Beden algısı zaman içinde nasıl değişti? Özgüven ve kimlik üzerindeki yıkıcı etkileri
Beden algısı, insanın kendi fiziksel varlığına dair geliştirdiği düşünce, duygu ve inançların toplamıdır. Ancak kadınlar için bu algı, salt bireysel bir deneyim olmaktan çok daha fazlasıdır. Toplumsal normlar, kültürel beklentiler ve medya tarafından sürekli şekillendirilen bu algı, çoğu zaman kadının özgüvenini kemiren bir silaha dönüşür. Tarih boyunca değişen güzellik standartları, kadını kendi bedeniyle savaşmaya mahkûm etmiştir. Kadının bedenine yöneltilen bu bitmeyen müdahale, yalnızca fiziksel bir mesele değil, aynı zamanda psikolojik ve varoluşsal bir çatışmadır. Klinik Psikolog, Psikoterapist Dr. Yasemin Meriç Kazdal, beden algısı ve kadınlara yönelik baskının psikolojik yansımalarını ntv.com.tr okurlarına özel yazdı.

BEDEN ALGISI ZAMAN İÇİNDE NASIL DEĞİŞTİ?
Her dönemin "ideal kadın bedeni" farklı olmuş, ancak değişmeyen tek şey, kadının bedeni üzerinden kontrol edilme çabasıdır. 1950’lerde Marilyn Monroe gibi kıvrımlı bedenler makbulken, 1990’larda Kate Moss’un temsil ettiği sıfır beden modası zirveye çıktı. Günümüzde ise fit, kaslı ama aynı zamanda ince bir beden trendi yaygın. Peki, bu sürekli değişen standartlar kadınlara ne yapıyor?
Bu değişimler, kadınların kendi bedenleriyle kurdukları ilişkiyi çarpıtıyor. Bir kadın, ne kadar uyum sağlarsa sağlasın, bedeninin "yetersiz" olduğu mesajını almaya devam ediyor. Psikolojik olarak bu, öğrenilmiş çaresizlik yaratıyor: Ne yaparsam yapayım asla yetmeyeceğim düşüncesi.