Türkiye'de "kayak" denilince akla ilk gelen merkezlerden olan, bir dönem sayısız Yeşilçam filmine ev sahipliği yapan Uludağ, yenilenen tesisleri, kayak pistleri ve çeşitli aktiviteleriyle yarım asırdır tatilciler için cazibesini sürdürüyor.
Bursa merkezden karayoluyla yaklaşık 40 kilometre uzaklıkta bulunan "oteller bölgesi"ne, 9 kilometrelik hatta sahip teleferikle de alternatif ulaşım sağlanırken, Osmangazi Köprüsü'nün yapılmasının ardından İstanbul'dan Uludağ'a da 2,5-3 saatlik bir sürede ulaşılıyor.
1. Yerleşim Bölgesi'nde 12, 2. Yerleşim Bölgesi'nde 5 otelin, 6 binin üzerinde yatak kapasitesiyle hizmet verdiği Uludağ'da, yılın ortalama 4 ayında kayak yapılabiliyor.
Her yıl kayak sezonunun açılmasıyla binlerce kişiyi ağırlayan Uludağ, hafta sonları ise günübirlikçilerin akınına uğruyor.
2016-2017 kış sezonunda 5 bini yabancı 70 bin 400 turistin konakladığı, yaklaşık 800 bin kişinin giriş yaptığı kayak merkezinde, otel ve misafirhanelere ait 300 metre ile bin 980 metre arasındaki uzunluklara sahip 20 kayak pisti bulunuyor.
Tatilciler, kayak dışında snowboard, bigfoot, buzpateni ve kar motosikleti aktivitelerinden de yararlanıyor.
Geçmişte sayısız Yeşilçam filminin çekimlerine ev sahipliği yapan Uludağ, halen yapımcıların vazgeçemediği platolar arasında yer alıyor.
Osmanlı İmparatorluğu zamanında Keşiş Dağı olarak anılan, 1925 yılında bugünkü adını alan Uludağ, Marmara Bölgesi'nin en yüksek noktası olarak kış ve kayak turizminin en önemli merkezi olma unvanını koruyor.
Bursa kent merkezinde tarihi hamamlar ya da otellerde termal keyfi yaşayan, romatizma, hepatit ve kan hastalıkları, metabolik bozukluklar ve doğum rahatsızlıklarına iyi gelen sıcak sularda kış keyfi yaşayanlar, bir saat içinde neredeyse sıfır noktasından Marmara'nın en yüksek yerine çıkıp kayak yapabiliyor.
Güney Marmara Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği Derneği (GÜMTOB) Başkanı Mehmet Haluk Beceren, yaptığı açıklamada, Uludağ'ın 1960'lı yılların başına kadar kış aylarında ulaşımın güçlükle sağlandığı bir bölge olduğunu hatırlattı.
Milli Parklar Genel Müdürlüğünün 1963 yılında Uludağ'da yeni bir yapılanma başlattığını anlatan Beceren, "1971 yılında biz otelimizi hizmete açtık. Ondan bir sene evvel Fahri Otel açılmıştı. Bir de Büyük Otel vardı. Onun dışında hiçbir şey yoktu burada. Sonra yavaş yavaş diğer oteller geldi ve burası kayak merkezi haline dönüştü" diye konuştu.
Beceren, Uludağ'ın doğa harikası bir yer olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
"Burası Türkiye'nin en büyük kayak merkezi. İstanbul gibi bir metropole en yakın kayak merkezi. Osmangazi Köprüsü yapıldıktan sonra İstanbul'dan Uludağ'a gelmek aşağı yukarı 2,5-3 saat. Yollarımızın yarısından çoğu yenilendi, güzelleşti, kolaylaştırıldı. Günübirlik gelen kişi sayısında muazzam bir artış var. Teleferiğin de Uludağ'a kadar uzatılması, insanlara kolay gelmesi günübirlikçi sayısını çok yükseltti. İnsanların normal kıyafetleriyle gelip burada kayak yapabileceği imkanlar mevcut. Uludağ halen kış turizminin vazgeçilmezi"
Tatilciler dışında film yapımcılarının da Uludağ'dan vazgeçemediklerini vurgulayan Beceren, her yıl çok sayıda filmin çekimlerinin bu merkezde yapıldığını sözlerine ekledi.
