Ahmet Mümtaz Taylan, NTV ekranlarında yayınlanan Empati programında şarkıcı Ayşegül Aldinç'i ağırladı.
Ahmet Mümtaz Taylan’ın “Malumatfuruş’ta nelerden bahsediyorsun?” sorusuna Ayşegül Aldinç “Her şeyden, hayattan… Pandemi günleri başladı yani yoğunluklu olarak yazmak ama ben yıllarca köşe yazarlığı yaptım. 13 yıl köşe yazarlığı yaptım iki ayrı gazetede. 9 yaşından beri yazıyorum. Şiir de yazmışım, küçücük bir oyun yazmışım" yanıtını verdi.
Ahmet Mümtaz Taylan’ın “Atilla Özdemiroğlu ile yaptığın albümden bahsediyorum, o albümü atmışsın sen, Atilla Bey'in tepkisi ne olmuştu?” sorusuna Ayşegül Aldinç şu yanıtı verdi:
“Evet çöpe attım. O kadar anlayışlı davrandı ki ben ondan öyle bir şey beklemiyordum. Eklektik gibi geldi bana aslında, bütün albümler biraz eklektiktir. Bir bütünlüğü de yoktu. Benim bütün albümlerimin bütünlüğü olduğu söylenemez çünkü kendi üretmeyen bir insan ki bazı şarkı sözlerim var. Üretmeyen ağırlıklı olarak bir insan başkalarından yararlanıyor. Bu anlamda başkalarıyla iş ve gönül birliği yapıyor, böyle olduğu zaman bir bütünlükten tabii ki söz edemiyoruz .90'lı yıllardaki kendi albümünü kendi yaratmayan sanatçılara baktığımızda bu eklektik olma hali zaten söz konusu. 90’larda ozandan çok şarkıcı vardı. Sonradan kendi şarkısını yazan ve söyleyen arkadaşlarımız daha ön plana çıktı, iyi ki de öyle oldu. İşte o albümde olmayan bir şey vardı, tam olarak adını koyamıyorum. Atilla beni mahkemeye verebilirdi ve hiçbir şey demedi.”
Şarkıcı olma serüveninde Ajda Pekkan’ın etkisi olduğunu belirten Ayşegül Aldinç “Ajda yüzünden, çoğumuzun altında o var. Onun şarkılarını çok dinlerdim, Ajda’yı taklit ederdim. Hala bile sahnede onun potporisi var. Onun gibi söylüyorum bazı şarkıları yani o söylerken de sanki onu taklit ediyorum falan, bu benim çok hoşuma gidiyor ama çok mutlu oluyorum onun şarkılarını başkaları söylememeli gibi geliyor. Çünkü onun gibi kimse söyleyemiyor, söylenecekse o taklit edilerek söylenmeli o zaman söylenmemelidir. Sahne başka bir şey ama bir albümde falan çok lüzumsuz, o kadar güzel düzenlemeler yapılmış o kadar iyi söylenmiş ki... Ajda, Türkiye'nin en iyi şarkıcılarının en başında gelir. O büyük bir idoldür. Onun peşinden gittik hepimizi" dedi.
Küçükken Erol Evgin’e aşık olduğunu söyleyen Ayşegül Aldinç, “Erol Evgin’e kim aşık değil ki? Zaten kaç nesil ona aşık olmasına alışkın. Yani önce küçükler, sonra anneler, sonra anneanneler" dedi.
Ahmet Mümtaz Taylan’ın “Barış Manço’nun Kara Sevda'yı sana yazdığı doğru mu?” sorusuna Ayşegül Aldinç, “Benim için değil, yazdığı şeyi bana verdi. Ben eskiden çok cesurdum büyüdükçe törpülendi o yanım. Kapıyı çalar içeri girerdim, ben şarkı istiyorum derdim. O da severmiş beni sağ olsun. Dünyada, Türkiye'de Barış Manço'nun üç şarkısını, üç yeni şarkısını almış tek insanım ben" cevabını verdi.
Annesiyle olan ilişkisini “Annemin gittiği okullarda okudum. Sonra annem tayin oldu o kadar özledim ki annemi. Annemden ayrı yaşayabilecek bir performans sergileyemedim. Annem etüt hocalığı ile yanıma geldi. Kandilli Kız Lisesi’ndeki odalarda ranzanın altında yatardım, 'Yukarıda yatarsan düşersin' derdi. Gece annemin koynuna girerdim. Sabahta gizlice yatağıma girer yatardım. Hala annemle birlikte yaşıyoruz. Çok iyi arkadaşız. Annesine düşkün çocuk hikayelerinin bir kahramanıyım" diye anlatan Ayşegül Aldinç Eurovision’a katılma hikayesini şöyle açıkladı:
“Bir gün Eurovision’da olacağım derdim küçükken. O kadar çok orada olmak istedim ki ve bu oldu. Elemelere katıldım, kendi adıma yarışırken Modern Folk Üçlüsü’nün dikkatini çekti. Biz senin şarkında sana eşlik edelim, vokal yapalım sen de bizim şarkımızda bize eşlik et dediler. Toplam kaç yarışmacı vardı hatırlamıyorum, 8-9 tane falan galiba iki kere şansımız oldu 1. ve 3. olduk.”
