MARMARA İÇİN YENİ TEHDİT: HİDROJEN SÜLFÜR
Denizde oksijenin azaldığı noktada hayatın bittiği gibi bir algı bulunsa da tek hücreli yaşamın sürdüğünü, mikrobiyal canlıların solunum yapmaya devam ettiğini anlatan Yücel, söz konusu canlıların bu solunumu nitrat denilen, azotun oksijen bağlı formuyla yaptıkları bilgisini verdi.
Doğu Marmara’da da 200 metreden sonra nitrat seviyelerinin düştüğüne ve oksijen azaldıkça nitratın da azalmaya başladığına değinen Yücel, termodinamik teoriye göre oksijen ve nitrat tükendiğinde mikrobiyal yaşamın sülfat soluyarak hidrojen sülfür gazı ortaya çıkaracağını işaret etti.
MARMOD projesi sayesinde böyle bir trendi Doğu Marmara'da tespit ettiklerini vurgulayan Yücel, şu uyarılarda bulundu:
“Bu bir felaket anlamına geliyor. Bu bütün besin sisteminin, besin ağının çökmesi demek. Hidrojen sülfürlü sular dipte birikmeye başladığı anda yavaş yavaş kötüleşmeyle beraber önlem alınmazsa yukarı doğru çıkacak. Bu, koku yapması, hidrojen sülfürlü suların kıyıya vurması demek. Üstteki 30 metrelik oksijenli suyla birleştiği zaman yeni müsilajımsı, göze hoş gelmeyen, halk sağlığı açısından müthiş tehdit oluşturan, balıkçılık için bambaşka tehdit oluşturan, turizmi çökertecek bir fenomen olacak. Hidrojen sülfür İzmit Körfezi dışında, Marmara'da henüz yok, henüz oluşuma başlamadı ama son 3 yıldaki gidişat sürerse, önümüzdeki 4 ya da 5 yıl içerisinde Doğu Marmara'daki nitratın tükeneceğini biz MARMOD verileriyle görüyoruz.”
Marmara’nın sorununun azot ve fosfor yükü olduğunu hatırlatan Yücel, bu yükün önemli bir kısmının tarımsal girdiler ve şehirlerin arıtılmamış, az arıtılmış veya en ileri seviyede arıtılmamış atık sularının Marmara ile buluşmasından kaynaklandığını, acil olarak harekete geçilmesi gereken konuların başında da bu iki sorunun geldiği değerlendirmesini paylaştı.