İstilacı türlerden aslan balığının ılıman sularda yaşayan bir canlı olduğunu, kendisinden küçük balıkları yediğini, özellikle kayalıklarda hakimiyet kurarak başka türlere yaşama şansı vermediğini anlatan Aydın, bu türün zehirli olması nedeniyle hem ekosistemi hem de dalış turizmi alanlarını tehdit ettiğini ifade etti.
Bu türün avcısı olan orfoz ve lagos gibi türlerin azalması nedeniyle de aslan balığının hızla yayılmasının önüne geçilemediğini aktaran Aydın, şunları söyledi:
"Aslan balığı diğer istilacı türlerden farklı olarak çok fazla zehir içermekte ama bunun yanı sıra ticari bir değeri de olduğu gözükmekte, tüketilebilmekte. Gitgide Süveyş Kanalı'ndan geçtikten sonra Akdeniz'de yayılarak ülkemizin sularına girmeye başladı. Aslan balığına ilişkin Antalya ve Muğla'nın ardından daha kuzeyde Seferihisar, Kuşadası, Karaburun gibi bölgelerde de kayıtları verildi. Biz de gerçekleştirdiğimiz araştırmalar esnasında öncelikle Dikili Körfezi daha sonra da Edremit Körfezi'nde aslan balığını kayıt altına aldık."
Bu türlerin Akdeniz'de çoğalma ihtimalinin de çok yüksek olduğunu kaydeden Aydın, "Uyum sağlama gücü çok yüksek bir tür, obur bir tür. O bölgedeki balıkçılığı ve ekonomiyi nasıl etkiler önümüzdeki günlerde göreceğiz" diye konuştu.