"SANATIMI YAŞATMAK İSTİYORUM"
Mesleğini oğluna devretmek istediğini ifade eden Bodur, "Babam, 'kardeşin leblebicilik yapsın, sen de başka bir sanat öğren' diyerek terziliğe gönderdi. Yaklaşık 3 buçuk ay terzi çıraklığı yaptım. Esnaflık adabı, esnaflık terbiyesi ve ahlakını orada görmüş oldum. Daha sonra leblebi imalatını yapabilmek için eve ocak kurdum ve aynı sene içinde okula gidiyordum. Babama yardımcı olarak adeta sanatın içinde doğmuş gibi oldum. Sanat benim bahtıma doğdu, ben sanatın içine doğdum. Leblebinin ülkemize ait olması, tarihi yapısının olması ve tüketilir olması sebebiyle sanatımı çok seviyorum. Büyük bir hedefim yok, ben sanatımı yaşatmak istiyorum. Gerçek bir leblebi ustasının 2 ya da 3 tane sanatı vardır. Benim de icra etmiş olduğum 2 tane sanatım var. Yapmış olduğum bu işi babamdan bağımsız olarak askerden geldikten sonra nohudu leblebiye dönüştürebildim. Leblebi kilo aldırmaz, tokluk hissi verir ve şişkinlik yapmadığı için en çok sade leblebi tercih edilir. İnsan sağlığına çok faydası olan bu sanatı bizlere armağan eden geçmişlerimize şükranlarımı sunuyorum" diye konuştu.