Hakan Aysev:Operayı kasabalara, köylere götürelim
Türk Pavarotti olarak anılan opera sanatçısı Hakan Aysev, "Türk ve bu coğrafyanın insanı olmak dünyada her zaman bana çok kapı açtı. Yaşadığımız renklilik, bizim yelpazemiz çok önemli. Bu coğrafyada birçok kökten gelen insanların karışımı yaşıyor. Bu yüzden kendi içimde renkliliğimizi çok sevmişimdir. Bunu yansıtmayı da sevmişimdir" dedi.

Operada ulusal ve uluslararası birçok başarıya imza atan Hakan Aysev, tecrübelerini ve sanat hayatını anlattı, genç opera sanatçısı adaylara tavsiyelerde bulundu.
SORU: "Sanat hayatınızda birçok başarılara imza attınız. Bize sanat serüveninizi anlatabilir misiniz?"
Hakan Aysev: "Bu uzun bir serüven. Ankara Devlet Konservatuvarı mezunuyum. Viyana Müzik Akademisinde master yaptım. Viyana Operası'na giren ilk Türk'üm. 15 yıl dünyanın dört bir yanında en büyük opera merkezlerinde başroller yaptım. Daha sonra Türkiye'ye geldim. O dönem opera kavramının korkulan, ütopik bir kavram olduğunun farkına vardım. Bu yüzden bir misyon edindim. O misyon da bu sanatı, kavramı insanlarla tanıştırmak oldu. 'Sevdirmek' iddialı çünkü komplike bir sanat. Bütün görsel sanatların içerisinde bulunduğu bir sanat. Dekor, kostüm, bale, tiyatro, insan sesi, klasik senfoni orkestrası var. Bunun algılanması çok kolay değil ama en azından tanıştırabilirdim insanları. Ben bunun kameralardan geçtiğine inandım. Medyada özellikle sabah ve magazin programlarında yer aldım. Sabah eşine ve çocuğuna kahvaltı hazırlayıp, okula, işe gönderen kadın benim ulaşmak istediğim kitleydi aslında. Buradan insanlara operanın gerçekten çok gerekli bir sanat olduğunu, çok sesli müziğin gerekli olduğunu, çok sesli müzik dinleyen toplumların çok sesli düşünebildiklerini, daha medeni olabildiklerini anlattım. Arya, türkü, Türk Sanat Müziği ve arabesk söyledim. Böylece Türkiye'de operanın daha popüler hale gelmesinde katkım var diye düşünüyorum."