Çanakkale'nin Ayvacık ilçesinin Yeşilyurt Köyü sakinlerinin başı, köye düğün, nişan ve dış mezuniyet için gelen stüdyo fotoğrafçılarıyla dertte.
Köy, taş evleri ve yüzlerce yıllık tarihiyle yerli ve yabancı turistleri kendine çekiyor. Her yıl köyü 200 bin turist ziyaret ediyor. Köyün yapısı adeta doğal bir platoyu andırıyor. Hal böyle olunca düğün, nişan ve özel gün fotoğrafı çekip büyük miktarda para kazanan fotoğrafçılar da köyü ziyaret ediyor.
Fotoğrafçılar işi çığırından çıkartıp köyde bulunan evlerin içine fotoğraf çektirmek için izinsiz girmeye başladı. Turistler de rahatsız olmaya başlayınca köy muhtarlığı köye düğün, nişan ve mezuniyet çekmek için gelip bu işten para kazanan fotoğrafçılardan para almaya başladı. Bu şekilde köye fotoğrafçılar daha az gelirken, köy halkı rahat bir nefes aldı.
Geçen yıl başlayan bu uygulama bu sene de devam edecek. Geçen yıl gelin çekimleri 150 lira, mezuniyet çekimleri ise 200 lira olarak belirlenmişti. Bu yıl fiyatlarda artış olması bekleniyor. Toplanan paralar karşılığında fotoğrafçılara makbuz kesiliyor.
Uygulamaya geçen yıl başladıklarını ifade eden muhtar azası Hüseyin Serpen, “Son 8 yıldır köyde düğün, nişan ve mezuniyet çekimi yapılıyordu. Köylünün ve işletme sahiplerinin herhangi bir şikayeti ve yaptırımı da yoktu. Son bir yıldır halkın fotoğrafçılardan rahatsız olması ve işletmelerin şikayeti üzerine fotoğrafçıları kısıtlamak maksadıyla düğün, nişan ve mezuniyet çekimlerini belli bir ücrete tabi tuttuk.
Burada mevzu para toplamak değil, fotoğraf çekmek için gelen sayısını kontrol altında tutmak. Burada dış çekim için gelenlerin yol kapatmaları, köylülerin evlerine fotoğraf çekmek için izinsiz girmeleri, işletmeler hizmet veriyorken hizmeti engelleyecek şekilde kullanmaları bu kararı almamıza sebep oldu.
Biz köyümüze gelen amatör ve profesyonel fotoğraf topluluklarından para almıyoruz. Ya da ziyaretçiler kendi fotoğraflarını çekebilirler, bunlardan herhangi bir para almamız söz konusu değil. Biz köyde ticarî maksatla yapılan çekimleri kontrol altında tutmak için böyle bir uygulamayı başlattık. Köylülerin izinsiz evlerine giriyorlar. Burada yaşayan insanlar dış kapısını kilitlemez, bunu bilen fotoğrafçılar dış kapıyı açıp bahçeye girip çekim yapıyor. İnsanlar bu durumdan rahatsız.
Geçen yıl gelin çekimleri 150 liraydı, mezuniyet çekimleri ise kalabalık geldikleri için 200 liraydı. Biz bu parayı resmî makbuz karşılığında alıyoruz. Bizim gayemiz para kazanmak değil, caydırıcılık. Bu yılki fiyatları daha belirlemedik” dedi.
Hangi televizyon kanalını açsak, sosyal medyaya baksak, bir yerde haber okumaya çalışsak tüm gündemimiz corona virüs olmuş durumda. İşe gitmek zorunluluğu olanlar dışında, hemen herkes evlerinde. Yalnız bu dönem elbet geçecek, güneş yeniden pırıl pırıl parlayacak, doğanın kokusunu içimize çeke çeke yeniden keyifli rotalara doğru yola çıkacağız. Biz de sizin için salgın sonrası mutlaka uğramanız gereken Türkiye'nin en güzel 10 köyünü derledik.
İzmir’in Ödemiş ilçesine bağlı bir köy olan Birgi, daracık sokakları, ahşap penceresi ve kiremit çatılı evleri ile görenlerin kalbini Ege’de bırakmalarına sebep olacak kadar güzel. Özellikle ilkbahar ve sonbaharda ziyaretçilerin ilgisini çekmeyi başaran köy, adeta şehir yaşamından uzaklaşmak için en ideal yerlerden biri. Bol bol fotoğraf çekebileceğiniz sokakları, ahşap işçiliğine hayran kalacağınız Çakırağa Konağı ve sakinliği ile Birgi’nin karakteristik bir güzelliğe sahip olduğu kesin.
Burası Kaz Dağı’nın popüler köylerinden biri. Yeşilyurt Köyü'nü masallar diyarından fırlamış bir yer olarak tanımlasak yanılmış olmayız. Zeytin ağaçlarıyla çevrili doğasına bir de köyün sıcacık ortamı eklenince ortaya huzur dolu bir seyahat rotası çıkıyor. Yılın her mevsimi güzel her mevsimi keyifli olmayı başaran köyün ev yapımı ürünler satan teyzeleri ve konaklama birimleri uzun yıllardır hasretini çektiğiniz köyünüzü anımsatacak.
İzmir-Seferihisar’a bağlı bir köy olan Sığacık, özellikle İzmirliler için adeta bir kaçış durağı. Ahşap panjurlu evleri, organik ve ev yapımı ürünlerin satıldığı pazarı, Teos Antik Kenti ve sahil boyunca sıralanan balık restoranları ile hayalleri süsleyen minik bir kasaba tipinde olan Sığacık’ta konaklama seçeneği de bir hayli fazla. Siz de kısa bir süreliğine her şeyden uzaklaşıp kafa dinlemek istiyorsanız, soluğu Sığacık’ta alabilirsiniz.
Behramkale, Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı bir köy ve antik kent içerisinde yer alması sebebiyle bir hayli ilgi çekiyor. Bilindiği üzere bugün 150 hanenin yaşadığı bu Osmanlı köyü, mevsimlerden yaz olunca yüzlerce ziyaretçinin akınına uğruyor. Köyün en bilinen özelliği Antik Çağ’da Aristoteles’in burada bir süre yaşamış olması ve felsefe okulunun kurulmuş olması. Köy Assos Antik Liman’ın hemen tepesinde yer alıyor ve muhteşem bir manzaraya sahip.
Ürgüp’e bağlı bir köy olan Mustafapaşa Köyü, bağlı olduğu ilçe merkezine 5 km uzaklıkta yer alıyor. Kapadokya’nın meşhur mimarisinin korunduğu köy, yakın bir tarihe kadar Türkler ve Rumlar’ın birlikte yaşadığı bir yerdi. Tabi hal böyle olunca bugün köye adım attığınızda Rum mimarisinin etkisini pek çok yapıda görebiliyorsunuz. Kısacası kilise, şapeller ve vadilerin bağlandığı yollarıyla Kapadokya’da görülmesi gereken yerlerin başında geliyor Mustafapaşa.
Trabzon’un Maçka ilçesi sınırları içerisinde yer alan Hamsiköy, Karadeniz’de olmasının avantajıyla yemyeşil bir doğaya sahip. Trabzon ziyaretlerinde mutlaka yer verilen köyde ziyaretçileri Zigana Dağı’nın eteklerinde huzur dolu bir kaçamak bekliyor. Köyün ismi Hamsiköy fakat en meşhur lezzeti sütlaç. Siz de yolunuz buraya düşerse Hamsiköy sütlacını denemeden tatilinizi bitirmeyin.
Antalya’nın Demre ilçesine bağlı bir köy olan Üçağız, günümüzde Kaleköy olarak adlandırılan ve antik Likya kenti olan Simena Antik Kenti’ne ev sahipliği yapıyor. Özellikle tekne turlarının favori duraklarından biri olan Kaleköy’ün taş merdivenler ile tırmanabileceğiniz kalesinin tepesinde sizi muhteşem bir manzara bekliyor. Üçağız Köyü tüm bunların yanı sıra Theimussa Antik Kenti kalıntılarına da sahip olup, doğa ve tarih meraklılarını ağırlıyor.
Eski bir Rum köyü olan Adatepe, Kaz Dağı’nın yanı başında Ayvacık’ın Küçükkuyu ilçesinde yer alıyor. Günümüze kadar doğal ve tarihi SİT alanı olması sebebiyle özenle korunarak gelmeyi başaran köyün tarihi evleri kadar doğal güzellikleri de ilgi çekiyor. Özellikle yaz ve bahar aylarının önde gelen seyahat rotalarından biri olan köyde, otantik konaklama seçenekleri de bulunuyor.
Rotanızı Bursa-Mudanya’ya doğru çevirdiğinizde karşınıza çıkıyor Tirilye. Köyün İstanbul gibi bir metropole yakın konumda olması onu şehir yaşantısından bunalanların önemli hafta sonu kaçış rotalarından biri haline getirmiş. Tarihi Çamlı Kahvesi, Taş Mektebi ve balık restoranları sayesinde güzel bir gün geçirebileceğiniz Tirilye’de kendiniz tarihte minik bir yolculuğa çıkmış gibi hissedebilirsiniz.
Tarihi evleriyle bilinen küçük bir köy olan Yörük Köyü, Safranbolu’da yer alıyor. Bağlı olduğu Safranbolu’nun bir minyatürü görünümünde olan köy, Karadeniz seyahatlerinin olmazsa olmaz duraklarından biri. Cumbalı evleri ve daracık sokakları ile içinizi ısıtacak bir köy olan Yörük, 1997 yılında SİT alanı ilan edilmiş ve günümüze kadar özenle korunmayı başarmış. Bugün ise kültür turizminin keyifli duraklarından biri olmayı başarıyor.
