Kağıt Ev'in Azra'sı Tuvana Türkay: Kalbim, maneviyatı yüksek insanlarla atıyor

"HENÜZ O MASKEYİ BANA BİLE İNDİRMEDİ"

Yeni rolünüz Azra İnce ile ne zaman tanıştınız, Azra sizce nasıl biri?

- "Hikayeyi okuduktan sonra 'Evet bu ilginç kadını oynamalıyım' dedim. Azra ile hala tam olarak tanışamadım diyebilirim. Karakterin resmen bir maskesi var ve henüz o maskeyi bana bile indirmedi. Bulanık, dibi görünmeyen bir su gibi. Renkli bir kişilik. Bölümler ilerledikçe onu, bir kumu kum üstüne koyarak taş oluşturmaya çalışır gibi çözümlemeye çalışıyorum. Psikolog, insanlara yol gösteren bir işi var. Fakat kendi ruh hali değişken ve karmaşık. Son derece stratejik bir karakter. Hayatındaki en basit oluşumu bile harfi harfine aylar öncesinden planlamış gibi programlı. İki kayanın arasına sıkışsa bile, oradan çıkmanın bir yolunu bulabilecek bir zekaya sahip. Özellikle zeki ve masum insanları kandırmakta da çok başarılı. Kurnaz ve ikna kabiliyeti çok yüksek. Karakteri daha iyi anlatabilmek için onu sorgulamaya başladığımda bu kadının ilginçlikten öte 'sorunlu' bir insan olduğunu anladım."

"KARAKTERİN KİŞİLİK BOZUKLUĞU VAR"

Nedir sizce sorunları?

- "Psikolog olmasına rağmen neden dengesiz ve bozulmuş bir benlik duygusuna sahip? Neden tabuların dışında hoş karşılanmayacak bir ilişkinin içinde olmak istiyor ve diretiyor? Göz önünde olmasına ve televizyonda program yapmasına rağmen neden etrafı yalnızlık dolu? Karakteri anlamaya çalıştığım kadarıyla ortaya çıkan sonuç bir kişilik bozukluğu olduğu."

"HAYATTA ÖYLE BİRİYLE ARKADAŞ DAHİ OLMAM"

Gerçek hayattaki Tuvana Türkay ile dizideki Azra arasında ne tür farklar veya benzerlikler var?

- "Azra ile benzeyen tek yönümüz ikimizin de kadın oluşu... Okuduğum her sahnesine 'Pes be kızım' diyorum. Azra ile bırakın benzemeyi gerçek hayatta öyle biri ile arkadaş dahi olmam, hatta gördüğüm yerde de kaçarım."

ARDAHAN'DA 8 BÖLÜMLÜK ÇALIŞMA

Kağıt Ev projesinden kısa süre önce Ardahan'daydınız. Hangi proje içindi bu seyahatiniz?

- "Dijital platformda 8 bölüm yayınlanacak Fuad dizisi için Ardahandaydım. Dizide DHY kapsamında bir köyde doktorluk yapan, köydeki esrarengiz cinayetleri bir amir ve savcı eşliğinde çözmeye çalışan Cemre karakterine hayat verdim. İlk kez polisiye ve suç temalı bir işin içinde sahadaki karakterlerden biri olduğum için de çok heyecanlıyım. Çok güzel bir iş çıktı ortaya."

"KENDİMİN EN İYİ HALİ OLABİLMEK"

Oyunculuk kariyerinizde hedefleriniz nedir?

- "Hedefim, kendimin en iyi hali olabilmek. Gideceğim yolları kendim çizebilmek. Ve durmadan kendimi önce insan, sonra oyuncu olarak geliştirebilmek."

"KALBİM, MANEVİYATI YÜKSEK İNSANLARLA ATIYOR"

Oynadığınız karakterler hırsları olan karakterler. Sizin hayatınız bu anlamda oynadığınız karakterlerinize benziyor mu?

- "Çocukken çok iyi olabilmek adına elbette hırslarım vardı. Bu hırslarımın körelmesi çok uzun zaman almadı. Çünkü kalbim, maneviyatı yüksek insanlarla beraber atıyor. Hayatı çok sade ve basit yaşayan biriyim. İhtiyacım olmayan hiç bir şeyi hayatımda tutmamayı öğrendim. Ve hayat bana, başkalarına yardım ederek onları mutlu etmenin, beni daha çok mutlu ettiğini öğretti."

MÜZİK ÇALIŞMALARI

Sesinizle ve müzik çalışmalarınızla da dönem dönem gündeme geliyorsunuz. Müzikle ilgili çalışma, eğitim ve gelişimleriniz nasıl gidiyor?

- "İyi gidiyor. Diziden fırsat olduğunda biten şarkımın klibini çekeceğiz. Yorumlar hep 'Daha çok söyle, türkü söyle, şu şarkıyı söyle de senin sesinden dinleyelim' şeklinde. Hatta Kağıt Ev’in afiş çekimi günü sevgili Erdal Beşikçioğlu ile ilk tanıştığımızda bana söylediği ilk cümle 'Senin ne kadar güzel bir sesin var hep söyle' demişti."

"SOSYAL MEDYANIN HIZINA YETİŞEMİYORUM"

Sosyal mecralarla aranız nasıl?

- "Sadece Instagram kullanıyorum. Sosyal mecralarla aram ne yazık ki çok yok. Çoğunlukla, işlerimin herkese ulaşabilmesi için kullanıyorum. Sosyal medyanın hızına yetişemiyorum. Yardıma ihtiyac duyan insanların seslerine odaklanmaya çalışıyorum."

"ZOR OLAN, BİRİNİ TAKDİR ETMEKTİR"

Dijital dünyada sürekli bir akış var. Bu akış içerisinde kendiniz hakkındaki yorumlara, haberlere bakış açınız nasıl, takip ediyor musunuz? Mesela kendinizi sık sık google’lıyor musunuz?

- "Hep iyiye ve güzele odaklanıyorum. Hayat herkes için yeterince zor. Herkes sizi sevecek diye bir kural yok. Hayran kazanmak gibi bir hedefim de yok. İşimi en iyi şekilde yapmak gayretindeyim. Magazinde kırpılalarak servis edilen 5 saniyelik görüntülerle birini tanımanız mümkün mü? İmkansız. Tanımalarına da gerek yok normal bir insanım işte sadece 'işimi yapıyorum'. Açıkçası birinin sizi sevmeyesi varsa sevmemek için sebep bulur. İnsanların eksiklerini görmek istemek, birbirimizi parçalara ayırmak çok kolaydır. Zor olan, birini takdir edecek olgunluğa sahip olmaktır."

"KALABALIK BULUŞMALARI SIKICI BULURUM"

Salgın dönemini nasıl geçirdiniz, nasıl gidiyor?

- "Çalışmadığım zamanlarda da evden çıkmayı seven biri değilim. Tatil günlerinde 2. Kitabım olarak çıkacak yazdığım bir roman var onunla ilgileniyorum. Evden sadece spora gitmek için çıkıyorum (açık olduğunda). Zaten kalabalık buluşmaları hep sıkıcı bulurdum, çünkü herkesin elinde bir telefon kimse doğru düzgün sohbet bile etmiyor."

FAVORİLERİ

Son dönemdeki favori kitap, film ve yemekleriniz nedir?

"Son dönemdeki favori kitaplarım Dücane Cündioğlu- Cenab-ı Aşk ve Motto, Ivan Gonçarov / Oblomov, Ahmet Şerif İzgören’in tüm kitapları.. Liste çok uzar. Filmler; Vivarium, Rüzgarı dizginleyen çocuk, The Lighthouse, The Act, Campeones, Jojo Rabbit, Kefernahum, Çizgili pijamalı çocuk.. Diziler; Them, Caliphate, Unorthodox , Self Made çok beğendiğim yapımlar."