Hazırlayan: Hasan CÖMERT
2000'lerde parlayanlar, gelecek vadedenler, büyük ustalar ve Türkiye sineması... İşte önümüzdeki 10 yıl beyazperdede görmeye devam edeceğimiz 50 yönetmen.
Sade ama zekice kotarılmış gerilim 'Tez' ile çıkışını yaptı. Ardından Hollywood'un yeniden çevrimini de yaptığı 'Aç Gözünü'yü çekti. 90'ların en zeki senaryolarından birine sahip olan ve görselliğiyle de dört dörtlük olan 'Aç Gözünü'nün ardından 2000 yılında Amenabar'ı tüm dünyaya tanıtan 'Diğerleri' geldi. 'İçimdeki Deniz' korku türünden uzaklaştığı, ötenaziyi sorguladığı bir diğer önemli filmi oldu.
Şimdi sırada Rachel Weisz'in başrolünde oynadığı 'Agora' var.
En iyi filmi: Aç Gözünü/ Abre los ojos
1998 yapımı aynı adlı klasiğin ikinci çevrimi olan 'Büyük Umutlar'la ünlense de Cuaron'un gerçekten yeteneğini gösterdiği film 'Y tu mamá también/ Ananı da' oldu. Arada Harry Potter serisine bulaşsa da 2006 yılında yönettiği 'Children of Men/ Son Umut' ile son yıllarda çekilmiş en iyi filmlerden birine imza attı. Uzun plan sekansları ve stilize aksiyon sahneleriyle eşi benzeri olmayan 'Son Umut' distopik gelecek tasviriyle de bilimkurgu külliyatı içerisnde kendine özel bir yer buldu. Daha sonra Naomi Klein'in 'Şok Doktrini' kitabını kısa belgesele aktaran Cuaron kesinlikle geleceğin sinemasında söz sahibi olacak isimlerden biri.
Cuaron şu anda yeni filmi 'Gravity' ile uğraşıyor.
En iyi filmi: Son Umut/ Children of Men
Kısa filmlerinin ardından 2000 yılında bütün dünyada'Paramparça: Aşklar ve Köpekler' ile parladı. Inarritu, çok karakterli, iç içe geçmiş, iç acıtan hikayeleri kusursuz bir kurguyla birleştirirken yeni keşfedilmemiş ama çok iyi işlenmiş bir sinemanın da ipuçlarını veriyordu. Ardından gelen 21 Gram'da da aynı yapıyı kullandı. Senaryoda da aynı isim vardı: Guillermo Arriaga. Yine iç içe geçmiş, bir kaza ile çakışan/ birleşen hayatlar. Oyuncuların -özellikle Benicio Del Toro'nun- muhteşem performansıyla öne çıkan 21 Gram'ın ardından Inarritu Babel'i çekti. Yapı olarak Paramparça ve 21 Gram'dan farklı olmasa da bu sefer farklı coğrafyalara yayılan daha geniş bir bir öykü vardı. Babel Oscar'da da adından söz ettirdi ve artık Inarritu'yu 'popüler' biri isim haline getirdi.
Şimdi sırada festivalleri dolaşan son filmi 'Biutiful' var. İlk üç filmin senaristi Arriaga ile yolların ayrıldığı filmin başrolünde ise Javier Bardem yer alıyor.
En iyi filmi: Paramparça/ Amores Perros
Usta yönetmen hep farklı tarzlarda gezinse de vasat film çekmeyi asla başaramadı! Amerikan ailesini merkeze alarak toplumsal eleştiriye soyunduğu 'Buz Fırtınası', epik dövüş filmi 'Kaplan ve Ejderha', iki erkeğin aşkını anlatan 'Brokeback Dağı' Lee'nin en önemli başyapıtları.
En son 'Lust, Caution' ve 'Taking Woodstock'ı çeken Ang Lee'nin yeni filmi 'Life of Pi' 2012'de gösterime girecek.
En iyi filmi: Buz Fırtınası/ Ice Storm
Kısa film ve video klip yönetmenliğinden gelme Alex Proyas'ın ilk çıkış filmi şansız bir şekilde Brandon Lee'nin sette hayatını kaybettiği 'The Crow' oldu. Ama Proyas arkasından bilim kurgu tarihinin en iyi filmlerinden birine imza attı. 'Gizemli Şehir', hikayesi, alt metinleri, prodüksiyon tasarımı, atmosferi, karakterleri ile 2000'ler sinemasını değiştiren filmlerden oldu. Proyas, hemen arkasından beklentileri boşa çıkararak müzik dolu bir film, 'Garage Days'i çekti. Sonra bilimkurguya geri döndüğü 'I, Robot' geldi. sonuç istenildiği gibi olmadı ve hala, herkes Proyas'tan 'Gizemli Şehir' çapında bir film bekliyor.
'Kehanet/ Knowing' felaketinden! sonra Proyas 'Paradise Lost' adlı projenin başına geçti.
En iyi filmi: Gizemli Şehir/ Dark City
2000 yılında 'seyredilmesi zor' ama özel bir film, 'Kasap/ Chopper' gösterime girdi ve dünya festivallerini dolaştı. Andrew Dominik estetik kaygısı olmayan, klişelerden uzak bu ilk filminde Eric Bana'nın oyunculuğunun da katkısıyla beyazperde macerasına çok sert bir şekilde başlamış oldu.
İkini filmi, 'Korkak Robert Ford'un Jesse James Suikasti The Assassination of Jesse James by the Coward Robert Ford' sinema tarihinde Amerika'nın ve özel olarak Hollywood'un idealize etiği her şeyi yıktı ve 160 dakikalık dingin anlatımıyla sinema tarihinin en özel yapımları arasında yerini aldı. Dominik'in bir sonraki projesi ise 'Cogan's Trade'.
En iyi filmi: 'Korkak Robert Ford'un Jesse James Suikasti/ The Assassination of Jesse James by the Coward Robert Ford
90'ların kült filmlerinden 'Olağan Şüpheliler' Bryan Singer ismini hiç çıkmayacak bir şekilde akıllara kazıdı. Singer, ardından gelen düşük bütçeli 'Art Pupil' ve en iyi çizgi roman uyarlamalarından 'X Men' ve 'X2' ile çıtayı çok düşürmese de 'Superman Returns' Singer ismi için tam bir hayal kırıklığı oldu.
Şimdi sırada 'Jack the Giant Killer' ve 'Excalibur' projeleri var.
En iyi filmi: Olağan Şüpheliler/ The Usual Suspects
Belki de listedeki yönetmenlerden önümüzdeki 10 yıl için ismi en çok paralayanı Christopher Nolan. 'Akıl Defteri' gibi seyirciye soğuk duş aldıran ve defalarca düşünmeye sevk eden bir başyapıtttan sonra Nolan için dönüm noktası 'Batman Begins' oldu. Böyle büyük bir projenin altından layıkıyla kalkan Nolan aynı zamanda Joel Schumacher'in öldürdüğü bir seriyi yeniden ayağa kaldırmış oldu. Ardından gelen 'Prestij'le ise zaman, sihir, güç ve ego üzerine büyüleyici bir filme imza attı.
Nolan bir diğer başyapıtını ise Yarasa Adam'ın ikinci filmiyle verdi. 'Kara Şövalye' ile sinema tarihinin en iyi çizgi roman uyarlamasına imza atan Nolan, yapımcısını, eleştirmenleri ve seyirciyi mutlu edebilen bir yönetmen olduğunu kanıtladı. Popüler kültüre de asla unutulmayacak - Heath Ledger'ın eşsiz performansıyla - bir Joker armağan etti.
Sırada ‘Batman 3’ projesi var ve sinemaseverlerin ufak bir şüphesi yok bile...
En iyi filmi: Akıl Defteri/ Memento
Darren Aronofsky, 1998 yapımı 'Pi' ile belki sadece küçük bir sinefil grubunu peşine taktı ama 2 yıl sonra gelen 'Düşlere Bir Ağıt'la daha geniş bir kitleye de adını duyurdu. Son derce sert bir film olan ve bağımlılık üzerine hikayesini kuran 'Düşlere Bir Ağıt'ın hem biçim hem de içerik olarak dinamik bir anlatımı var. Bu filmden sonra 6 yıl suskun kalan Aronofsky, 2006 yapımı 'Kaynak' ile çok ses getirdi ama filmi seyredenler; nefret edenler ya da hayran kalanlar olarak ikiye bölündü. Üç ayrı zamanda geçen üç hikayeyle hayatın anlamını sorgulayan 'Kaynak' Aronofsky'nin farklı bir anlatım yolu izlediği bir yapımdı aynı zamanda. 2008 yapımı 'The Wrestler' ise Aronofsky'nin hayranlarını yine ters köşeye yatırdı. Lineer hikaye anlatımıyla bir güreşçinin hikayesini anlatan 'The Wrestler' başroldeki Mickey Rourke'un performansıyla anılşan bir film oldu.
Şimdi sırada bir balerinin kabusa dönen hayatını anlatan 'Black Swan' ve 2011 yılında gösterime girmesi planlanan 'The Wolverine' var.
Aronofsky, farklı türlerde farklı filmlere imza atsa da önümüzdeki 10 yılı etkileyecek isimlerden biri olacağına şüphe yok gibi.
En iyi filmi: Düşlere Bir Ağıt/ Requiem for a Dream
İngiliz sinemasının parlayan isimlerinden Danny Boyle, kısa sürede Hollywood'a transfer oldu. 'Mezarını Derin Kaz' ve 'Trainspotting' gibi kısa sürede kültleşen yapımlarına ardından arka arkaya vasat Hollywood filmlerine imza attı - özellikle 'Kumsal/ The Beach' - ama 2002'de '28 Gün Sonra/ 28 Days Later...' ile eski formuna geri döndü. Zombi filmlerine yeni bir soluk getiren film Boyle ardından bir küçük (Millions)bir de büyük bir hikaye ('Günışığı/ Sunshine) anlattı. 2009'da ise bambaşka bir filme Bollywoood güzellemsi olan Oscarlı 'Slumdog Millionaire'i çekti.
Sırada '127 Hours' var. Film, bir kanyonda kayaya sıkışan ve 5 gün boyunca hayatta kalma mücadelesine giren Aron Ralston'un gerçek hikayesini anlatıyor.
En iyi filmi: Trainspotting
Quentin Tarantino ile birlikte 90'ların en önemli yönetmeni olduğunu söyleyebiliriz David Fincher'ın. Sadece ‘Seven’ ve ‘Fight Club’ gibi iki modern başyapıt bile, Fincher’ın ne kadar yetenekli bir yönetmen olduğunu anlamak için yeterli ama Fincher, hayal kırıklığı yaratan filmlerinde – Panic Room gibi - bile yarattığı görsellikle günümüz sinemasını en fazla etkileyen isimlerin başında geldiğini kanıtlıyor.
‘Zodiac’ ve ‘The Curious Case of Benjamin Button’ ile görsellik konusunda ne kadar büyük bir usta olduğunu gösterse de herkes Fincher’dan üçüncü başyapıtını bekliyor. 'Sosyal Ağ' bu beklentiyi daha da uzattı ama yeni filminin de 'Ejderha Dövmeli Kız'ın yeniden çevrimi olması bu süreyi daha da uzatacak gibi.
En iyi filmi: 'Se7en' ve 'Dövüş Kulübü/ Fight Club'
'Cronos' Del Toro'nun yeteneği hakkında önemli bir ipucu verse de 'Şeytanın Belkemiği/ El espinazo del diablo' Del Toro'nun gerilim yaratma konusunda ne kadar yetenekli olduğunu gösterdi. Del Toro, bunu yaparken içi boş bir gerilim değil, seyirciye tarihsel arka planı olan alt metinlerle dolu bir geilim sundu. Hellboy filmleri onun korkunç canavarlarla ve 'iyi' yaratıklarla dolu dünyasını bir kez daha perdeye yansıttı. Ama asıl başyapıtı 2006'da geldi. Hikayesini sadece görsellikle anlatabilen 'Pan'ın Labirenti/ Pan's Labyrinth' bir yandan faşizmi hikayesine yedirirken asıl olarak da bir çocuğun gözünden iki farklı dünyayı birleştiriyordu. Özgün bir anlatıma sahip filmin her sahnesi bir dünya yaratma konusunda adeta ders veriyordu.
Şimdi sırada tam da Del Toro'nun dünyasına yakışacak bir şekilde 'Frankenstein' var.
En iyi filmi: 'Pan'ın Labirenti/ Pan's Labyrinth'
Guy Ritchie ilk iki filmiyle beyazperdeye hızlı bir giriş yaptı ama bu iki film fazlasıyla Tarantinesk olmakla eleştirildi. Ama 'Ateşten Kalbe, Akıldan Dumana/ Lock, Stock and Two Smoking Barrels' da 'Kapışma/ Snatch' da çok çok iyiydi. Evet, iki filmde de Tarantino etkisi hissediliyor ama Ritchie, Tarantino'dan farklı olarak daha fazla mizaha yüklenen karakterler ve diyaloglar yaratmıştı ve tam bir İngiliz filmi ortaya çıkarıyordu. Hızlı kurgusu, müthiş diyalogları ve müzikleriyle defalarca izlenebilecek bu iki filmden sonra Ritchie, 'Swept Away' faciasına imza attı. aam neyse ki çabuk toparlanıp ilk filmlerine yaklaşamasa da 'RocknRolla' ve 'Revolver'ı çekti.
Son olarak 'Sherlock Holmes'a hayat veren Ritchie ilk dönemdeki tarzına döner mi bilinmez ama özellikle teknik anlamda filmlerinin çıtasını düşürmeyen bir isim olduğu aşikar. Şu sıralar, yeni Sherlock Holmes ve 'Excalibur'la uğraşıyor.
En iyi filmi: 'Ateşten Kalbe, Akıldan Dumana/ Lock, Stock and Two Smoking Barrels'
Belki biraz geç keşfedildi ama dünyanın kayıtsız kalamadığı bir usta Hayao Miyazaki. 3 boyut çılgınlığının sürdüğü ve Pixar'ın ağırlığını koyduğu animasyon dünyasında Miyazaki kadar nevi şahsına münhasır bir isim yok.
Başı derde giren cesur çocuklar, cadılar, yaratıklar, hayvanlar, resim gibi kareler, dalgalar, ormanlar, büyüler... Hepsi onun muhteşem filmlerinde.
'Rüzgarlı Vadi', 'Gökteki Kale', 'Komşum Totoro', 'Kiki', 'Yürüyen Şato', 'Ruhların Kaçışı', 'Ponyo'... Hepsi için rahatlıkla başyapıt diyebiliriz. Ve bir sonraki filmini heyecanla beklemeye koyulabiliriz.
Televizyon için çalıştıktan kısa bir süre sonra Joe Wright, 'Aşk ve Gurur/ Pride & Prejudice' ile beyazperdeye hızlı bir geçiş yaptı. Sıkıcı olmaktan uzak, geniş açılı muhteşem görüntüleriyle 'Aşk ve Gurur' Wright'ın adını bir köşeye yazdırdı ama o arayı fazla açmadan 'Kefaret/ Atonement'i çekti. Aşk ve savaş arasında önyargılar ve sınıf ayrımını konu alan 'Kefaret' 'Aşk ve Gurur'dan da iyiydi.
Wright 2009 yılında dönem dramalarından uzaklaşarak 'The Soloist'i çekti iyi oyunculuklara rağmen zayıf senaryosuyla 'The Soloist' başarısız bir filmdi. Wright'ın yeni filmi 'Hanna' da bir uyarlama.
En iyi filmi: 'Kefaret/ Atonement'
'Şişman' ile ilk filmde sınıfı geçti, 'Güçlüler Bölgesi/ Copland' ve 'Aklım Karıştı/ Girl, Interrupted' ile bilinen bir yönetmen oldu. sonra türler arası gezindi; 'Büyülü Aşk/ Kate and Leoplad', 'Kİmlik/ Identity, 'Sınırları Aşmak/ Walk the Line'. 2007'de '3:10 to Yuma' ile western mitini yıkan, kahraman olmayan bir adamın hikayesini anlattı.
Son filmi 'Knight and Day' ise eğlenceli bir aksiyondu.
En iyi filmi: '3:10 to Yuma'
Sinemanın en provokatif isimlerinden Trier, ilk filmini 1987'de çekti. Avrupa üçlemesinin ardından 'Dalgaları Aşmak/ Breaking the Waves' ile seyredenin canını acıttı. Dogma akımını başlattı. 1998'de 'Gerizekalılar/ The Idiots'ı çekti. 2000'de müzikale başka bir boyut getiren 'Karanlıkta Dans/ Dancer in the Dark'a imza attı. 2000'lerde farklı deneysel filmlerle uğraşsa da, sert cümleleri olan filmlere de devam etti.
'Dogville' ve 'Manderlay'ın ardından kadın düşmanı ilan edilen bolca analize tabi tutulan 'Antichrist' geldi. Sırada tartışılması muhtemel 'Melancholia' var. Trier, kesinlikle son 20 yılın en çok konuşulan, tartışılan, provoke eden yönetmenlerinden ve öyle olmaya devam edeceğini tahmin etmek çok zor olmasa gerek!
En iyi filmi: 'Dalgaları Aşmak/Breaking the Waves'
Spike Jonze, Mike Mills, Jonathan Glazer gibi klip yönetmenliğinden gelen Michel Gondry, 'Human Nature' ile çok ses getirmedi ama 2004 yapımı 'Sil Baştan/ Eternal Sunshine of the Spotless Mind' hayran sayısını kat be kat artırdı. Aşkı, ilişkiyi hafıza kaybı/sildirme üzerinen anlatan kusursuz senaryosu ile kısa sürede sinefillerin gözbebeği filmlerden biri haline geldi.
Senaryosunu Charlie Kaufman'ın yazdığı 'Sil Baştan'ın ardından yine çok zeki bir fikirden yola çıkan 'Lütfen Başa Sarın/ Be Kind Rewind'ı çekti. Manyetik etki yüzünden bütün video kasetlerdeki filmleri silen ve o filmleri baştan çekmeye çalışan ikilinin hikayesi kağıt üzerinde durduğu kadar perdeye iyi yansımadı ama 'Gondry filmi' diye bir şey var artık. Yeni film ise bu sefer büyük bütçeli 'The Green Hornet'.
En iyi filmi: 'Sil Baştan/ Eternal Sunshine of the Spotless Mind'
'6. His/ Sixth Sense'i seyreden çoğu eleştirmen hemen onu 'yeni Alfred Hitchcock' ilan etti. film vizyondayken klasik olarak adledildi. Sürpriz finaliyle sinema tarihine geçti. Ve herkes Shyamalan'ın yeni filmini beklemeye koyuldu. 2000 yılında çektiği 'Ölümsüz/ Unbrekable' çoğu izleyeni hayalkırıklığına uğrattı ama filmin değerini bilen sinefiller 'Ölümsüz'ü çoktan kült ilan etmişti bile. Shyamalan'ın alemeti farikası olan çekimleri, kamera kullanımı, olağan dışı hikayesi, çizgi roman estetiği, müzikleri, sahneleri ve finaliyle özel bir film olan 'Ölümsüz' belki herkese hitab etmedi ama 'değeri bilinmeyen başyapıtlar' hanesine adını yazdırdı. Arkasında gelen filmler ise Shyamalan'ın düşüşünün çizelgesi kimine göre.
'İşaretler/ Signs' fazla din propagandası yapmakla eleştirldi. 'Köy/ The Village' zorlama bulundu. 'Sudaki Kız/ Lady in the Water' ve 'Mistik Olay/ The Happening' ise fazla saçma bulundu ama aslında hepsinde Shyamalan'ın yeteneğini konuşturduğu yanlar vardı. Özellikle sahne yaratmak konusunda Shyamalan'ın yeteneği aşikar. bu filmler içerinde en faz haksızlık yapılanı ise, son yıllarda çekilmiş Amerikan toplumunu en sert eleştiren filmlerden 'Köy' oldu. 'Shyamalan'ın son filmi 'Son Hava Bükücü/ The Last Airbender' ise kariyerinin en kötü işiydi. Onun sinemasına, kimyasına uymayan tek filmdi belki de...
En iyi filmi: 'Ölümsüz/ Unbreakable'
B-movie çektiği zaman da, Hollywood'da büyük bütçeleri yönettiği zaman da Peter Jackson hep aynı şeyi yaptı: Çok iyi filmlere imza attı. Bad Taste, Braindead, Heavenly Creatures, Yüzüklerin Efendisi/ The Lord of the Rings üçlemesi, King Kong.
Jackson bağımsız-büyük şirket, küçük bütçe-büyük bütçe, amatör-profesyonel farketmeden her filminde mükemmelliyetçi oldu. söz konusu Peter Jackson olunca Braindead'in 'ucuz' kanlı sahneleri de, King Kong'un devasa setleri de aynı sinema tadını veriyor. ama Jacskon, son filmi 'Cennetimden Bakarken/ Lovely Bones' ile tam bir hayal kırıklığı yarattı. sırada uzun zamndır merakla beklenen 'Hobbit' var.
En iyi filmi: Heavenly Creatures
İkinci filmi olan ve 70'lerin porno sektörüne dalış yapan 'Ateşli Geceler' ile çıkış yakalayan P.T.Anderson, sıradan insanların öykülerini anlattığı 'Magnolia' ile bu çıkışı sürdürdü. Süprizli ve sorunlu karakterleri seven Anderson, 2002'de karakter sayısını azaltıp arızalı sayısını artırdığı 'Punch-Drunk Love'ı çekti ve romantik komediye bambaşka bir boyut getirdi. 'Büyük' filmini ise 2007'de çekti Oscarlarda da boy gösteren 'Kan Dökülecek/ There Will Be Blood' ile artık anderson büyükler liginde...
Yeni filmi 'The Master' 1950'lerde geçen bir drama.
En iyi filmi: Punch Drunk Love
Karanlık salonların son 20 yılda gördüğü en yetenekli film manyaklarından Quentin Tarantino, 90'larda başyaptlarla - Rezervuar Köpekleri, Ucuz Roman, Jackie Brown - inşa ettiği kariyerine aynı hızda devam etti. Sinemanın her dalında varlık gösteren Tarantino, her filminde ilham aldığı, sevdiği, unutamadığı figüerlere, oyunculara, filmlera yer verdi.
Tarantino 2000'lerde sırasıyla - ve aradaki projeleri saymazsak -destansı intikam öyküsü 'Kill Bill', 'Vanishing Point'e saygı duruşu 'ölüm Geçirmez/ Death Proof' ve Nazi döneminde geçen savaş filmi 'Inglourious Basterds'ı çekti. Sırada 'intikama devam' filmi 'Kill Bill 3' var.
En iyi filmi: 'Ucuz Roman/ Pulp Fiction', 'Kill Bill'
Düşük bütçeyle film çekmenin kitabını yazıp filmini çeken Rodriguez 2000'lerde 'El mariachi' hikayesini tamamladı. 'Günbatımından Şafağa/ From Dusk Till Dawn' gibi karma filmler çekmeye devam etti. Canı sıkıldıkça 'Spy Kids' çekti. En yakın arkadaşı Quentin Tarantino ile Grindhouse projesini hayat geçirdi. 'Sin City' ile Frank Miller'ın grafik romanını başyapıta çevirdi.
Gösterime giren son filmi 'Machete' oldu ve şimdi neden devam ettiğini anlayamadığımız 'Spy Kids 4: All the Time in the World'ü çekiyor.
En iyi filmi: 'Günah Şehri/ Sin City'
Sam Mendes, hala banliyo yaşamı ve Amerikan orta sınıf ailesine bakış attığı ilk filmi 'Amerikan Güzeli/ American Beauty'ni aşamadı ama Amerika'yla ilgili hikayeler anlatmaya devam etti. Çizgi roman uyarlması 'Azap Yolu/ Road to Perdition' ile 30'ların Amerika'sına döndü, 'Jarhead' ile Irak işgaline eğildi.
Yine bir Amerikan ailsesini anlattığı filmi ise 'Revolutionary Road' oldu. Ardından gelen 'Away We Go' ise essiz sedasız gösterime girdi.
En iyi filmi: 'Amerikan Güzeli/ American Beauty'
Sadece ülkesi Japonya'da değil tüm dünyada yıldız bir isim Takeshi Kitano. 90'larda çektiği 'Hana-bi', 'Kids Return', 'Sonatine' ile festivallerde yıldızlaşan Kitano, 2000'lerde sinemasını olgunlaştırarak başyapıtlar üretmeye devam etti.
Son 10 yılda çektiği 'Zatoichi', 'Bebekler/ Dolls', 'Brother' Hollywood dahil tüm dünyada Kitano'nun etkisini gösteren filmler oldu. Deneysel projelerden de kaçınmayan Kitano'nun son filmi 'Outrage' bu yıl gösterime girdi.
En iyi filmi: 'Hana bi', 'Bebekler/ Dolls'
kırmızı kafasıyla deli gibi koşan Lola'nın hikayesi basit bir mantığa dayanıyordu ama Alman yönetmen Tom Tykwer, bu basit fikri bir başyapıta çevirdi ve büyük film şirketlerinin dikkatini çekti. Tykwer de 'The Princess + the Warrior'ın ardından yavaş yavaş Hollywood'a kaydı. Krzysztof Kieslowski'nin mirası olan 'Cennet/ Heaven'in ardından uyarlanmasına imkansız gözüyle bakılan 'Parfüm/ Perfume: The Story of a Murderer'ı çekti.
Alman yönetmenin 2009' yapımı 'Uluslararası/ The International'ı ise tam bir Hollywood filmiydi ve iyi oyuncularına rağmen, kötü senaryonun kurbanı olmuştu.
En iyi filmi: 'Koş Lola Koş/ Lola rennt'
'Geleceğin Martin Scorsese'si benzetmesi herkes için kolay kolay yapılmaz ve Wes Anderson kendi kuşağının en özgün isimlerinden biri olarak bu benzetmeyi fazlasıyla hakediyor. tuhaf karakterler ve tuhaf atmosferler yaratmakta usta olan Anderson'ın hikayelerinin de eşi benzeri yok.
'Bottle Rocket', 'Rushmore', 'The Royal Tenenbaums', 'The Life Aquatic with Steve Zissou', 'The Darjeeling Limited' ve 'Fantastic Mr. Fox'u arka arkaya koyduğunuzda sinema tarihinin en özgün filmografilerinden biri çıkıyor karşınıza. Ve önmüzdeki yıllarda bu filmografiye eklenecek filmleri düşünmek bile yeterince heyacan verici.
En iyi filmi: 'The Royal Tenenbaums'
2000'lere girerken bir film gösterime girdi ve filmi izleyen çoğu seyirci büyük şok yaşadı. Budizmden var oluşçuluğa, film noir’dan uzak doğu sporlarına, Bullet time tekniğinden kutsal kitaplara, animelerden yapay zekaya kadar birçok şey Matrix'teydi. Matrix'ten önce sadece tek bir filmleri, kara film klasiği 'Tuhaf İlişkiler/ Bound' vardı. Matrix 3 yıl içnde bir üçlemeye dönüştü ve animeleri ve oyunuyla birlikte büyük bir dünya haline geldi.
Wachowoski Kardeşler'in 'Matrix'ten sonra yönettiği tek film 'Speed Racer' ise hayal kırıklığı yaşattı. Yeni filmleri ise, eşcinsel bir Amerikalı askerin bir Iraklı'ya aşık olmasını anlatan 'Cobalt Neural 9'
En iyi filmleri: Matrix
George Romero klasiği 'Ölülerin Şafağı/ Dawn of the Dead'in uyarlanacağı duyulduğunda herkeste bir çekince oluşmuştu ama Synder bu çekinceleri boşa çıkardı ve 2000'lerin ruhuna uygun, hızlı, sağlam bir zombi filmine imza attı. Ardından iki çizgi roman uyarlaması geldi. 3000 bütün o efektlerine rağmen ne kadar başarısız ise 'Watchmen'de tam tersine açılışından son sahnesine kadar müthiş bir görsellik var. Ve sadece 'Watchmen' bile Synder için umutları artıran önemli bir referans.
Synder'ın yeni projeleri arasında en fazla merak edileni 'Superman: Man of Steel...
En iyi filmi: Watchmen
2000'ler: 'Redacted', 'The Black Dahlia', 'Femme Fatale', 'Mission to Mars'
Yeni proje: Bir mafya hesaplaşması üzerinde çalışıyor.
2000'ler en iyi film: 'Öldüren Kadın/ Femme Fatale'
2000'ler: 'Nerdesin Be Birader/ O Brother, Where Art Thou?', 'Orada Olmayan Adam/ The Man Who Wasn't There', 'Dayanılmaz Zulüm/ Intolerable Cruelty', 'The Ladykillers', 'İhtiyarlara Yer Yok/ No Country for Old Men', 'Burn After Reading', 'Ciddi Bir Adam/ Burn After Reading'
Yeni proje: 'True Grit'
2000'ler en iyi film: 'Orada Olmayan Adam/ The Man Who Wasn't There', 'İhtiyarlara Yer Yok/ No Country for Old Men'
2000'ler: 'Mulholland Çıkmazı/ Mulholland Dr.', 'Inland Empire'
Yeni proje: Kısa hikayelrini filmleştirmeye devam ediyor
2000'ler en iyi film: 'Mulholland Çıkmazı/ Mulholland Dr.'
2000'ler: 'Yıldız Savaşları: Gizli Tehlike/ Star Wars: Episode I - The Phantom Menace', 'Yıldız Savaşları: Klonların Saldırısı/ Star Wars: Episode II - Attack of the Clones 'Yıldız Savaşları: Sith'in İntikamı/ Star Wars: Episode III - Revenge of the Sith '
Yeni proje: Star Wars'u 3 boyutlu olarak gösterime sokmaya hazırlanıyor.
2000'ler en iyi film: 'Yıldız Savaşları: Sith'in İntikamı/ Star Wars: Episode III - Revenge of the Sith '
2000'ler: 'Avatar'
Yeni proje: 'Battle Angel', 'Avatar 2-3'
2000'ler en iyi film: Avatar
Fotoğrafta Cameron filmografisinin en iyilerinden 'Terminator 2'
2000'ler: 'Ali', 'Collateral', 'Miami Vice', 'Halk düşmanları/ Public Enemies'
Yeni proje: Televizyon için projeleri var.
2000'ler en iyi film: 'Collateral'
2000'ler: 'New York Çeteleri/ Gangs of New York', 'The Aviator', 'Köstebek/ The Aviator', 'Zindan Adası/ Shutter Island'
Yeni proje: 'Hugo Cabret', 'Sinatra'
2000'ler en iyi film: 'Köstebek/ The Departed'
2000'ler: 'Gladyatör/ Gladiator', 'Hannibal', 'Kara Şahin Düştü/ 'Black Hawk Down', 'Üç Kağıtçılar/ Matchstick Men', 'Cennetin Krallığı / Kingdom of Heaven', 'A Good Year', 'American Gangster', 'Yalanlar Üstüne/ Body of lies', 'Robin Hood'
Yeni proje: Alien Prequel
2000'ler en iyi film: 'Gladyatör/ Gladiator'
2000'ler: 'Yapay Zeka/ AI', 'Azınlık Raporu/ Minority Report', 'Sıkıysa Yakala/ Catch Me If You Can', 'The Terminal', 'Dünyalar Savaşı/ War of the Worlds', 'Munich', 'Indiana Jones and the Kingdom of the Crystal Skull'
Yeni proje: 'The Adventures of Tintin: The Secret of the Unicorn'
2000'ler en iyi film: 'Yapay Zeka/ AI'
2000'ler: 'Maymunlar Gezegeni/ Planet of the Apes', 'Büyük Balık/ Big Fish', 'Charlie'nin Çikolata Fabrikası/ Charlie and the Chocolate Factory', 'Ölü Gelin/ Corpse Bride', 'Sweeney Todd', 'Alice in Wonderland'
Yeni proje: 'Dark Shadows', 'Frankenweenie'
2000'ler en iyi film: 'Big Fish'
Son dönemde Türk sinemasının nitelik olarak gelişimine en çok katkı yapanlar aynı zamanda yeni bir yerli sinema da oluşturdular. Çoğu belki gişede başarı sağlayamadı ama uluslararası festivallerde önemli ödüller kazanarak Türkiye'yi dünya sineması içerisinde önemli bir yere getirdiler. Ve tabii ki, yeni kuşak sinemacıları etkilediler, önlerini açtılar. İşte önümüzdeki dönemde de etkili olacak o yönetmenler:
Filmleri: C Blok, 3. Sayfa, Yazgı, İtiraf, Masumiyet, Kader, Kıskanmak
En iyi filmi: Masumiyet, Kader
Filmleri: A Ay, Kaç Para Kaç, Beş Vakit, Korkuyorum Anne, Hayat Var, Kosmos
En iyi filmi: Beş Vakit, Korkuyorum Anne
Filmleri: Tabutta Rövaşata, Filler ve Çimen, Çamur, Cenneti Beklerken, Nokta
En iyi filmi: Tabutta Rövaşata
Filmleri: Kısa ve Acısız, Temmuzda, Duvara Karşı, Solino, Yaşamın Kıyısında, Soul Kitchen
En iyi filmi: Duvara Karşı
Filmleri: Kasaba, Mayıs Sıkıntısı, Uzak, İklimler, Üç Maymun
En iyi filmi: Uzak
Filmleri: Herkes Kendi Evinde, Meleğin Düşüşü, Yumurta, Süt, Bal
En iyi filmi: Yumurta, Bal
Filmleri: Okul, Küçük Kıyamet, Vavien
En iyi filmi: küçük Kıyamet
Bana Şans Dile, Mustafa Hakkında Her Şey, Babam ve Oğlum, Ulak, Issız Adam, Karanlıktakiler, Prensesin Uykusu
En iyi filmi: Babam ve Oğlum, Mustafa Hakkında Her Şey
Filmeri: A.R.O.G, Hokkabaz
En iyi filmi: Hokkabaz
Filmleri: İz, Güneşe Yolculuk, bulutları Beklerken, Pandoranın Kutusu
En iyi filmi: Güneşe Yolculuk
Filmler: 9, Ara, Gölgesizler, Kaptan Feza, Ses
