Kuzgun'un Kumru'su Ahsen Eroğlu: Onunla oynamayı dört gözle bekliyorum

Sizi biraz tanıyabilir miyiz? Oyunculuk serüveniniz nasıl başladı.

 - 1994 yılında Tekirdağ’da doğdum. Üniversiteye kadar öğrenimimi Çorlu’da sürdürdüm. Çocukluk ve ilk gençlik yıllarım voleybol oynayarak geçti. Ege Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi - Voleybol Antrenörlüğü bölümünden dereceyle mezun oldum. Spor dışındaki bir diğer tutkum ise çizim. Üniversite eğitimim süresince, çizim alanında da dersler alarak kendimi geliştirmeye devam etmek istedim. Çocukluk hayallerimden biri olan oyunculuk ile de üniversite yıllarında karşılaştım. İlginç bir keşfedilme hikayem yok, zaman içinde eğitimler alarak ve düzgün projelere evet diyerek bu günlere kadar geldim. Üniversite, son sınıftayken Muhteşem Yüzyıl Kösem projesiyle İstanbul’a taşındım. Ardından, profesyonel oyunculuk serüvenim peş peşe projelerle devam ediyor.

Son dönemde yıldızı parlayan oyuncular arasındasınız? Başarınızı neye borçlusunuz?

- Teşekkür ederim. Mesleğime dair benden istenen her şeyi samimiyetle yerine getirmeye çalışıyorum. Hırslı bir yapım var ancak bu hırs yıpratıcı değil yapıcı bir kökü olan, daha iyisini yapma arzusuyla beslenen ve yanına da çok çalışmayı şart koşan bir duygu.. Çalışkan biri olduğumu düşünüyorum. Adım adım düşünürüm, hiçbir şeyi gözümde büyütmeden; adım adım çalışır ve sonuca ulaşırım. Sadece oyunculuk alanında değil, günlük hayatımda da her görevi ciddiye alıyorum. Saygılı bir insanım, özensiz davranmayı sevmiyorum. Projeleri de, oynadığım karakterleri de ince eleyip sık dokuyorum. Özetle, eğer bir başarı yakalayabildiysem bunu özverime borçlu olduğumu düşünüyorum.

Kuzgun projesine nasıl dahil oldunuz? Karakterinizden bahseder misiniz? Rolünüze hazırlık süreciniz oldu mu?

- Kumru’nun kendine ait aceleci bir ritmi var. Bu, 20 yıllık davasını bir an önce çözüme kavuşturmak istemesinden geliyor. Bu ritme ayak uydurmaya çalışıyorum. Okumam için senaryo geldiğinde çok heyecanlandım. Burcu Görgün Toptaş ve Özlem Yılmaz hayranlıkla takip ettiğim iki vizyoner senarist. Kadın olmaları da sektör içinde, onlara daha yakın olmamı sağladı. Kumru’yu çok istedim, deneme çekimimizi yaptık. Bir gece yarısı aldığım olumlu haber beni çok mutlu etti. Kumru Cebeci oyunculuk kariyerimde, kadınlığa geçişim. Bunu zaman içinde karakteri tanıdıkça daha iyi anlayacaksınız. Kumru’nun ilkeli bir gazeteci olduğunu öğrendiğimde; gazetecilik kitapları okumaya başladım. Juliette Binoche’un, A Thousand Times Good Night filmi gibi, kadın gazeteci karakterlerin yer aldığı filmleri izledim. Kumru’nun ailesinden gelen duygusal yüklerinin onun üzerindeki etkilerini anlamaya çalıştım. Benim de bir abim var, ondan ayrı kalsaydım nasıl hissederdim onu bulmaya çabaladım. Böylece kamera kayda girdiğinde Kumru olabilmeyi başardım.

Set nasıl gidiyor? Settar Tanrıöğen, Hatice Aslan gibi usta oyunculardan destek alıyor musunuz?

- Çalıştığım her sette çok mutlu oldum ancak Kuzgun, tüm ekibin enerjisinin birbiriyle uyumlu olduğu, çok eğlenceli bir set. Hatice Aslan ile çok sahnemiz olduğu için oldukça fazla zaman geçiriyoruz. Sahne aralarında küçük dokunuşları ve yönlendirmeleri kendimi geliştirmemi sağlıyor. Kafama takılan bir şey olduğunda önce Hatice Aslan’a gidiyorum. Üşüyorum üstümü örtüyor, yanında getirdiği meyveleri bana da ikram ediyor. Hem inanılmaz eğleniyoruz, hem çok güzel çalışıyoruz. Settar Tanrıöğen ile henüz karşılıklı sahnemiz olmadığı için çok vakit geçiremedik. Bakalım, dört gözle bekliyorum.

Dizi dışında boş vaktiniz oluyor mu? Spor hayatınızda önemli bir yerde biliyoruz, yeterince spor yapabiliyor musunuz?

- Haftada iki veya üç gün boş zamanım kalıyor. Spor yapmak için bu boşlukları beklemiyorum, saat çok geç değilse ve çok yorulmadıysam eve döndüğümde mutlaka pilates ve kardiyo yapmaya çalışıyorum. Müziğimi açıyorum ve 1 saat sporla zaman harcıyorum. Bazen voleybolu çok özlüyorum. Neyse ki yaz geliyor… Havalar ısındıkça açık alanda voleybol oynamak için bir engel kalmayacak. Yeni meraklarımdan biri de maraton koşmak. Geçen yıldan beri maratonlara katılıyorum. Bu koşular, hem zihnen hem bedenen zinde kalmama neden oluyor. Önümüzdeki aylarda dünya çapında düzenlenen iki spor etkinliğinde, 10 KM mesafe koşmayı hedefliyorum.

Hayatınızın dönüm noktası nedir diye sorsak, nasıl cevap verirsiniz?

- Üniversite için İzmir’i seçmek benim yolumu değiştirdi. İzmir gibi özgür bir şehir, dört yıl boyunca her adımımda bana yeni bir şey öğretti. İzmir’de tanıştığım herkes, her arkadaşım, mesleğimde buralara kadar gelmeme yardımcı olan tüm İzmirli profesyoneller hayatımın dönüm noktasını oluşturdu.

Oyuncu olmasaydınız hangi mesleği yapmak isterdiniz?

- Ressam olmak isterdim. Hala çiziyorum ve yurt içi ve yurt dışında çizim üzerine eğitimlerime devam ediyorum. Bir de bilgiyi paylaşmayı ve öğretmeyi çok seviyorum. İyi bir öğretmen olabilirdim.

Oyuncu olmak isteyen gençlere önerebileceğiniz tavsiyeleriniz var mı?

- Yolun çok başındayım ancak kendi serüvenimden yola çıkarak nacizane bir kaç önerim olabilir: Oyunculuk ölene kadar yapabileceğiniz nadir mesleklerden bir tanesi, bu yüzden acele etmeyin. Her meslekte olduğu gibi oyunculuk da sürekli kendinizi yenilemeniz ve geliştirmeniz gereken bir alan. Kitap okumak, dünya sahne sanatlarını, yeni tiyatro oyunlarını ve sinema filmlerini takip etmeyi önemsiyorum. Dizi oyuncusu olmayı çok önemseyen yaşıtlarım var, buna mecra olarak değil, oynayacakları karakterlerin kendilerine ne kattığına bakarak yaklaşmalarını tavsiye ederim. Çok kısa deneyimler bazen büyük aydınlanmalara yol açabiliyor. Küçük, büyük demeden deneyim kazanmaya çalışın. Mutlaka eğitim alın ve bu eğitim süreci sizin için hiç bitmesin…