Şimdi ne yapıyorlar?
Bir dönem yeşil sahalarda fırtına gibi esen yıldızlar günümüzde ne yapıyor?
Bazı futbolcular vardır, yeşil sahalara veda ettikten sonra bile yaptıklarıyla adından söz ettirir...
Bazı futbolcular vardır, yeşil sahalara veda ettikten sonra bile yaptıklarıyla adından söz ettirir...
Bazıları ise yapamadıklarıyla...
Peki futbol efsaneleri, futboldan sonraki hayatlarında neler yapıyor? Tabii ki 'teknik direktörlük' diyenler olabilir, ancak hepsi değil... Hatta çok şaşıracağınız sektörlerde hayatlarına devam eden futbol yıldızları var. Gelin şimdi, bir zamanlar futbol gündeminin en popüler isimlerinin şimdilerde neler yaptığına beraber göz atalım. NTV Spor'da yayınlanan GOL programı için hazırlanan bu dosyayı, sizler için NTVSpor.net'e uyarladık...
FREDDY ADU - Brezilyalı Ronaldo nasıl bir fenomense o da bir fenomen... Neden mi? Ne zaman, hayal kırıklığı yaratan genç yıldız adaylarını içeren bir dosya hazırlansa, ilk önce akla gelen, listenin en başına yazılan isim o.
Amerikan Ligi MLS için net bir projeydi. 1994'te dünya kupasıyla, futbolla ilişkisini geliştiren Amerika Birleşik Devletleri'nin, bir de dünya yıldızına ihtiyacı vardı. Afroamerikan Freddy Adu çok yetenekliydi. Hatta Pele'ye göre veliahtıydı. Henüz 14 yaşında profesyonel sözleşme imzaladı.
DC United takımından önce orta ölçekli gelişime açık bir Avrupa takımına, oradan da belki de Real Madrid, Manchester United veya Bayern Münih'e...
Ancak içinde Çaykur Rizespor'un da geçtiği hikayenin baş kısmı dışında hiç bir bölümü planlandığı gibi olmadı. Freddy Adu henüz 25 yaşında 10. kulübünü eskitti, önünde aşağı yukarı 10 yıllık uzun bir futbol hayatı daha var ama o yolun büyük bir duraktan geçme ihtimali artık neredeyse imkansız.
Sırp takımı Jagodina ile de vedalaşan Adu, şimdi boşta ve Katar'dan bile teklif almıyor. Son olarak gece kulübü tanıtımlarında boy gösterdiği iddia edilen Adu, twitter üzerinden bu haberleri yalanlamıştı.
ZVONİMİR BOBAN - Çok yetenekliydi, oyun görüşü olağan üstüydü... Duran toplara iyi vurur, çok iyi pas atar, tek başına oyunun kaderini değiştirirdi. Ancak hiç bir zaman bu özelliklerine güvenip, tembellik yapmadı. Sahada basmadık yer bırakmaz, rakiple vücut vücuda temastan kaçınmaz, terini son damlasına kadar akıtırdı.
94'te Atina'daki finalde Milan, Barcelona'yı 4'lerken, 98'de de Hırvatistan dünya üçünüsü olurken sahada o vardı.
Zvonimir Boban, sahada hep bir fazlasıydı... Öyle ki, 13 Mayıs 1990'da oynanan tarihi Dinamo Zagrep-Kızılyıldız maçında sahaya giren Yugoslav polisiyle kavga eden Boban, Hırvat milliyetçileri için bir ikon haline gelmişti.
Futbol sonrası, üniversitede akademik kariyer yapan Boban, "Roma İmparatorluğu'nda Hristiyanlık" tez konusu ile yüksek lisans yaptı. Boban şu sıralarda ise futbol yorumculuğunun yanı sıra, kendi adını taşıyan bir bar işletiyor.
TOMAS BROLIN - Sarı saçları, pembe yanakları vardı. Fiziki durumu üst düzey bir futbolcu için sınırdaydı ama olağanüstü yetenekleriyle, bu dezavantajının üstesinden gelebiliyordu.
Kısır geçen Euro 92'nin 3 golle, 4 gol kralından biri oldu. 94'te dünya üçüncüsü olan İsveç Milli Takımı'nın da yıldızıydı.
Ancak Parma ve Leeds United gibi önemli kulüplerde oynayan Brolin, sakatlıkları peşini bırakmayınca 29 yaşında sahalara veda etti.
Futbol sonrası, restoran işletmeciliği, gayri menkul yatırımcılığı son olarak da poker oyunculuğuna girişen Brolin'in göründüğü gibi o sevimli halinden artık eser yok.
STEPHAN GUIVARC'H - Bazı futbolcular vardır. Kimilerine göre gizli kahramandırlar, kimilerine göre ise başarılarını sadece doğru zamanda doğru yerde bulunmaya borçludur.
98 Dünya Kupası'nın sahibi Fransa'nın kahramanları zaten bellidir... Zidane, Deschamps, Thuram... O kadronun tek forveti Stephan Guivarc'h ise pozitif bakış açısıyla, yaptığı topsuz koşularla Zidane başta olmak üzere yetenekli ortasaha oyuncularının önünü açan gizli kahraman, olumsuz bakış açısıyla doğru zamanda doğru yerde bulunan şanslı futbolcudur.
Öyle ya da böyle, dünya şampiyonu takımın 9 numarası olmasına karşın Guivarc'h'ı hatırlayan çok fazla insan yoktur. Doğrusu gol kralı olduğu ve kendisine Dünya Kupası yolunu açan 97-98 sezonu dışında da pek de ortalarda görünmemiştir.
Auxerre sonrası, Newcastle United, Rangers, tekrar Auxerre ve son olarak Guingamp formaları giyen Guivarch, Daily Mail gazetesi tarafından Premier Lig'de forma giyen en kötü 50 forvet oyuncusu arasında gösterilmişti.
Şimdilerde 44 yaşında olan Guivarch, hayatını yüzme havuzu pazarlayarak kazanıyor.
RENE HIGUITA - Dünyanın tartışmasız gelmiş geçmiş en tanınmış kalecilerinden biri... Ancak bunu ona sağlayan, 3 direk arasındaki başarısından çok, cesareti ve saha içindeki renkli karakteri.
Bir kaleci için son derece gereksiz 'Akrep Vuruşu'nun mucidi, 94 Dünya Kupası'nda şov amaçlı kalesini terk edip, Milla'dan golü yiyen bahtsız isim.
Kolombiyalı Rene Higuita'nın saha içi performansı ne kadar renkliyse, sahadışındaki de o kadar karanlık.
1993'te çocuk kaçırma olayına karıştığı için hapse girdi, 2004'te uyuşturucu kullandığı için futboldan men cezası aldı.
O da çareyi, Ünlüler Adası adındaki reality şova katılmakta ve estetik operasyon geçirmekte buldu.
RONNY JOHNSEN - Türkiye'ye gelen tartışmasız en iyi savunma oyuncularından biriydi. Ancak Beşiktaş macerası sadece 1 sezon sürdü.
İstanbul'dan Manchester'ın yolunu tutan Ronny Johnsen, Üçleme yapan United takımının bir parçası oldu.
Premier Lig'de Aston Villa ve Newcastle United formaları da giyen Johnsen, şimdilerde hem Manchester United'ın hem de bir bahis şirketinin uluslararası tanıtım elçiliğini yapıyor.
FREDRIK LJUNGBERG - Sadece Arsenal'li futbolseverlerin değil, kadınlarında gözdesiydi. Arsenal'in namağlup şampiyonluğa ulaştığı ve 'yenilmezler' adını aldığı 2003-2004 sezonun yıldızlarından biriydi.
9 yıl Arsenal'de forma giydi. Sakatlıklarla boğuştu, sonrasında West Ham'da üst düzey futbol şansını bir kez daha denedi ama olmadı.
Daha sonra Chicago Fire ve Celtic formalarını giydi, profesyonel futbol kariyerinde finişi Japonya'da yaptı.
Saha içinde yeteneklerinin yanısıra, sıra dışı saç stiliyle de fark yaratan Fredrik Ljungberg henüz oyunculuk günlerinde moda sektörüne adım atmıştı.
Artık göz alıcı saçlarından eser kalmayan 39 yaşndaki Fredrik Ljungberg, bir yandan Premier Lig'in elçiliğini yapıyor bir yandan da doğduğu şehir Hamlstat'da çocukluk arkadaşlarıyla açtığı "Freddies" adlı kafeyi işletiyor.
CARLOS VALDERRAMA - O her türlü şartta ilk bakışta tanınacak bir futbolcu...
İsterseniz 5 katlı Santiago Bernabeu Stadı'nın kale arkası tribünü Z sırasında olun, yine de onu tanırsınız.
Bunu sağlayan, üstün yeteneğinin dışında, kendine has saçları...
Carlos Valderrama, Kolombiya futbolunun, Arjantinliler'in idolü Maradona'ya verdiği cevaptı. İkili 5 Eylül 93'te karşı karşıya gelmiş, Kolombiya rakibini deplasmanda 5-0 yenerek tarihinin en sansasyonel skorlarından birini almıştı.
Şimdi 53 yaşında olan ve politika alanında yaptığı atılımın karşılığını alamayan Valderrama, bir futbol akademisi açtı ve Florida'da yaşıyor.
PAULO WANCHOPE - 2002 Dünya Kupası Finalleri'nde grup kuraları çekildikten sonra, hemen rakiplerimizi masaya yatırdık. Kosta Rika, bizim için küçük bir ada ve Premier Lig'de forma giyen yıldızı Paulo Wanchope'tan ibaretti.
Wanchope, bizi boş geçerken o turnuvadaki tek golünü Brezilya filelerine göndermişti.
Bir çok yıldız gibi futbol kariyerine MLS'te Chicago Fire forması ile son noktayı koyan Wanchope henüz 39 yaşında ve ülkesinin milli takımının başına geçmiş durumda.