu, Cem Karaca, Zerrin Özer ve Barış Manço şarkılarını çok dinlerdik. TRT’nin o dönemki dizilerini de izlerdik.1990’da Birinci Körfez Savaşı olduğunda ben Cizre'ye gönderildim. Kuveyt'ten kaçan Hint vatandaşlarının kurtarılmasına yardımcı oldum."
Swarup, Cizre'deyken Hz. Nuh'un türbesinin da burada olduğunu öğrendiğini belirterek, türbe ziyaretinde yaşadıklarını, şöyle anlattı:
"Ziyaret için tek başıma buraya gittiğimde polis beni gördü ve tutuklamaya kalktı. Ben de diplomat olduğumu söyledim ve kartımı gösterdim. Diplomat olduğuma inanmadılar. Sonunda Türkçe konuşarak kendimi kurtardım. Az kalsın ilk görev yerimde gözaltına alınacaktım."
"BANA ESNAF PAKİSTANLI MISIN DİYE SORUYORDU"
Türk insanının yıllar içinde Hindistan ve Hint kültürüne çok alıştığını vurgulayan Swarup, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Benim görev yaptığım yıllarda Türk insanı bizi çok fazla tanımıyordu. Bununla alakalı çok güzel bir anım var. Görevim bittikten sonra Türkiye'ye çalışmaya gelen Sih bir arkadaşım vardı. Yolda yürüdüğünde hep sorun yaşadığını söylüyordu. Bazıları onu başındaki sarığından ötürü İranlı molla zannedip ayaklarına kapanıyormuş. Bazı esnaf da Körfez bölgesinden gelen bir şeyh zannedip fiyatlarını 10 kat artırıyormuş. Bana da genelde esnaf Pakistanlı mısın veya öğrenci misin diye soruyordu. Pakistanlıyım dersem yüzde 20 indirim yapıyorlardı"
Swarup, diplomat ve yazar olmanın zorluklarına ilişkin soruya, "Birincisi insanlar sizin hem diplomat hem yazar olabileceğinize pek inanamıyor. İkincisi zorluk, kendi mesleğinizin dışında başka bir iş yaptığınızda devletiniz, asıl işinizi aksattığınızı düşünebiliyor. Üçüncü zorluk ise resmi görevinizden dolayı her istediğinizi yazamıyorsunuz" cevabını verdi.
Romanının uyarlandığı Milyoner filmi Oscar ödülleri aldığında neler hissettiğini ise Swarup, şöyle açıkladı:
"Bu soru bana çok soruldu. Aynı soru, kitabı filme uyarlanan Bangladeşli bir yazara da sorulmuştu. O da şu cevabı verdi. Kitabınızın film yapılmasına izin vermek, kızınızı bir başkasıyla evlendirmek gibidir. Benim de kitabım, filme uyarlanmasıyla birlikte bir nevi gelin olarak gitti ve filmin yayınlanmasının ardından bir damadım oldu. Filmin bu kadar ödül kazanmasını izleyince çok değişik duygular yaşadım. En iyi film ödülü için sahneye çıktığımızda herkes seyircilere bakarken bir tek ben tavana bakıyordum. Kendi kendime, 'bir diplomat olarak burada ne işim var' demiştim."
"HİNDİSTAN BENİM İÇİN ÇOK FARKLI BİR TECRÜBE OLDU"
Söyleşinin ikinci kısmında Vikas Swarup, Büyükelçi Sunel'e benzer soruları sordu.
"Salkım Söğütlerin Gölgesinde" romanının diziye uyarlanması hakkında ne düşündüğü sorusunu Sunel, "Benim için çok özel bir duygu oldu. Dizide reytinglere biraz daha önem verildiği için ilerleyen bölümlerde senaryo, kitabın konusundan biraz ayrıldı ama neticede Ahıska Türklerinin yaşadığı dramın ekranlara yansıması açısından iyi oldu" ifadeleriyle cevapladı.
Halihazırda Hindistan'daki Büyükelçilik görevi devam eden Sunel, Hindistan'a dair gözlemlerini şöyle anlattı:
"Hindistan benim için çok farklı bir tecrübe oldu. Çok fazla ortak noktalarımız var. Tıpkı bizdeki gibi onlarda da görücü usulü evlilikler var ve hatta Türkiye’den daha yaygın. Bizde evlerde ayakkabı çıkartılıyor, orada hem evlerde hem de bazı dükkanlarda ayakkabı çıkarılıyor. Hindistan benim için neredeyse her gün yeni bir renk, yeni bir farklılık keşfettiğim bir ülke. Hindistan'a tayin olduktan sonra buranın edebi açıdan da derinlikli bir ülke olduğunu anladım. Vikas'tan da öyle haberim oldu. Asıl dostluğumuz o emekli olduktan sonra başladı. Edebiyatın açtığı pencereden ikimiz birlikte girdik. Çok ortak özelliğimiz var. İkimiz de diplomatız, ikimiz de yazarız ve ikimiz, kendi bakanlıklarımızdaki tek roman yazarıyız."
Etkinliğin ardından Swarup ve Sunel, kitaplarını okurları için imzaladı.
- Etiketler :
- Haberler -
- Sanat
- Yazar
- Kitap