Depresyonun sevimli ilacı: Bir köpeğin sadece yanında olmanın bile mutluluk hormonlarını arttırdığı görüldü

Ohio eyaletinde yer alan Cleveland Clinic'te bir psikiyatrist olan Dr. Jane Manno, köpeklerle yürümenin ve onlarla oynamanın beyindeki serotonin ve dopamin seviyelerini yükseltmeye yardımcı olduğunu ve bu durumun depresyonu önlediğini söyledi. 

Dr. Manno, kaygı bozukluğu olan veya depresyondaki hastalara sık sık yürüyüşe çıkmalarının tavsiye edildiğini vurgulayarak, köpeklerin sahiplerini evden daha fazla dışarı çıkararak bir amaç duygusu oluşturmaya ve yalnızlık duygusuyla savaşılmasını sağladığını kaydetti. 

SEROTONİN VE DOPAMİN SALGINLAMASINI SAĞLIYOR

Köpek sahibi olmanın faydalarını anlatan Manno, "Hayvanların yanında fiziksel olarak bulunmak bile beyinde bazı pozitif nörotransmitterleri serbest bırakıyor. Çalışmalar serotonin ve dopaminin salındığını gösterdi, yani biyolojik bir bileşen var. Köpekler, ayrıca tansiyonu ve stres hormonu kortizolü düşürür. Kısacası köpekler insanların iyi hissetmesini sağlıyor” dedi. 

Manno ayrıca, bu yıl Mart ayında yayınlanan ve bir köpekle günde sadece 10 dakika geçirmenin ağrı, endişe ve depresyon duygularını azalttığını gösteren bir araştırmaya işaret etti.

Diğer taraftani psikologlar yıllardır bir köpeğe sahip olmanın sağlığa faydalarına dikkat çekiyor.. İngiltere merkezli Mental Health Foundation, köpeklerin fiziksel aktiviteyi artırmaya ve yalnızlığa çare olduğunu açıkladı.

Kuruluşun açıklamasına göre köpekler bunların yanı sıra, insanların özgüvenlerini artırıyor.Çünkü hayvanlar, koşulsuz sevgi sunabiliyor ve insanları eleştirmiyor.Köpekler, ayrıca yeni insanlarla tanışmaya yardımcı olabiliyor, çünkü köpek sahipleri yürüyüşlerde sık sık mola veriyor ve birbirleriyle sohbet ediyor. 

Öte yandan ABD de dahil olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde  hastaneler  hastalarına terapi köpekleri kullanarak yardımcı oluyor. İngiltere Ulusal Sağlık Enstitüleri’nde (NHS)bir psikiyatrist olan Dr. Max Pemberton, geçen yıl, ilaçlar birinin acısını hafifletmediğinde, sağlık görevlilerinin genellikle hayvanlara başvurduğunu yazdı.

Dr. Pemberton, örnek verdiği bir vakayı anlatırken, “14 yaşındaki oğlu birkaç yıl önce kanserden ölen orta yaşlı bir kadınla konuştuğumu hatırlıyorum. Dünyası yıkılmıştı. Sürekli uyumak  ve bir daha asla kalkmamak istiyordu. Ama iki çocuğu daha vardı ve onlar annelerine ihtiyaç duyuyordu.

"KÖPEĞİM HAYATIMI KURTARDI"

Oğlu ölmeden hemen önce kanser tedavisinde moral vermesi için bir köpek almışlardı. Bu köpek anneyi, oğlunun ölümünden sonra her sabah uyandırdı ve dışarı çıkmasını sağladı.

Annenin kederini bir şekilde hissederek, yalnızlığını giderdi. Bna  ‘Köpeğim hayatımı kurtardı’ dedi”  değerlendirmesinde bulundu.