"BEN 40'LARI ÇOK SEVDİM"
Röportajdan diğer satır başları işse şöyle:
. "Bana değer veren, beni iyiye yönlendiren insanlarla, ailemle vakit geçiriyorum. İki çocuğum var ve onların büyüme hallerini kaçırmak istemiyorum çünkü zamanın geri dönüşü yok. Oyunculuk bir yaşam şekli, onda kendini geliştirmeye devam ediyorsun. Ben çok sevdim 40’ları. Hayat daha benim kontrolümdeymiş gibi geliyor."
. "Mükemmeliyetçiliğimle uzun yıllardır uğraşıyorum. Her şeyin en iyisi olması için çok çaba sarf ediyordum ve herkesin de aynı çabayı sarf ettiğini düşünüyordum. Bunun aslında beni mutsuz ettiğini, beklentilerimin karşılanmadığını fark ettim. Çünkü herkes sizin gibi düşünmüyor, düşünmesi de mümkün değil. Yaşananlara herkes aynı bakış açısıyla bakmıyor."
. "Son zamanlarda üzerinde çalıştığım şey: Herkesi olduğu gibi kabul et. Kendi adıma işimi iyi yapmaya çalışıyorum. Karşımdakini de olduğu gibi kabul edip kimseden bir şey beklemiyorum, bu beni çok daha rahatlattı, strese girmiyorum."
. "Her insanın egosunun olması gerekiyor ama o öyle ince bir çizgi ki... Biraz fazlası zarar vermeye başlıyor, kendini bir şey zannediyorsun. Ben ego konusunu çok erken yaşta çözdüm. Bu işin okulunu okudum, erken yaşta tanındım ve dolayısıyla bu gerçekliklere alıştırıldım. Sonuçta biz doktor değiliz, ameliyat yapmıyoruz, bizim işimiz eğlence. Kendimi ciddiye almıyorum ama işimi çok ciddiye alıyorum."
. "Dünyanın hiçbir yerinde aktörler kendilerini çok da ciddiye almazlar. Yurtdışında bir aktörün yanına gittiğinizde gayet samimi bir şekilde sizinle konuşuyor. Yaptığı işi ciddiye alıp saygı duyuyor. Bir hayat yaşıyoruz, başı belli ama sonu belli değil. O yüzden de içinde olduğun ana odaklanmak çok önemli."
. "Neşeli bir adamımdır ve hikâyeye negatif tarafından değil, dolu tarafından bakmaya çalışırım. Anladığım, dışarıdan bakıldığında sert görünen bir mizacım var. Daha gençken biraz daha sert mizaçlı olduğum da doğru. Sonuçta hepimiz belli duvarlarla büyüyoruz. Kendimize ördüğümüz bu duvarlar ‘survivor’ (hayatta kalan) ruhu aslında. Daha az zarar görelim diye bunu yapıyoruz. Fark etmediğimizde bir şekilde daha sert, kalıplaşmış bir yapıya doğru sürüklenebiliyoruz, sonuç olarak mizacımız da daha sert görünebiliyor."